Bi' sıkıntı yok
Güncelleme Tarihi:
Utanılacak şeyler oluyor ama utanması gerekenleri utandırmak bir türlü mümkün olmuyor.
***
Rezaletler ayyuka çıkıyor ama rezaletleri ortaya çıkanların rezil olması bir türlü mümkün olmuyor.
***
11 yıldır devleti yönetenler, 11 yılın sonunda sanki dünyanın en normal haberini verir gibi “Arkadaşlar! Türkiye’de yargı çökmüştür! Paralel yapı her tarafı sarmıştır” diyorlar, başka da bir şey demiyorlar.
Çöküşün ve sarmanın sorumluluğunu zerre kadar üstlenmiyorlar.
***
İktidardakiler şu havada:
“Kutu, havuz, Alo Fatih, ihale, villa falan... Halkımızın bunlardan haberi bile yok. Biz yine alacağız yüzde 50’yi”.
***
“Alacağız oyları” diyorlar.
“İyi ama yargının resmen çökmesi? İyi ama ithamlar, iddialar? İyi ama kutular? İyi ama tape’ler? İyi ama alo Fatih’ler?” dendiğinde ise...
“Ahalinin bunlardan haberi yok ki” diyerek gülümsüyorlar.
***
Muhalefettekiler ise...
Bütün bu hercümerç içinde tüm enerjilerini “kazanılması garanti olan yerler” için harcıyorlar, bütün kavgalarını “Beşiktaş / Kadıköy / Bakırköy” için veriyor.
***
Kısacası...
Siyasi analizler yapmanın, utandırmaya çalışmanın, standart belirtmenin, rezillikleri ortaya dökmenin, ahlak çağrısında bulunmanın, çelişkileri ortaya dökmenin, yalanları yüzlere çarpmanın bir anlamı kalmadı artık.
***
Ne yapayım?
Ben de bu süreç içinde “bıktım her gün havuz, kutu, alo, Fatih yazmaktan, bari birkaç gün kaçıp uzaklaşayım buralardan” dedim.
Enis Berberoğlu’yla konuştum.
“Tamam” dedi.
***
O kadar bezmiştim ki...
“Bana biraz müsaade” diye başlayan kısa bir yazı yazmaya bile takat bulamadım kendimde.
Editörüm Cenk Öz’den rica ettim, “sen yaz bir şeyler” dedim.
O da sağ olsun, maksadı hiç de öyle olmadığı halde, inceden “alo Fatih” tınısı taşıyan, “içinden geçtiğimiz şu hassas süreçte” biraz öyle anlaşılacak iki cümle yazmış:
“Yazarımız Ahmet Hakan yazılarına birkaç gün ara vermiştir. Okurlarımıza saygıyla duyurulur”.
***
“Kıyamet koptu” falan diyerek kendimi olduğumdan fazla önemli hissettirmeye çalışmayacağım.
Sadece bazı okurlarım telaşlanmış.
Hürriyet’in santralini arayanlar olmuş.
“Nerede Ahmet Hakan, nereye gitti? Yoksa...” falan demişler.
***
Hürriyet santralindeki görevli arkadaşımız, bu sabah aradı.
Dedi ki:
“Okurlarımıza ne diyelim Ahmet Bey?”.
Cevap verdim:
“Bi’ sıkıntı yok deyin lütfen”.
***
Memleketin onca sıkıntısı arasında benim durumum ananasta çekirdek.
Ama yine de söyleyeyim:
Zamanlama bu sefer manidar değil.
Ve “bi’ sıkıntı yok”.
***
Tez zamanda kavuşacağız inşallah.