Güncelleme Tarihi:
Bilim insanları, dünyada 20. yüzyıl boyunca insanların beslenme alışkanlıkları ve sağlıkları iyileştikçe boylarının da neredeyse ortalama 20 cm uzadığını söylüyor.
BBC’nin haberine göre İngiltere'de yapılan bir araştırmada, insanların sağlık ve genetik bilgilerinin bulunduğu bir veritabanını kullanarak yaklaşık 500 bin gönüllünün genetik yapısını incelendi. Araştırmaya göre günümüzde insanların boyunun daha hızlı uzamasının ve ergenliğe daha erken girmelerinin nedeninin beyindeki bir sensörden kaynaklandığı söyleniyor. Başka bir deyişle beyin reseptörünün yeterince iyi çalışmadığı çocuklar ergenliğe daha geç giriyor ve genelde daha kısa boylu oluyor.
Tükettiğimiz gıdalardan vücudun besinsel durumunu bildiren ve fiziksel büyümeye yol açan bazı sinyallerin beynin içindeki hipotalamus bölgesine gönderildiği biliniyordu.
İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nin öncülük ettiği ve Nature adlı bilim dergisinde yayımlanan bu çalışma sayesinde ise bu sürece yol açan beyin reseptörü keşfedildi. İşte MC3R adı verilen bu beyin reseptörü; gıda, üreme ve büyüme üçlüsü arasındaki en önemli bağlantı noktası.
‘BİR AN ÖNCE BÜYÜ, ERGENLİĞE GİR VE ÜRE’
Çalışmanın yazarı Cambridge Üniversitesi'nden Prof. Sir Stephen O'Rahilly, bu reseptörün vücudumuza “Çok keyifliyim ve bol miktarda yemeğe erişimim var” mesajını verdiğini ve bir an önce büyüyüp, ergenliğe girip üremesini tavsiye ettiğini söyledi.
Benzer şekilde daha önceden bilim insanları tarafından keşfedilmiş MC4R isimli bir başka beyin reseptörü ise iştahı kontrol ediyor ve beyninde MC4R eksikliği olanlar genelde obez oluyor.
Araştırma bulguları, ergenlik süreci ve büyümeyle ilgili problem yaşayan çocuklar ve kronik hastalıklar yüzünden zayıf kalan insanlara yardımcı olacak.
ÇOCUKLAR YETERLİ BESLENMEZSE UZAMA ŞANSLARI AZALIR
BBC Future’da 2015 yılında yayımlanan başka bir makalede, Münih Üniversitesi’nden profesör John Komlos'un 1980’lerde tarihte insan boyu değişimi ile ilgili araştırmalarından bahsediliyor.
Komlos, insan boyundaki iniş çıkışların ekonomik ve sosyal koşullarla bağlantısını araştırdı ve insan boyunda yıllar içinde meydana gelen iniş çıkışların beslenme ve hastalıklarla bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Bu iki faktör çocukluk döneminde etkili oluyordu. Çocuklar yeterli beslenemiyorsa uzama şansları büyük ölçüde azalıyordu.
Northwestern Üniversitesi’nden antropoloji profesörü William Leonard, beslenme, sağlık ve genel yaşam koşullarındaki gelişmelerin insanın boyunu uzattığını belirtiyor.
Bunun en somut örneklerinden biri de Batı Avrupa’da Ortaçağ’ın sonlarına doğru yaşanan veba salgını sonrası yaşandı. Salgın yüzünden nüfusun yüzde 60’ı yok olmuştu. Sağ kalanlar ise besin bolluğu nedeniyle güzel beslenip hastalıklardan uzak kaldı. Bunun sonucu olarak insanlar daha uzun boylu olmaya başlamıştı.
1800’lü yıllarda inşa edilen evlerde, kapıların ve tavanların normalden daha kısa olduğu bilinir. Günümüzdeki ortalama insan boyuna göre oldukça küçük olan bu yapıları şimdiki evlerimizle kıyaslayınca bariz fark olduğu ortada çünkü 18 ve 19. yüzyılda yaşamış insanların boy ortalaması, 20. yüzyılda yaşayan insanlara nazaran daha kısaydı.
1800’lü yıllarda inşa edilen evlerde, kapıların ve tavanların normalden daha kısa olduğu bilinir. Günümüzdeki ortalama insan boyuna göre oldukça küçük olan bu yapıları şimdiki evlerimizle kıyaslayınca bariz fark olduğu ortada çünkü 18 ve 19. yüzyılda yaşamış insanların boy ortalaması, 20. yüzyılda yaşayan insanlara nazaran daha kısaydı.
18 ve 19. yüzyılda yapılmış binalarBoy uzaması, genetik sınırlara ulaşınca durur. Bu sınıra ulaşıp ulaşılmayacağını belirleyen en önemli faktörler genel sağlık ve beslenme alışkanlıklarıdır. Örneğin daha fakir ailelerin çocukları yeterince kalori tükettiklerinde aile genlerinden gelen boy seviyesine ulaşabiliyorlar.
İNSAN NESLİ SÜREKLİ UZAYACAK MI? DAHA NE KADAR UZAYACAĞIZ?
Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Yeşilyurt’a göre insanoğlunun genetik yapısındaki değişiklikler yüzlerce/binlerce yıl içinde olabildiğinden günümüzdeki boy uzamasının daha ne kadar olabileceği beslenme gibi çevresel koşullara daha bağlı gözüküyor. “Protein alımı başta olmak üzere besine ulaşmanın kolaylaşması ve yeterli beslenme olanaklarının artmasının söz konusu olduğu şartlarda özellikle gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere insan ırkındaki boy uzunluğunun genetik yapılarının el verdiği son sınıra kadar artabileceği ön görülebilir” diyen Yeşilyurt, beslenme koşullarının ve protein alımının artması ile uzak doğu ırkında son yıllarda önemli derecede boy artışı olduğunu hatırlattı.
Grafik: Harun Elibol
Geçtiğimiz 100-150 yılda, ortalama bir insanın boyunun yaklaşık 10-20 cm civarında uzadığını, genellikle 18 yaşına kadar büyümenin devam ettiğini, bu süre içinde genetik yapının yanı sıra bir dizi çevresel faktörün de bir kişinin ne kadar uzayabileceğini etkilediğini belirten Yeşilyurt, çevresel faktörlerin tüm büyüme dönemi boyunca etkili olduğunu ancak bebeklik döneminin en hassas dönem olduğunu vurguladı.
“Olumsuz çevre koşulları varlığında çocukların fiziksel büyümeleri geride kalabilir ve bu durum yetişkinlikteki erişebilecekleri boy uzunluğunu da etkileyebilir. Beslenme ve özellikle protein alımında eksiklik olduğu durumlar, genel olarak boy uzunluğunu etkileyen en önemli çevresel faktördür. Ayrıca çocukluk döneminde görülen, sık görülebilen hastalıklar özellikle de enfeksiyonlar, büyümeyi etkileyebilir” sözleri ile insan boyunun ulaşabileceği sınırın genetik yapının yanısıra çevresel koşulların olumlu ya da olumsuz olması ile belirlendiğinin altını çizdi.
Grafik: Harun Elibol
TÜRKİYE'DE ORTALAMA BOY ÖLÇÜLERİ: ERKEKLER 176, KADINLAR 162 CM
Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Serap Semiz, günümüzde 20-30 yıl öncesine göre daha uzun boylu genç bir neslin olduğunu, ancak boydaki iyileşmenin yanısıra obezitenin de tüm dünyada hızla arttığını hatırlattı. Yaşam tarzındaki değişiklikler, besinlere daha kolay ulaşma, genetik ve epigenetik değişimlerin yarattığı bu duruma 'yüzyılın eğilimi' dendiğini belirten Semiz, büyüme sürecini bilimsel veriler ışığında şu sözlerle ifade etti.
“Kızlarda 16, erkeklerde ise 18 yaşında büyüme plakları kapanarak, büyüme tamamlanıyor. Çocukların ve gençlerin, boy ve kilo ölçümünü değerlendirirken o ülkenin kendi referans değerlerinin dikkate alınması gerekiyor. Bizler çocukları 30 yıl önceki büyüme standartlarına göre değerlendiremeyiz. Türk insanının da ortalama boy değerleri değişiyor, bu referans değerlerin genellikle 10-20 yılda bir güncellenmesi gerekli. Güncel verilere göre Türkiye’de ortalama boy ölçüleri erkeklerde 176 cm, kadınlarda ise 162 cm olarak bildirilmekte.”
BESİNSEL EKSİKLİK BOY KISALIĞININ BAŞLICA NEDENİ
Peki çocuğun boyunu genetik haricinde hangi faktörler etkiler?
Doç. Dr. Ahmet Yeşilyurt, “DNA'mızda bulunan kalıtsal özellikler boy uzunluğunda oldukça önemli bir belirleyici olsa da beslenme, hormonlar ve tıbbi durumlar başta olmak üzere bazı çevresel faktörler de insan vücudunun büyümesi üzerinde önemli etkiye sahiptir” dedi.
Prof. Dr. Serap Semiz, boy kısalıklarının yüzde 20’sinin patolojik nedenlerle oluştuğunu, besinsel eksikliklerin başlıca boy kısalığı nedeni olduğunu belirtti ve ekledi: “İlk 3 yaşta ek gıdalara geçişteki sorunlar, kusma, besin alerjileri, demir eksikliği anemisi gibi; çocuğun iştahını ve beslenmesini bozan durumlar ileriye yönelik olarak boy kaybına neden olabilir. Kronik hastalıklar, hem hastalığın kendisi, hem de hastalıkta kullanılan ilaçlar ve bunun oluşturduğu beslenme yetersizlikleri bir araya gelerek büyüme geriliğine yol açabilir. Örneğin, astım, alerjik hastalıklar, böbrek hastalıkları, kansızlık, çölyak hastalığı büyümeyi olumsuz etkiler.”
Doç. Dr. Ahmet Yeşilyurt, özellikle ikizlerde yapılan bilimsel çalışmaların çevresel faktörlerin, ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde boy uzunluğunu etkilediğini gösterdiğini belirtti.
Büyümede özellikle beslenmenin çok önemli bir rol oynadığını, iyi beslenmeyen çocukların, yeterli beslenen çocuklar kadar uzun olmayabileceğini ifade eden Yeşilyurt, bunların yanında yeterli ve kaliteli uykunun ve düzenli egzersizin çocuklarda ve gençlerde büyüme ve gelişmeyi olumlu desteklediği söyledi.
ÇOCUĞUMUN BOYU İLERİDE NE KADAR UZUN OLACAK?
“Boy kısalığı olgularının yüzde 80’inde yapısal ve genetik nedenler sorumludur. Bir çocuğun anne ve babasının boyu, o çocuğun boy potansiyeli hakkında bize fikir verir. Uzun boylu ailelerin çocuklarının daha uzun boylu olmalarını, kısa boylu ailelerin çocuklarının ise daha kısa boylu olmalarını bekleriz” diyen Semiz, çocuklarda genetik boy hedefinin nasıl hesaplanacağını anlattı.
Anne ve baba boyunun toplamına erkeklerde 13 cm eklenerek, kızlarda 13 cm çıkarılarak elde edilen sayının 2 ile bölünmesi sonucunda saptadığımız değer, genetik boy hedefini belirlemede kullanılır. Genellikle bu sayının 5 cm eksik veya fazlası tahmini genetik boy olarak kabul edilir. Bu kuralın dışında gelişen durumlar da olabilir.
Anne ve baba boyunun toplamına erkeklerde 13 cm eklenerek, kızlarda 13 cm çıkarılarak elde edilen sayının 2 ile bölünmesi sonucunda saptadığımız değer, genetik boy hedefini belirlemede kullanılır. Genellikle bu sayının 5 cm eksik veya fazlası tahmini genetik boy olarak kabul edilir. Bu kuralın dışında gelişen durumlar da olabilir.
Çocuğun gelecekteki boyunu hesaplamaBOYU YÜZDE 80 GENETİK FAKTÖRLER BELİRLER
Doç. Dr. Ahmet Yeşilyurt, son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar sonucu bir kişinin boyunun ulaşabileceği uzunluğun yüzde 80'ini genetik faktörlerin belirlediğini, boy uzunluğunu belirleyen 800'e yakın farklı gen varyantının olduğunu belirtti ve devam etti.
“Normal boy aralıkları, DNA'nın ana belirleyici olduğu farklı etnik kökenlerden gelen insanlar için farklıdır. Coğrafi-kültürel bölgeler (Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya ve Doğu-Asya) karşılaştırıldığında, genetik varyans Kuzey Amerika ve Avustralya'da en yüksek, Doğu Asya'da ise en düşük olduğu görülmüştür. Dolayısı ile günümüzde boy uzunluğunun oldukça kalıtsal bir özellik olduğu anlaşılmıştır.”
Uzun boylu insanların genelde daha uzun yaşadığı ve kalp hastalığı geçirme ihtimallerini daha düşük olduğu söyleniyor. Bu ne kadar doğru?
Doç. Dr. Ahmet Yeşilyurt, uzun boylu insanların daha uzun yaşadığı ile ilgili bir bilimsel veri bulunmadığını öte yandan kanser gibi bazı hastalıklar uzun boylu bireylerde biraz daha fazla görüldüğünden beklenen yaşam süresinin uzun boylu kişilerde daha fazla olmasının doğru bir bilimsel yaklaşım olmadığını ifade etti.
Yeşilyurt, kalp hastalıkları içinse uzun boylu olmaktan öte kalp-damar sağlığını etkileyen kilo, beslenme, fiziksel aktivite gibi çevresel faktörlerin ve bazı genetik hastalık ve yatkınlıkların daha önemli olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Serap Semiz, boy ile yaşam süresi arasındaki ilişkinin nedensel değil ancak rastlantısal olarak kabul edilebileceğini büyümede beslenme, sosyoekonomik durum, hastalıklar ve çevresel faktörlerin oldukça etkili olduğunu yineliyor.
‘VİTAMİN TEDAVİSİ İLE BOY UZAMAZ’
Çocukların boyunu uzatmak için özel sütler, vitaminler, destek ürünler kullanan aileler var. Bu ürünler boy uzatmada ne kadar etkili? sorumuza Prof. Dr. Serap Semiz, şöyle yanıt verdi:
“Temel tedavi yaklaşımı, boy kısalığının altta yatan nedenini belirleyip, nedene yönelik tedavi uygulanmasıdır. Sadece vitamin tedavisi ile boy uzamaz. Çocukta boy kısalığına sebep olacak besinsel eksiklik, bağırsak emilim kusurları, kronik sistemik hastalıklar var ise besin destek ürünleri ve vitamin, mineral desteği boyda iyileşme sağlar.”
Semiz, çocuklarının büyüme temposunun yavaşladığını fark eden ailelerin rutin izlem yapan çocuk doktorları ile birlikte büyüme takibini yapmaları gerektiğini, boy çizgisindeki gerileme, gözlenen veya genetik potansiyelin altında bir büyüme saptanan çocukların konunun uzmanı tarafından mutlaka değerlendirilmesi gerektiğinin önemini vurguluyor.