Güncelleme Tarihi:
4322 ve 2559 Sayılı yasalara göre içkili yerler eğitim kurumlarının ve ibadethanelerin 200 metre uzağında açılabiliyor. Bu durumda, yasalarda tanımlanan alanlar çıkarıldığında, İstanbul'da tek içki içilebilecek yerin Boğaz'ın ortası olduğu ortaya çıkıyor!
Yasalarna göre içkili yer açabilmek için kaymakamlıkların izni gerekiyor. Kaymakamlıklar da bu yetkilerini başta 2559 sayılı polis yetkilerini düzenleyen ve 4322 sayılı öğretim alanlarına korumaya yönelik yasalardan alıyor. Buna göre içkili yerin herhangi bir eğitim kurumundan ve ibadethaneden en az 200 metre uzaklıkta bulunması gerekiyor. Bu mesafe, daha önce 150 metreydi; geçtiğimiz dönemde yapılan bir değişiklikle 200 metreye çıkartıldı.
Ancak bu yasalar gözönüne alındığında, İstanbul'da başta Beyoğlu olmak üzere birçok yerde içkili yer açılması imkansız görünüyor. Hatta harita biraz genişletildiğinde hemen hemen İstanbul'un tümünde ruhsat almak olanaksız duruma geliyor. Bu durum sık sık işletme sahipleri ile yetkilileri karşı karşıya getiriyor. Galatasaray Lisesi'ne yakınlığı gerekçesiyle İstanbul'un en ünlü meyhane sokaklarından Nevizade Sokağı'ndaki bar ve meyhanelerde yaşanan sorun bunun en çarpıcı örneklerinden.
Ön kapı, arka kapı
Bu yasalar, okul ve ibadethane gibi yerleri içki satılan yerlerden uzak tutmak için konulmuş. Bu yüzden belli bir mesafenin altında ruhsat alıp, mekan açmak yasak. Ancak aynı uygulama eğitim kurumları için yapılmıyor. Yani tutup Kumkapı'nın ortasına bir dersane açılırsa, buradaki bütün meyhaneler ruhsat açısından sorunlu hale gelebilir. Nitekim Nevizade davasını yürüten Avukat Üzüm Ateş bu önemli soruna dikkat çekiyor:
‘‘Bakın son olarak Taksim'de TUDEM'in bir şubesi açıldı. Eğer amaç eğitim görenleri bu tür yerlerden uzak tutmaksa onlara da gelip barların ortasına yer açmalarına izin vermemeliler.’’
İstanbul'un eğlence mekanı olan İstiklal Caddesi için de durum farklı değil. Beyoğlu ilçesi sınırlarında 175 içkili lokanta, 95 içkili çalgılı lokanta, 84 bar, 43 diskotek, 51 pavyon, 15 içkili kafe, 3 gazino, 3 taverna ve 3 kokteyl salonu olmak üzere toplam 472 içkili mekan bulunuyor.
Eldeki yasalar tam anlamıyla uygulanmaya kalksa, bu civarda limonatadan başka hiçbir şey satılamaz. Durumu kurtarmak için önlemler de alınmıyor değil. Mesela 200 metrenin başladığı yeri okulun ön kapısı değil de arka kapısı olarak alırsanız, birkaç yer kapsamdan çıkıyor ama bu kez de başka yerler kapsam içine giriyor. Zaten Beyoğlu gibi yaklaşık 20 kilise ve havra, 64 okul, 99 caminin bulunduğu bir yerde birinden sıyırsanız diğerinin koruma alanına giriyorsunuz.
Yasaların sonuçları
İçkili ruhsat almayı belirleyen yasaların uygulanabilir olmaması şu tür sonuçlar yaratıyor:
Yasanın tam uygulanması halinde birçok yerde içki ruhsatı alınamıyacağı için bu konuda kayıt dışı bir rant doğuyor. Yani iş rüşvetle çözülüyor.
İçkili eğlence yerlerinin konumu tartışmalı olduğundan denetimleri de rüşvete konu oluyor.
İstanbul'un eğlence merkezlerinden Beyoğlu'nda Emniyet kimi zaman ‘‘arka kapı ölçümü’’ gibi anlayış gösteriyor. Resmi ruhsat sahibi olmak isteyenlerin çoğuysa sürünüyor. Bu da insanları kaçınılmaz olarak yasa dışına itiyor, ruhsatsız, gizli içki satılıyor, ki bu da rüşvete neden oluyor veya dernek, lokal gibi adlar altında ticari faaliyet yapılıyor.
Turistik işletme ruhsatı almanın rüşveti 10 milyar, bar için içki ruhsatının ise 5-6 milyar arasında dolaştığı ileri sürülüyor.
Daha önce ruhsatı olan yerlerin ruhsatlarının yeni okul veya cami yapılması nedeniyle iptal edilebiliyor.
Şehir Planlamacıları Odası Şube Başkanı
Ahmet Turgut
Camiler de plansız yapılıyor
Planlarla yönetilen kentlerde neresi konut, neresi ticaret, neresi turizm-eğlence, neresi eğitim ya da sağlık alanı bellidir. Ama Türkiye'de birisi bir bağış yapıyor oraya o okul ya da cami yapılıveriyor. Özellikle tarihi-turistik ve eğlence yerlerinde ne o tarihi okulu, ne camiyi ne de oturmuş bir eğlence merkezini kaldıramayacağınıza göre düzenlemeler artık yasayla değil, o yerin özelliklerine göre yerel yetkililerce yapılmalı.