Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2005 13:03
Meşum o günün üzerinden tam iki yıl geçti. 15 Kasım 2003 günü sabahı İstanbul ikiz bombalı saldırılarla sarsılmıştı. Bunu 20 Kasım’daki ikinci ikiz bombalı saldırı izledi. Toplam 62 kişi öldü yüzlerce kişi de yaralandı. 15 Kasım günü Neve Şalom Sinagogu’nda meydana gelen patlamada, astsubay emeklisi olan güvenlikçi Oktay Gemici de feci şekilde yaralandı.
Hepimizin hafızalarında yaşayan o korkunç görüntüsünde olduğu gibi, yüzü parçalanırken, bir gözü görmez oldu, diğeri ise görme yeteneğini büyük ölçüde kaybetti. O gün harap olan binalar şimdi onarıldı. Ancak yıkılan hayatlar yaşadıkları dramla baş başa kaldılar. İşte Oktay Gemici onlardan biri... Tempo Dergisi’den Nilüfer Kas, o yıkık hayatı kaleme aldı...
Patlamadan 22 dakika sonra amatör bir fotoğrafçı tarafından bulunması sayesinde hayatta kalabilen Oktay Gemici’nin o tam sayfa çıkan resmi patlamanın simgelerinde bir haline gelmişti. Bir 15 Kasım günü küçükken babasız kalan Oktay Gemici az daha hayatını kaybedecekti. Ama amatör fotoğrafçı Alp Sime tarafından bulunarak hastaneye kaldırılması sağlanan Oktay Gemici, 6 saat süren ameliyatla yüzü bir telle tutturuldu. Bir iki hafta içinde iyileşeceğini sanırken, iki hafta sonra bir gözünün kör olduğunu, diğerinin ise hayal meyal görüntüleri seçebildiğini anladı.
ACI ÜSTÜNE ACI
Birbirini takip eden ameliyatlardan sonra zorlu ve acılı günler geçiren Oktay Gemici, bu hafta yayınlanan Tempo Dergisi’ne verdiği röportajda, ‘Tüm bunlara rağmen yaşamam güzel. Herşeye rağmen çocuklarımın yanında olmak güzel’ dedi. Ama Gemici, bir gözünü kaybetmenin acısını, ‘Şimdi traş olurken bile yeniden yaşıyorum’ sözleriyle ifade etti. Bir de patlamadan birkaç ay sonra yaşadığı bir başka anının kendisini hepten yıktığını ifade etti. Gemici o anıyı şöyle anlattı: ‘Oğlumun okulunda veli toplantısı vardı. Ama oğlum bana ‘Baba, toplantıya gelme, arkadaşlarımın senden korkmasını istemiyorum’ dedi. Bir baba olarak bunu duymayı istemezdim. Ölümden döndüm, ama hiçbirşey eskisi gibi olmadı.’ Oktay Gemici için hiçbirşey eskisi gibi olamadı. Yeniden işine dönemedi. Malulen emekli oldu. Acılarına başka acılar da eklendi. Hastanede yatarken gelen gideni çok oldu, bol bol vaatler ve sözler verildi. Ama hastaneden çıkınca kimse kapısını çalmadığını söyledi. Gemici bu acısını da şöyle dile getirdi: ‘Musevi toplumundan, Hahambaşılıktan şunu beklerdim; bu saldırıdan sonra bizi yalnız bırakmamalıydılar. Devletse onarılması güç yaraları tedavi etmek yerine, tamir etmeyi tercih etti.’
Astsubay iken terörün en azgın günlerinde dağda bayırda mücadele eden Oktay Gemici İstanbul’un göbeğinde bir bombanın kurbanı olmanın acısını, eşinin ve çocuklarının sevgisiyle dindirmeye çalıştığını söyledi.