Güncelleme Tarihi:
İstanbul 6’ıncı ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık Bedrettin Dalan ve avukatları Azmi Ulu, Celal Ülgen ve Oğuzcan Bahar hazır bulundu. Dalan kimlik tespiti sırasında mühendis olduğunu ve aylık 8 bin 500 TL geliri bulunduğunu söyledi. Kimlik tespitinin ardından Dalan’ın ifadesi görüntülü sistemle kayıt edildi. Sanık Dalan ifadesinde siyasi bir figür olduğu için iftiralara uğradığını ve suçsuz olduğunu belirtti. Dalan ifadesinde, “Ergenekon davasın Türk mahkemeleriyle ilgili olmadığını biliyordum. O yüzden Türk yapısını temsil etmeyen davanın tümüyle siyasi olduğunu bilen birisi olarak bu dava bana dokunur diye düşünerek gittim. Kaçmadım. Hazreti Muhammed tehlike gördüğünüz zaman kaçın der. Ben de onun gibi ülkemi terk etmek, hicret etmek zorunda kaldım” dedi.
“O PROJEYİ GÖRSENİZ TÜYLERİNİZ DİKEN DİKEN OLUR”
“Ergenekon hakimlerinin düştüğü durumları görüyoruz” diyen sanık Dalan, “Bundan sonra daha da net göreceğiz. Ergenekon dediğimiz dava, Ortadoğu’yu şekillendirmek isteyen büyük bir projenin parçasıdır. Bu büyük projenin temel unsurları Türklüğü ve İslam’ı yok etmektir. Bu projeye maalesef çok erken günlerde şahit oldum. Keşke bu projeyi hiç görmeseydim. Siz bu projeyi görseniz tüyleriniz diken diken olur, gece uyuyamazsınız. Bu şahit olduğum projeye tepkimi 1980’lerden beri gösterdim. 30 yılda sedef hastası oldum. Kime Türkiye komplonun içinde desem bana deli gözüyle bakıyorlardı. Keşke deli olsaydım ama ben haklı çıktım” şeklinde konuştu.
“76 MİLYONDAN DARBECİ OLMAYACAK TEK İNSAN BENİM”
Kendisine yüklenecek en son vasfın darbe olduğunu belirten Dalan, “Ben seçimle iş başına gelmiş bir insanım. Demokrasinin gücünü bilen bir insan olarak buradan bir kez daha ilan ediyorum. Bu ülkede 76 milyon insandan darbeci olamayacak tek insan benim. Gerek yurt içi gerekse yurt dışında bütün olaylarda mücadele ettim. Ama bu davada sanık olarak karşınıza getirildim. Üzgün müyüm, değilim” dedi.
“ALMANYA BANA İÇİ TÜRK, DIŞI ALMAN PASAPORT VERDİ”
Dalan, iddianameyi Almanca ve İngilizce’ye çevirip, Almanya’da bir hukuk profesörüne okuttuğunu ifade ederek, “Profesör dava için ‘Bu Türk hukuku da Avrupa hukuku da değil. Bu çatışma hukukudur. Bu hukuku sizinkiler de bilmez, dışarıdan hazırlanmış bir dava bu’ dedi. Alman devleti de bu dosyayı inceledi ve şahsıma Alman devleti misafiri pasaportu verdi. Türklüğümü hep korudum. Alman Devleti bana içi Türk dışı Alman pasaport verdi. Ben 6 buçuk yıl bu pasaportla Dünyanın her yerinde özgürce dolaştım. Dünyanın birçok ülkesini gezdim ama bir tek ülkeme dönemedim” diye konuştu.
“SUÇUM VARSA BOYNUMU VERMYE HAZIRIM”
“Bu davadaki hakimler zavallılardı” diyen Dalan, şöyle devam etti: “Hukukla siyaseti, ideolojiyi karıştırmak yapılabilecek en büyük ihanettir. Ben torunlarımın geleceğinden endişe duyuyorum. Bu davada sanık olarak bulunmak benim için şereftir. Ben asla Türk yargısından kaçmadım. Bu bir dava değil, siyasi bir komplodur. Her insan gibi kendimi koruma hakkımı kullandım. Bana kaçak dediler. Suçum olsa ve idamım istense gelir boynumu teslim ederim.”
“BENİM YETİŞTİRDİĞİM ÖĞRENCİLER DALANCI OLMADI”
Bedrettin Dalan zengin bir adam olmadığını ifade ederek, “Bütün malvarlığımı İstek Vakfı’na bağışladım. 30 yılımı Yeditepe Üniversitesi’ne vermiş bir insanım. Türk milletini koyunlaştırmak isteyenlere karşı düşünen insan yetiştirmek için çabaladım. Yeditepe Üniversitesi’ni kurduğumdan beri 100 bini aşkın çocuk yetiştirdim. Artık çocuk değiller, büyük insanlar oldular. Ama hiçbiri Dalancı olmadı. Dalan’ın uydusu da olmadılar. Başkaları Türkiye Cumhuriyeti desteğiyle çocukların beyinlerini yıkadılar. Kendilerine malum örgütü kurdular” şeklinde konuştu.
"ERGENEKON DİYE BİR ÖRGÜT VARSA BU TÜRK DEVLETİNİN KENDİSİDİR”
Komplocuların paralel olarak çalıştıklarını savunan Dalan, “O örgütün yetiştirdikleri kişiler hakim savcı olunca gereğini yaptılar. Gocunmuyorum, onların işi buydu. Benim anlattığım komploların bir kısmı kitaba girdi diye ben suçlu oldum. Hatta Ergenekon’un lideri oldum. Ergenekon diye bir örgüt yoktur. Eğer öyle bir örgüt varsa Türk devletinin kendisidir. Kurucusu Oğuz Kağan’dır. Son lideri de Atatürk’tür. Böyle bir örgütse bu örgütün lideri olmaktan gurur duyarım” dedi.
“O HAKİMLER OLSAYDI KARŞILARINA ÇIKMAZDIM”
“Böyle absürt iddialarla karşınızda durmaktan gocunmuyorum” diyen Dalan, “Hakkımdaki tutuklama kararı kaldırılınca hemen Türkiye’ye döndüm. Eğer o insanlar olsaydı asla karşılarına çıkmazdım. Onları tanımıyorum. Zaten öğrendiğim kadarıyla dün açığa alındılar. Ben yurt dışına çıkarken bunun böyle olacağını biliyordum” ifadelerini kullandı.
“ÖZEL HAYATIMDAKİ GÖRÜŞMELERİ İDDİANAMEYE KOYANLARDAN ŞİKAYETÇİYİM”
Dalan, ifadesini şöyle sürdürdü: “Bu davanın içi öylesine boş, öyle utanç verici ki. ‘Nasılsın kızım, oğlum’ gibi telefon görüşmelerim bu dosyalarda yer almış. Özel hayatıma ilişkin görüşmeleri iddianameye koyan polisler, hakimler ve savcılar hakkında suç duyurusunda bulundum. Mahkemenizden de bunu talep ediyorum. Hukuk fakültesinin önünden bir kez geçen insan böyle bir iddianameyi yazamaz. Devletin bütün silahlı teşkilatı böyle bir örgüt yok demiş mahkemeye. Bunların hepsini toplarsak, böyle bir örgüt vardır diyebilir miyiz? O ihraç edilen savcı, böyle bir örgütün var olduğunu düşünüp ispat etmeye çalışmış.”
“OĞLUM BENİM ADIMA ÖZÜR DİLEMEK İÇİN RANDEVU ALMIŞTI”
Dava sırasında birçok kişinin hastalandığını ve ölenler olduğunu anlatan Dalan, “Bu kadar insanın vebalini aldılar. İnsandan delile değil, delilden insana gitmek lazım. Nerede delil? Allah’a şükür, paralel yapı hakim savcıları tasvip etmeye başlandı. Zamanında büyük oğlumun arkadaşları, bu hakimleri savcıları hoca yönetiyor. Git bu hakim ve savcılardan baban adına özür dile demişler. Oğlum da çaresiz babasını kurtarmak için randevu almış. Oğlum biletini aldıktan sonra bana sordu. Oğluma, ‘eğer oraya gidersen dönüş biletini yırt, dönersen de soyadını değiştir evladım’ dedim. Bir baba olarak bana bu acıları yaşattılar” dedi.
“İSTESEYDİM YILLAR ÖNCE KAHRAMAN OLARAK TÜRKİYE’YE DÖNERDİM”
Dalan, şunları söyledi: “Ben Almanya’dayken adını vermeyeceğim bir adam bana ‘Başkanım senin işini çözdük. Benim kızımı senin üniversitenin mütevelli heyetine al, bir hafta sonra elini kolunu sallayarak döneceksin’ dedi. Ben kendisine, ‘Git hocaefendiye söyle, o hakim ve savcıların olduğu ülkeye dönme dedim’. İsteseydim 3 buçuk sene önce kahraman olarak Türkiye’ye dönebilirdim. Eğer bir kızı mütevelli heyetine alsaydım. Maksatları küçük bir biat gösterisi yapmak. Ben Allah’tan başka kimseye biat etmem. O arkadaş kendisi biatçıdır. Belli büyük güçlere biat etmiş, onlara çalışmış bir insandır. Belli projelerin önünde tehlike olarak görüldüğüm için kenara atılmak istedim. Geri dönmem için mal varlığıma el koydular. Halbuki ben malvarlığımı vakfa bağışlamıştım. Üzerimde kayıtlı sadece 74 model bir araç vardı. Bu iddianame değil olsa olsa tuvalet kağıdı olur. O bile daha şerefli. Tuvalet kağıdı hukuka hile karıştırmaz. Bu da benim için hayatıma şeref lekesi olarak geçti. Türk adaletinden hiçbir zaman kaçmadım, sadece hizmet ettim. Bu da benim insani hakkımdır. Davalar normale döndü, işte huzurunuzdayım. Suçlu muyum ki kaçayım. Bunlar ne yaptılarsa onu bulacaklardır.”
“DARBE OLURSA TANKIN ÜZERİNE BEN ÇIKARIM”
“Ben ülkemde darbeye müsaade etmem” diyen Bedrettin Dalan, “Darbe olursa tankın üzerine ben çıkarım. Ülkemizin çok ciddi sıkıntıları var. Sadece paralel yapı değil başka sıkıntılarımız da var. Allaha şükür en sonunda paralel yapı devletin siyaset belgesine girdi. Bir ülkenin içerisinde hakim savcıya talimat verenler asıl teröristlerdir. Projenin tümünü bilen çok az insan vardı. Biri de rahmetli Turgut Özal’dı. Bu projeye dahil olsaydım 1990 yılında başbakan 1995 yılında da cumhurbaşkanıydım. İştirak etmezdim, etmem. Bu 30 yıldır devam eden bir proje. Ergenekon destanı bizim mevlütümüz, bu davaya bu ismin verilmesi mevlütümüze hakaret. Ergenekon isminin böyle bir davaya verilmesinin sembolikte olsa yasaklanmasını istiyorum” dedi.
AVUKAT ULU: “KOMPLO OLDĞU ORATYA ÇIKTI”
Dalan’ın ardından söz alan avukatı Azmi Ulu, “Bu enkazı kaldırmak adaleti tecil ettirmek olacaktır. Hukuk bir silah olarak kullanılmıştır. Zırhlı mercedesler tahsis edilen savcılar ihraç edildi. Komplo olduğu ortaya çıktı. Müvekkilimin beraatine karar verilsin” dedi ancak sanık Dalan itiraz etti.
“BERAATİMİ İSTEMİYORUM”
Dalan, “Ben beraatimi istemiyorum. Çünkü ortada bir iddianame yok. Bu iddianameden beraat istemek, bu iddianamenin hukuka uygun olduğunu kabul etmek demektir. Onların gayesi beni tutuklamak değil, beni Türkiye’ye getirmemekti. Onlar sivil bir darbe yapmaya hazırlanıyorlardı. O darbenin önüne geçeceklerden biri de bendim. O yüzden Türkiye’ye gelmemi istemediler. Gerçekten beni hapse atmak isteselerdi, ne yapar en eder beni alırlardı” dedi.
“YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI KONDU, MAL VARLIĞINA TEDBİR KALDIRILDI”
Duruşma savcısı ise Dalan’ın savunması alındığından mal varlığına el konulması kararının kaldırılmasını talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme Dalan hakkındaki ,mal varlığına el konulmasına ilişkin kararın kaldırılmasına ve yurt dışına çıkış yasağı konulmasına karar verdi. Duruşma 25 Aralık’a ertelendi.