Bir acil kan verme girişimi öyküsü

Güncelleme Tarihi:

Bir acil kan verme girişimi öyküsü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2010 22:21

Hurriyet.com.tr editörü Murat Kıvanç, dün gece Facebook'ta yaşlı bir kadın için aranan acıl kan ihtiyacı uyarısını gördü. Görevini arkadaşlarına teslim edip acilen hastaneye doğru yola çıktı. Hastaneye ulaştı, yaşlı kadına kan vermek için kolları sıvadı. Ancak bu hayati konuda karşılaştığı zorluklar ve yaşadığı sıkıcı saatlerde başına gelenler onu çok şaşırttı. İşte editörümüzün Türkiye'nin en büyük üniversite hastanelerinden birinin kan verme bölümünde yaşadıklarının öyküsü.

Haberin Devamı

Her şey Facebook’taki bir ileti ile başladı. Üniversiteden bir arkadaşım profiline “Acil! Cerrahpaşa’da yatan bir hasta için 0RH+ grubu kan-trombosit ihtiyacı var” yazmıştı.

Arkadaşımı bile aramadan hemen numarayı çevirdim. Telefona çıkan genç kız ananesinin durumunun ağır olduğunu söyledi. Hiç düşünmeden kabul ettim. Hatta grip aşısı olmaktan korkan kız arkadaşım bile durumu öğrenince aslan kesildi. Düştük Cerrahpaşa yollarına.

Dün akşam saat 22.00 sıralarında Cerrahpaşa Kan Merkezi’ndeydik. Şaşırtıcı bir şekilde o saatte kapının önünde yaklaşık 50 kişi vardı. Aralarında geçerek içeri girdim ve daha önce de gördüğüm kan vermek için gerekli koşullara uygun olup olmadığım sorularına cevap vermem gereken bir form doldurdum. Daha sonra bunu ilgili ofise ilettim. Onlarda bana üzerine çeşitli etiketler yapıştırarak formu geri verdi. Aynı belgeyi açılıp kapanan bir kapının iç kısmında bekleyen güvenlik görevlisine vermek için yaklaşık 20 dakika bekledim.

Haberin Devamı

“Tamam belgeyi verdim birazdan içeri kan vermeye girerim diye” düşünüyordum ki güvenlik görevlisi uyardı. “Abi yalnız biraz bekleyeceksin içeride sıra var!”

“Ne kadar bekleyeceğim prosedür nasıl işliyor” diye sordum. O saatte sabaha kadar da bekleyebilirdim ancak durumu ağır olan 70 yaşında bir kadının sağılığı söz konusuydu.

Ancak güvenlik görevlisinin sözleri durumun sandığım kadar kolay olmayacağını gözler önüne seriyordu: İçeride 4 yatak var. Burada bekleyenlerden sonda (yaklaşık 10-15 kişi) sıra size gelecek. Dışarıda benim gibi bekleyenler hariç önümde en az 15 kişi vardı.

Yaklaşık 1 saat sonra içerdeki doktor kontrolüne girmeyi başardım. Muayenede yüksek tansiyon hastası olduğumu bu durumun engel teşkil edip etmeyeceğini sordum. Bir kitapta incelemelerde bulunduktan sonra kan verirken ilgili doktora durumu hatırlatmamı istedi ve kan verebileceğime dair belgeyi onayladı.

Muayene olduğum ofisin sağında ve solunda iki ofis daha vardı. Herkes sağdaki ofiste bekliyordu. Bir kadın bir de erkek 2 doktor hem evrakları teslim alıp kaydediyor hem de kan alıyordu. Bir de kan verenlerin yakınlarının sürekli odaya girmesinden muzdarip yer yer seslerini yükseltip haklı olarak “Müsaade edin işimizi yapamıyoruz” diye fırça atıyorlardı.

Haberin Devamı


Elimdeki belgeyi onlara da vermek için kan verenlerin karşısında 15 dakika bekledim. En sonunda dayanamayarak “Ben burada yer işgal ediyorum. Belgemi alırsanız dışarıda bekleyeceğim” dedim. Bayan doktor sanırım alışık olmadığı için şaşkın bakışlar içinde formu elimden aldı.


Dışarıda hastanın yakınının yanına gittim. Genç kız gözyaşları içinde “Artık çok yoruldum, ananemin durumu çok ağır” diyerek ağlıyordu. Dayanamadım. Doktorlar ve hasta yakınları ile konuşup durumun acil olduğu, beni öne alıp alamayacaklarını sormak için içeriye gittim.

Muayene olduğum doktora durumu söyledim. Evraklarımı alıp soldaki ofise vermem gerektiğini söyledi. Kızdım ancak muayene sonrası bu uyarıda bulunup bulunmadığından emin olamadığım için sesimi çıkartmadım ve kadın doktordan evraklarımı istedim.

Haberin Devamı

Diğer ofise geçtiğimde, başka bir kadın doktor koca koca makinelere bağlı iki hasta ile ilgileniyordu.2-3 dakika sonra benim belgelerimi aldı. Kapının girişindeki sandalyeye oturmamı istedi. Damarlarımı kontrol edip çok da belirgin olmadıklarını makineyi kaldıramayabileceklerini söyledi. Daha sora isteyerek kan verip vermediğimi, bir rahatsızlığım olup olmadığını sordu ve trombosit alma işleminin 3 saat süreceğini, sıkılıp gidemeyeceğimi söyledi.

Bende elindeki formda her şeyin yazdığını, kan vermek istediğimi söyledim. Sol elimden ufak bir tübe kan alırken, doktorun elindeki formu okumadığını düşünerek “Ben tansiyon hastasıyım. Düzenli olarak ilaç kullanıyorum. Muayenedeki doktor belirtmemi istedi. Bir problem çıkar mı” diye sordum ki doktor sağlım açısından trombosit vermemin doğru olmayacağını söyledi.

Haberin Devamı

O anda yıkıldım. Bunun için yaklaşık 2 saat beklemiştim. Saat gece 12 olmuştu. Kan veremeyecektim. Yaşlı bir kadın acil olarak yardım bekliyordu. Kız arkadaşım hemen atıldı: Ben vereyim o zaman. Beklediğimiz süreyi hatırlayıp “Önce damarlarını kontrol etsinler olursa hemen formu dolduralım” dedim ama ne yazık ki damarları ince olduğu için kabul edilmedi.

Bu sırada sol elimdeki pamuğu çöpe atmak için çektim ki damarım adeta davul gibi şişmişti. Doktora ne olduğunu, damarımın neden bu hale geldiğini sordum öfkeyle. Cevap açıktı: “Ee ben sana bastır” dedim yeterince bastırmadığın için içine kanadı. 10 dakika sert bir şekilde bastır buraya. Ödüm koptu. Kolay değil damardı bu. Üstelik elimdeydi. Hani hasar olursa yazı yazamayacağım, işimi yapamayacağım. Bir yandan canım yanıyor. Bir yandan da “acaba ölür müyüm” diye kuruyorum. Peki o yaşlı kadın ne yapsın! Yakınları!

Haberin Devamı

Neyse ki şişkinlik tam 2 saat sonra indi. Elim hala ağrısa da geçti.

Evet aşağı yukarı 22.00’de kan vermek için gittiğim Cerrahpaşa’da, kan veremeyeceğimi öğrenmem 00.00’ı buldu. Peki ya diğer hasta yakınları. Benden gelecek haberi bekleyen 70 yaşındaki yaşlı kadın. Gözyaşları içindeki o kız.

Evet kan verememek tam iki saat sürdü.

Ben hala yaşırom ancak o yaşlı kadına yardımcı olmak isteyenler mail yoluyla bana ulaşabilir.

mkivanc@hurriyet.com.tr

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!