<b>Merve YENAL </b>
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2003 21:01
Cesur liderler, çevik hareket edenler, piyasaları birleştirenler, olgun araştırmacılar, yıkıcı yenilikçiler... Danışmanlık şirketi Accenture 'Yükseliş İçin Yenilikçilik' araştırmasında 90'larda yaşanan ekonomik krizi 'iyi yöneten' şirketleri bu beş gruba ayırdı. Böylece, bugün krizi aşmaya çalışanlara ışık tutmayı amaçladı. Buna göre, doğru yatırım yaparak ekonomiye hız vermek şirketlerin elinde. Maliyetlerini kısmak, önemli kararları ve yatırımları ertelemek yerine yeni iş modellerine ve stratejik birleşmelere prim vermeleri gerekiyor.
21'inci Yüzyıl iş dünyası için pek parlak başlamadı. 2000'in ortalarında başlayan global ekonomik durgunluk şirketleri vurdu. Birçok sektörde yatırımlar durdu. Şirketler kár etmek yerine, 'ayakta kalmaya' odaklanmaya başladılar.
Ardından şirket skandalları patlak verdi. Skandallar enerji devi Enron ve denetim şirketi Arthur Andersen'la başladı. Telekom devleri Tyco, Worldcom ve ardından General Electric ile devam etti. Kamuoyunda şirket liderlerine ve yönetime karşı güven önemli ölçüde sarsıldı.
11 Eylül saldırısı ile ekonomik belirsizlik doruk noktasına ulaştı. Bütün bu gelişmeler sonrasında liderler 'eski' yöntemlerle yönetmenin artık mümkün olmadığını gördüler.
'Bu belirsiz şartlarda şirketimizi nasıl yönetmeliyiz?', 'büyümeye mi, kendimizi korumaya mı odaklanmalıyız?', 'iş hayatına güveni tekrar nasıl geri getirebiliriz?'... Bu ve benzeri sorular liderlerin kafasını kurcalamaya devam ediyor.
İki arada bir derede kalmış durumdalar. Bir yandan uzun vadeli düşünerek geleceğe yatırım yapmak istiyorlar. Yeni pazarlara açılmayı, yenilikçi olmayı hedefliyorlar. Diğer yandan, maliyetleri azaltmak, temel yeteneklere odaklanmak gibi daha acil sorunlarla baş etmeleri gerekiyor. Bugünün koşullarına mı yoksa yarının beklentilerine mi odaklanmak gerektiği konusunda kararsızlar.
Dünyanın önde gelen yönetim danışmanlığı ve teknoloji hizmetleri şirketlerinden biri olan Accenture, liderlerin bu ikilemi çözmelerine yardımcı olmak amacıyla 'Innovating for the upturn' (Yükseliş için yenilikçilik) adlı bir araştırma gerçekleştirdi.
Accenture, araştırmada 1990'ların başında yaşanan ekonomik durgunuktan ders çıkarmayı hedefliyor. 1990'lar, Körfez Savaşları'nın patlak verdiği, petrol fiyatlarının sıçradığı, para politikalarının sıkılaştığı bir dönemdi.
Tüm dünyayı etkileyen ekonomik durgunluk bir kriz ortamı yaratmıştı. ABD ekonomisi 1990'da yüzde bir buçuk küçüldü. Hızla büyümekte olan Japon ekonomisinin 1993 ve 1994'te büyümesi durdu. Kriz Avrupa'da da şiddetli bir şekilde hissedildi.
Accenture, 1990'lardaki krizi başarıyla aşmayı başaran şirketlere odaklanmış. Durgunlukla nasıl başa çıktıklarını ve stratejilerini nasıl şekillendirdikleri incelemiş. Toyota, Southwest Airlines, eBay, Volkswagen gibi şirketlerin 'kriz taktikleri' incelenmiş. Bu taktikler günümüzün şartlarına uyarlanmış. Böylece, şirketlerin ekonomik durgunluğu atlatabilmeleri için beş farklı strateji oluşturulmuş. Kısaca, araştırmanın sonuçları gösteriyor ki, 90'larda başarılı olan şirketler diğerlerinin tam aksi yönünde hareket etmiş. Maliyetlerini kısmak, önemli kararları ve yatırımları ertelemek yerine yeni iş modelleri denemişler. Stratejik birleşmeler yapmışlar. Çalışanları, tedarikçileri ve hissedarları ile sıkı bir iletişim kurmuşlar.
Liderlere ‘etkili’ tavsiyeler
* Diğerlerinden önde ol!
Ekonomik durgunlukları başarıyla aşabilen şirketlerin ortak özelliği kendilerini farklılaştıracak olacak cesarete sahip olmaları. İş verimliliğini artırmak amacıyla masrafları kısmaktan kaçınmıyorlar. Ancak uzun vadeli değer yaratmak için yatırım yapmaktan da geri kalmıyorlar. Ekonomik çalkantılar stratejik yatırım yapmak için fırsat oluyor.
* Dayanıklılık için esnek ol!
Baskı altında kalan organizasyonlar kendilerini korumak için yapılarını sağlamlaştırır. Ancak, artık katı ve hiyerarşik yapılar işe yaramıyor. Bunun yerine gevşek ve esnek yapılara ihtiyaç var.
* Dahil et ve bağlantı kur!
Şartlar ağırlaştığında şirketler doğal olarak içe dönme eğilimi gösterirler. Fakat, en başarılı şirketler bunu aşarak daha dışa dönük hareket ederler. Zor zamanlarda güçlü bağlantılar kurmanın büyük önem kazandığını bilirler. Yatırımcılar, müşteriler, tedarikçiler ve daha geniş kitlelerle güven ilişkisi kurarlar.
* Liderlerin lideri ol!
CEO'lar artık kahraman değil ama bu onların daha düşük profile sahip olması anlamına gelmiyor. Tersine, inişli çıkışlı bu zamanlarda güçlü ve prensipli liderlere ihtiyaç var. Liderlerin, organizasyonları için bir hedef belirlemeleri gerekiyor. Ardından, çalışanlarını bu hedefe kilitlemeliler ve özgür bırakmalılar.
* Disiplini hedefle!
Şirketlerin zor zamanlarda stratejik yatırımlar yapabilmesi ancak disiplinle mümkün. Bu hem organizasyon içinde hem de finansal açıdan disiplini kapsıyor. Yalnız, dikkat! Disiplini kontrolle karıştırmamak önemli. Çünkü katı kurallar uygulamak anlamına gelen kontrol genellikle yaratıcılığı öldürüyor.