Güncelleme Tarihi:
Uykuya dalarken sevdiği kadına sarılıyor, ertesi gün işleyeceği yeni günahın planlarını yapıyordu… Kurbanlarına yaşattığı acı, hastalıklı ruhunu adeta esir almıştı. Ankara’da 4 kadına tecavüz edip 8 kadını gasp eden Cengiz Ö.’nün müthiş yakalanma öyküsü Olay Yeri’nde…
Eşi kendisinden 6 yaş büyüktü
Bilgisayar teknikeri Cengiz Ö., resmi bir kurumda sözleşmeli personel olarak çalışan ve kendisinden 6 yaş büyük eşiyle evlendiğinde, 22 yaşında işsiz bir gençti. Düğününü ailesinin maddi desteğiyle yapmış, iş bulma umudunu evlilik sonrasına bırakmıştı. Ancak hiçbir şey umduğu gibi olmayacaktı. Cengiz, iş için çaldığı tüm kapılardan olumsuz yanıt alıyor, maddi sıkıntılar evliliğin henüz üçüncü ayında eşiyle sorun yaşamasına neden oluyordu. Günlük işlerden kazandığı paralar ise biriken borçları ödemeye dahi yetmiyordu. Genç adam, evliliğinin altıncı ayına geldiğinde, eşinden “Hamileyim” müjdesi almıştı. İşsizlik nedeniyle yaşadığı maddi sıkıntılar arasında belki de duymak istediği en son şey eşinin hamile olduğuydu. Çünkü, maddi ve manevi sorumluluğunun daha da artacağını biliyordu. Buna rağmen o çocuğun doğmasını en az eşi kadar kendi de istemişti.
İlk soygunu
Evlilikte geçen ilk yıl, çiftin hayallerinde kurduğu gibi olmamış, doğuma sayılı günler kalmıştı. Düzenli bir hayat kurması için önce iş bulmalıydı. 2007 Eylül ayının son haftasına gelindiğinde, Cengiz bir sabah yine iş başvurusu yapmak için takım elbisesini giyinip evden çıkmıştı. O gün vaktinin büyük bir kısmını Keçiören’de geçirmiş, yorgunluğunu atmak için kalabalık bir caddede kafeye oturmuştu. Çayını içip düşünürken, aklında birçok soru vardı. Kendi kendine “Ne yapacağım?” diyor, çevresindekilere boş gözlerle bakıyordu. Bir süre sonra Cengiz’in dikkatini yakındaki masada oturan genç kızın kolundaki altın bilezikler çekmeye başladı. Acaba olabilir miydi? Genç kızın kolundaki altın bilezikleri zorla alıp, doğuma kadar idare edebilir miydi? Birkaç dakika düşündü. Hayatın kendisine karşı acımasız olduğunu ve ayakta durabilmek için kendisinin de insanlara karşı acımasız olması gerektiğine karar verdi. Aklında en küçük tereddüt yoktu. Hemen plan yaptı. Genç kız kafeden çıktığında takip edecek, tenha bir sokağa geldiğinde bilezikleri zorla alacaktı.
Bilezikleri vermezsen öldürürüm
Hava iyice kararmıştı. Genç kız hesabı ödeyip kafeden ayrıldığında, Cengiz takibe başladı. Kafasında birçok soru işaretiyle kurbanını izliyor, altın bilezikleri almak için fırsat kolluyordu. Karanlık bir sokağa gelindiğinde cesaretini toplayan Cengiz, genç kızın arkasından hızlı adımlarla yürümeye başladı. Artık Cengiz’in nefesi genç kızın ensesindeydi. Arkadan yaptığı hamleyle kurbanının ağzını tutan genç adam, “Bileziklerini vermezsen seni öldürürüm” diyordu. Genç kız tereddüt etmeden üç bileziği kolundan çıkarıp yüzünü göremediği soyguncuya verirken, Cengiz bilezikleri ceketinin cebine koyup, birkaç saniye sonra oradan kaçıyordu. Kalabalık caddeye girip insanların arasına karışan genç adam, bir süre yürüdükten sonra eve gitmek için otobüse biniyordu. Eve geldiğinde ertesi gün bozdurmayı düşündüğü üç bileziği elbise dolabına saklayan Cengiz, kendisini bekleyen eşiyle yemek yiyor ve gün içinde yaptığı iş başvurularını anlatıyordu.
Uykusuz ilk gece
Genç adam gece yastığa başını koyduğunda saatlerce uyuyamıyor, yakalanırsa hayatının geri kalanını cezaevinde nasıl geçireceğini düşünüyordu. Sabah uyandığında eşini evden yolcu eden Cengiz daha sonra kuyumcuya giderek üç altın bileziği bozduruyordu. Uzun süre sonra cebine ilk kez yüklü miktarda para girmişti. Hemen biriken borçlarının bir kısmını ödeyip rahatlamak istiyordu. Öyle de yaptı. O günü akşama kadar dışarıda geçirmiş, cebindeki tüm parayı harcamıştı. Başladığı yere döndüğünü düşünüyor ve son bir soygun daha yapmak istiyordu. Soygun için en uygun yer Keçiören’in kalabalık caddelerinden biriydi. Bu kez belinde bıçak taşıyan Cengiz, 50 yaşlarında bir kadını takibe alarak ara sokakta sıkıştırıyor, çantasındaki parayla, boynundaki kolyeyi bıçak zoruyla alıp kaçıyordu.
Suç makinesi oldu
Eve geldiğinde eşine yalanlar söyleyen genç adam, artık ertesi gün için yeni soygun yöntemleri düşünmeye başlıyordu. Ruhu artık şeytana itaat eden Cengiz, sokakta yakalanma riskinin fazla olduğunu düşünüyor, evde tek kalan kadınları soymanın daha uygun olduğuna karar veriyordu. Ancak bunu nasıl yapacaktı? Birden eşinin çalıştığı resmi kurum için yaptığı anketler aklına geldi. Planına göre evlere anketör olarak gidecek ve tek yaşayan kadınları soyacaktı. Cengiz ertesi sabah eşini evden yolcu ettikten sonra kullanılmayan anket kağıtlarını bir dosya içine koyuyor ve iki gün üst üste soygunları gerçekleştirdiği Keçiören’in yolunu tutuyordu. Ara sokaklarda hangi binaya gereceğine karar veren genç adam daha sonra rastgele bir dairenin kapısını çalıyordu. Cengiz kapıyı açan 32 yaşındaki genç kadına devlet adına anket yapıldığını ve bazı soruları olduğunu söylüyordu. Genç kadın karşısında resmi bir görevli olduğunu düşünerek tereddüt etmeden kabul ediyordu. Cengiz’in ilk sorusu “Evde ankete katılacak başka biri var mı?” oluyor, kadın ise “Hayır” yanıtını veriyordu. Anketteki sorulardan birkaçı yönelttikten sonra su isteyen Cengiz, genç kadın mutfağa gittiğinde eve girip, bıçağı boğazına dayıyor, ardından ziynet eşyalarını topladıktan sonra kaçıyordu.
Tecavüzler başladı
Birkaç saat sonra farklı bir evin kapısını açan 20 yaşlarında genç kız Cengiz’in yeni kurbanı oluyordu. Aynı yöntemle eve giren genç adam, bu kez kendisine karşılık veren kurbanıyla boğuşmak zorunda kalıyordu. Birkaç saniye sonra genç kıza tokat vurarak bayıltan Cengiz, kurbanının elini ve ayaklarını bağlayarak önce tecavüz ediyor daha sonra evdeki ziynet eşyalarını cebine koyarak oradan ayrılıyordu.
Cengiz artık suç makinesi haline gelmişti. Eşiyle sohbet ederken, hatta aynı yastığa baş koyduklarında dahi, bir gün sonranın planını yapıyordu. Hamile eşi yaşananlardan habersiz kocasının ona gösterdiği ilgiye şaşırıyor, harcadığı paraları günlük işlerden kazandığını düşünüyordu.
O artık, soygunları hayatının bir parçası haline getiriyor, sabah karısını yolcu ettikten sonra evden çıkıp kapı kapı kurban aramaya başlıyordu. Önceliği, işlediği suç yerlerinin birbirinden uzak olmasıydı. Çünkü polislerin o bölgelerde güvenlik önlemlerini artıracağını biliyordu. Daha çok yeni yapılan ve zengin ailelerin oturduğunu düşündüğü binaları tercih ediyor, kurbanlarını buralardan seçiyordu. Girdiği ilk binada bu kez 40 yaşlarındaki bir kadına bıçak zoruyla önce tecavüz eden Cengiz, ziynet eşyalarını aldıktan sonra evden kaçıyordu.
Saatler sonra bu kez 31 yaşındaki kadına tecavüz ediyor, evdeki iki bilezik, kolye ve yüzükleri alarak günü tamamlıyordu. Genç adam, artık soygunla yetinmiyor girdiği evlerde kadınlara tecavüz de ediyordu.
Kadınların korkulu rüyası oldu
Bir gün dahi ara vermeden devam eden soygun ve tecavüzler beşinci gününe gelmişti. Keçiören’de halk arasında dalga dalga yayılan söylentiler özellikle evlerinde tek yaşayan kadınları tedirgin ediyor, yabancılara kapıyı açmıyorlardı. Buna rağmen Cengiz hiçbir pişmanlık duymuyor, içindeki şeytanla koşar adım çıkmaza doğru gidiyordu.
İyice kontrolden çıkan genç adam, taktiğini değiştirmeden girdiği evde, iki yaşındaki çocuğunun gözleri önünde 27 yaşındaki anneye tecavüz ediyordu. Vahşi olay sonrası Cengiz, bu kez evden hiçbir ziynet eşyası almadan kaçıyor ve saatlerce sokaklarda dolaşıyordu.
Hamile kadına tecavüz edemedi
Akşam olduğunda ise girdiği başka bir evde kapıyı açan 26 yaşındaki kadının hamile olması onu Cengiz’in tecavüzünden kurtarıyordu. Hamile eşini aklına getiren suç makinesi, pişmanlık yaşayıp burayı terk ediyor ve evinin yolunu tutuyordu.
Bu arada Ankara Emniyet Müdürlüğü, seri tecavüz ve soygunların failinin yakalanması için yüzlerce polisi bölgede görevlendiriyor, kurbanların ifadeleri doğrultusunda çizilen eşkal tüm birimlere dağıtılıyordu. 4 tecavüz ve 7 soygun gerçekleşmiş, ancak olayın failiyle ilgili somut bir bilgi elde yoktu. Bilinen tek şey, suç makinesinin kurbanlarını kadınlardan seçtiği ve anketör olarak evlere girdiğiydi. Emniyet, Keçiören’de neredeyse tüm caddelere çeşitli meslek gruplarının kılığında polisler yerleştirdi.
Piyangocu kılığındaki polis yakaladı
Cengiz sonun başlangıcına yaklaştığından habersiz o gün yine sabah erken saatlerde evden çıkarak Keçiören’in yolunu tutuyordu. Aynı yöntemle girdiği evdeki kadını önce taciz ediyor sonrasında soygunu gerçekleştirip kaçıyordu. Kadının ihbarı üzerine yüzlerce polis cadde ve sokaklarda eşkal üzerinde çalışmaya başlıyordu. Olaydan birkaç saat sonra kalabalık bir caddede gezen Cengiz, evine giden genç bir kadını adım adım takip ediyordu. Bu sırada milli piyangocu kılığındaki bir polis, uzmanların çizdiği resimdeki kişinin Cengiz’in eşkaliyle uyduğunu fark ederek, şüpheliyi takibe alıyordu. Kadının yaşadığı binaya kadar gelen Cengiz, dikkatli polisin kendisini izlediğinden habersiz genç kadına bina içinde anket sorularını yönetmeye başladığı sırada, gözaltına alınıyordu.
İtiraf etti
Yakalandığında adeta şok olan Cengiz, polise neden gözaltına alındığını soruyor, ancak herhangi bir cevap alamıyordu. Genç adam, emniyete getirildiğinde hakkındaki suçlamaları ilk önce kabul etmese de, tecavüz ettiği kurbanların kendisini teşhis etmesi üzerine itirafları ardı ardına sıralıyordu.
İki gün emniyette ifade veren Cengiz, yaptıklarından çok pişman olduğunu, soygunları doğacak bebekleri için gerçekleştirdiğini anlatıyor, tecavüzler için ise “Tahrik oluyordum” diyordu.
Emniyet çıkışında kendisini görüntüleyen gazetecilere, “Eşimi çok seviyorum” diye bağıran Cengiz, dava süresince toplanan delillerle suçlu bulunuyordu. Cengiz, 4 tecavüz ve 8 ayrı soygundan tam 121 yıl hapis cezasına çarptırılıyordu.