Siyami Kahyaoğlu skahyaoglu@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2006 00:00
Geçtiğimiz günlerde bir açıklama okudum. Belirtildiğine göre yerli yazılım şirketlerinin yabancı yazılım şirketleriyle aynı haklara sahip olması için çalışmalara başlanacakmış. Türkiye’de yazılım ve hizmet ihracatından söz edilmesi için devlet iklim yaratmalıymış.
Kamu ihalelerindeki "daha önceden çalışma, veya başka ülkelerde bu tür proje yapmış olma, veya teknik yeterliliği ispatlama" mecburiyeti kaldırılmalıymış.
Bu noktada başka bir soru aklıma geldi: Kamu ihalelerinde proje bitirilemezse kamu hesabı kimden sorar?
Kamu Emekçisi bilişimciden mi, yoksa referanssız yerli yazılım üreticisinden mi?
Ben size eski devlet memuru olarak hemen söyleyeyim: İhale sonucu verilmiş bir projenin tek sorumlusu bilgi işlemden sorumlu kişilerdir, yazılımcılar değil.
Siyasetçi, "teknolojiye katkı ve işsizliğe çare" adı altında yerli yazılımcının önceliği için iklim sağlayacak. Bu iklimde yer alacak en önemli detay, yerli yazılımcıların - hiçbir referansları olmasa dahi - sadece yerli olmalarını göz önüne almak. Hani çocukluğumuzda gördüğümüz, yerli malı yurdun malı her Türk onu kullanmalı tarzında ince bir milliyetçilik.
Ülke yazılımını korumak için düzenlenen basın toplantılarında İtalyan takım elbise, İsviçre saat, Fransız kravat, İngiliz Bond Street gömlek eşliğinde, Alman lüks makam arabasıyla Avrupa Birliği söylemleri altında ince milliyetçilik yapılacak.
Toplantıda kullanılan dört kelimenin ikisi İngilizce olacak ve şirketine yabancı ortak arıyor olacaksın.
Daha sonra referanssız, proje gerçekleştirme şartı olmaksızın yazılım ihalesine gireceksiniz. Sadece en ucuz fiyatı vererek ihale sözleşmesi alacaksınız, hem de hizmeti sattığınız devlet kendi elleriyle size gerekli iklimi hazırlayacak ve bunun cezasını kamu çalışanları çekecek. Ben de vatandaş olarak deneme tahtası olduğum gibi, ödediğim vergiler de boşa gidecek.
Böyle bir ortamda ihale açılacağını düşünüyorsanız çok safsınız demektir. Böyle bir durumda bilgi işlem projesine karar veren kamu yetkilisi, kamuyu ve kendisini sağlama almadan karar verir mi, ihale açar mı? Yoksa koyduğu teknik referans ve teknik yeterliliği ispat şartları olana kadar ihaleleri erteler mi? Bakın etrafınızdaki ertelenen ve iptal edilen kamu projelerine, cevap ortada.
Tabii ki böyle önemli bir konuda çok doğru ve hassas açıklamalar yapan ve başarılı olacağına emin olduğum yerli yazılım şirketleri de var.
Türkiye’nin uygulama yazılımı konusunda dünya çapında hala şansı olduğunu belirten Sayın Murat Ihlamur, buluşçuluğun ve yenilikçi olmanın önemine değiniyor ve marka olmalıyız diyor. Katılmamak mümkün mü?
Bu arada benim açık önerim, yerli yazılımcılar ve yerli yazılımcı dernekleri kendi açıklamalarındaki ifadeyle (ben yazımı hazırladığımda halen bu ifade tekzip edilmemişti) öncelikle yerli yazılım konusundaki yanlış imajı değiştirmelidir. Bu imajı değiştirmenin tek yolu da başarıdır.
Devamlı okurlarım hatırlayacaktır. 2 ay önce, bana bu köşede ayrılan kısıtlı yere rağmen "yerli yazılımcıların kamu başarı hikayelerine açığım, lütfen varsa gönderin köşemde yayınlarım" diye ilanda bulunmuştum.
Çok sayıda mesaj aldım ama aldığım başarı hikayesi maalesef halen yok. Yine de beklemeye devam ediyorum.