A.A
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 2011 11:05
Adanalı Bahay çifti, kalıtsal kan hastalığı taşıyıcısı olmalarına rağmen “belki sağlıklı olur” düşüncesiyle art arta 9 çocuk dünyaya getirdi. Çocuklarından birisi ölen,8'i orak hücreli anemi hastalığıyla mücadele eden ailenin dramına, babanın felç kalması, annenin ise sinir hastalığı eklendi.
Yumurtalık ilçesinin Yeşilköy beldesinde yaşayan Ali Bahay (48) ve Ganime Bahay (42) çifti ile 8 çocukları bir yandan amansız hastalıkları, diğer yandan yoksullukla mücadele ediyor. Çiftin çocukları Burak (9), Soner (10), Sertan (11), Alican (13) ve Dergam (14), rahatsızlıkları nedeniyle okula düzenli olarak gidemiyorlar. Okul çağı geçen Pınar (25) evde felç kalan baba ve sinir hastalıklar tedavisi gören annesine bakarken, Sezer (24) ve Eser (22) ise günübirlik işlerde çalışarak aileyi geçindirmeye çalışıyorlar.
Baba Ali Bahay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hem eşi hem de kendisinin kalıtsal bir kan hastalığı olan orak hücreli anemi taşıyıcısı olduklarını, aynı hastalığın çocuklarına da geçtiğini belirterek, “Aslında bu kadar fazla çocuk sahibi olmak istemiyorduk ancak, 'belki sağlıklı olur' düşüncesiyle art arda çocuk yaptık. Amacımız, en azından birimizin sağlıklı olup, diğerlerine sahip çıkmasıydı ama olmadı” dedi.
Çocuklarımızdan birini kaybettiklerini, 8 çocuklarının da hastalıkla mücadele ettiğini, kendilerinden çok çocukları için üzüldüklerini ifade eden Ali Bahay, “25 yaşındaki kızım Pınar, 22 yaşındaki oğlum Eser ve 24 yaşındaki oğlum Sezer bu hastalık nedeniyle evlenemiyor. Kalıtsal bir hastalık olduğu için kimse bize kız vermek ya da bizden kız almak istemiyor. Bu hastalıkla mücadele ederken felç geçirdim, yüksek tansiyon ve şeker hastası oldum” diye konuştu.
Eşi Ganime Bahay'ın ise yüksek tansiyon hastası olmasının yanı sıra sinir hastalığı nedeniyle ruhsal tedavi gördüğünü belirten Ali Bahay, şunları kaydetti:
“Bütün bunlarla mücadele ederken evimiz de yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya. Şu an evde bir tek oğlum Sezer ve Eser çalışıyor. Onlar da gündelik iş bulabilirse işe gidiyor, diğer zamanlarda boş. Komşuların yardımıyla yarı aç yarı tok, sefil bir yaşam sürdürüyoruz. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Yetkililerden bize destek olmalarını, bize sahip çıkmalarını istiyoruz.”
VİCDAN AZABI
Anne Ganime Bahay ise, bir yanda hastalık, diğer yanda yoksullukla mücadele ettiklerini belirterek, “Belki yeni doğan çocuk sağlıklı olur düşüncesiyle bu kadar çok çocuk yaptık ama şimdi eşim de ben de vicdan azabı çekiyoruz. Bu yüzden sinir sistemim harap oldu, ruhsal tedaviye başladım” dedi.
Bahay çifti, “kendilerinin cahillik ettiklerini, sağlıklarını şansa bırakıp çocuk dünyaya getirdiklerini” belirterek, başka ailelerinin bu hatalara düşmemesini istediler.
Adana Talasemi ve Orak Hücre Anemi Hastalarını Koruma ve Dayanışma Derneği (ATODER) Başkanı Ali Kılıç da, kalıtsal kan hastalıklarıyla mücadelede en etkin önlemin evlilik öncesi kan testi yaptırılması olduğunu belirterek, “İki taşıyıcının evlenmesine dair bir yasak yok ancak, bilgilendirme var. Buna rağmen çiftler isterlerse hastalıklı çocuk dünyaya getirme riskini göze alıp evlenebiliyorlar” dedi.
Kılıç, kalıtsal kan hastalıkların önlenmesi için eğitim ve bilgilendirme çalışmalarını periyodik olarak sürdürdüklerini kaydetti.
ORAK HÜCRELİ ANEMİ
Kalıtsal bir kan hastalığı olan orak hücreli anemi, alyuvarlarda oksijenin vücudun diğer bölümlerine taşıyan hemoglobinin bir kısmının uygun iş yapamaması sonucu meydana geliyor. Orak şeklini andıran bu hücreler küçük kan damarlarını tıkayarak bazı organ ya da dokuların yeterli oksijen almasını engelliyor. Bu ise şiddetli ağrılara yol açıyor.
Tedavisi güç ve pahalı olan bu hastalık, kemiklerde, kaslarda ya da karında günlerce ya da haftalarca süren şiddetli ağrı ile halsizlik, solgunluk ve nefes darlığı, vücudun herhangi bir bölümünde ya da eklemlerde öngörülemeyen ağrı gibi çeşitli belirtiler veriyor.