Beyazıt-Sultanahmet hattı

Güncelleme Tarihi:

Beyazıt-Sultanahmet hattı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2000 00:00

Haberin Devamı

İstanbul'un en eski yerleşim yeri Tarihi Yarımada, Osmanlı'dan miras binalarıyla bugün de değerini koruyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 15. ve 16. yüzyıllarda yapılan külliye, medrese, türbe ve hamamlar inşa edildikleri dönemin üzerinden yıllar geçmesine karşın hala dimdik ayaktalar. Ancak bu tarihi eserler, Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer ilgili kuruluşlar tarafından değişik amaçlarla şahıslara ve derneklere tahsis ediliyor. Tahsis edildikten sonra da bunların birçoğu sürücü kursu, el sanatları kursu, kitap ve kaset dükkanı gibi ya kár amaçlı çeşitli faaliyetlerde kullanılıyor ya da çay bahçesi yapılıp halka açılıyor.

Hatta birçoğu hálá ziyarete müsait oldukları halde asıl işlevlerinden uzaklaştırılarak, sadece turistlere yönelik nargile ve çay servislerinin yapıldığı yerlere çevriliyor. Beyazıt Meydanı'ndan başlayarak sırayla Ordu Caddesi, Yeniçeriler Caddesi ve Divanyolu Caddesi üzerindeki bu tür yapıların, bugün nasıl kullanıldığını araştırmak üzere bir yürüyüş yaptık. Tramvay Yolu'nu sağlı sollu saran birçok tarihi binayı içlerine girerek gezdik. İşte İstanbul'a Osmanlı'dan miras kalan binaların bugün ne durumda olduğu ve nasıl kullanıldığının hikáyesi...

1 HASAN PAŞA HANI

Süpürgeciler Hanı adıyla da anılan han, Beyazıt ve Vezneciler arasındaki alanda iki ayrı yapı bloğu olarak kurulmuş. 1958'teki yol açma çalışmalarında kuzey kanadı kesilerek, Beyazıt'tan Sultanahmet istikametine giderken yolun sağında kalan kısmıyla ayakta kalabilmiş. 1745'te Tokatlı Hasan Paşa tarafından hemşerileri için yaptırılan han daha sonra İstanbul'un süpürgecilerinin kullandığı bir merkez haline gelmiş. Ancak şu anda handa süpürge satan sadece iki dükkan var. Diğer sekiz dükkan ise Ruslar'la ticaret yapan dericiler. Yakın bir dönemde restorasyona alınması düşünülen binada mağaza sahipleri dükkanlarını kısa bir süre için boşaltmaya hazırlanıyor.

2 SİMKEŞHANE

1470'te para basmak için ‘‘Darphane-i Amire'' olarak inşa edilen bina, zaman içerisinde deprem ve yangınlarla harap hale gelince 1707'de Sultan 3. Ahmet'in dadısı Ummetullah Hatun tarafından sebil, çeşme ve mektep ilavesi ile ‘‘Simkeşhane-i Amire'' olarak yeniden canlandırılmış. Bu tarihten sonra uzun bir süre gümüş işçilerinin çalıştığı binada şu an giriş katı Kültür Bakanlığı'na bağlı Basma, Yazı ve Resimleri Derleme Müdürlüğü, üst katları İl Halk Kütüphanesi, sokağa bakan bölümleri ise deri mağazaları olarak kullanılıyor. 1981 yılında Vakıflar Başmüdürlüğü'nde kiralanan bina dış görünüşü itibariyle bakımlı duruyor.

3 MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA MED.

4. Mehmed döneminde önce kaptan-ı derya sonra Sadrazamlık yapan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Ancak 2. Viyana Kuşatması'ndaki başarısızlık yüzünden Paşa idam edilince inşaat yarım kalmış ve 1690 yılında Merzifonlu'nun oğlu tarafından tamamlattırılmış. Külliye olarak yapılan eserin medrese bölümü bugün İstanbul Fetih Cemiyeti, Yahya Kemal Enstitüsü ve Kubbealtı Kültür ve Akademi Vakfı tarafından ortak kullanılıyor. İstanbul Fetih Cemiyeti medresenin 49 yıllığına tahsisini alarak restorasyonunu üstlenmeye hazırlanıyor. Cemiyet binayı yayıncılık faaliyetlerini sürdürmek için kullanırken, Kubbealtı Vakfı, medresenin girişindeki yerlerinde kitap ve kaset satışı yapıyor.

4 ATİK ALİ PAŞA MEDRESESİ

Koca Sinan Paşa Türbesi'ni biraz geçtiğinizde Köprülü Mehmed Paşa Medresesi'ne gelmeden Atik Ali Paşa Medresesi. 16. yüzyılda külliye olarak inşa edilen eserin tam inşa yılı bilinmiyor. Bulunduğu semte de ismini veren eserin 2. Bayezid devrinde iki kez sadrazam olan Atik Ali Paşa için, kendisi hayattayken yapıldığı biliniyor. Aradan tramvay yolu geçtiği için medrese külliyeden ayrılmış durumda. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1985'ten beri Birlik Vakfı'na tahsis edilmiş. Dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın onayıyla yapılan tahsis işleminin ardından vakıf buranın bahçesini kitapçı, içini ise internet cafe, güzel sanatlar kursları ve sürücü kursu için kullanıyor. Bina 1985'ten önce öğretmenevi, musiki cemiyeti gibi işlevler de yüklenmiş.

5 KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA MEDRESESİ

4. Mehmed dönemi sadrazamlarından Köprülü lakabı ile tanınan Mehmed Paşa tarafından yaptırılan medrese 1661'de tamamlanmış. Çemberlitaş Hamamı'nın tam karşısına denk gelen yerde bulunan medrese, 1978'den beri bir vakıf tarafından kullanılıyor. Daha önce boş olarak duran medresede Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı faaliyet gösteriyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden vakfa tahsis edilen medresenin sokağa bakan bölümünde Kültür Bakanlığı tarafından kiraya verilen dükkanlar da var. Külliye olarak inşa edilen binanıns bir bölümünde ise Kültür Bakanlığı'na ait bir kütüphane bulunuyor.

6 KÖPRÜLÜ KÜTÜPHANESİ

Köprülü Mehmed Paşa'nın oğlu Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa tarafından babasının yaptırdığı külliyeye ilaveten 1676 yılında yapılmış. Günümüzde de inşa maksadına uygun kullanılan bina, Kültür Bakanlığı'na ait Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü'ne bağlı çalışıyor. Devrinde iki binin üzerinde kitapla kurulan kütüphanede bugün Türkçe, Arapça ve Farsça 2 bin 775 el yazması, bin 58 de basma eser bulunuyor. Köprülü Kütüphanesi İstanbul'daki en önemli el yazması kütüphanelerinin başında geliyor.

7 BAYEZİD HAMAMI

2. Bayezid tarafından yaptırılan Bayezid Külliyesi'nin bir parçası olan hamamın tam olarak ne zaman yapıldığı ile ilgili kesin bir veri yok. Lale Devri ayaklanmalarından Patrona Halil İsyanı'nın önderi Halil'in burada tellaklık yaptığı ve ayaklanmayı burudan başlattığı yolundaki söylentiler nedeniyle, hamam halk arasında Patrona Hamamı olarak da biliniyor. Hamam 1930'lu yıllara kadar çalışmış ama bu tarihten sonra hiçbir zaman hamam olarak kullanılmamış. Zamanla içinden birşeyler sökülüp dış cephesi yıpranınca bir ara yıkılması dahi gündeme gelmiş. Hamam bugün da terkedilmiş bir halde Beyazıt Meydanı'nı süslüyor.

8 BAYEZİD MEDRESESİ

Daha önce giriş kapısında büyük bir havuz bulunduğundan halk arasında Havuzlu Medrese olarak da bilenen Bayezid Medresesi, 1512'de 2. Bayezid tarafından yaptırılmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı olan bina, 1985'ten beri Hat Sanatları Müzesi olarak kullanılıyor. Daha öncesinde ise belediye kütüphanesi olarak kullanılmış. İçinde el yazması Kuran-ı Kerim'ler ve padişahların el yazmalarının bulunduğu müze, Peygamber'in saçı sakalı da bulunduğundan Ramazan'larda çok ziyaretçi alıyor. Pazartesi günleri dışında her gün açık olan müzeye günde en fazla 10 kişi geliyor. Hatta müze görevlileri zaman zaman kimsenin gelmediği günler de olduğunu söylüyor.

9 ÇORLULU ALİ PAŞA MEDRESESİ

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi'nin tam karşısına denk geliyor. 2. Mustafa'nın damadı ve 3. Ahmet'in sadrazamlarından olan Çorlulu Ali Paşa tarafından 1709'da külliye olarak yaptırılmış. Bugün medrese bölümü turistlere halı ve kilim satan dükkanlara tahsis edilmiş durumda. Medresenin önündeki şadırvan ise çevresinde nargile içilen bir kıraathane. Etrafta otantik kıyafetleriyle çay ve nargile servisi yapan garsonlar dolaşırken, bir yandan da halı ve kilim satmaya çalışan esnafın bağırışları duyuluyor. Bahçeden içeri girdiğinizden itibaren burnunuzu keskin bir nargile kokusu doldururken, namaz vakitleri hemen yandaki Çorlulu Ali Paşa Cami'nden kulağınıza ezan sesi geliyor.

10 KOCA SİNAN PAŞA MEDRESESİ

Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından 1593'te külliye olarak yaptırılan bina, Sinan'ın ölümüyle birlikte türbeye dönüşmüş. Koca Sinan Paşa öldükten sonra isteyenlerin ziyaretine açık olan bir türbeye gömülmüş ama bugün türbenin kapısına kilit vurulmuş durumda. Aylardır ziyarete açılmayan türbenin bahçesi ise çay bahçelerine terk edilmiş. Türbenin kapısında Koca Sinan Paşa hakkında bilgi yerine İngilizce olarak ‘‘Traditional mystic water pipe and tea garden'' yazıyor. Yani nargile ve çay bahçesi. Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği ile Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği İstanbul Bölge Şubesi olarak kullanılan bina, iki kuruluş tarafından paylaşılmış durumda. Bahçenin bir bölümü derneğin koltukları, bir bölümü meslek birliğinin farklı renkteki koltuklarına ayrılmış. Hangisini tercih ederseniz, gizemli bir türbe ortamında orada nargile içiyorsunuz.

11 ÇEMBERLİTAŞ HAMAMI

İstanbul'un büyük çifte hamamlarından biri olan ve Türk Hamam yapısının şaheserlerinden biri kabul edilen Çemberlitaş Hamamı 1868'de inşa edilmiş. Hamamın önünde bulunan yolun genişletme çalışmaları yüzünden bir bölümü kesilmek zorunda kalan Çemberlitaş Hamamı turistlere yönelik bugün de faaliyet göstermekte. Hamamın dışı dükkanlarla çevrilmiş, caddeye bakan kısmı ise lokanta olarak ayrılmış durumda. Günde 150-200 kişinin yıkandığı hamam sabahtan beşten gece 2'ye kadar açık kalıyor. Giriş ücreti ise Türkler için kese dahil 3 milyon. Turistler için tarifenin ucu açık.

12 SULTAN MAHMUD

1839 yılında Sultan 2. Mahmut için oğlu Sultan Abdülmecid tarafından Garabed Balyan'a yaptırılan türbe zamanla bir aile mezarlığına dönüşmüş. Sultan 2. Mahmut'un kızları ve oğulları öldükçe bu türbeye gömülmüş. Bugün ise Kültür Bakanlığı türbeyi bir müzeye dönüştürerek, ziyarete açmış durumda. İçinde halen üniversite öğrencilerinin restorasyon, bakım, onarım çalışmalarını yürüttüğü türbede sayısız yatır bulunuyor. Bu arada türbe bahçesinin bir köşesinde ise Türk Ocağı adlı kuruluş faaliyet gösteriyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!