Beldeler kara delik

Güncelleme Tarihi:

Beldeler kara delik
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2000 00:00

Haberin Devamı

Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Daire Başkanı Nihat Macit, metropolitan alan içinde yer alan 14 belde ve Sultanbeyli ilçesinin en sorunlu alanlar olduğunu ve beldelerde yağmacılığın hüküm sürdüğünü iddia etti.

Bulunduğunuz makam kentsel düzenden sorumlu. Belediye Sarayı’ndan şehre baktığınızda durumdan memnun kalıyor musunuz?

Elbette memnun kalmıyorum. Fakat biliyorsunuz ki, mevcut yasalarla kaçak yapılaşmanın ve düzensiz kentleşmenin önüne geçilemez. 3194 sayılı yasanın ruhsatlı ve ruhsatına aykırı yapıların yıkımı ile ilgili 32. maddesini örnek verecek olursak, yasaya göre, teknik eleman böyle yapıları gördüğü an durdurur. Yapı tatil tutanağı tanzim ederek mühürler. Ruhsata bağlanamayacağı kesin olan yapıları dahi belediye encümeninin kararı olmadan yıkamaz. Aynı yasaya göre, böyle bir yapıyı yıkmak için belediye 30 gün bekler. Encümen kararının alınması ve ilgili kişiye tebliğ edilmesi ise 50 - 60 günü buluyor. Birçok bina bu süre içinde bitirilip işgal ediliyor. Bundan sonra binayı yıkmak imkansız hale geliyor. Çünkü, 3194 sayılı yasada tahliye ile ilgili açık bir hüküm olmaması, tahliyenin kimin tarafından yapılacağına açıklık getirilmemesi, işgalli binaların yıkımı yapılamamaktadır.

32. maddeye göre bu binaları yıkamıyorsunuz, bari caydırıcı olun. 3194 sayılı yasanın 31. maddesine göre kaçak yapılara, yol, su, elektrik götürülemez.

Bugüne kadar böyle yapılmış. Belediyeler bu yasaya rağmen kaçak yapılaşmalara ve yapı alanlarına bu hizmeti götürmüş. Bu durum bir sosyal problem olduğu, önlem alınamadığı için ortaya çıkmış. Köyden kente göçün yoğun olduğu 60'lı, 70'li yıllarda, belediyeler gecekondu alanlarına su ve kanalizasyon hizmeti vermemek için direnç göstermiştir ama sonuç vahim olmuştur. İnsanlar çaresiz olduğu için yerlerinden ayrılmamış. Bu bölgelerde salgın hastalıklar ortaya çıkmıştır. Biraz bundan çokça da oy kaygısıundan belediyeler, yasaya rağmen böyle bir tasarrufta bulunmuşlardır.

Tüm bunlardan sorumlu olan kimler ve ne yapılması gerekiyor?

Sağlıksız kentleşmenin en çarpıcı örneğini 2600 yıllık geçmişi, tarihi ve doğal değerleriyle bir bütün olan İstanbul metropolitan şehrinin bugünkü durumu sergilemekte. İstanbul'un bu duruma gelmesinde siyasilerin, biz bürokratların, meslek odalarının ve diğer tüm yetkililerin ve bu olup bitene seyirci kalan toplumun her ferdinin payı vardır.

Siyasal sistemin payı

Siyasal sistemde bu durumdan sorumlu mu?

Ülkemizde yerel ve genel seçimlerin çok kısa aralıklarla tekrarlanması, her seçim öncesinde alışılagelen imar affı beklentisini artırmıştır. Birkaç fazla oy almak uğruna siyasiler bu ateşi sürekli körüklemiştir. Bu karşılıklı gayri meşru ilişki sonrasında kaçak yapılaşmaya göz yumulmuş, devletin mülkiyetindeki arsa ve arazilerin yağmalanmasına, çevre tahribatına, kentsel ve kırsal alanların, kıyı ve ormanlarımızın yok edilmesine neden olunmuştur.

17 Ağustos depremi Türkiye kentleşme tarihi için bir milat sayılabilir mi? Felaketten ders alındı mı?

Şimdi tarihi, deprem öncesi ve sonrası diye ikiye bölüyoruz. Bu deprem bize, yapılanların ne denli vahim sonuçlar doğurduğunu göstermiştir. Depremden sonra gerekli tedbirleri alır almaz, şapkamızı önümüze koyup düşündük. Görevlilerle istişareler yaptık, bütün birimler raporlar hazırladı. Artık geri dönüş yok.

Geri dönüş yok diyorsunuz ama yeni İmar Yönetmeliği, Büyükşehir Belediye Meclisi'nden geçti. İlçe belediye başkanlarının yetkilerini genişleten ve SİT alanlarını yapılaşmaya açma tehlikesi taşıyan bu yönetmelik Başkan Gürtuna tarafından meclise geri gönderildi. Belediye Meclisi üyeleri depremden hiç mi ders almadı?

Yeni İmar Yönetmeliği, depremden önce, hatta 18 Nisan seçimlerinden önce imar müdürlüğümüz tarafından hazırlanmış ve meclise gönderilmişti. Belediye Meclisi, deprem sonrasında meslek odalarıyla da görüşerek yönetmeliği tadil etti. Eleştirilen yönetmelik aslında daha önceki taslaktır. Zaten yönetmelik yasa değildir. Sırayla gidersek önce yasa, sonra plan, daha sonra da plan notları, tüm bunların arkasından yönetmelik gelir. Örneğin yönetmelik, planda beş katla sınırlandırılmış bir bölgenin yedi kata çıkarılmasını sağlayamaz.

O zaman Başkan Gürtuna yönetmeliği neden geri çevirdi?

Kuşkusuz, yönetmelik de önemlidir. Sayın Başkan Gürtuna, bu yönetmeliğin suistimale açık yönlerinin bulunduğuna inandığı için geri göndermiş olabilir. Ki bence de açık yönleri vardı.

Zeminden yana şanslıyız

Deprem ve Zemin Araştırma Müdürlüğü de size bağlı. Yaptığınız araştırmada İstanbul'un zemini nasıl çıktı?

Bu müdürlük bize bağlı çünkü imar ve planlama işleriyle uğraşıyoruz. Bunu yapabilmek için zemin etütlerine birinci elden ulaşmamız gerekiyor. İstanbul'un plan ve imarını bu müdürlükten elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda yapıyoruz. İstanbul zemin açısından çok şanslı. Örneğin Adapazarı'nda toprağı kazdınız mı su çıkıyor. İstanbul'da böyle çok az alan var. Kentimizin esas sorunu fay hatlarına yakın olması, inşaatların eşyanın tabiatına aykırı olarak yüksek tutulması ve kaliteli malzemeyle yapılmamış olması. Yoksa İstanbul'un zemin açısından fazla bir sorunu yok. Bundan sonra İstanbul'da standart dışı yapılaşmaya izin vermeyeceğiz.

Bu kararlılığı İstanbul geneline yaymak pek mümkün görünmüyor. Belde belediyeleri sizin denetiminiz dışında çalışıyor ve kentin genel plan ve imar yasalarını hiçe sayarak büyüyor.

Başta gelen sorunlarımızdan biri de beldeler. Bence beldeler kentin kara delikleridir. Yasa ve kural tanımadan büyüyorlar. Büyükşehirin denetimi dışında çarpık bir şekilde yayılan beldeler bir müddet sonra kente yüklenmeye başlıyor. Metropolitan alan içinde çok sorunlu 14 belde ve bir de ilçe (Sultanbeyli) bulunuyor. Kafalarına göre plan yapıp uyguluyorlar. İlçe belediyesinin planı büyükşehirden geçmek zorunda. Fakat beldelerin böyle bir zorunluğu yok. Asıl suistimal edilen bu. İçişleri Bakanlığı'nın hazırlamakta olduğu Yerel Yönetimler Yasa Taslağı'nda, beldelerle ilgili kararlar da alınmış. Yasa çıkarsa bunlar alt belediye konumuna gelecek ve Büyükşehir’in denetimine girecekler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!