Arzu ÇETİK/İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2008 15:07
İZMİR Tabip Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 13 bebeğin ölümü ile ilgili olarak faturanın hekimlere ve sağlık çalışanlarına çıkarılmaması gerektiğini ifade ederek, sorumluluğun Sağlık Bakanlığı'nda olduğunu ileri sürdü.
Dr. Kaptaner, Türkiye'de yenidoğan uzmanının yetersiz olduğunu, buna ilişkin sınav açılmadığını ve çoğul gebeliklerin sıkça görüldüğü tüp bebek merkezlerine dikkat çekti.
İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner, Genel Sekreter Dr. Mete Güzelant ile birlikte Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşanan 13 bebek ölümü ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Dr. Kaptaner, tıp camiası olarak tüm hekimlerin, Tepecik ve Eğitim Araştırma Hastanesi'ndeki sağlık çalışanlarının büyük bir üzüntü ve acı içinde olduğunu, ailelerin acısını paylaştıklarını ve onlara sabır dilediklerini söyledi. Dr. Kaptaner, “Bizler hekimler olarak artık bu acılara tahammül edemez duruma geldik. Burada yukarıdan aşağıya sorumlu ve suçlu arayacaksak, inanınız ki hekimlerin sırası en alttadır. Bir sorumluluk olduğunda en üst düzeyden ele alınır. Burada da en başta sorumlu Sağlık Bakanlığı'dır” dedi. İzmir'de yenidoğan premetüre servisi, yoğunbakımı olarak tüm Ege Bölgesi'ne hitap eden iki büyük klinik olduğunu, bunlardan birisinin Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, diğerinin Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi olduğuna dikkat çeken Dr. Kaptaner, “Bu iki hastanenin yoğun bakım üniteleri bütün Ege Bölgesi'nin yoğun hasta başvurusu ile karşı karşıya kalmış ve bunun altında ezilmiş durumdadır. Bu iki kliniğin de altyapısı bütün Ege'nin bu konudaki talebine karşılık veremez durumdadır” dedi. Eksiklere ilişkin daha önce de uyarılar yaptıklarını ifade eden Dr. Kaptaner, yüzde 90'ının dikkate alınmadığını söyledi.
FATURAYI HEKİMLERE ÇIKARMAYIN
İzmir Tabip Odası Başkanı ve Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi hekimi olarak, faturanın hekimlere, sağlık çalışanlarına çıkarılmaması gerektiğini savunan Dr. Kaptaner, “En büyük acıyı hekimler, hemşireler yaşıyor. Faturanın meslektaşlarımıza çıkarılmasına karşıyım. Vatandaşlar doğru bilgilendirilmeli. Yenidoğan ve prematüre bölümün biri yenidoğan uzmanı olmak üzere iki uzmanı yanındaki asistan hekimler ve diğer sağlık çalışanları, gerekse Tepecik'te gerekse İzmir camiasında iki üç tane insanlık ve hekimlik değerleri bakımından örnek doktor söyleyin derseniz bizim söyleyeceğimiz ilk 3-4 insanın, hekimin içindedir bu arkadaşlar. Bu gerçeği görelim. Bu yoğun baskının altında ezilmiş, özellikle Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ne parayla ne de başka değerlerle ölçülemez düzeyde hizmet vermek için çabalayan meslektaşlarımız görev yapıyor” diye konuştu.
BU POLİTİKALARIN KARŞILIĞI ÖLÜM
Türkiye'de her yıl 1 milyon 400 bin bebek doğduğunu, bunun 38 bininin 1r yaşını doldurmadan öldüğünü belirten Dr. Kaptaner, bir ayını doldurmadan yani yenidoğan döneminde ise 22 bin bebeğin öldüğüne, Türkiye'nin binde 21.7 bebek ölüm oranı ile Suriye, Bulgaristan ve Irak'tan daha kötü durumda olduğuna dikkat çekti. Tüp bebek merkezlerinin de karlı bir alan olduğu için yaygınlaştığına işaret eden Dr. Kaptaner, “Buralarda yaygın biçimde çoklu gebeliklerle karşı karşıyayız. Çoklu gebelik oldukça prematüre doğum riski artıyor. Ancak Türkiye'de sadece 150 civarında yenidoğan uzmanımız var. Yenidoğan ünitelerinin sayısı, yenidoğan uzmanı sayımız yetersiz. Uzun süredir yenidoğan uzmanı yetiştirilmek üzere yan dal uzmanlık sınavı yapılmadı. Sınav açılmıyor. Atama yapılıyor. Başbakan ‘doğurun’ diyor. Türkiye yoksullaşıyor, gelir düzeyi düşüyor. Bunun sağlık alanındaki karşılığı şu; doğurun, yeterli beslenemeyin, sağlık hizmetlerini yeterli almayın, sonucunda da yüzlerce prematüre bebek. Altyapı yetersiz. Bu riskli doğumları karşılayacak yenidoğan uzmanı yetersiz. Bu iktidarın sağlık politikalarının karşılığı ölüm olacaktır. Sağlık alanı günü birlik politikalara benzemiyor. Faturası ağır oluyor” diye konuştu.
KAMUOYU ÖNYARGISIZ TATMİN EDİLMELİ
Sağlık Bakanlığı'nın inceleme konusundaki tutumuna da dikkat çeken Dr. Kaptaner şunları söyledi:
“Bilim insanlarımızın tabii ki gerçekleri açıklayacağına inanıyoruz. Bu konuda şüphemiz yok. Ancak bunu bilim camiası bu şekilde değerlendirebilir. Kamuoyu bunu bu şekilde değerlendirmez. Televizyonlarda izliyoruz. Yurttaşlarımız 'Hem hakimsiniz hem savcısınız hem avukatsınız' diyor. Doğrudur. Böyle bir bilim kuruluna gönül istiyor ki en azından kamuoyu vicdanını önyargısız biçimde tatmin etmek için Tabip Odası'ndan, Türk Tabipleri Birliği'nden, altyapı incelemek için bir teknik destek, nispeten kamuoyu tarafından objektif olarak algılanabilecek kurumlardan da temsilciler konulmalı ve raporlar kamuoyu tarafından daha uygun bir biçimde vicdanları tatmin edecek biçimde açıklanmalı. Bu talebi de Sağlık Bakanlığı ve Müdürlüğü'ne ileteceğiz. Gerekirse yeni bir inceleme kurulu ile bu çalışmayı yapacağız. Yoksa siz açıkladığınız zaman ‘hem senin hastanen, hem soruşturmayı da sen yapıyorsun’ diye haklı olarak değerlendirilir.”
Dr. Kaptaner, ayrıca bilim kurulunun yaptığı açıklamanın da erken olduğunu savunarak, olayın yüzde 30'u ile ilgili gerçeğin açıklanabileceğini, hepsinin gerçek olduğunun kabul edilmesi halinde bile kamuoyu vicdanını rahatlatmayacağını iddia etti.