Ben de zaman zaman ağlarım

Erdoğan, “Üzülme ben de zaman zaman ağlıyorum” dedi. Tören sonunda Kocakalay, “Erdoğan Amca söyle, televizyonlar beni ağlarken vermesin” deyince, Erdoğan da “Olsun böyle daha samimi oldu” yanıtını verdi. Erdoğan, törende şunları söyledi:

HİÇ KİMSEYİ ÖTELEMEYİN

“Sevinçlerimizi, oyuncaklarınızı, oyunlarınızı arkadaşlarınızla paylaşmayı ihmal etmeyin. Hiç kimseyi ama hiç kimseyi ötelemeyin, dışlamayın ve horlamayın. Arkadaşlarınız sizlerden farklı olabilir, bazı çocukların konuştuğu dil farklı olabilir, derilerinin rengi farklı olabilir. Sahip olduğu imkanlar sizinkilerden farklı olabilir.

DEDE OLARAK HATIRLATIYORUM

Lütfen televizyon ve bilgisayar başında çok fazla vakit geçirmeyin. Belki ters bir şey söylemiş olabilirim, ama yine de bir baba, bir dede olarak bunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Biz sizleri parkta ne kadar çok görürsek, cıvıl, cıvıl seslerinizi ne kadar çok duyarsak o kadar mutlu oluruz. Evlerinize kapanmayın, televizyonun, bilgisayarın esiri olmayın.�

TENEFFÜS DERSTEN UZUN OLMAZ

Torunlarım, gerek karşılaştığım çocuklar, okullarda teneffüs süresinin ders süresinden daha uzun olmasını istediklerini söylediler. Bu konuyu Milli Eğitim Bakanımızla konuştuk. Teneffüs saatleri derslerden uzun olursa, okullar o zaman çok geç bitermiş, tatil süreleri daha da kısalırmış, dediler. Çocukların bu yıl son kez makam koltuklarına oturacakları söylentisi tamamen dedikodu. Öyle bir şeyi paylaşmıyoruz. Biz bu görevde olduğumuz sürece her 23 Nisan’da, başbakanlarımla bu koltuğu rahat rahat paylaşırım.”

Çocuklara kucaklaşacakları vatan bırakmak borcumuz

TBMM’deki 23 Nisan Özel Oturumu’na çözüm süreci damgasını vurdu. Başbakan Tayyip Erdoğan, “Tüm annelere söz veriyorum, tek başımıza da kalsak, yalnız da bırakılsak mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: “Maziyi değiştirme gücüne sahip değiliz, ama istikbali şekillendirme gücüne sahibiz. Yetim kalmış çouklara babalarını iade edecek kudretimiz yok, ama daha fazla çocuğun yetim kalmasını engelleyecek iradeye sahibiz. Bu güzel ülkenin çocukları her şeyin en iyisini, en kaliteli, en yaygın, en modern eğitimi, cıvıl cıvıl oynayacakları şehirleri, güvenli, huzurlu sokakları, beraber, kardeşlik içinde büyütecekleri bir vatanı çok ama çok fazlasıyla hak ediyorlar. Bu ülkenin tüm çocukları, anne ve babalarıyla büyümeyi, her akşam anne ve babalarıyla sofraya oturmayı, her akşam babalarını doyasıya koklamayı çok hak ediyorlar. Her biri şehit torunu olan bu ülkenin çocukları gururla, onurla, şerefle yaşamayı, milletinin büyüklüğüyle gururlanmayı elbette hak ediyorlar. Biz acılarla, terörün söndürdüğü ocaklara gözyaşı dökerek büyüdük. Ama şimdi çocuklarımıza güvenle, kardeşçe, birbirlerine silah doğrultacakları değil, kucaklaşayarak yaşayacakları bir vatan teslim etmek hepimizin boynunun borcudur. Geçtiğimiz günlerde bir şehit annesi kendisini ziyaret edenlere şunu söylüyor, ‘Keşke bu süreç 6 ay önce başlasaydı da, Vedat’ım da şehit olmasaydı, yanımda olsaydı.’ Evet, şehit Vedat’ı geri getiremeyiz ama başka Vedat’ların, başka fidanların, başka ana kuzularının zamansız toprağa düşmesini engelleyebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak, bu anlamlı günde, şehit Vedat’ın annesine, onunla birlikte tüm şehit annelerine, tüm annelere söz veriyorum. Tek başımıza da kalsak, yalnız da bırakılsak, daha aydınlık bir Türkiye imar etmek için mücadeleye devam edeceğiz.