Güncelleme Tarihi:
5 kız... İki erkek...
Gaziantep’ten İzmir’e göç ediyorlar... Tek göz evde 7 çocuk. Para yok. İş zor...
Baba zorlanıyor.
İlkokulu birincilikle bitiriyor.
Ama geldiği yerde kızları okutmuyorlar ki...
Baba “Bir işe girsin” diyor.
Arzu gece yarısı yorgan altında gizli gizli ağlıyor.
Okumak istiyor. Nedense hâkim olmak istiyor.
Öğretmeni babaya gidiyor:
“Kıymayın Arzu’ya bu kız okuyacak. Ben masraflarını hallederim” diyor.
Ama hayır...
Tezgâha bile boyu yetişmiyor Arzu’nun. Sandalyenin üstüne çıkıp çalışıyor.
İKİNCİ SAHNE
Ayakkabı fabrikasının sahibi Mustafa Akkaşlı’nın bir türlü çocuğu olmuyor.
Bütün hayali bir çocuk.
Sonunda bir evlatlık alıyor. Ama kader bu ya... Evlatlık da havuzda boğuluyor.
Bu defa Mustafa Bey boğulan çocuğunun ağabeyini evlatlık alıyor.
İşte tam o gün 12 yaşındaki Arzu fabrikada işe başlıyor.
Arzu tam 19 yıl orada çalışıyor.
ÜÇÜNCÜ SAHNE
Geldik bugüne...
Arzu Levent 19 yıl sonra fabrikanın genel müdürü oluyor.
Bu sırada fabrikanın tek binası 5 binaya çıkıyor.
10 işçi 70 oluyor... Yılda 300 bin üretim. İhracat. 5 milyon ciro...
Fabrikanın kasası şimdi Arzu’da.
Arzu bu sırada açık liseye gidiyor. Diploma alıyor. Yabancı dil eğitimi.
Yabancı ülkelerde fuarlar... Bağlantılar...
DHA muhabiri Elif Demirci soruyor:
“O günlerden bu günlere... Ne düşünüyorsunuz?”
DÖRDÜNCÜ SAHNE
Arzu cevap veriyor:
“Ben Doğu’da hâlâ yaygın olan kız çocuklarına değer vermeme zihniyetinin mağduruyum.
19 yıl önce Ayakkabıcılar Sitesi’nde çalışan kadın yoktu. Erkek işçiler beni aralarına almazlar, dışlarlar, rahatlarını kaçırdığımı düşünürlerdi.
Ben bu işi kadınların da yapabileceğini gösterdim. Kız meslek lisesinin ayakkabıcılık bölümüne kız öğrenciler kayıt yaptırmak istemiyordu, gidip onlara hikâyemi anlattım.
Okula 28 kız öğrenci kaydoldu.”
Şu hayata bakın ki...