Ben şerefiyle oynanacak adam mıyım

Güncelleme Tarihi:

Ben şerefiyle oynanacak adam mıyım
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 02, 2002 00:00

Yılların gazetecisi Altan Öymen'in 'Bir Dönem Bir Çocuk' adlı anı kitabı DoÄŸan Kitap tarafından yayımlandı. Öymen'in anıları, sadece tipik bir Cumhuriyet panoraması olmakla kalmıyor, bugüne iliÅŸkin kıyaslamalarıyla da dikkat çekiyor. Ankara Valisi Nevzat TandoÄŸan'ın bir cinayet davası sorgulaması sonrası intiharı da, dünle bugünün dünyayı kavrayış farkını göstermesi açısından son derece çarpıcı. Bu ilginç hadiseyi, Altan Öymen'in kaleminden aktarıyoruz.Ankara'da tanınmış bir doktor vardı: NeÅŸet Naci Arzan... Ekim ayında bir akÅŸam vakti, Anafartalar Caddesi'ndeki muayenehanesinde öldürüldü (...)Olaydan sonra ‘‘katil’’ olarak ReÅŸit Mercan adında bir genç yakalanmıştı. Polise suçunu itiraf ettiÄŸi bildirilmiÅŸti. Ama bir süre sonra cinayete bir arkadaşının da katıldığı ortaya çıkmıştı. Mercan'ın silahı onun aracılığıyla temin ettiÄŸi anlaşılmıştı. O gencin adı HaÅŸmet Orbay'dı. Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Kazım Orbay'ın oÄŸluydu (...)HaÅŸmet'in ona silah bulması ise ‘‘ReÅŸit ondan kendisi için bir silah bulmasını rica etmiÅŸ. O da bunun korunma için olduÄŸunu sanıp satın aldığı silahı vermiÅŸ. ReÅŸit'in cinayet iÅŸleyeceÄŸini nereden bilsin’’ diye izah edildi. Fakat mahkemedeki duruÅŸma baÅŸlayınca birçok soru iÅŸareti ortaya çıktı.GERÇEK KATÄ°L ORBAY MIDavaya, ölen doktorun çocuÄŸu adına müdahil olarak ünlü avukat Hamit Åževket Ä°nce katılıyordu (...) Hamit Åževket Ä°nce, duruÅŸmalar sırasında söz alarak, soruÅŸturmanın Ankara Savcısı ve Valisince çarpıtılmak istendiÄŸini ima ediyordu. Onun bu imaları ve tanıkların ifadeleri giderek ÅŸu iddianın somutlaÅŸmasına yol açtı:Gerçek katil HaÅŸmet Orbay'dı. ReÅŸit Mercan, HaÅŸmet'in daha önce tanıdığı bir arkadaşıydı. Mütevazı bir ailenin çoÄŸuÄŸuydu. Babası ölmüştü. HaÅŸmet'in iÅŸlediÄŸi cinayeti ReÅŸit'in üstlenmesi için bir komplo kurulmuÅŸtu (...) Bu geliÅŸme sırasında Ankara'daki Cumhuriyet Savcısı Kemal Bora ile Vali Nevzat TandoÄŸan'a yöneltilen suçlama, ReÅŸit'e, -gerçeÄŸi söylemesini önlemek için- baskı yaptıklarıydı. Ankara Emniyet Müdürü, ReÅŸit'in yakalanmasından sonra onu Valilik makamına götürmüştü. Vali onunla bir süre yalnız olarak görüşmüştü. Hamit Åževket Ä°nce soruyordu: Sanıkların adli merciler yerine vali önüne çıkarılması diye bir usul var mıydı? Ayrıca Vali TandoÄŸan, ReÅŸit Mercan'la neyi görüşmüştü?Buna, Ankara Emniyet Müdürü bir cevap verdi. Nevzat TandoÄŸan'ın Ankara'da 18 yıldır valilik yaptığını, ÅŸehrin asayiÅŸiyle ilgili her önemli konuda Emniyet'ten ayrıntılı bilgiler aldığını, gerekli gördüğünde de sanıkları dinlemeyi görev saydığını belirtti.BÄ°R Ä°KTÄ°DAR SALLANINCABu doÄŸruydu. TandoÄŸan, evlerdeki en basit hırsızlık olaylarından kaçak inÅŸaat giriÅŸimlerine kadar her türlü kanunsuzlukla yakından ilgilenirdi. Åžehirde sarhoÅŸ dolaÅŸanlara rastlarsa, onlara bile bizzat müdahale ederdi. (...) Tek parti döneminde 18 yıldır sürdürdüğü bu uygulamalara itiraz eden olmamıştı. Åžimdiye kadar kimbilir kaç sanığı makamına getirip dinlemiÅŸti. Bunun mahkemede konu ediliÅŸi, ilk defa başına geliyordu.Hamit Åževket Ä°nce'nin hukuki giriÅŸimleri Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını etkilemedi. Karar, Ankara Savcısı Kemal Bora'nın talebine uygundu. ReÅŸit Mercan cinayetten 20 yıl, HaÅŸmet Orbay da katile tabanca saÄŸlamaktan 1 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak bu karar kısa bir süre sonra Yargıtay'ca bozuldu. Dava yeri de deÄŸiÅŸtirildi. ReÅŸit ile HaÅŸmet artık Bolu'da yargılanacaklardı. O sırada Meclis'e verilen bir önerge, iÅŸe siyasi bir boyut kattı (...) Ä°ddia ÅŸuydu: Ankara Savcısı Kemal Bora, Yargıtay'ın bozduÄŸu karara yol açan adli soruÅŸturmanın ilk aÅŸamasında Mercan'ın önce kız kardeÅŸini, sonra annesini çağırmıştı. Ä°kisinden birinin mahkemede ‘‘Ben Doktor NeÅŸet Naci'nin metresiydim’’ diye ifade vermesini, ötekinin de bunu doÄŸrulamasını istemiÅŸti. Böyle yaparlarsa ReÅŸit, cinayeti bu yüzden iÅŸlemiÅŸ gibi yargılanacaktı. (...)Adalet Bakanı Mümtaz Ökmen bu iddiaları yalanladı. Fakat Bolu'da baÅŸlayan duruÅŸmalar sırasında gerek Ankara Savcısı, gerek Ankara Valisi hakkındaki tüm iddialar tekrarlandı.TANIK TANDOÄžAN OLUNCABolu Ağır Ceza Mahkemesi de ilgilileri tanık olarak çağırdı. O arada Ankara Valisi Nevzat TandoÄŸan'ı da.Nevzat TandoÄŸan, çağırıldığı gün mahkemeye geldi. Uzun süre koridorda bekledikten sonra içeriye alındı. İçerde basın mensupları çoktu. Bazıları, gazetelerince Ä°stanbul'dan, Ankara'dan gönderilmiÅŸti. Ankara Valisi'nin dinlenmesi, duruÅŸmanın en fazla merak edilen bölümüydü. Herkes dikkat kesildi.Mahkeme BaÅŸkanı da bu ilginin farkındaydı. Valiyi sorgulama ÅŸeklini ona göre ayarladı. Devir artık deÄŸiÅŸmiÅŸti. Karşısındaki zat, baÅŸkentin kıdemli valisi de olsa, mahkeme önündeki bir tanıktı. Sorularını abartılı derecede sert bir üslupla sordu (...) TandoÄŸan yargıçtan, durumunu belirtip oturarak ifade verme izni istedi. Yargıç bu izni verince, hakkındaki iddialarla ilgili soruları, oturduÄŸu yerden güç iÅŸitilir bir sesle yanıtladı. ReÅŸit Mercan'la yalnız konuÅŸmadığını, yanında Emniyet Müdürü'nün de bulunduÄŸunu, daha çok ReÅŸit'i dinlediÄŸini, onu etkileyecek bir ÅŸey söylemediÄŸini bildirdi.Ä°fadesi tamamlanıp Ankara'ya döndükten sonra ertesi sabah önce Adalet Bakanı Mümtaz Ökmen'e telefon açtı. Bolu'da kendine yapılan ‘‘muamele’’den çok üzüntü duyduÄŸunu belirtti. Telefonu kapattıktan sonra karısına, ‘‘Ben ÅŸerefiyle oynanacak adam mıyım?’’ diye sordu. Daha sonra da yatak odasına giderek tabancasını çekip intihar etti.Haber, Ankara'da ÅŸok etkisi yaptı. Sadece Ankara'da deÄŸil, tüm Türkiye'de de. Bu, inanılmaz bir olaydı.Nevzat TandoÄŸan, Cumhuriyet yönetiminin en güçlü idarecilerinden biriydi. Bir mahkeme tanıklığıyla ilgili üzüntüsü yüzünden kendini öldürecek kadar duygusallaÅŸabileceÄŸi tahmin edilemezdi. Ama belli ki, o ‘‘güçlü adam’’ otoriter bir dönemden sorgulayıcı bir döneme geçiÅŸ sürecinde, kendisine yönelik muamele deÄŸiÅŸikliklerine alışamamıştı. Sinirleri yıpranmıştı. Bolu'daki yargıcın o abartmalı sorgulama üslubu bardağı taşıran damla olmuÅŸtu.Meclis’te ‘psikopat’ kriziÄ°kinci Dünya Savaşı yıllarında yapılan maçlarda, hakemlere her türlü iltifatta bulunmak serbest olduÄŸu halde, gol atan oyuncunun sevinmesinin, heyecanla havaya zıplamasının ya da yere yatmasının, bugünkü gibi takla atmasının yasak olduÄŸunu biliyor muydunuz? Peki ya 1946 seçimlerinden sonra TBMM kürsüsünden çiçeÄŸi burnunda DP muhalefetini eleÅŸtiren BaÅŸbakan Recep Peker'in, Menderes'e 'psikopat' demesi üzerine yaÅŸanılanları duymuÅŸ muydunuz? Psikopat kelimesini, iktidara ve muhalefete mensup milletvekillerinin büyük çoÄŸunluÄŸu tarafından ilk kez duyulmuÅŸtu duyulmasına ama 'her ihtimale karşı' gereken tepki de gösterilmiÅŸti vakit yitirilmeden. DP'liler topluca Meclis'i terk etmiÅŸ, terkederken de birbirlerine, 'Peker ne dedi yahu?' diye sormaktan kendilerini alamamışlardı. Bütün bunları, 'Bir Dönem Bir Çocuk' kitabında yılların gazetecisi Altan Öymen anlatıyor. Öymen'in hatıraları, sadece tipik bir Cumhuriyet panoroması olmakla kalmıyor, bugüne iliÅŸkin kıyaslamalarıyla da dikkat çekiyor. Bu kıyaslamanın, bir gazetecinin perspektifinden yapılması ise ayrı bir önem taşıyor kuÅŸkusuz. Kitap, sadece ironik anılardan müteÅŸekkil deÄŸil elbette. Örsan Öymen'in, sonraki yıllarındaki içki düşkünlüğünün belki de ilk ipucunu veren küçük bir ayrıntı, insanın içine iÅŸliyor söz geliÅŸi. Büyüklerin rakı içtiÄŸi bir masada, içileni merak eden altı yaşındaki Örsan, bardağı kaptığı gibi dikmiÅŸtir kafaya. Ãœstelik, konuklardan birisinin, 'Erkek adam, nasıl olsa içecek' sözü üzerine, aÄŸabeyi Altan'ı da kıskandırmıştır.‘‘Bu memlekete komünizm gerekirse onu da biz getiririz’’ sözleriyle ünlü Ankara Valisi Nevzat TandoÄŸan'ın intiharı ise tarihsel bir ibret levhası olarak çıkıyor karşımıza.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!