Güncelleme Tarihi:
11 Eylül 2001'deki saldırılarla beraber giderek artan bin Ladin avında, 2010 yazında önemli bir dönüm noktası yaşandı.
Bin Ladin'in cep telefonu kullanmıyor olmasına rağmen, 2 Mayıs’ta düzenlenen baskında bin Ladin’in öldürülen iki kuryesi ve aile üyelerinin cep telefonu vardı. ABD’li yetkililer, kuryelerin cep telefonlarına bataryalarını yeniden takmak için bin Ladin’in malikanesinden bir buçuk saat uzaklıktaki mesafeye gittiklerini fark ettiklerinde şaşkınlığa uğradı.
Kuryeler, casuslardan saklanmaya çalışsalar da yeterince temkinli davranmadılar. Bin Ladin’in gözetim altında olan kuryesi Abu Ahmed El Kuveyti, geçen yaz Kuveyt’teki bir arkadaşından telefon aldı. Arkadaşı Kuveyti’ye nereye gittiğini, hayatının nasıl geçtiğini ve şu an ne yapmakta olduğunu sordu. Kuveyti, “Önceden beraber olduğum insanlarla yeniden görüşüyorum” dedi. Arkadaşı yaşanan bir anlık sessizlikte Kuveyti’nin sözleri üzerinde düşünüp taşındı ve “Allah kolaylık versin” cevabını verdi.
ABD’li yetkililer, büyük bir şey yakaladıklarından emindi. Elde edilen istihbarat diğer gelişmelerle bir araya getirildi. ABD’lilere göre, “3 nolu ev, 8-A sokağı, Garga Yolu, Thanda Chowa, Haşmi Bölgesi, Abottabad” adresi, dikkat çekici bir yer olarak belirmişti.
İSTİHBARAT TOPLAMA YARIŞI
ABD’liler, bin Ladin malikanesini geçen Ağustos’ta tespit ettiklerinde, casus uydularıyla hızlıca gözetime başladılar. Pakistan’daki CIA yetkilileri, yakınlardaki bir evin pencerelerini çift yönlü aynalarla kaplayarak malikaneyi 7/24 gözetlemeye girişti. Diğer yandan Task Force Orange da (Turuncu Görev Gücü), nihai operasyonda her ayrıntının sorunsuz gerçekleştirilebilmesi için istihbarat toplamaya odaklandı.
Coğrafi bilgiler üzerinde istatistiki ve bilgilendirici analizler yapan National Geospatial Intelligence Agency (Ulusal Uzay İstihbarat Ajansı) harekete geçti. Uydulardan alınan görüntüler, kaynaklardan elde edilen bilgiler ve telefon konuşmalarının dökümlerinden, bin Ladin malikanesinin boyutları, içerisi ve hatta içeridekilerin yaşayışlarına ait görüntülü analiz çıkarıldı. Bunlara rağmen, ABD’li casuslar El Kaide liderinin görüntüsünü elde etmeyi başaramadı.
CIA Başkanı Leon Panetta, Başkan Barack Obama’ya, bin Ladin’in ele geçirilmesi için Tora Bora’dan bu yana “en iyi fırsatı yakaladıklarını” söyledi.
DÖRT SEÇENEK
Obama’ya dört seçenek sunuldu: Helikopterlerle baskın operasyonu düzenlemek; bin Ladin’in malikanede yaşadığından emin olmak için gözetleme yapmaya devam etmek; Pakistan’la birlikte malikaneye özel birliklerle baskın düzenlemek veya insansız bir hava aracı ya da uçak gemisinden malikaneye atılacak kruvazör füzesiyle bombardıman yapmak.
Bu esnada, bin Ladin olduğu düşünülen kişinin malikaneyi terk etmeye karar vermesi halinde, 900 kiloluk bomba taşıyan bir B2 casus bombardıman uçağı hazır bekletildi. 29 Nisan sabahı, tüm dünya İngiltere’deki kraliyet düğününü izlerken, Obama, operasyondan sorumlu Amiral William McRaven’ı arayarak operasyon emrini verdi.
Panetta, McRaven’e emri iletti: “Amiral, gidin ve bin Ladin’i ele geçirin. Eğer orada değilse, oradan çıkın.” Operasyon için Pazar gecesinin tercih edilmesinin nedeni, o gece Ay çıkmayacak olmasıydı. Ancak, Abbottabad’da hava, operasyon düzenlemek için fazlasıyla bulutluydu.
Ertesi gün, Obama Andrews Hava Kuvvetleri Üssü’ne golf oynamaya gitti. Her zaman 18 delikle oynamasına rağmen, o gün sadece dokuz delikle oynadı. Saat 15.30 sularında oyundan döndüğünde, ona Abbottabad’daki hava koşullarının mükemmel olduğu ve SEAL komandolarının Afganistan’ın doğusundaki Celalabad’dan havalandığı iletildi.
OPERASYON BAŞLADI
Operasyonun başını çeken 24 kişilik SEAL ekibi iki takıma ayrıldı. Bir grup, küçük misafir evine yöneldi. Misafir evinin kapısının arkasındaki kurye Arşad Han, SEAL’ların üzerine AK-47’yle ateş açtı. Komandolar ateşe karşılık verdi ve Han ile karısını öldürdü. Operasyon süresince başka çatışma yaşanmadı.
İkinci grup, malikanedeki ana binaya yöneldi. İlk kapıyı açtıklarında karşılarına tuğla duvar çıkınca şaşkına döndüler. Evde bubi tuzakları mı kurulmuştu? Komandolar hızla hedeflerine ilerlerken, bin Ladin’in karısı üzerilerine atladı ve bacağından vuruldu. Bu durum, operasyon hakkındaki ilk raporlarda onun canlı kalkan olarak kullanıldığının belirtilmesine neden oldu. Operasyonda sonradan Pakistan polisine bin Ladin’in 12 yaşındaki kızı olduğunu söyleyen Safiye de yaralandı.
Bin Ladin, göğsüne aldığı kurşunla “durduruldu”. Hemen ardından kafasına “ölüm” kurşununu yedi. Komandolar, standart operasyon prosedürünü takip etti.
Pentagon, Sunday Times’a, “düzenlenen operasyonun öldürme amaçlı bir baskın olarak planlandığını” belirtti. Pentagon adına açıklama yapan kaynak, “bin Ladin’in ele geçirilmesine yönelik bir kod bile yoktu” dedi.
Tüm operasyon 38 dakika sürdü. Kafası karışan Pakistanlılar müdahale edene kadar, SEAL komandoları Afganistan’ın hava sahasına girmişti bile. Ebu Garib hapishanesinde yaşanan skandalın neden olduğu zararın fazlasıyla bilincinde olan SEAL ekibi, bin Ladin’in cesedine karşı saygısızlık içerecek hiçbir davranışta bulunmadı.
Şu an için dünya, en çok aranan adamın kaderine odaklanmış durumda. Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi eski Başkanı Pete Hoekstra, “Yaşanan olay çok güçlü bir mesaj… ABD’nin imajı yeniden çizildi. Dünyaya yetenekli ve soğukkanlı olduğumuzu; hatalarımızdan ders çıkarabileceğimizi gösterdik” dedi.