Yüreklerde derin yaralar açan 17 Ağustos depreminin üzerinden 4 yıl geçmesine karşın, belleklere kazınan büyük acı, hala ilk günkü tazeliğini koruyor.Depremin yarattığı maddi izler büyük ölçüde silinirken, en büyük sorunu, kalıcı konutlar oluşturuyor. Halen Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düzce'de yaklaşık 12 bin prefabrik konutta, 40 bin dolayında vatandaş barınıyor. Tarih 17 Ağustos 1999... Saat 03.02... Marmara Bölgesi, yeraltından gelen derin bir uğultuyla sarsılır. Kimse henüz ne olduğunu anlayamadan, Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki deprem, ''Asrın felaketi'' olarak nitelendirilen ve maddi-manevi büyük kayıplara yol açan yıkımı bir anda gerçekleştiriverir: 17 bin 127 kaybedilen yaşam... 43 bin 953 yaralı... Ülkenin refah seviyesi en yüksek bölgesi olan Marmara'da, gün ışıdığında felaketin boyutları ortaya çıkmaya başladı. Daha düne kadarhiç yıkılmayacağına inanılan devasa binalar, depremde adeta yerle bir olurken, binlerce insan için de mezara dönüştü.         ADAPAZARI-İZMİT    Sakarya ve Kocaeli'nde, halen 29 bin civarında vatandaş toplam 8 bin 638 prefabrik konutta barınıyor. Sakarya'da depremden sonra yapılan 10 bin 42 prefabrik konutta barınan 38 bin 90 kişiden önemli bölümü ya kalıcı konutlarına ya da kiraya çıkarak, buraları boşalttı. Halen, 4 bin 704 prefabrik konutta,15 bin civarında vatandaş yaşamını sürdürüyor. Boşaltılan bu konutlardan 1.334'ü satılırken, 302'si resmi kurumlara verildi, 98'i tahrip oldu, 52'si Afyon'a gönderildi ve 48'i de yandı. Kalan konutlar ise Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü'nce korunuyor. Sakarya'da, depremde yıkılan 24 bin 723 konuta karşılık, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Dünya Bankası ile çeşitli hibeci kuruluşlar Camili ve Karaman mahallesi ile Ferizli İlçesi'nde toplam 8bin 228 kalıcı konut yaptırdı. Bunlardan 7 bin civarındaki konutun haksahibi anahtarlarını teslim aldı.     KOCAELİ'DEKİ DURUM    Kocaeli'nde de, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile özel kuruluşlarve şahıslar tarafından 17 bölgede yaptırılan 15 bin 686 prefabrik konutta, ilk dönemlerde 55 bin 633 kişi barındı. Halen 3 bin 934 prefabrik konutta 14 bin civarında vatandaş yaşamını sürdürüyor. Kaldırılan prefabrik konutlardan 2'si Trabzon'un Akçaabat İlçesi'ne bağlı Işıklar Belde Belediyesi'ne, 8'i Bingöl Belediyesi'ne 40'ı Gümüşhane Valiliği'ne, Bakanlık onayı ile ücretsiz verildi. Konutlardan 6 bin 496'sı ile sosyal tesis olarak kullanan prefabrik yapıların satışından toplam 3 trilyon 153 milyar 367 milyon 692 bin lira gelir sağlandı. Depremde yıkılan ya da ağır hasar gören 34 bin 275 konuta karşılıkda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Dünya Bankası ile çeşitli hibeci kuruluşlar tarafından toplam 17 bin 778 kalıcı konut yaptırıldı. İzmit, Gölcük, Derince, Körfez ve Gebze ilçeleri ile bağlı beldelerden bazılarında yaptırılan konutlardan 15 bin 760'ı hak sahiplerince teslim alındı. Fazladan yaptırılan 2 bin 18 konut ise boşduruyor. Bu konutlar, orta ya da ağır hasarlı olup da mahkemelere davaaçan kişiler, hak sahibi sayılmaları halinde dağıtılacak. Bu arada, Karamürsel İlçesi'nde Dünya Bankasafından planlanan506 kalıcı konutun yapımı ise halen sürüyor. Bu konutlar, yer sorunu yüzünden geç başladığı için tamamlanamadı. Öte yandan, Sakarya'da orta hasar gören 18 bin 437 konuttan yaklaşık 15 bininde, Kocaeli'nde ise 40 bin 757 konuttan yaklaşık 35 bininde onarım ve güçlendirme çalışması tamamlandı. Her iki ilde, orta hasarlı diğer konutların bir bölümünde güçlendirme çalışması ve onarım sürüyor, bir bölümünün ise sahiplerince başlatılan hukuki süreç işliyor.     YALOVA    Deprem, cıvıl cıvıl çay bahçeleri ve tatil siteleriyle ünlü Yalova'da da tam anlamıyla yıkıma yol açtı. Bir zamanlar, balkon sohbetlerinden yükselen kahkahaların duyulduğu kent, depremin yol açtığı elektrik kesintisi nedeniyle karanlığa gömülürken, enkaz altından gelen feryatlar, yürekleri parçalamaya başladı. Yalova, tam anlamıyla bir kabusu yaşıyordu. Depremden sağ kurtulanlar panik içinde sağa sola koşuştururken, ambulans ve polis araçlarının siren sesleri, kenti kapladı. Binalarla birlikte, hayallerde enkaz haline girerken, ortaya çıkan dramatik öyküler, kamuoyunu derinden etkilemeye başladı. Bunlardan biri de, Erzincan depreminde eşi Nurhayat ve 16 yaşındaki oğlu Yusuf'u kaybettikten sonra, diğer oğlu Kerim ile birlikte Yalova'nın Çiftlikköy İlçesi'ne yerleşen Harun Saten'e ait. Emekli öğretmen Harun Saten, 17 Ağustos 1999'da, beyinlere kazınansaat dilimi olan 03.02'de yaşadığı büyük acıyı, A.A muhabirine şöyle anlatıyordu: ''Çiftlikköy'den, daha sonra Yalova'ya taşındık. Hacımehmet Ovası'nda kiraladığımız bir dairede oturmaya başladık. Apartman daha yeniydi ve iskan izni bile alınmamıştı. Temmuz ayında oğlumla büyük bir kavgamız oldu. Alkol almıştım ve onu hiç yere dövdüm. Bu kavgalarımız daha sonra da sürdü ve yaşamdaki en sevdiğim varlığımla küstük. Oğlum benimle asla konuşmadı,
yemek bile yemedi. Deprem akşamı onun sevdiği yiyecekleri hazırladım ve kendisini davet ettim. Gelmedi... İkimiz de odamıza çekilmiştik. Depremden yarım saat önce, su içmek için kalktım. Kerim, sürekli üstü açık yatardı. Gece sessizce odasına girer ve üstünü örterdim. Yine öyle yaptım ve odama çekildim. Depremi hissettiğimde, oğlumun odasına gitmek nasip olmadı. Kerim'in, (Baba) diye bağırması, hala kulaklarımda. Apartmanımız tamamen çökmüştü. Ben enkaz altından yaralı olarak kurtarıldım. Keşke ben de ölseydim, artık yaşamamın bir anlamı yok.'' Yaşadığı üzüntülerle adeta kahrolan Harun Saten, 6 ay önce Yalova'da geçirdiği
trafik kazasında hayatını kaybetti.     KALICI KONUTLARA FAZLA RAÄžBET YOK    2 bin 504 kiÅŸinin öldüğü, 4 bin 500 kiÅŸinin de yaralandığı Yalova'da, 10 bin 201 konut veya iÅŸyeri yıkıldı, 23 bin 517 bina da hasar gördü. Kentte, depremzedelerin barınma sorununu çözmek amacıyla ilk etapta prefabrik konutlar yapıldı. Bayındırlık ve Ä°skan Bakanlığı'nca, kentin 9 ayrı bölgesinde yaptırılan 5 bin 150 prefabrik konutun, kalıcı konut inÅŸaatlarının tamamlanmasının ardından satılmasına karar verildi. Bu konutlardan bin845 adeti satılırken, kalanların satış iÅŸlemi de devam ediyor. Yalova'nın SoÄŸucak, Altınova'nın Subaşı ve Çınarcık'ın Çalıca köylerinde, 5 bin 506 kalıcı konut inÅŸa edildi. Bu binalarla, depremzedelerin barınma sorunun tamamen ortadan kalkması hedeflenirken, bazı eksiklikleri gerekçe gösteren hak sahipleri, kalıcı konutlara pek fazla raÄŸbet göstermedi.     KALICI KONUTLAR SORUN YARATIYOR    Depremin Yalova'da yarattığı maddi izler hemen hemen silinirken, en büyük sorunu, depremzedelerin kalıcı konutlara karşı olan memnuniyetsizliÄŸi oluÅŸturuyor. Depremde ağır yara alan ekonomik hayat yeniden canlanmaya baÅŸlarken, kaldırılmayan enkaz bulunmayan kentte, altyapı çalışmalarında da önemli mesafeler katedildi. Buna karşın, depremzedelerin önemli bölümünün ulaşım, altyapı, eÄŸitim, saÄŸlık ve güvenlik gibi sorunların bulunmaması nedeniyle konutlarda oturmamakta direnmesi, Yalova'da hala büyük bir sorun olmaya devam ediyor. Kentteki kalıcı konutlarda doluluk oranı yaz aylarında yüzde 65, kış mevsiminde ise yüzde 30 civarında seyrediyor.  KALICI Ä°ÅžYERLERÄ° TAMAMLANDI    Bu arada, depremde iÅŸyerlerini kaybedenler için yaptırılan 450 kalıcı iÅŸyerinin yapımı tamamlandı. Bu iÅŸyerlerinden 81'i, hak sahiplerince teslim alınmazken, gerekçeolarak, kalıcı konutların iÅŸyerlerine olan uzaklığı gösteriliyor. Yalova Bayındırlık Ä°l Müdürü Mansur Abbasigil, hak sahiplerinin yakınmalarını haklı bulduklarını ifade ederek, ''Bu vatandaÅŸlara 1 Eylül'e kadar süre verdik. Ä°steyen hak sahipleri, bu tarihe kadar takas yapabilecekler'' dedi.        BOLU-DÃœZCEMarmara depreminin 4. yılında, Bolu ve Düzce'deki prefabrik konutlar, kaldırılmaya baÅŸlandı. 269 kiÅŸinin öldüğü, 1.164 kiÅŸinin yaralandığı Bolu ve Düzce'de, 1.954 bina ağır hasar görerek yıkıldı. 17 AÄŸustos depreminin ardından 12 Kasım 1999'da saat 18.57'de ikinci bir deprem ile tekrar sarsılan Bolu ve Düzce'deki depremzedeler için Bayındırlık ve Ä°skan Bakanlığı tarafından prefabrik konutlar inÅŸa edildi. Yaklaşık 40 bin depremzede, 17 bin prefabrik ve yaklaşık 1.000 konteynırda 2 yıl yaÅŸadıktan sonra, Bolu ve Düzce'de Kalıcı Deprem Konutları yapıldı. Düzce'de 8 bin 393 depremzedeye, Bolu'da ise bin 430 kiÅŸiye hak sahibi oldukları için Kalıcı Deprem Konutu tahsis edilirken, evleri hasar gören depremzedelere ise Az Hasarlı Konut Yardımı yapıldı. Evleri yıkılan ve ağır hasar gören kiracılar ise hak sahibi olamadıkları için prefabrik evlerinde kalmaya devam ediyorlar.     ''PREFABRÄ°K KONUTLAR SATILIYOR''    17 AÄŸustos ve 12 Kasım depremlerini yaÅŸayan Bolu ve Düzce'ye Bayındırlık ve Ä°skan Bakanlığı, Türk ve yabancı yardım kuruluÅŸları tarafından kurulan yaklaşık 10 bin prefabrik konut, depremin etkilerinin ortadan kalktığına inanıldığı için kriz merkezleri tarafından aÅŸama aÅŸama kaldırıldı. Bolu ve Düzce'de mevcut olan 5 prefabrik konut alanında üniversiteöğrencileri ve ekonomik durumunun iyi olmadığını belgeleyen 10 binin üzerinde vatandaÅŸ, 3 bin 340 deprem konutunda barınıyor. Sökülen prefabrikler ise isteyen herkese ihale yöntemiyle metrekaresi 20 milyon liradan satılıyor. Öte yandan, prefabrik alanlarda yaÅŸayan depremzedelerden kimileri ekonomik durumlarının iyi olmadığını öne sürerek, kimileri ise yüksek binalara giremediklerini söyleyerek, prefabrik evlerinden çıkmayı reddediyorlar.     ''EN HAYATÄ° KONU...''    Bolu Valisi Mehmet Ali Türker, yaÅŸanan iki depremden önemli dersler çıkardıklarını anlatarak, ÅŸunları söyledi: ''Tek dileÄŸimiz bir daha 17 AÄŸustosların yaÅŸanmaması... Åžimdi yaptığımız, aynı ÅŸiddette bir depremle tekrar karşılaÅŸtığımızda (En azzararla nasıl atlatırız?) sorusunun cevaplarını bulup, uygulamak. Düzce, Bolu'dan ayrılıp ayrı bir il olduktan sonra tüm seferberliÄŸimizi Bolu kent merkezine yönlendirip, elimizden geldiÄŸinceacı ve zararları telafi ettik. Yıkılan, ağır hasar gören binaların tümünün enkazları kaldırıldı ve güçlendirildi.'' Depremden sonra, ÅŸehirde birçok yenilik yapıldığına iÅŸaret eden Vali Türker, ''Ä°l GeliÅŸme Planı yaptırdık, CoÄŸrafi Bilgi Sistemi kurduk, çevre düzenine önem verdik. KurduÄŸumuz coÄŸrafi bilgi sistemi ile depremin etkileri en aza indirmeyi amaçlıyoruz. Ama burada en hayati konulardan biri, yapılan binaların uygun inÅŸaat teknikleri ve uygun zeminlere yapılması'' diye konuÅŸtu.     KALKINMADA ÖNCELÄ°KLÄ° Ä°L TALEBÄ°Â Â Â Â Düzce Valisi Cengiz Bulut ise üzerinden 4 yıl geçmesine raÄŸmen depremlerinin yol açtığı acıların hala belleklerinde yerini koruduÄŸunuifade ederek, ÅŸunları kaydetti: ''9 Aralık 1999 tarihinde Düzce il oldu. Bu tarihten sonra depremin yaralarını sarmak, yenilen yapılanmayı planlamak ağır bir sorumluluk olarak yönetimin önüne çıktı. Özellikle depremler dolayısıyla büyük tahribata uÄŸrayan ekonomik ve sosyal yaÅŸantının rayına oturtulması gerekmektedir. Bunun içinde Düzce'nin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınması gereklidir. Amacımız, 2 büyük metropolün arasında tarım, turizm ve sanayi imkanları sınırsız olan Düzce'de bundan sonra acıların yaÅŸanmasına fırsat vermeden, planlı kalkınmayı temin etmektir.''         HUKUKÄ° SÃœREÇ    Depremden sonra, yıkılan binaların sorumluları hakkında hukuki süreç de baÅŸlatıldı. Yalova'da, ''tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu birden fazla kiÅŸinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek'' suçunu içeren TCK'nın 455/2. maddesi uyarınca, müteahhit, kooperatif yöneticisi ve teknik sorumlu 164 kiÅŸi hakkında ceza davası açıldı. Bunlardan tutuklanan 93 kiÅŸi, daha sonra cezaevinden çıktı. EskiÅŸehir'de, Marmara depreminde yıkılan Tarhan Apartmanı'nda 33 kiÅŸinin ölümüne sebebiyet vermek suçundan 3 yıl 4'er ay hapis cezasınaçarptırılan ve eski büyükÅŸehir belediye baÅŸkanı Orhan SoydaÅŸ'ın da aralarında bulunduÄŸu 4 kiÅŸinin davası temyiz aÅŸamasında bulunuyor.     KOCAELÄ° TABÄ°P ODASI    Bu arada, Kocaeli Tabip Odası, Marmara depreminin 4. yılı dolayısıyla hazırladığı raporda, saÄŸlık hizmetlerindeki olumsuzlukların giderilemediÄŸini savundu. Oda'dan yapılan açıklamada, kalıcı çözümlerin, merkezi düzeyde yapılacak ve tüm deprem bölgesini kapsayacak bir planlama ile elde edilebileceÄŸi ifade edilerek, ÅŸu görüşlere yer verildi: ''Kocaeli'nde, saÄŸlık hizmetleri veren kurum ve kuruluÅŸların birçok sorunu bulunmaktadır. Sorunlar, 1999 depreminden sonra gözle görülür bir ÅŸekilde ağırlaÅŸmıştır. Bu süreçte yaÅŸanan ekonomik krizlerde, halkın saÄŸlık hizmetlerinden yararlanmasını ve saÄŸlık hizmetleriniolumsuz etkilemiÅŸtir. Hastanelerin hayalet hastane haline geldiÄŸi ve prefabrik hastane anlayışının yerleÅŸtiÄŸi görülmektedir. Hasardan dolayı kullanılamaz hale gelen saÄŸlık ocağı, hastane birimleri gibi yapılar, dördüncü yıldönümünde de yerine konulamamıştır.'' Â
button