Berbat, az kala fena dayak yiyordu!

Güncelleme Tarihi:

Berbat, az kala fena dayak yiyordu
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 15, 2003 00:00

Artık birçok cezaevinde psikologlar da görev yapıyor. Tutuklu ve hükümlülere psikolojik açıdan yardımcı oluyorlar. Çanakkale Açık Cezaevi'nin psikoloÄŸu Rasi Boy'la tiyatronun hükümlüler üzerindeki etkisini konuÅŸtuk. Dr. Boy: ‘Önce tiyatro da neymiÅŸ, tiyatro bizim gibilerin neyine diye düşünenler ve çalışmaları ciddiye almayanlar çoÄŸunluktaydı. Ãœstelik bu kiÅŸiler yine oynayanlar gibi yaÅŸamlarında tiyatroya gitmemiÅŸlerdi. Önce oynayan kiÅŸilerde psikolojik deÄŸiÅŸiklikler oldu. Bir hükümlünün en belirgin özelliÄŸi güvensizlik ve duygularını açığa vurmamasıdır. Ama oynayan hükümlülere bir süre sonra güven geldi. Her konuyu açık açık tartışır oldular. Duygularını açığa vurmaktan çekinmediler. Hatta konuÅŸma tavırları, sözcükleri bile deÄŸiÅŸti. Seyreden hükümlüler ise kendilerini oyuna öylesine kaptırdılar ki Berbat rolünü oynayan Fevzi Acar'ı dövmeye bile kalktılar. Berbat, oyunun kötü adamı... Barbut oyununda arkadaÅŸlarını soyup elbiselerini, pabuçlarını, altlarından yataklarını bile alıyor. Allah'tan, oyun gereÄŸi koÄŸuÅŸtaki hükümlüler oyunun sonunda Berbat'a bir meydan dayağı çekiyorlar. Bizim seyirci hükümlüler ancak öyle sakinleÅŸebildiler.’Yani mahkûmlarda çocuksu ve saf bir yan da vardır.MAHKUMLAR OYNUYOROyunda Kara rolünü oynayan Ä°smail Kılıç ve Ä°zmirli'yi oynayan Gültekin Kaygusuz, birkaç gün içinde cezalarını bitirip tahliye oluyorlar.‘‘Cezaevi yaÅŸamı dışarıdan görüldüğünden çok daha zordur. Günleri, bazen saatleri sayarsın. YaÅŸam burnunun dibindedir. Ama sen kendini unutulmuÅŸ uzak bir gezegende gibi hissedersin. Allah kimseyi mapushaneye düşürmesin. Bir daha bir cezaevine girmek şöyle dursun, önünden bile geçmemeye kavlimiz vardı. Ama ÅŸimdi oyunun oynanacağı gün seve seve cezaevimize dönmeye hazırız. Oyundan sonraki geceyi de eski koÄŸuÅŸumuzda misafireten bir güzel geçiririz’’ diyorlar.Geçen akÅŸam toprağına nur yaÄŸasıca Orhan Kemal'le beraberdim. Türkiye'nin en halis birkaç romancısından biri olan Orhan Abi'nin 72. KoÄŸuÅŸ oyununu Devlet Tiyatrosu'nun Taksim Sahnesi'nde izledim. Orhan Kemal'in romanını okuyup ya da oyununu izleyip de o insancıl sıcaklığını duymamak mümkün mü?Bir yandan oyunu izlerken bir yandan Orhan Abi'nin hafifçe yana yatık külhan fötr ÅŸapkasıyla Aynalı Kahve ya da Meserret Kahvesi'nde köşe masaya oturuÅŸunu anımsadım. Arada bir Zeki düşerdi kahveye... O, hep heyecanlı ve bir telaÅŸ konuÅŸmasıyla,‘‘Orhan Abi be, yine bir dergi çıkarıyorum. Bir hikayecik attırsana... Ama bu akÅŸam baskıya giriyorum, yetiÅŸir deÄŸil mi abicim?’’ derdi ve 10-15 lira bırakırdı masaya. Orhan Kemal de babacan ve hoÅŸgörülü gülümsemesiyle,‘‘İki saat sonra gelip al’’ derdi Zeki kapıdan çıkarken,‘‘Kızma ama abicim, içinde biraz da kadın ve aÅŸna fiÅŸna olsun. Malum ya benim dergileri hep erkekler okur. Kapakta Nimet Alp'in bir resmi var, görünce bayılacaksın abicim’’ derdi.Orhan Kemal gülümsemesini bozmadan yanından pek ayırmadığı daktilosunun kapağını açar, aÄŸzında sigarası tıkır tıkır yazmaya baÅŸlardı.Bir arzuhalcinin alçakgönüllülüğüyle kahve masasında yazdığı bu baÅŸeserleri sonradan nefesimizi tutup okurduk. Tabii, biraz da böbürlenirdik. Çünkü yanı başımızda yazılmışlardı.Ä°ÅŸte, Türk Edebiyatı'nın köşe taÅŸlarından Orhan Kemal o romanları ve öyküleri hep üç otuz paraya yazmıştı ve geçim sıkıntısı yakasını hiç bırakmamıştı. Taa ki 72. KoÄŸuÅŸ oyununun oynanışına kadar... Seyircinin oyuna koÅŸması Orhan Abi'ye biraz nefes aldırmıştı.Ä°ÅŸte, Devlet Tiyatrosu'nun sahnesinde ben yine o oyunu seyrediyordum.Devlet Tiyatrosu deyince oyunu devletin tahsilli, terbiyeli ve kadrolu oyuncularının oynadığını sanmayın. 72. KoÄŸuÅŸ'u bu kez Çanakkale Açık Cezaevi'nin mahkumları oynuyordu. Yani, içerdekiler yine içerdekileri oynuyordu.Oyunu, Cezaevi Müdürü Sedat Karaca ile bir hükümlü olan Hacı Bekir Güley beraberce sahneye koymuÅŸlar. Müdür Karaca:‘‘72. KoÄŸuÅŸ'u hayatında tiyatroya gitmemiÅŸ hükümlü arkadaÅŸlarla sahneledik. Amacımız oyunun geçtiÄŸi 1940'lı yılların cezaevi koÅŸullarıyla bugünün cezaevi yaÅŸamındaki farkı diÄŸer hükümlü arkadaÅŸlara sergilemekti. Ama benim bile ummadığım bir baÅŸarıyla karşılaÅŸtık. Oyunu sadece cezaevlerinde deÄŸil, dışarıda da oynamaya baÅŸladık. Önce Çanakkale'de gösteriler yaptık. Oyunda kadınlar koÄŸuÅŸunun da yaÅŸamı anlatılıyor. Ama bizimki erkek cezaevi... Kadın oyuncuyu dışarıdan bulmamız gerekti. Kimden oynamasını rica ettiysek, 'Aaa, ben katillerle, soyguncularla bir arada olamam!' diye teklifimizi reddetti. Biz de oyunun o bölümünü teybe aldığımız seslerle görüntüsüz olarak hallettik. Fakat, Çanakkale'deki oyunlarımızdan sonra birçok üniversiteli genç kızımız oyunda görev almak için baÅŸvurdu. Demek ki katil, soyguncu sandıkları hükümlülerin onlar gibi birer Ä°NSAN olduklarını anlatabilmiÅŸiz. Ä°ÅŸte en büyük kıvancımız bu oldu. Åžimdi de 16 resim sehpası yaptırdık. Resim kurslarına baÅŸlıyoruz. EliÅŸleri ve resim sergimizi 23 Nisan Çocuk Bayramı'na yetiÅŸtirmek istiyoruz. Hükümlü arkadaÅŸlar toplanıp karar verdiler. Sergi gelirini Lösev Lösemili Çocuklar Vakfı'na bırakacaklar.’’AÄžCA DA OYNAYACAKCezaevlerindeki tiyatro çalışmalarının öncüsü tiyatrocu Turgay Tanülkü, ÅŸu sıralarda ünlü Kartal Cezaevi'nde Kamp 17 oyununu sahneye koymaya hazırlanıyor.‘‘Ülkücü ve solcu hükümlülerle kardeÅŸ kardeÅŸ bir arada prova yapıyoruz. Mehmet Ali AÄŸca da oynamayı kabul etti. Sanıyorum müthiÅŸ bir gösteri olacak!’’Biz, pek farkına varamıyoruz ama Türkiye'mizde güzel geliÅŸmeler de oluyor. Hey gidi hey, 1964 yılında Amatör Sözsüz Oyun Tiyatro'muzla Adana Cezaevi'nde gidip bir oyun oynamıştık. Hakkımızda komünizm propagandası yapmak ve mahkumları isyana teÅŸvik etmekten davalar açılmıştı.Ey tiyatro, sen nelere kaadirsin!..Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!