Güncelleme Tarihi:
Mortgage konusunda, "Yurt dışı deneyimler de dikkate alınarak ilgili kurumlar olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, SPK ve BDDK'nın bu kredi türünün istikrarlı bir şekilde büyümesinde oldukça dikkatli ve ihtiyatlı olmaları gerekmektedir" diyen Bilgin, bankaların kredi uygulamaları ile ilgili olarak da, "Dönem dönem gözlemlediğimiz kredi ve/veya muvduatta pazar payı artırma amaçlı sert, kırıcı veya bazen rasyonel olmayan rekabet, sistemimizi olumsuz etkileyebilmektedir" değerlendirmesini yaptı.
Bilgin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kurumunun bütçe sunuşunu gerçekleştirdi. Merkez Bankası dahil edilmek üzere Türk finans sisteminin Haziran 2007 sonu itibariyle aktif büyüklüğünün 714 milyar YTL seviyesine ulaştığını kaydeden Bilgin, "Söz konusu büyüklüğün ülkemiz GSMH'sine oranı yüzde 116'dır. Türk finans sektörü büyüklüğü içinde banka aktiflerinin oranı ise yüzde 75'ler düzeyindedir" dedi. Türk finans sektörünün yüzde 78'inin BDDK'nın denetim ve gözetimi altında olduğunu ifade eden Bilgin, Eylül 2007 itibariyle bankaların 543 milyar YTL, finansal kiralama şirketlerinin 12 milyar YTL, faktoring şirketlerinin 7 milyar YTL ve tüketici finansman şirketlerinin 4 milyar YTL olmak üzere Kurumun denetim ve düzenleme çerçevesinde olan kuruluşların toplam aktif büyüklüklerinin 566 milyar YTL (yaklaşık 470 milyar dolar) olduğunu kaydetti.
Bankacılığın birçok riskin aynı anda çok farklı ve devamlı değişen boyutlarda kendisini gösterdiği dinamik ve dış etkilere açık bir sektör olduğunu vurgulayan Bilgin, neredeyse tüm risklere doğrudan ya da dolaylı olarak muhatap olan belki de tek sektörün bankacılık olduğunu ifade etti. Tüm ülkelerde olmazsa olmaz ve ülke ekonomisinde kılcal damarlar benzeri bir fonksiyon gören alanın da bankacılık olduğunu belirten Bilgin, şunları kaydetti:
KRİZ DENEYİMİ AVANTAJ SAĞLIYOR
"Bu bağlamda, şu an itibariyle şunu söyleyebiliriz ki; Türk bankacılık sisteminin riskler karşısındaki farkındalık derecesi geçmişle karşılaştırılamayacak kadar üst seviyelerdedir. Bankacılığımızın personel kalitesi, bilgisayar ve IT teknolojisi, ürünlerinin gelişmişliği ve çeşitliliği, ülkenin potansiyeli ve genç nüfusu, tüketen-üreten ve yeniliklere açık nüfus yapısı ve krizlerde kazanılan tecrübe bankacılığımızı AB'ye en uyumlu sektörlerin başında getirmektedir. Diğer yandan, bankacılığımız komşu tüm ülkelerden ve Doğu Avrupa ülkelerinden ve hatta bazı yönleriyle gelişmiş ülkelerden pek çok alanda olumlu anlamda farklı bir görünüm sergilemektedir."
Bankacılığın kabuk değiştirdiğini kaydeden Bilgin, bunnu göstergelerini şöyle sıraladı:
-2001 yılı sonunda 173 milyar YTL olan aktif büyüklüğünün yüzde 213 oranında artarak 2007 Eylül ayı sonu itibariyle543 milyar YTL'ye ulaşması.
-Kullandırılan kredilerin aynı dönemde yaklaşık 7 kat artarak 38 milyar YTL'den 261 milyar YTL'ye ulaşması.
-Bankacılık aktifinde devlet İç Borçlanma Senetlerinin payının yüzde 35'lerden yüzde 31'ler düzeyine gerilemesi, kredilerin payının ise yüzde 22'lerden yüzde 47'ler düzeyine yükselmesi.
-Toplam mevduatın 110 milyar YTL'den 336 milyar YTL'ye ulaşması ve 2001 yılında toplam mevduatın yüzde 57'si döviz tevdiat hesabı iken bunun Eylül 2007 itibariyle yüzde 36'lar düzeyine gerilemesi.
-Özkaynakların 18 milyar YTL'den 71 milyar YTL'ye yükselmesi.
-Serbest özkaynakların nefatif düzeyinden 50 milyar YTL düzeyine yükselmesi.
-Mevduatın krediye dönüüm oranının yüzde 34'ler düzeyinden yüzde 77'ler düzeyine ulaşması.
Kredi kullanımlarına işaret eden Bilgin, halkın bir dönem kredi kartlarına gösterdiği teveccühün son dönemde faiz oranlarının daha düşük olması sebebiye ihtiyaç kredilerine gösterildiğina dikkat çekti.
MORTGAGE KONUSUNDA İHTİYATLI OLUNMALI
Haziran 2007 itibariyle Türkiye'de toplam konut müşterisi sayısının 583 bin 251 kişi olduğunu belirten Bilgin, bu kredilerin yüzde 48'inin 0-5 yıl, yüzde 46'sının 5-10 yıl ve yüzde 6'sının da 10 yıl ve üzeri vadelerde olduğunu bildirdi. Halkın 10 yıl üzerindeki vadelere ilgi göstermediğini ifade eden Bilgin, Batı Avrupa ve ABD'den farklı olarak sistemlde değişken faizli konut kredisi tercihinin oldukça düşük seviyelerde olduğunu söyledi. Bilgin, "Batı ülkelerinde GSMH'nin yüzde 40'la yüzde 60'ı arasında bir büyüklüğe ulaşan konut kredilerinin ülkemizde henüz GSMH'nin yüzde 5'leri düzeyinde olması bu alandaki potansiyelin ne kadar büyük olduğunu gözler önnüe sermektedir. Ancak, yurtdışı deneyimler de dikkate alınarak ilgili kurumlar olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, SPK ve BDDK'nın bu kredi türünün istikrarlı bir şekilde büyümesinde oldukça dikkatli ve ihtiyatlı olmaları gerekmektedir" dedi.
KOBİ kredilerinin Türk bankacılık sektöründe mortgage'dan daha önemli hale geleceğini öngören Bilgin, bu konuda da şu uyarıda bulundu:
KREDİLERDE KIRICI REKABETE DİKKAT
"Kredilerle ilgili olarak üzerinde defalarca hassasiyetle durulması gereken en önemli husus; kredilerin büyüklüğü veya hangi bankanın ne kadar çok kredi verdiği değil, bu kredilerin kalitesidir. Bu kalitede ise bankalarımızın riske duyarlılık seviyesinin doğrudan yansımasıdır. Bu noktada dönem dönem gözlemlediğimiz kredi ve/veya mevduatta pazar payı artırma amaçlı sert, kırıcı veya bazen rasyonel olmayan rekabet, sistemimizi olumsuz etkileyebilmektedir. Ancak, unutulmamalıdır ki, yeni dönemde en önemli piyasa payı sektörde faaliyete devam edebilme becerisi gösterebilmek olacaktır."
Bankacılık sisteminin pasifinin yüzde 62'sini teşkil eden (337 milyar YTL) mevduatın yüzde 64'ünün YTL cinsinden olduğuna dikkat çeken Bilgin, "En çarpıcı tespit ise mevduattaki artış hızının kredilerdeki artış hızının oldukça gerisinde kalhmasıdır. Diğer bir anlatımla, halkımız kredileri destekleyecek oranda tasarruf eğiliminde değildir" dedi. Mevduatın ortalama vadesindeki kısalığın da devam ettiğine işaret eden Bilgin, üç aya kadar vadeli mevduatın toplam mevduatın yüzde 90'ını teşkil ettiğini belirtti. Bu nedenlerle bankaların yurtdışı kaynaklı sendikasyon ve seküritizasyon kredilerine yönlendiğini ve bunların tutarının Eylül 2007 itibariyle 25 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
Önümüzdeki aylarda dünya finans sisteminin anahtar kelimesinin likidite olacağını ifade eden Bilgin, "bankalırımız likiditeye her zamankinden daha fazla önem vermelidir" dedi.