Güncelleme Tarihi:
ODTÜ bünyesindeki Bilişsel Bebek Araştırmaları Merkezi (BeBeM) işte bütün bu sorulara yanıt arıyor. Yaşını bile doldurmamış bebekleri inceleyen Türkiye'deki ilk merkez BeBeM, 15 dakikalık çalışma sonrasında bebeklere ODTÜ damgalı 'Bilim Bebek' diploması veriyor
Soğuk ve karlı bir günde İstanbul'dan Ankara'ya doğru yola çıkıyoruz. Hedefimiz ODTÜ Enformatik Enstitüsü içinde bulunan BeBeM. Burada açılan Bebek Laboratuvarı'nda yapılan araştırmanın ayrıntılarını öğrenmek için çıktığımız yolda, anlaşılmaz kelimelerle konuşan insanların yaptığı sıkıcı bir işle karşılaşma olasılığı var aklımızda. Oysa merkeze adımımızı attığımız anda bizi karşılayan bebek kahkahaları ve büyük bir içtenlikle bizi buyur eden genç ekip, bütün önyargılarımızı kırıyor. Koridorda anneleriyle bekleyen bebekler henüz altı aylık. Annelerin yüzlerinden bilimsel bir çalışmaya katkı yapacak olmanın hevesi okunuyor. Tabii bir de bebeklerinin ODTÜ gibi önemli bir üniversiteden ilk diplomalarını almalarının heyecanı...
ODTÜ-BeBeM, Yrd. Doç. Dr. Annette Hohenberger ve Bilişsel Bilimler Programı'ndaki öğrencileri tarafından 2006'da kurulmuş. Merkezin amacı, 0-2 yaş arası bebeklerin dilsel ve zihinsel gelişimini incelemek. Bebeklerin anadilleri olan Türkçe'ye özgü ses özelliklerini ne zaman ayırt etmeye başladıklarını belirlemek için çalışan ekip beş kişiden oluşuyor. Başka dillerde bulunmayan ünlü uyumu ve sözcük vurgusunun bebekler tarafından nasıl algılandığını anlamak isteyen uzmanlar önce altı aylık bebeklerle çalışıyor. Bu bebekler 10 aylık olduklarında bir kez daha merkeze getiriliyor ve yapılan vurgu çalışmasıyla nasıl bir gelişim içinde oldukları ölçülüyor.
Sadece 15 dakika süren çalışma sırasında bebek, annesinin kucağında oturup bir dizi sözcük dinliyor. Bu sözcüklerin bir kısmı ünlü uyumuna uygun, bir kısmıysa değil. Bebeğin hangi sözcük grubuna daha uzun süre dikkat ettiği baş hareketlerine bakılarak ölçülüyor ve böylece ünlü uyumunu fark edip etmediği belirleniyor. Araştırmaya katılan bebeklerin dilsel ve işitsel gelişimiyle ilgili aileleri bilgilendiren ekip, bebeklerinin dil gelişimine olumlu katkı sağlayacak öneriler de sunuyor.
BEŞİK ULEMASI NEYDİ
Osmanlı İmparatorluğu döneminde daha yeni doğmuş çocuklara bile müderrislik unvanı verilirdi. Bu uygulama bugün imparatorluğun eğitim sisteminin zayıf noktası olarak görülüyor.
ARKA BAHÇE GÖBEK BAĞI DOLDU
Altı yıldır Türkiye'de yaşayan Yrd. Doç. Dr. Annette Hohenberger merkezin koordinatörü ve yapılan çalışmayla ilgili çok heyecanlı. Uzun yıllar Frankfurt Üniversitesi'nde görev aldıktan sonra Münih Üniversitesi'nde bir bebek laboratuvarında araştırma yapan Hohenberger, Türkiye'de de benzer bir laboratuvar açabilmek için çok uğraşmış: "Bir buçuk yıl önce TÜBİTAK projemizi onayladı ve 160 bin lira destek verdi. Geçen yıl ekim ayında çalışmalara başladık. Araştırmamız 2013'ün nisan ayında tamamlanacak. Ünlü uyumu dilde yaygın bir özellik değil. Türkçe dışında Fince ve birkaç Afrika dilinde var. Bu çalışma da aslında bizim bebeğimiz. Bir Alman olarak Türkçe üzerine çalışmam insanlara ilginç geliyor. Çok özel bir diliniz var ama aynı zamanda çok da zor bir dil. Yıllardır öğrenmeye çalışıyorum ama hala çok iyi konuşamıyorum."
Merkezde danışmanlık yapan Klinik Çocuk Psikoloğu Başak Alpas Elbek ise Ankara Üniversitesi'nden. Almanya'daki Potsdam Üniversitesi'nde doktora yapan Elbek, yabancı uzmanların Türk öğrencilerle Türkçe üzerine çalışmak için can attığını anlatıyor: "Türkçe özellikleri itibariyle çok ilginç. Maalesef Türkiye'de bu konuda çok az araştırma var. Hele bebeklerle ilgili hiç araştırma yapılmıyor. Bu merkez, bu sebeple çok önemli. Burası olmasaydı Almanya'daki Türk çocuklarla çalışmak zorunda kalacaktım. Ailelerden katılım bekliyoruz. Ailelere bebeklerinin göbek bağlarını getirmelerini söylüyoruz. Malum, herkes çocuğu ODTÜ'de okusun istiyor. Onlara 'Getirin, gömelim' diyoruz. Bahçede bir ağacımız var; kazsanız dibini, göbek bağı cenneti."
ORGAN MAFYASI SANIYORLAR
Merkezde çalışan Dr. Aslı Altan doktorasını bebeklerde dil edinimi üzerine yapmış bir uzman. Altan, araştırmaya dair en zorlandıkları konunun katılımcı bebek bulmak olduğunu söylüyor: "Ankara Üniversitesi Hastanesi'nde gerçekleşen doğumların listesini alıp, bebeği altı aylık olan ailelere telefon ediyoruz. İsteyene broşür yolluyoruz. Sağlıklı bir veri elde edebilmemiz için çalışmaya en az 70 bebeğin katılması gerekiyor. Şu ana kadar 24 bebek katıldı. Daha önce buna benzer çalışmalar 2 yaşında ve konuşan çocuklarla yapılmış. Aileleri ikna etmek için akla karayı seçiyoruz. Bütçemiz kısıtlı olduğu için büyük hediyeler veremiyoruz katılımcılara. Öyle ilginç şeyler yaşadım ki... Organ mafyası sananlar, çocuğuna elektrik vereceğimiz endişesi taşıyanlar..."
Ekibin tek erkek üyesi Utku Kaya, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde doktora öğrencisi. Teknik ekipmanlardan sorumlu olan Kaya, deney sırasında ses kaydını bebeğe dinletiyor. Çalışma sırasında dikkati dağılan bebekleri tekrar sözcüklere odaklamayı sağlamak görevinin başında yer alıyor.
Doktora Öğrencisi Gözde Bahadır ise bebeklere dinletilen sözcük ve hikayeleri seslendiren kişi. Bebeklerin hoşuna gidecek bir tonla konuşmaya dikkat eden Bahadır saatlerce kayıt yaptıklarını anlatıyor. Bahadır'a göre bebeğin dille kurduğu ilişki ilk kelimeleri telaffuz etmesinden çok daha önce başlıyor: "Yetişkinlerin ikinci bir dil öğrenmek için ne kadar uğraştığına bakınca bebeğin anadilini öğrenme süreci çok etkileyici. Daha doğru dürüst başka hiçbir şey yapamayan bir bebek, 2 yaşında mükemmel konuşuyor. Bu çok önemli bir nokta. İnanıyoruz ki bu değerli araştırmamız uluslararası literatüre de geçecek."
BİLİME KATKI YAPTIK DİPLOMAYI KAPTIK
Bebeği araştırmaya katılan annelerden biri olan Feyza Saltan sadece bebeğini merkeze getirmekle kalmamış, araştırmanın gönüllü sözcüsü de olmuş: "ODTÜ'de Yabancı Diller Meslek Yüksek Okulu'nda öğretim görevlisiyim. Bu projeyi bir mail grubundan duydum. Farklı annelik gruplarına üyeyim. O gruplarda da duyurdum bu çalışmayı. Mutluyum çünkü hem bilime katkı sağladık hem de diplomayı kaptık."
BEBEKTE ARANAN ÖZELLİKLER
* Dokuz aylık normal gebelik sonucunda doğmuş olması
* Sadece Türkçe konuşulan bir ortamda büyümesi
* 6 aylık (± 8 gün) olması