Beşir Ayvazoğlu: İstanbul Yazıları

Güncelleme Tarihi:

Beşir Ayvazoğlu: İstanbul Yazıları
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 15, 2000 00:00

Beşir AYVAZOĞLU
Haberin Devamı

Niçin kestiler suyumu?

(...) ‘‘Dehri suvaran'' yapılar olarak önemi kalmamışsa da, her biri nadide bir sanat eseri olarak şehirleri güzelleştiren yapılar olan çeşme ve sebillerin korunması ve hiç süphesiz sularının kurutulmaması gerekiyordu. Bu hususta ne yazık ki gerekli hassasiyetin gösterilmediğiği anlaşılıyor. Ancak bir yerde bazı değerler ihmal ediliyorsa, mutlaka onları koruyan fedakár insanlar da çıkar. Çeşme ve sebillerin de meraklıları ve koruyucuları çıkmıştır. Mesela Ali Emîrî Efendi, ‘‘İstanbul'un yıkılmakta olan çeşmeleri ve akmayan suları hakkında'' bir rapor hazırlamış ve bu raporu sadárete sunduktan sonra sahibi olduğu Osmanlı Tarih ve Edebiyyat Mecmuuası'nda yayımlamıştır. Aynı tarihlerde Boğaziçi'nin Anadolu yakasında bir gezinti yapan ve izlenimlerini ‘‘Yol üstü birkaç çeşme'' başlıklı üç yazısında anlatan Ruşen Eşref Ünaydın'ın gözlemleri Ali Emîrî Efendi'nin şikayetlerinde çok haklı olduğunu gösterir. Kurumuş sular, yosun tutmuş taşlar, örümceklerin mekan tuttuğu kurnalar, tozlanmış kitabeler, bazılarında da zevksizce yapılmış tamirat...

Ruşen Eşref, Beylerbeyi'nde, kitabesi Yesárizáde elinden çıkmış nefis bir çeşmenin önünde sarıklı bir adama rastgelir. Çeşmenin taş işçiliğine ve kitabesine bakarak ‘‘Subhanallah, bu işlemeleri sabun üstüne mi yaptın? Bu ne vuzuhtur, a mübarek'' diye söylenen bu adam, bu çeşmeyi her hafta bir iki defa ziyaret eden çeşme ‘‘meclub''larından biridir. Bu meclublar, çeşme ve sebiller zamanın ve vandal ruhlu insanların hışmına uğradıkça üzülen, çaresizlik içinde oraya buraya başvurmaktan başka bir şey yapamayan zevk-i selim sahibi insanlardır. İbrahim Hilmi Tanışık, İzzet Kumbaracılar, Sadi Nazım Nirven, Naci Yüngül, Sedat Çetintaş, Aziz Ogan, A.Süheyl Ünver, Reşat Ekrem Koçu, Kazım Çeçen, Semavi Eyice, Affan Egemen, Yılmaz Önge, Örcün Barışta, Engin Özdeniz, genç kuşaktan da Kazım Zaimi, Hakan Karateke, Hatice Aynur ve Ömer Faruk Şerifoğlu gibi çeşme ve sebil tutkunları, bu üzellikleri hiç olmazsa görüntü olarak kurtarmak için fotoğraf makinesine ve kaleme-kağıda sarılmışlardır. Onların görüntü olarak kurtardıkları çeşmelerden bazılarının şimdi yerlerinde yeller esiyor. Bazılarının da kitabeleri sökülmüş, muslukları kırılmış, kurnaları parçalanmıştır. Vandallık bütün hızıyla devam ediyor.

Osmanlı Su Medeniyeti Sempozyumu

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!