Güncelleme Tarihi:
Eminönü Belediyesi’nin elektrik direği dikmek için kazdığı çukura düşerek kolu kırılan Avukat Bahadır Gürer, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na, Eminönü Belediye Başkanlığı’na ve Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye tazminat davası açtı.
Avukat Bahadır Gürer, İstanbul 3’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dilekçe vererek 19 Mart 1998 tarihinde, saat 19.30 sıralarında Sarayburnu-Sirkeci arasında, Sepetçiler Kasrını Sirkeci yönüne doğru yürürken, elektrik direği dikilmek üzere açılan çukurlardan birine düşerek sağ kolunun omuz ile dirsek arasında kırıldığını bildirdi. Büyükşehir ve Eminönü belediyeleri ile Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'den davacı olan Gürer, dilekçesinde etrafında herhangi bir emniyet tedbiri, bariyer veya uyarıcı levha bulunmadan kazılan çukur nedeniyle, kaza yerinin tuzak halinde olduğu belirtti. Işıklandırma olmadığı için karanlık ve havanın yağmurlu olmasının da bu etkiyi artırdığı vurgulanan dilekçede, yaptırılan delil tespiti, keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu kaza yerinin, metal direk dikimi için açılan temel çukuru olduğu ifade edildi.
Dört ay çalışamadı
Kolunun kırılması sonucu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tedavi gördüğünü ve iyileşmesinin 4 ayı bulduğunu söyleyen Bahadır Gürer, kazada kolunun kırılmasıyla 4 ay çalışamadığını ve imzaladığı anlaşmaların işlerini yapamadığı gibi yeni iş kabul edemediğinden büyük maddi kayba uğradığını dile getirdi. Gürer, ‘‘Tedavi nedeniyle 2,5 ay sırtüstü yatamadığımdan, koltuk üzerinde uyumak zorunda kaldım. Bu süre içinde yeterince dinlenemedim. Ayrıca sürekli dik durmak ve kolumun alçı içinde boynuma bağlanması omuz ve belimde ağrılara neden oldu’’ dedi.
Avukat Bahadır Gürer, kaza sonucu işlerini yeterince takip edememesiyle tenkitlere uğradığını söyleyerek, 3 milyar lira maddi, çektiği acılar nedeniyle de 1.5 milyar lira manevi, toplam 4.5 milyar liranın tahsilini istedi.
Bahadır GÜRER
Sanki çukuru ben kazdım
Kazadan sonra belediyeye telefonla ulaşıp yetkiliyle görüşmek istedim. Çabam sonuçsuz kaldı. Ana arter olduğu için Büyükşehir Belediyesi'nin sorumluluk alanındaydı, Eminönü Belediyesi onarım çalışmaları yapıyordu, direk, Boğaziçi Elektrik'e aitti. Usul Hukuk Mahkemesi'ne tesbit yaptırdığımızda, konuyla ilgili üç kurum da olayla ilgisini bulunmadığını bildirdi. Sanki çukuru ben kazmış, içine düşmüştüm. Oysa 'Önce insan' diyen, seçimde oy isteyen belediyecilerin ihmali sözkonusuydu. Bir yetkili arayıp 'geçmiş olsun' deseydi, yasal yollara başvurmayabilirdim.
Duygusal davranabileceğim endişesiyle avukat tarafından temsil edilmeyi uygun gördüm. Tazminat davasının yanısıra Avukatım Cem Serdar Atakan'la, savcılığa, üç kurumun yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundum. Yetkililer kamu görevlisi olduğu için valilik üzerinden geçen uzun bir mevzuat sözkonusu. Eğer, yargılanabilecekleri yolunda karar çıkarsa, cezalandırılmaları da sözkonusu olabilir. Daha önce herhangi bir kamu kuruluşuna bu tür bir dava açmadım. Bu bir hak mücadelesidir. Bir yıl kadar sürmesini beklediğim dava sonucunda, sorumluluk kabul etmeyen üç kurumdan hangisinin sorumlu olduğunu mahkeme saptayacak, gereken yaptırımı uygulayacaktır.
Kamunun denetlenmesi için, bu tür sorunlarla karşılaşan kişilerin belediyeye yakınmak gibi kişilerin vicdanlarına dayalı çözümlerle yetinmemesi, yasal yollara başvurması gerektiğini düşünüyorum. Tazminat davası açılabilir ya da cumhuriyet savcılıklarına, ilgili kurumlar hakkında suç duyurusu yapılabilir. Sistemin sağlıklı işlemesi için, şikayetleri değerlendirecek hakimlerin de 'kamuya karşı karar alma' endişesinden uzak karar alabilmesi gerekir. Yargının bu tür şikayetlerde doğru karar alması, kamunun etkin şekilde değerlendirilmesini sağlayacaktır.