A.A
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2010 11:57
Bayburt'ta, doğuştan omuriliğindeki rahatsızlığı nedeniyle doktorların, “15 yaşına kadar yürüyemez, ondan sonra ise ancak koltuk değneği ile yürüyebilir” dediği Abubekir Kacır, annesinin desteği ve aldığı özel eğitim sayesinde 5 yaşında yürümeyi başardı.
Abubekir Kacır'ın annesi Halime Kacır, oğlunun doğuştan “meningomyelosel- omuriliğin ve omurilik sıvısının doğuştan dışarıya kese şeklinde çıkması” rahatsızlığı olduğunu ve yürüme çağı gelmesine rağmen ayaklarının üzerine duramadığını bunun üzerine oğlunu Ankara'daki bir hastaneye götürdüklerini anlattı.
Doktorların oğlu için “15 yaşına kadar yürüyemez. 15 yaşından sonra yürüse bile ancak koltuk değneği yardımı ile yürüyebilir” dediğini ifade eden Kacır, “Bir anne olarak bunu duyduğumda dünyam karardı” diye konuştu.
Kacır, buna rağmen pes etmediğini vurgulayarak, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Her annenin hayalinde, çocuğunun sağlıklı olması ve tıpış tıpış yürüyebilmesi vardır. Çocuğumun eve mahkum olmasına göz yumamazdım. Oğlum bir süre Ankara'da tedavi gördükten sonra Bayburt'a geldik. Evde sürekli olarak oğluma egzersizler yaptırdım. Bütün zamanımı ona göre ayarladım. Zaman zaman umutsuzluğa düştüm. Çünkü bazı insanlar engellileri farklı kişiler olarak görüyorlar. Bu da bir engelli annesi olarak beni olumsuz olarak çok etkiledi.”
Bu durumun üstesinden tek başına gelemeyeceğini düşünerek, oğlunu özel bir eğitim merkezine götürmeye karar verdiğini, ancak tereddütler yaşadığını ifade eden Kacır, “Çünkü rehabilitasyon merkezi denince, çevredeki bazı kişilerin bu merkezlere giden çocuklar için söyledikleri, onlara bakışları insanı ister istemez etkiliyor. Toplum bu merkezlerden eğitim alan çocukları ve ailelerini suçlu gibi görüyor, ailelerini zaman zaman adlarıyla değil, 'lal kızın annesi', 'sakat oğlanın annesi' gibi tanımlıyor. Bu durum bazı ailelerin engelli çocuklarını toplumdan saklamasına ve evlerine mahkum etmesine neden oluyor” diye konuştu.
“UZMANLARIN VERDİĞİ EĞİTİMİ EVDE SÜREKLİ UYGULADIM”
Anne Kacır, çocuğunun geleceği için bu sözleri önemsemeyerek oğlunu rehabilitasyon merkezine götürmeye başladığını anlatarak, şunları söyledi:
“İyi ki getirmişim. Burada uzmanların verdiği eğitimi ben de evde sürekli olarak uyguladım. Onların söylediği her şeyi yaptım ve çocuğum yürümeye başladı. Artık çok mutluyum, bir anne olarak çocuğumun yürüdüğünü geç de olsa gördüm. Bir anne olarak diyebilirim ki, benim dünyadaki en mutlu anım, oğlumun yürüdüğünü gördüğüm o andı.”
Özel eğitim merkezi fizyoterapisti Bestami Kılıç ise Abubekir'in kendilerine 2 yıl önce geldiğini belirterek, “Abubekir, kurumumuza geldiğinde gövde kaslarında ve diz altındaki kaslarında güçsüzlük vardı. Aktif ayak bileğini kaldıramıyor veya aşağıya itemiyordu. Uyguladığımız tedavilerle aktif kullanım sağlayarak kas eğitimi verdik. Uzay terapisti ve denge terapistiyle denge reaksiyonlarının gelişimini sağladık. Ayak bileği kaslarındaki iç ve dış dengesizliği gidermek içinse afo (tabanlık) kullandırdık” dedi.
“AİLELER DEVAM ETTİRMEZSE OLUMLU SONUÇ ALMAK NEREDEYSE İMKANSIZ”
Abubekir'in artık kendi başına bağımsız olarak bir yerden başka bir yere gidebildiğini, yaşam aktivitelerini bağımsız olarak yapabildiğini vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti:
“Engelli aileler çocuklarının eğitiminde hiçbir zaman umutsuzluğa kapılıp, karamsar olmamalı. Abubekir, bize geldiğinde ayakta dahi duramadığı için aile çok umutsuzdu. Oysa ki ailelerin psikolojik durumları çok önemli. Aile eğer burada bizim verdiğimiz eğitimi yeterli görüp evde kendisi bu eğitimi devam ettirmezse olumlu sonuç almak neredeyse imkansız. Engelli bireylerin eğitiminde ne tek başına okul ne de sadece ailenin kendi verdiği eğitimle başarıya ulaşmak mümkün olur. Her ikisi bir arada olduğu sürece istenilen sonuç ancak elde edilecektir.”