OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 28, 2000 00:00
'BENİM İÇİN AĞLAMA TÜRKİYE' KADIN OLMANIN KARANLIK YÜZÜ: 'RAHİM KANSERİ' Popüler bir televizyon spikerimizin hastalandığını açıklaması kalp krizleriyle meşgul olan Türkiye gündemini kanserin soğuk ve ürkütücü yüzüyle tanıştırdı. Maalesef kendi başlarına gelen belaları bile reyting malzemesi yapan televizyoncular saatlerce bu acı olayı işlediler. Hastamızla röportajlar yaptılar, ağladılar, onu Yeni Dünya'ya uğurladılar ama bir Allah'ın kulu da fırsat bilip rahim kanseri hakkında halkı bilinçlendirebilecek bir program yapmayı aklına getirmedi. Elbette ki biz yine boş duramazdık, sizin için bu konuda eldeki bütün verileri toparlayıp hazırladık bu hafta. Önce tarihten bir yaprak kopararak televizyon spikerimizin başına gelenlerle meşhur Arjantin'li güzel Eva Peron'un öykülerinin benzerliğine dem vurmak isteriz. 1951 Ağustosunda Evita henüz 31 yaşındayken nedensiz karın ağrıları çekiyor ve sık sık bayılıyordu. Kocası Juan Peron seçimlere hazırlandığı için Evita bunları önemsemedi. Ancak işe vajinal kanama da eklenince bir doktora muayene olmayı kabul etti. Arjantin'li doktorlar kanserden şüphelenmişlerdi. Ancak bunu Evita'ya söyleyemezlerdi. Göstermelik apendisit teşhisi ile Evita'yı ameliyathanede uyutmuş, Amerika'dan hızla getirtilen dünyaca meşhur kanser uzmanı Dr. Pack'le konsultasyon yaparak tanıyı kesinleştirmişlerdi. Seçimden bir ay önce basit bir ameliyat denilip hazırlanan Evita, hiç farkında olmadan Dr. Pack tarafından gizlice ameliyat edildi. Rahim tamamen çıkartılmıştı. Hemen tedaviye devam edildi. Ancak Evita tüm bunlardan habersiz çalışmalarına devam ediyor ve hala neden karın ağrısı çektiğini düşünüyordu.
Seçim kazanılmış zaferler kutlanıyordu. Ama 1952 yılına girildiÄŸinde tüm yakınmalar eskisinden ağır ÅŸekilde artarak devam ediyordu. Kemoterapi (ilaç tedavisi) iÅŸe yaramamıştı. Dr. Pack hastayı yeniden deÄŸerlendirmiÅŸ ancak yapılacak bir ÅŸey kalmadığını itiraf etmiÅŸti. Tüm konuÅŸmalar Juan Peron ile yapılıyor ve Evita'ya en ufak bir bilgi verilmiyordu. Kaderin cilvesi belki ama, Juan Peron ilk karısını da aynı hastalıktan kaybetmiÅŸti. Bu kez de dünyanın en iyi doktorlarını getirtmiÅŸti ama sonuç ümitsiz görünüyordu. Nitekim 26 temmuzda Evita başına ne geldiÄŸini öğrenemeden bu dünyadan göçtü gitti. Dr. Pack tüm baskılara raÄŸmen olayları birinci ağızdan anlatmadı. Hasta-hekim iliÅŸkisi buna engeldi. Tek bilinen bu iÅŸten tek kuruÅŸ dahi almadığı ve Amerikan-Arjantin hükümetlerinin gizli anlaÅŸmasıyla görevlendirildiÄŸiydi. Neyse bu örneÄŸe bakıp bizim spikerimiz için de endiÅŸelenmeyin. Çünkü aradan 50 yıl geçti. Tanı ve tedavi yöntemleri oldukça ilerledi. Siz nasıl hala 1950 model arabalarla gezmiyorsanız, doktorlar da gün be gün yeni yöntemleri uygulamaya sokuyorlar. Zaten anladığımız kadarıyla spikerimiz için de en erken safhadaki kanserden bahsediliyor. Evita olayının ilginç yönü rahim kanserinin en basit tanı yöntemi olan Pap testinin 1940'lardan sonra Amerika'da kullanılmaya baÅŸlanması. Yani Güney Amerika'nın en meÅŸhur kadını olacağına, Amerika'da ev kadını olsaydı daha erken tanı konabilecekti ve belki de daha uzun yaÅŸayabilecekti. Bu olay halen Amerika'da kanser olan hastaya tanının söylenip söylenmemesi gerekliliÄŸi tartışmasında örnek olarak anılıyor. 1990'lara kadar genel kanı hastaya bir ÅŸey söylememekti. ÖrneÄŸin en son F. Mitterand'ın ölüm raporuna 'prostat kanseri nedeniyle' yazılması bile tartışılmıştı. Ancak artık anlayış deÄŸiÅŸiyor. Hasta bu konuda bilgilendirilip tedaviye beraber karar veriliyor günümüzde. Bu konuda birçok popüler örnek de var. Hillary Clinton'un ezeli rakibi Giuliani prostat kanseri olduÄŸunu seçim çalışmaları sırasında itiraf etmekten hiç çekinmedi.Vallahi biz de magazine iyi kaptırdık ve yazımızın amacını saptırdık. Gelelim kadın hastalıklarıyla ilgili kanserler hakkında kısa bilgiler vermeye..Serviks (rahim aÄŸzı) kanseri bu tür kanserler içinde ikinci sıklıkta görülen tip. Daha çok 40-55 yaÅŸ arası kadınlar bu hastalığa yakalanıyor. Rahim kanseri ise daha çok 50-60 yaÅŸlarındaki kadınlarda ve menapozdan sonra görülüyor. En önemli belirtiler düzensiz kanamalar. Karın aÄŸrısı, kansızlık, halsizlik diÄŸer yandaÅŸ bulgular oluyor. Tanı koymak aslında çok kolay. Normalde zaten belli bir yaÅŸtan sonra her kadının rutin smear (sürüntü örneÄŸi) aldırması ÅŸart. Böyle bir sürüntü ile (Pap test) %90 tanı koymak mümkün. Pap test ile sonuçlar 5 aÅŸamada derecelendiriliyor. Anormal hücre yokAtipik hücreler görülüyor, bu durum iltihabi bir durum ile de ilgili olabiliyorŞüpheli kanser4-5. Kesin kanser2-3. derece civarında bir sonuç alınmışsa biyopsi yapılıyor ve tümörün sınıflandırılması gerekiyor. Tedavi de bu sınıflamaya göre belirleniyor. Tedavi olayın aÅŸamasına göre radyoterapi (ışın tedavisi), cerrahi (tümörün aÅŸamasına göre deÄŸiÅŸik yaygınlıkta), kemoterapi (kanser için ilaç tedavisi) olabiliyor.Tedavinin baÅŸarısı da tümörün yayılımıyla ilgili. %90 lardan %25 lere kadar düşebiliyor. Kısa bir anafikir vermek gerekirse, siz siz olun 40 yaÅŸ civarından sonra uyanık olun ve rutin smear aldırın derim. Bu kadar üzücü bir konu bize hiç uygun deÄŸil aslında. Ama ne yapalım iÅŸte okuyucuya hizmet bizim felsefemiz. Hem bir yemin etmiÅŸiz ki dönemiyoruz. DileÄŸimiz tüm bu dertlerden muzdarip hastalarımızın bir an önce saÄŸlıklarına kavuÅŸmaları.SaÄŸlıcakla kalınız..Dr Serdar GÃœNAYDIN - 28 Temmuz 2000, Cuma Â
button