Güncelleme Tarihi:
Fransa'nın son yıllardaki en çok gezilen ve en gözde müzelerinden “Pinacotheque de Paris”, bu yıl 19 Şubat-18 Temmuz 2010 tarihleri arasında dışa vurumculuğun Van Gogh ve Gaugin'le beraber en önemli üç öncüsünden biri olarak kabul edilen Edvard Munch'un sergisini düzenledi.
“Anti Çığlık” (Anti-Cri) sergisinin ana hedeflerinden biri “Çığlık” resminin Munch'un zengin ve çarpıcı kariyerinin önüne geçmesine engel olmak.
Her yıl açtığı tarihi sergilere paralel olarak bir çağdaş sanatçıya bu sergilerini özgürce yorumlamaları için “Carte Blanche” (Beyaz Kart) veren müze, Edvard Munch sergisinde ünlü Türk sanatçı Bedri Baykam'a bu kartı verdi.
Müzenin sorumlu müdürü Marc Restellini, sergi ile ilgili basın bülteninde yaptığı açıklamada, 2002 yılında Arjantin'de Buenos Aires Bienali'nde tanıştığı Baykam ile ilgili şunları söyledi: “Durmadan fazlalıklardan kurtularak kendini yenileyen, gerçek anlamda özgür bir tavır sergileyerek bir referanslar dünyasıyla, düzene başkaldıran bir dışa vurumculuğu buluşturan özgür stili ile kendisini büyüleyen Türk sanatçı, konu Edvard Munch olunca kaçınılmaz olarak aklımıza geldi.”
Restellini, “Baykam'ı seçerek, aynı zamanda siyasete tüm sorumluluklarını alarak girmiş ve sanat-siyaset ilişkilerini çok gergin Türkiye ortamında tekrar devreye sokmuş bir Türk aydınına söz hakkı vermek istediklerini” vurguladı.
Baykam, Munch'un yapıtlarını ve yaşamını irdelerken, 13 adet “4-D” çalışması gerçekleştirdi. Son yıllarda Türkiye, Avrupa ve ABD'de sergilediği ve önemli yankılar yaratan yapıtın yüzeyini lens tekniği ile, olağan dışı derinliklerle buluşturan Baykam, bu sayede izleyiciyi yine baş döndürücü bir zaman yolculuğuna çıkartıyor.
Munch sergisini altı ayda hazırlayan Baykam, yaptığı araştırmalar kapsamında Oslo'ya ve Munch'un en önemli dönemlerinde atölyesinin de bulunduğu Aasgardstrand sahil balıkçı kasabasına giderek, Norveçli sanatçının “Ergenlik”, “Madone”, “Çığlık”, “Yaşam Dansı”, “Hasta Çocuk” gibi birçok yapıtını yeniden yorumladı.
Munch'un çalkantılı ve iniş çıkışlarla dolu yaşamını irdeleyen ve yoğun bir duyarlılık ile ham yaratıcılığı buluşturan Baykam, bu keşif çizgisinde izleyiciyi, Norveçli öncünün içsel derinliliklerine taşıyor.
Baykam'ın, “Edvard Munch'a Saygı” sergisi Paris'in ardından Türkiye ve Norveç'te de sergilenecek. Sergi için, içinde beş ünlü eleştirmenin yazılarının da bulunduğu Fransızca-İngilizce bir katalog yayımlanıyor.