Belediyeye para verin istediğiniz katı çıkın

Güncelleme Tarihi:

Belediyeye para verin istediğiniz katı çıkın
Oluşturulma Tarihi: Mart 29, 2004 00:00

YEREL yönetimler için yapılan 1999 seçimleri sonrasıydı...Fazilet Partisi'nin (FP) adayı seçimi kazanmış, İstanbul'daki ilçe-belde belediyelerinden birinin başkanlık koltuğuna oturmuştu...‘‘Faziletli’’ başkanın ilk işlerinden biri, belediyesinin sınırları içinde fabrikası, şirket merkezi bulunan iş adamlarını toplamak oldu.Başkan işadamlarına planlarını anlattı, sorunları dinledi. Ardından beklentisini açıkladı: ‘‘Beyler, Türkiye'deki birçok belediye gibi bizim de gelirlerimiz hizmetleri karşılamaya yetmiyor. Belediyemizin sizlerin maddi desteğine ihtiyacı var. Bu destek belediyemizin ihtiyacı olan araçların temininden nakite kadar uzayabilir.’’İşadamlarının soran gözleri arasında belediye başkanı önerisini daha da ileri götürdü: ‘‘Siz belediyemize gerekli yardımlarınızı verin, biz de sizin işlerinizi daha kolay çözelim. Diyelim ki işyerinizin üstüne bir kat daha çıkacaksınız. Eğer belediyemize desteğiniz varsa, biz de sizin o katı çıkmanız için gerekli izni kolaylıkla veririz...’’Başkan, işadamlarına bir de uyarıda bulundu:‘‘Sakın belediyemizde sorunlarınızı çözmek için sizden kişisel olarak rüşvet isteyenlere yüz vermeyin. ‘Yardımı' doğrudan belediyeye yapın.’’Belediye başkanı kendince çerçeveyi çizmişti, ‘‘kişisel rüşvet haram, kurumsal rüşvet mübah’’tı... Birileri üzerine gelecek olsa, ‘‘Kendime değil, belediyeye alıyorum’’ savunmasına sığınabilecekti.Bu olayı bir yıl kadar önce sözünü ettiğim toplantıda bulunan bir işadamı anlattı. Özellikle, ‘‘istediğiniz katı çıkın’’ sözüne takılmıştım.Olayı anlatan işadamı bu merakımı da giderdi: ‘‘Belediye başkanıyla yapılan o toplantıdan sonra bazı işadamı arkadaşlarımız faaliyet gösterdikleri binalara ek katlar çıktılar... Çoğu, izni belediyeye yardım yaparak aldı. Bizim yerimiz de müsaitti. Biz böyle bir yola girmedik.’’Sadece İstanbul değil, Türkiye genelinde bu tür yüzlerce örnek bulmak mümkün... Üstelik birçok yerde işler ‘‘kişisel rüşvet’’lerle de dönüyor.Yerel seçimlerin galibi İl Genel Meclisleri bazında yüzde 40’ı aşan oyuyla beklendiği gibi AKP oldu. Bu sabahtan itibaren Türkiye çapındaki 3 bin 231 belediyede yeni başkanlarla yeni dönem başlıyor.Önümüzdeki günlerde çıkacak reform yasasıyla yerel yönetimlerin hem eli, hem kasası daha güçlü olacağa benziyor...Güçlenen yerel yönetimlerde de, ‘‘parayı bastır, istediğin katı çık’’ anlayışı sürerse vay halimize...Zafer sarhoşu olmayın. O parti, bu parti bakmayın. Bu anlayışı bitirin...Büyük batır, rahatlaBANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) ayrı özerk kuruma dönüşen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Ahmet Ertürk'ün başkanlığında işlerini ‘‘şeffaf’’ yürüteceğe benziyor. Bunun ilk örneği geçen hafta 6 batık banka patronuyla BDDK eski Başkanı Engin Ekçakoca döneminde imzalanan protokollerin açıklanması oldu.Açıklama, Çukurova Holding'le Pamukbank-Yapı Kredi anlaşmaları yapıldığı dönemdeki ‘‘libor+0.5 faiz’’ tartışmasını alevlendirdi.Çukurova Grubu'nun Pamukbank ve Yapı Kredi'ye olan toplam 6.2 milyar dolarlık borcu libor+0.5 gibi düşük bir faizle 9-15 yıl vadeye yayıldı. Aynı avantajın Etibank'ı batıran Medya Grubu'na da tanındığı ortaya çıktı.Borcu daha az olan, üstelik ‘‘hortumcu’’ sayılmayan Yaşar Holding'e libor+4.5 faiz uygun görülmüş. Diğer batıklara libor+2.5 faiz uygulanmış.TMSF yönetimi, nedenini şöyle açıklıyor: ‘‘İmzayı biz atmadık. Ancak, hem Çukurova, hem de Medya Grubu için, ‘faiz yüksek uygulanırsa borçları daha da ödenemez hale gelir' düşüncesiyle hareket edilmiş. libor+0.5 yerine libor+2.5 faiz uygulansa Çukurova'nın borcuna 1 milyar dolar, Medya Grubu'nun 899.9 milyon dolarlık borcuna da 154 milyon dolar ekleniyor.’’Buradan, ‘‘Büyük batır, rahat et’’ sonucu çıkıyor. Haksız mıyım?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!