Güncelleme Tarihi:
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Şeyh Yahya Efendi Külliyesi ve Haziresi'nde 2013'te başlayan restorasyon çalışmalarında sona gelindi. Haziredeki her biri sanat eseri ve tarihi belge niteliğinde mezar taşları tek tek temizlendi. Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şefaattin Deniz, yüksek lisans öğrencileri Fatma Şaheste Şahin ve Mehmet Can Şimşek ile Osmanlı döneminden kalma 2 bin 500 mezar taşını fotoğraflayıp inceledi. İncelemeler sırasında 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda yaralanıp İstanbul'a getirildiği tahmin edilen ve bugüne dek bilinmeyen 19 şehit askere ait mezar taşları ortaya çıkarıldı. Doç. Dr. Şefaattin Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şeyh Yahya Efendi Haziresi'nin Osmanlı'nın müstesna hazirelerinden biri olduğunu belirtti. Hazirenin tarihi konusunda bilgi veren Deniz, şunları anlattı:
'BÜYÜK BİR KEŞİF YAPTIK'
"Kanuni Sultan Süleyman'ın süt kardeşi Şeyh Yahya Efendi, hayatının son döneminde İstanbul Boğazı sırtlarında Ortaköy ile Beşiktaş arasındaki bu alanı satın alarak, burada yaşamış, vefat edince de bahçesine gömülmüştür. Kendisinden sonra buraya definler devam etmiştir. Hem Nakşibendi hem Kadiri hem de Bektaşi tarikatından birçok mutasavvıf, derviş hazireye defnedilmiştir. Şeyh Yahya Efendi Haziresi, zamanla Osmanlı dönemi mutasavvıflarının gömüldüğü bir alan haline gelmiştir. Özellikle 19. yüzyılda definler ivme kazanmış, Beşiktaş'ta Dolmabahçe ve Çırağan saraylarının yapılmasıyla bu sarayda yaşayan şehzadeler, padişahların kızları, kadın efendiler ve onların kapı halkının gömüldüğü bir mezarlık haline dönüşmüştür. Tarihe mal olmuş önemli Türk şahsiyetlerinden Enver Paşa'nın iki amcası burada gömülü ki birisi Kut'ül Amare'nin büyük kahramanı Halil Kut. Yine son dönem sadrazamlarından Hüseyin Hilmi Paşa, Ahmet Tevfik Paşa da bu hazirede gömülüdür. Türk sanatından da önemli şahsiyetler var; Hafız Burhan da Yahya Efendi'nin ebedi istirahatgahında bulunuyor. Bunun dışında son dönemin meşhur yazarlarından Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden Güllü Agop, Yahya Efendi de burada metfundur."
Hazirede 4 aylık bir çalışma yürüttüklerini dile getiren Doç. Dr. Deniz, tüm taşlardaki yazıları Osmanlı Türkçesinden bugünkü Türkçeye aktardıklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Çalışmalarımız sürerken burada 19. yüzyıl tarihine ilişkin büyük bir keşif yaptığımızı fark ettik, o da şudur; 2. Abdülhamit zamanında Yunanistan ile Girit meselesi dolayısıyla büyük bir kriz haline gelen olay, 1897 yılında savaşa dönüşmüş, Osmanlı ordularıyla Yunan orduları Yunanistan'ın Teselya ve Epir bölgesinde birkaç savaş yapmışlar ve nihayetinde Dömeke Meydan Muharebesi de yapılmış, bu muharebeler sonucunda Osmanlı Ordusu, Yunan Ordusu'nu hezimete uğratmıştır. Geride Osmanlı Ordusu'ndan bin 300'ün üzerinde şehit ve çok sayıda yaralı gazi kalmıştır. Bizim bu keşfimizle, Yahya Efendi Dergahı'nda 1891 yılına ait 19 şehit mezar taşları ortaya çıkarılmıştır. Mezar taşlarının hepsinde de aynı formatla şehit yazısı bulunuyor. Hangi orduya, hangi bölüğe bağlı oldukları, memleketleri, babaları ve ne zaman vefat ettiklerine ilişkin bilgiler yer alıyor. 19. yüzyıla ait Osmanlı Devleti'nin Kırım Savaşı'ndan daha sonra Osmanlı-Rus savaşlarından günümüze pek bir mezar taşı kalmadı. Bu mezar taşlarının önemi, 1897 yılında Sultan Abdülhamit Han'ın büyük zaferinin şehitlerinden 19'unun burada yatıyor olması ve hepsinin aynı bölgede bulunması. Burası küçük bir şehitlik olduğu izlenimini veriyor. Bu çalışmamızla Osmanlı Devleti'nin son zaferlerinden olan 1897 Osmanlı-Yunan Harbi şehitlerinden 19'unun Türk toplumu tarafından tanınmasına, bilinmesine ve şehitliğin ortaya çıkarılmasına vesile olduk."
'ŞEHİTLER ORDUDA REDİF SINIFINDAN'
Doç. Dr. Deniz, şehitlerin Osmanlı Ordusu'ndaki redif sınıfına ait olduğunu kaydederek, "Osmanlı ordularındaki askerler, nizami, redif ve mustahfız olmak üzere 3 gruba ayrılmıştı. Redifler aslında 24 ile 34 yaş aralığında bulunan bir nevi yedek askerlerdi. Bu 19 şehidimizin büyük çoğunluğu redifti. Yani yedekler çağrılmış, bunlar çiftini çubuğunu bırakıp devletin sefer emrine uyup Yunan cephelerine koşan askerlerimizdi." ifadelerini kullandı.
Mezarları tespit edilen şehitler şunlar:
"1- Edirne sancağı Lüleburgaz kazası Tatarlar köyünden Yusuf oğlu Mehmet
2- İzmit Sancağı Adapazar kazası Kürkün köyünden İsmail oğlu Ali
3- Bolu Sancağı Mudurnu kazası Kızılöz köyünden Ali oğlu Arif
4- Priştineli Hasan Emin Mahallesi'nden Ömer oğlu Salih
5- Bartınlı Veyis oğlu Mehmet
6- Muğla sancağı Marmaris kazası Akçataş köyünden Halil oğlu Ömer
7- İzmit sancağı Adapazarı kazası Çavuşoğlu köyünden Ahmet oğlu Mustafa
8- Bolu sancağı Kara köyünden Süleyman oğlu Salih
9- Bursa sancağı Kite nahiyesi Demirci köyünden Hüseyin oğlu Mehmet
10- Selanik sancağı Lankaza nahiyesinde Doğancı köyünden Muhtar oğlu Bahtiyar
11- Bayezid sancağı Tepeler kazası Sırati köyünden Mehmet oğlu Abidin
12- Selanik sancağı Davetlipürnal köyünden Süleyman oğlu Ali
13- Yenipazar sancağı Akve kazası Zeytun köyünden Salih oğlu Habib
14- Behiye sancağı İnegöl kazası Bedre köyünden Hüseyin oğlu Mehmet
15- Kalkandeniş kazası Trevişte köyünden Halil oğlu Kamil
16- Kosova vilayeti Senice sancağı Ebe köyünden Zeynel oğlu Raşid
17- Bolu sancağı Bartın kazası Veciler köyünden Ahmet oğlu İsmail
18- Selanik sancağı Gevgili kazası Buğudasa köyünden İsmail oğlu Ali
19- Kütahya sancağı Altuntaş ovasının Hatmiye köyünden Sadullah oğlu Süleyman"
RESTORASYON DEVAM EDİYOR
Şantiye sorumlusu Restoratör Uygar Batur Öndeş de külliyedeki restorasyon çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlk aşamada külliyenin içindeki yapıların restore edildiğini ve ardından mezar taşlarının onarılmaya başlandığını kaydeden Öndeş, "Şu anda biz mezar çalışmaları dışında duvar restorasyonlarına devam ediyoruz. Restorasyonun sonuna doğru yaklaştık. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mezar taşlarının projeleri çizildi, ilk halleri tespit edildi. Arkasından restorasyon projeleri çizilip gerekli kurul müdürlüğünce onaylatıldı. Arkasından da restorasyon çalışmaları başladı. Restorasyon çalışmaları sırasında çok daha fazla taş sayısı çıktı. Toprağın altında katman katman mezar taşları, bazıları bölgenin farklı yerlerinde bulundu ve tarih danışmanlarının gösterdiği yerlere montajları yapıldı." diye konuştu. Mezar taşlarında kırık olanların parçalarını bir araya getirdiklerini ve hazire alanına kaybolmaması için kazandırdıklarını aktaran Öndeş, korkulukların yenilendiğini, yürüyüş yollarının yapıldığını ve gezilebilecek bir hazire alanı oluşturulduğunu sözlerine ekledi.