Güncelleme Tarihi:
O sözcükleri, sözcükler de onu sevdi. Dünyaya, insana, aşka, günlük hayatta gözümüze çarpanlara ve gözümüze hiç ilişmeyenlere farklı baktı, gördüklerini de farklı aktardı. ‘‘Boğaziçi Şıngır Mıngır’’ dedi, şimdi güzeller güzeli Boğaz'ın suları karanlık. ‘‘Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu’’ dedi, şimdi o çok sevdiği Beyoğlu ıssız mı ıssız. Türk edebiyatının renkli siması, kendi deyimiyle ‘‘Bir sözcük hokkabazı’’ olan Saláh Birsel, 72 yaşında bir kalp krizine yenik düştü ve aramızdan ayrıldı.
1919 yılında Bandırma'da doğan Birsel, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten sonra; Fransızca öğretmenliği ve Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi gibi görevlerde çalıştı. Bu arada edebiyatla bağlarını hiç koparmadı, aksine güçlendirdi. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nden sonra Ankara Üniversitesi Basımevi'nin müdürlüğünü yaptı. Son olarak da bu görevinden emekli oldu. Saláh Birsel 1960 yılından 1973'e kadar Türk Dil Kurumu'nda yayın kolu başkanlığını sürdürdü.
Birsel, 1940 kuşağı içinde zekaya dayanan alaycı şiirleriyle tanındı. Başta Hacivatın Karısı (1955) ve Ases (1960) adlı kitaplarında bulunan şiirlerini ‘‘muzip’’ bir yaklaşımla, duygulu şiirin tam karşısında yer alarak geliştirdi. Bu şiirlerinde, aşkı, evliliği, hatta kendi kendisini alaya almaktan çekinmedi.
Kendisini ‘‘Ben sözcük ardında koşan bir yazarım. Bir sözcük hokkabazıyım’’ diye tanımlayan yazar, bu niteliğini 1001 Gece Denemeleri genel başlığı altında topladı. Şiir ve Cinayet (TDK Deneme Ödülü-1975), Paf ve Puf (Türkiye İş Bankası Deneme Ödülü-1981) ve diğer kitaplarının yer aldığı bu dizide, yazı dilinde az kullanılmış sözcüklere, tekerlemeleri ve deyimleri örnek alan türetmelere (şapalaklaşmak, fırışka, holdurhop vb.) yer verdi. Birsel, Keçi Çobanı Kuzu Çobanı adlı kitabıyla da 1970 TRT Deneme Başarı Ödülü'nü kazandı.
ÖDÜLLERLE GEÇEN HAYAT
Başlangıcı 1949'a kadar uzanan Hacivat Günlüğü (1982) ve Yaşlılık Günlüğü (Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü-1986) ile kendi özel yaşamını yansıtırken, aynı zamanda sanat sorunları ve yapıtlar üzerindeki görüşlerini dile getiren Birsel'in öteki kitapları arasında Asansör (1987), Kediler (1988), Seyirci Sahneye Çıkıyor (1989) ve Nezleli Karga ile Hafiyeler Önde Gider (1991) bulunuyor. Birsel'in son şiir kitapları ise 1998'de yayımlanan Nardenk ve İnce Donanma oldu. 80 yaşında hayata veda eden Salah Birsel'in son olarak Adam 1999 Şiir Yıllığı'nda Iııh adlı şiiri yayınlandı.
Salah Birsel, bugün Teşvikiye Camii'nde öğle namazını müteakiben kılınacak cenaze namazından sonra Feriköy Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
Edebiyat dünyası yasta
DEĞERİ BİLİNMEDİ
Memed FUAT: Saláh Birsel, hakettiği değer kendisine tam olarak verilmemiş bir şairimizdir. Düzyazısı her zaman daha üstün görülmüştür. Ama aslında Saláh Birsel'in şiirimizde çok önemli bir konumu vardır. Büyük bir şairi yitirdiğimiz kanısındayım.
OKURU ÇOKTU
Ferit EDGÜ:
Saláh Birsel yazını-mızda kendi açtığı yolda tek başına ilerleyen, okuyucusu çok ama izleyeni yok, özgün bir şair, özgün bir deneme yazarıydı. Çağdaş Türk yazınına, zengin dağarcıklı diliyle, bilgisiyle geniş merak ağıyla ve zeka ürünü eşsiz bir ‘‘humour’’la bezeli şiirleriyle, yeni açılımlar getirirdi. Ama, ne yazık ki pek az okur- yazarımız bunun farkına vardı.
SESSİZCE GİTTİ
Füsun AKATLI: Saláh Birsel'in vefatını biraz önce haber aldım. Çok üzüldüm. Birsel benim 25 yıldır tanıdığım çok sevdiğim yakın bir dostumdu. Türk edebiyatı için gerçekten büyük bir kayıp. Saláh Birsel deneme türünü vareden, başlı başına ekol olan bir insandı Saláh Birsel. Humour'uyla tevazuuyla ve engin kültürüyle edebiyatseverlere ve Türk okurlarına çok değerli armaganlar vermiş bir yazarımızdır. Ve sessiz sedasız gerçek bir entelektüel gibi patırtı çıkarmadan yaşayıp, yine aynı sessiz sedasız şekilde dünyamızdan çekildi.
BÜYÜK DENEMECİ
Selim İLERİ:
Son büyük deneme yazarımızı yitirdik. Ben her zaman Birsel'i o incelikli şiirleriyle hatırlayacağım. Popülaritesi denemeleri yoluyla oldu. Şiirlerine gelecek zamanın okurları kavuşacak.
OLMAZSA-OLMAZ
Hulki AKTUNÇ: ‘‘Olmazsa-olmaz Saláh Bey.’’ Bir söyleşide öyle demiştim. Ne olmazdı? Şiirde zeka kıvılcımı, yergi gücü azalırdı. Şiire bakışta us ve estetiğin boyutu güdükleşirdi. Günlükler dünyasından, günlerimizin ışıltısı, sevinci, hüznü, her türden despotluğa karşı karaalay oklarının yıpratıcı gücü eksilirdi. Denemeciliğimiz, eski kapanık dünyasında kalır, yüz binlerce okura doğru açılıp zenginleşemezdi....
Hemen her alanda eser üretti
ŞİİR: Dünya İşleri, Hacivatın Karısı, Ases, Kikirikname, Haydar Haydar, Köçekçeler, Varduman, Yalelli, İnce Donanma, Rumba da Rumba, Yaşama Sevinci, Çarleston, Baş ve Ayak, Sevdim Seni Ey İnsan.
DENEME, ELEŞTİRİLERİ
GÜNLÜK: Şiirin İlkeleri, Günlük, Sen Beni Sev, Kendimle Konuşmalar, Şiir ve Cinayet, Kahveler Kitabı, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu, Kuşları Örtünmek, Kurutulmuş Felsefe Bahçesi, Boğaziçi Şıngır Mıngır, Paf ve Puf, Halley Kimi Kurtarır, Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi, Amerikalı Tolstoy, İstanbul-Paris, Hacivad Günlüğü, Bir Zavallı Sarı At, Yapıştırma Bıyık, Şişedeki Zenci, Asansör, Kediler, Aynalar Günlüğü, Seyirci Sahneye Çıkıyor, Bay Sessizlik, Nezleli Karga, Yaşlılık Günlüğü, Gandhi ya da Hint Kirazının Gölgesinde, Gece Mavisi, Papağanname, Yanlış Parmak.
ROMAN: Dört Köşeli Üçgen.
İNCELEME: Fransız Resminde İzlenimcilik, Goethe...