Güncelleme Tarihi:
"Toprağın içindeki bir delikte, kuralına uygun hareket etmenin ve saygınlığın fazlaca ödüllendirildiği bir toplumun içinde yaşamını olaysız ve sakin bir şekilde sürdürüp giden biri vardı. Ne var ki, günün birinde içinde yaşadığı deliği terk edip engin maviliklere doğru yolculuğa çıktı. Her ne kadar korkutucu ve bazen de acı verici olsa da, atıldığı bu macera onu sonsuza dek değiştirecekti. Gözleri açılmış, zihni ve karakteri olgunlaşmıştı. Gün gelip de deliğine geri döndüğünde komşuları onu 'çatlak' biri olarak görmeye başladılar çünkü onlar yaşamda düzen ve öngörülebilir nitelikte rutin işlerinde dışında da bazı unsurlar bulunabileceğini kabul etmeye bir türlü yanaşmıyordu. Tamamladığı yolculuk sonrası eski itibarını yitirse de, kahramanımız kendisine öz benliğini keşfetme olanağı tanıyan ve ilginç bir dünyaya açılıp bu sayede yeni deneyimler kazanmasını mümkün kılan bu maceraya çıkmış olmaktan asla pişmanlık duymadı."
Yukarıdaki satırlar "Tolkien hayranlarınca yine Tolkien hayranları için" kaleme alındıktan sonra Kemal Baran Özbek tarafından Türkçeleştirildi. Ardından İthaki Yayınları'ndan "Hobbit ve Felsefe" adıyla yayımlandı.
Peter Jackson'ın geçen Cuma vizyona giren "Hobbit: Beklenmedik Bir Yolculuk" filmi ve daha önemlisi John Ronald Reuel Tolkien'ın "Hobbit" ve "Yüzüklerin Efendisi" kitapları üzerine daha derinlemesine düşünmek isteyenlere rehberlik edebilir "Hobbit ve Felsefe". Ama bu kitabı Tolkien hayranıysanız elinize alın. Felsefe üzerine akademik çalışmalar yapan biriyseniz mesela, bu kitap sizi doyurmaya yetmeyecek. Zira "Felsefeye Giriş" derslerinin ötesine pek geçemiyor.
Önce film...
Uzun zamandır merakla beklediğim bu filmin girişinde Frodo ile yaşlı Bilbo'nun ettiği sohbet, sakız gibi uzatılmış bir diziden alınmıştı sanki. Tam hayalkırıklığına uğramak üzereyken genç Bilbo rolündeki Martin Freeman'ın performansı yüreğime su serpti. Freeman roldeki başarısıyla tecrübesiz ama iyi niyetli bir Hobbit olduğuna ikna ediyor, insanın içindeki şefkat ve koruma güdüsünü uyandırıyordu. Sanıyorum film üç boyutlu olduğu için biraz da... İnsan sarılma güdüsünü zor bastırıyordu.
Yönetmen koltuğundaki Jackson da mekanların gerçekliğine ikna etme konusunda aynı başarıyı gösteriyor, üç boyutlu gösteren gözlükler sayesinde insan bu masal diyarından daha fazla nasipleniyordu. Jackson görsellikte bu başarıyı yakalamasa ince bir kitabı ticari kaygıyla üç filme ayırması, şüphesiz daha fazla rahatsız ederdi. Oysa bu haliyle "Bu kadar uzatılmasa da olurdu ama sonuçta izlerken sıkılmadık" dedirtti.
Bu arada Hobbit, ABD'de geçen haftasonu 84 milyon dolar hasılat elde ederek, Aralık ayının en iyi açılış yapan filmi oldu. Ayrıca Jackson "Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü" adlı filmin 72 milyon dolarlık haftasonu açılış hasılatını da geçip, kendi rekorunu kırdı. Sanıyorum bunu, "Yüzüklerin Efendisi" serisinde yakaladığı başarı kadar Hobbit vizyona girmeden önce yürütülen reklam kampanyasına da borçlu.
Madem film konusu açıldı Gandalf rolündeki Ian McKellen'a selam yollamamak da olmaz. Ayrıca Cüce Prensi Thorin'i canlandıran Richard Armitage'la tanıştığımıza da memnun olduk.
Platon, Tolkien'a karşı...
Peki, nedir Hobbit'in konusu? Hobbit aslında uzun bir seyahatten sonra eve geri dönüş hikayesi. Bu haliyle Platon'un M.Ö. 400'lerde yazdığı "Mağara'nın Alegorisi" adlı eserini hatırlatıyor. Bir mağarada doğumundan beri zincire vurulu halde yaşayan bir adam, günün birinde dışarı çıkma cesaretini gösteriyor ve dış dünyanın ne kadar büyük, rengarenk ve güzel olduğunu keşfediyor. "Hobbit ve Felsefe", Platon'un çıkarılmasını beklediği dersleri şöyle sıralıyor:
"Maceracı olun. Kendinizi güvende hissettiğiniz bölgenin dışına adım atın. Mevcut koşullar altında kalmaya devam ettiğiniz sürece daha fazlasını yapamayacağınızı kabullenin ve benliğinizi yeni fikirlere ve o ana dek bildiklkerinizden daha yüce gerçeklere açın. Ancak ve ancak zorluklara meydan okuyarak ve risk almaktan çekinmeyerek kendimizi geliştirebilir ve ne olabileceğimizi keşfederiz. İşte bu dersler J. R. R. Tolkien'in Hobbit adlı eserinde vurgulamaya çalıştıklarıyla aynıdır."
Tolkien'ın bu mesajları Bilbo üzerinden vermesi ise sebepsiz değil. Çünkü şan, şöhret ve zenginlik onun ilgisini çekmiyor. Bahçesini düzenlemekten, kaliteli tütünden, ev yemeklerinden ve günlük yaşantıyı süsleyen diğer basit unsurlardan zevk almayı biliyor Bilbo. Evden ayrılıyor ama bunu kendisini bulmak için yapıyor, şan ya da şöhret için değil... Diğer yandan, şana, şöhrete ve zenginliğe ilişkin arzularını dizginleyense hayata ilişkin basit unsulardan aldığı zevk aslında.
Üstelik çıktığı macera sayesinde, bu unsurların kıymetini daha da fazla bilir hale geliyor ve onlardan daha fazla zevk almayı öğreniyor. Kişinin ancak evinden ayrıldığı zaman evinin gerçekte neresi olduğunun bilincine vardığını öğreniyor. Tıpkı asıl yerleşkemizi yolculuğun ta kendisinde bulacağımızı söyleyen Taocu bilgeler gibi. Bilbo ise Shire'a döndüğünde şöyle diyor:
"Ateşle kılıcı gören gözler / Ve taş odalardaki dehşeti / Nihayet görür yeşil çayırları / Ve nicedir bildiği ağaçlarla tepeleri."
Bilbo Baggins böyle büyüdü
Bilbo Baggins böyle büyümüş olmalı: Seyahatte... Bu yolculuğun ilk yarısına şahit olmak isterseniz film hâlâ vizyonda. Bu yolculuk üzerinde daha fazla kafa yormak isterseniz "Hobbit ve Felsefe" de raflarda.
Cücelerinizi, büyücünüzü ve yolunuzu kaybetmemeniz dileğiyle...