Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz hafta Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Abdülbasid Seyda ile 40 dakika telefonla görüştükten sonra, alel acele bir ortak açıklama yayınlayarak, "Suriye’de durum Libya’dakinin aynıdır. Derhal müdahale edilmelidir" dedi.
Sarkozy iktidarda iken de bizzat kendi diplomatlarına aynı şeyi yapardı. Bu sözler haklı olarak Fransız diplomasisini çileden çıkarttı. Zira, Suriye’de bir kıvılcımın bütün Ortadoğu'yu yakacağı hatta yeni bir dünya savaşına gidileceği riskini göremeyecek kadar hatalı bir teşhis yapan Sarkozy, Libya ve Suriye’nin aynı olduğunu söyleyerek önemli bir diplomatik teşhis yanlışı da yaptı.
Eski bir cumhurbaşkanının, tatil yerindeki yazlıktan, devletin görüşmekte olduğu Suriyeli muhalfilerin başkanını telefonla arayarak devletin yapması gereken görüşmeyi yapması ve bununla da yetinmeyip hiçbir sıfatı olmadığı halde, ortak açıklama yayınlaması, devlete müdahale anlamına geliyor ve iktidar bu davranışı ‘asil olmayan, çirkin bir müdahale’ olarak algıladı. "Konuşması gereken muhalefetin başıdır, onun seçim kaybeden tatildeki eski cumhurbaşkanı değildir" diyerek sert tepki verdi.
SARKOZY NEDEN HATALI?
Fransa iç siyaset ve rekabetinin ötesinde Sarkozy’nin teşhisine bakarsak son derece önemli hatalar içeriyor. Neden Suriye Libya’dan çok farklı ?
Birincisi, öncelikle, Rus ve Çin’in mevcut muhalefeti nedeniyle, BM Güvenlik Konseyi’nde müdahale kararı alınması olanaklı değil. BM, Libya krizinde adres olarak NATO’yu göstermiş, Libya’ya Amerika, Fransa ve İngiltere önderliğinde müdahale edilmişti. Şimdi Rusya Suriye’de, Libya’da atılan adımları ödetiyor ve Suriye’de direnmeye devam etmekte kararlı.
İkinci fark, Libya’nın nüfusu 7 milyon, Suriye’nin nüfusu 22 milyon. Libya’da iki büyük aşiret arasında çatışma yaşanırken, Suriye birbirinden farklı dini etnik yapıların bir arada yaşadığı karmaşık bir toplum. Aleviler, Sünniler, Hıristiyanlar, Kürtler, Ermeniler bir arada yaşıyor. Sınır komşuları da aynı değil, 30 yılı aşkın süren İsrail-Filistin çatışması, Irak savaşı, bir tarafta Türkiye, bir tarafta Lübnan gibi stratejik komşuları var.
Üçüncü fark, Libya’da muhalifler rejimi değiştirmekte kararlı iken, Suriye’de hala rejim değişirse olacaklardan korkan hatta Esad’ı destekleyen önemli bir grup var. Esad’ı desteklemeseler de Müslüman Kardeşler'in iktidarından çekinenler azımsanmayacak oranda. Bu tehlikeye işaret eden Le Point dergisi Baas Partisi’nin sosyalist ve laik bir Hıristiyan olan Michel Aflak tarafından kurulduğunun unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor. Özetle, etnik ve dini yapılar birlik içinde değil.
Dördüncü önemli fark, Kaddafi ve Esad’ın elindeki silahlar ve ordusu da aynı değil. Kaddafi’nin ordusu küçük ve düzensiz silahı daha azdı. Kaddafi’yi devirmek için 7 ay yetmişti. Oysa Esad’ın elinde çok güçlü ve düzenli bir ordu, kimyasal silahlara varana kadar sağlam bir cephane ve arkasında Rusya ve İran’ın desteği var. Böyle bir Suriye’ye müdahale, yeni bir ‘yumuşak soğuk savaş’ demek. Bir tarafta ABD, AB, Katar ve Suudi Arabistan, diğer tarafta Rusya, Çin ve İran gibi Asya’nın üç büyük devi. İran önceki gün Tahran’da 29 ülkeyi toplayarak Suriye’de ulusal diyaloğun açılması çağrısı yaptı. Ne İran ne de Rusya Esad rejiminin düşmesine izin vereceklerdir. Çünkü kaybedecek çok şeyleri var. Özellikle İran. Şam düşerse, İran’ın bölgede Hizbullah hariç hiçbir müttefiki kalmayacak.
Son önemli farka gelince de Libyalı muhalifler müdahale istemişlerdi. Oysa Suriyeli muhalifler sadece silah istiyor, küçük bir azınlık hariç askeri müdahale istemiyor. Amerika’nın 10 yılda, 100 binin üzerinde ölümle sonuçlanan Irak müdahalesinde büyük korku yaşayan Suriyeliler, hala Irak’ın sivil savaştan çıkamadığını hatta bölünme riskini hala taşıdığını görüyor. Aynı senaryoyu Suriye’de yaşamaktan büyük korku duyuyorlar. Üstelik muhalifler içinde bile, kendi kaderleri hakkında karar vermek isteyen, kendileri yerine karar veren bir Batı’ya soğuk bakanların sayısı da az değil.