Güncelleme Tarihi:
Toros, AA muhabirine aÄŸustos ayının ilk günlerine denk gelen Eyyam-ı Bahur sıcakları hakkında yaptığı açıklamada, atmosferik sayısal model sonuçlarına göre Türkiye'nin aÄŸustos ayı ortasına kadar genel olarak kuzey kesimlerinin yüksek basınç, güney kesimlerinin ise alçak basınç alanı etkisinde kalacağının tahmin edildiÄŸini söyledi.    Â
Model sonuçlarına göre sıcaklıklar mevsim normalleri üzerinde seyredeceÄŸine dikkati çeken Toros, bazı bölgelerde görülebilecek yerel yağışlar hariç genel olarak tüm Türkiye'de yağışsız bir dönemin beklendiÄŸini belirtti.    Â
Prof. Dr. Toros, özellikle 2000’li yıllardan itibaren her zamankinden daha sıcak havanın gözlenmeye baÅŸladığını, dünya genelinde en sıcak 20 yılın ise son 22 yılda yaÅŸandığını ifade etti.    Â
"En sıcak 4 yıl, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında ölçüldü." diyen Toros, geçen haziran ve temmuz aylarında Avrupa’da yaÅŸanan sıcaklıkların tüm bilim insanlarını korkutmaya baÅŸladığını, bu yıl rekor sıcaklıklar beklendiÄŸini bildirdi.    Â
GÃœNEÅž IÅžINLARINA VE SICAK ÇARPMALARINA DÄ°KKAT    Â
Hava sıcaklığının son günlerde arttığını kaydeden Toros, "Atalarımız aÄŸustos ayının ilk günlerine 'Eyyam-ı Bahur (en sıcak günler)' demiÅŸlerdir. YaÅŸlılar, çocuklar, hamileler ve hasta olanlar bu havalardan daha fazla olumsuz etkilenir. Bugünlerde hassas grupların daha çabuk kırılganlık gösterme riskleri daha fazla olduÄŸundan, dikkatli davranmaları saÄŸlıkları için önemlidir. Temmuz ve aÄŸustos aylarında daha fazla gelen güneÅŸ ışınımları (enerjisi) ve çöl bölgelerinden gelen sıcak havaların etkisi zaman zaman can ve mal kayıplarına sebep olabilmektedir. Sıcak, bunaltıcı ve boÄŸucu havaların yaÅŸandığı zamanlarda saÄŸlığımız için her zamankinden biraz daha dikkatli davranmalıyız." dedi.    Â
Toros, Eyyam-ı Bahur günlerinde çevresel zararların da daha fazla olduÄŸunu vurgularak, aşırı sıcakların orman yangınları oluÅŸma riskini arttırdığını, demir yollarında ve karayollarında bozulmaların daha fazla olduÄŸunu ifade etti.    Â
"GÄ°YSÄ°LERÄ°N AÇIK RENKLÄ°, BOL VE VÃœCUDU ÖRTENLERÄ°NÄ° TERCÄ°H EDEBÄ°LÄ°RÄ°Z"    Â
Toros, sıcak havalarda can ve mal kaybını önlemek için ÅŸu önerilerde bulundu:    Â
"GüneÅŸ ışınlarının daha dik geldiÄŸi saatlerde güneÅŸ ışığına daha az maruz kalabiliriz. Yük kamyonları ve tırlar mümkün ise asfaltın nispeten daha soÄŸuk olduÄŸu saatlerde kullanılabilir. Vücudumuzu daha çok yoracak iÅŸleri, güneÅŸ ışığının az olduÄŸu ve havanın nispeten serin olduÄŸu saatlerde veya gölgelik alanlarda yapabiliriz. Giysilerin açık renkli, bol ve vücudu örtenlerini tercih edebiliriz. Çok enerjiye ihtiyacımız yoksa sulu ve hafif gıdaları tercih edebiliriz. Sıcak ve güneÅŸli havalarda su ihtiyacımız artacağından daha fazla ve sık su içebiliriz.Civarımızda güneÅŸ çarpması belirtileri olan biri varsa acilen hastaneye götürülmelidir. GüneÅŸ çarpmasına maruz kalanlarda bulantı, baÅŸ aÄŸrısı ve dönmesi, kramplar, nabız hızında artış görülebilir."    Â
Küresel ısınmanın etkisinin en fazla hissedildiÄŸi yerlerin ÅŸehirler olduÄŸuna dikkati çeken Toros, ısının hapsolması ve yeterince havalandırmanın olmayışının buna sebep olduÄŸunu belirtti.    Â
Toros, yeryüzünde arazi yapısının deÄŸiÅŸmesinin güneÅŸten gelen, yeryüzünden yansıtılan ışınım arasındaki dengenin bozulmasına yol açtığına iÅŸaret ederek, "Bilhassa ÅŸehirlerde yoÄŸunlaÅŸan binalar, yollar, sanayi alanları ÅŸehirlerin sıcaklığın daha fazla olmasına yol açmaktadır. Åžehirlerde yer alan asfalt, binalar ve diÄŸer yapılaÅŸmalar, güneÅŸten gelen ısının normalden daha fazla tutulmasına yol açmaktadır." deÄŸerlendirmesini yaptı.    Â
"BÄ°TKÄ°LERÄ°N SULANMASI SABAHIN ERKEN SAATLERÄ°NDE YAPILMALI"Â Â Â Â Â
Su israfının olmaması için sıcak havalarda bitkilerin sulanmasına da deÄŸinen Toros, şöyle devam etti:    Â
"Sulama için öncelikle bitkilerin suya ihtiyacı olması gerekir. Bu bitki türlerine, bitkilerin olduÄŸu konuma, bitkilerin yetiÅŸtiÄŸi ortama ve toprak türüne baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸir. Gün içerisinde sıcaklığın en düşük olduÄŸu zaman sabahın erken saatleridir. Ayrıca bu saatlerde toprakta soÄŸuktur. Sıcaklığın en düşük olduÄŸu saatlerde, bitkinin içinde bulunduÄŸu ortamın bağıl nemi ise en yüksektir. Ayrıca rüzgar hızının düşük olması da buharlaÅŸmayı yavaÅŸlatır. Özetle sıcaklığın düşük, rüzgarın az ve nemin yüksek olduÄŸu zaman dilimi bitkilerin sulanması için en uygun saatlerdir. Dolayısıyla teknik olarak mümkün ise bitkilerin sulanması güneÅŸ doÄŸmadan önce sabahın erken saatlerinde yapılmalıdır. Böylelikle sulama için harcanan sudan, bitkiler azami istifade etmiÅŸ olurlar. Ayrıca daha az suyla bitkilerin su ihtiyaçları karşılanmış olur. Bitkilere ihtiyaçları kadar su verildiÄŸinde, buharlaÅŸma az olacağı için toprağın çoraklaÅŸması da önlenmiÅŸ veya azaltılmış olur."    Â
Toros, fıskiye ÅŸeklindeki sulamanın da havanın serinlediÄŸi vakitlerde yapılması tavsiyesinde bulunarak, "EÄŸer bitkiler fıskiye ÅŸeklinde yaprakları ıslatılarak sulanıyorsa bilhassa akÅŸam saatlerinde sulama yapılmamalıdır. Çünkü güneÅŸ battıktan sonra havadaki nem artacağından, bitki yapraklarındaki ıslaklığın uzun süre kalması, bitkilerde deÄŸiÅŸik hastalıkların geliÅŸimini kolaylaÅŸtıracaktır. Dolayısıyla fıskiye ÅŸeklindeki sulamalarda sabahın erken saatleri, ikindi vakti veya havalar serinledikten sonraki zaman dilimi tercih edilebilir." ifadelerini kullandı.    Â
Prof. Dr. Toros, aşırı sıcak havaların hayvanları da olumsuz etkilediÄŸini dile getirerek, ÅŸunları söyledi:    Â
"Çünkü aşırı sıcaklıklar hayvanlarda strese neden olur. Hayvanlarda da bilhassa yavrular, yaÅŸlı ve hasta olanlar aşırı sıcaklara daha dayanaksızdır. Yüksek sıcaklıkların hayvanlar üzerindeki etkilerini azaltmak için yapabileceÄŸimiz önemli basit iÅŸler vardır. Hayvanların su ihtiyacı artacağı için bol miktarda su verilebilir. GüneÅŸ ışınlarına maruz kalmalarını önleyecek gölgelikler saÄŸlanabilir. Kapalı ortamlarda mutlaka havalandırma için kapı ve pencereler açılmalıdır. Hayvanların rüzgarlarını kesen basit engeller kaldırılabilir."    Â
Eyyam-ı Bahur, yaz mevsiminin en sıcak ve boÄŸucu günlerine verilen Arapça kökenli Türkçe sözcük. Eyyam-ı Bahur'un kuzey yarımkürede, temmuz ve eylül ayları arasında yaÅŸandığı kabul ediliyor. Kesin tarih ise bölgenin coÄŸrafi koordinatlarına göre deÄŸiÅŸiyor.    Â
Türkiye için 31 Temmuz ile 15 AÄŸustos tarihleri arasına denk geldiÄŸi kabul edilen Eyyam-ı Bahur'un yerine günümüzde artık "çöl sıcakları", "cehennem sıcakları" ve "Afrika sıcakları" gibi terimler kullanılıyor.    Â