Güncelleme Tarihi:
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), 11 milletvekili ve DTK Genel BaÅŸkanı Ahmet Türk ile Genel BaÅŸkan Yardımcısı Aysel TuÄŸluk’un da katılımıyla, Diyarbakır Ä°stasyon Meydanı’nda akÅŸam düzenlenen mitingde gövde gösterisi yaptı. DTK Genel BaÅŸkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, DTK Genel BaÅŸkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel TuÄŸluk, BDP Hakkari Milletvekilleri Selahattin DemirtaÅŸ ve Adil Kurt, Diyarbakır Milletvekilleri Nursel AydoÄŸan, Emine Ayna ve Altan Tan, Åžanlıurfa Milletvekili Ä°brahim Binici, Batman Milletvekilleri Ayla Akat Ata ve Bengi Yıldız, Bingöl Milletvekili Dr. Ä°dris Baluken, Mardin Bağımsız Milletvekili Süryani Asıllı Erol Dora, Van Milletvekili Özdal Uçer, BDP’nin eski bazı milletvekilleri ile Diyarbakır BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Osman Baydemir, Sur Belediye BaÅŸkanı Abdullah DemirbaÅŸ ile bazı sivil toplum örgütü temsileri, tek tek platforma çaÄŸrılarak halkı zafer iÅŸareti yaparak selamladı.Â
Yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı miting öncesi mahalli sanatçıların verdiği konserden sonra sırasıyla BDP İl Başkanı Mehmet Ali Aydın, BDP Genel Başkan Yardımcısı Filiz Koçali ile DTK Genel Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, birer konuşma yaptı.
İl Başkanı Aydın’ın Kürtçe yaptığı kısa konuşmadan sonra sözü alan BDP Genel Başkan Yardımcısı Filiz Koçali, önceki gün Tunceli’de güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada ölen Mazlum Erenci adlı PKK’lının Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru olduğunu belirterek, "Mazlum Erenci, hepimizin çocuğu dün toprağa verildi. O bir TMK mağduru çocuktu. Aylarını cezaevinde geçirdikten sonra, özgürlüğün dağlarda olacağı inancıyla çekip gitti. Siirt’e bugün panzer sivil aracı ezdi 3 küçük yavrumuzu kaybettik. Siirt’e sivil araçtan daha çok panzer var. Orası adeta bir savaş şehri gibi" dedi.
BDP MÄ°TÄ°NGÄ°NDE ÅžEHÄ°T ASKERÄ° KONUÅžTU
Bugün sabah saatlerinde PKK saldırısı sonucu, Onbaşı Deniz Bacanak’ın da şehit olduğunu hatırlatan Koçali, "Bingöl’de de bir askerin ölümünü üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Ama yetmiyor, yine bugün gazete haberlerinde Muş Bulanak’ta askeri operasyon başlamış. Şimdi nedir bu? Biz tek birşeyi söylüyoruz Sayın Erdoğan; şimdi bunlardan sonra gelip buradan helallik isteyecekmisin? Bunca katliama, bunca baskıdan sonra, helalik verecekmiyiz? Biz onlara diyoruz ki açık olun, çüzümden yanımısınız, değilmisiniz? Tek kelime ile bize cevap verin. Ortada çok büyük bir hukuk katliamı var, hak gaspı var. Bu halkın seçtiği milletvekilliğini gasp ettiler. Biz ki nasıl badirelerden geçtik, seçim barajını yıktık geçtik. Bakın sadece seçim sürecinde 2 bin arkadaşımız gözaltına alındı, bini tutuklandı. BDP yöneticisi seçmeni 3 bin kişi cezaevinde. Bütün dünya hayretler içerisinde bizi izledi. Bu hesap, kitap nasıl yapılır? Diyarbakır nasıl 6’ya bölünür? Nasıl bu halk bu kadar bilinçli oy kullanır. Şimdi inanın ki, şu kalabalığa da hayret ediyorlar. Çünkü bu yaz gününde herkes piknikte, deniz kenarında iken biz hakkımızın peşine düştük" diye konuştu.
GRUP TOPLANTILARI HER SALI SAAT 12.00’DE DİYARBAKIR’DA YAPILACAK
Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) davasından tutukluyken Diyarbakır’da bağımsız milletvekilli olarak seçilen ancak YSK tarafından milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle’nin durumu ile Başbakan Erdoğan’ın 2002 seçimlerindeki durumunu karşılaştıran Koçali, "Başbakan diyor ki, ’gelmezlerse gelmesinler, biz kendi anayasımızı kendimiz yaparız.’ Eee, Başbakan sen tek başına anayasa yaptığında, biz elimizi kolumuz bağlı duracak mıyız? Durmayız. Biz Meclis grubu toplantımızı Salı günü saat 12.00’da burada yapıyoruz. O Meclis’e gidene kadar biz Diyarbakır’dayız, toplantılarımızı burada yapacağız. Biz kritik bir sürecin eşiğindeyiz. Biliyoruz çözüm çok yakın, özgürlük çok yakın. Çünkü, onun mücadelesini bu halk verdi" dedi.
’YA 36 YA HİÇ’
Koçali, Abdullah Öcalan’ın, çatışmasızlık süresini 15 Temmuz tarihine kadar ertelediğini hatırlatarak, "Şimdi bir tarih var, 15 Temmuz. Elbette İmralı’da yapılan görüşmeleri çok önemli buluyoruz. Ama o görüşmeler öyle bir aşamaya geldi ki, ya o protokoller hayata geçirilecek, ya da o protokoller bir kağıt parçası halini alacak. Biz diyoruz ki, biz çözüme varız. O protokollerin gereğini yerine getirin, Meclis’i açık tutun, birlikte tartışalım, çözüme hep birlikte bir adım daha yaklaşalım. Ama bilesiniz, bu yolu denemezseniz, bu halk çaresiz değildir. Bugüne kadar özgürlüğünü nasıl ilmek ilmek ördüyse, bugünden sonra da örer. Başbakan, ’Paşa paşa gelecekler’ demiş. Başbakan sen bizi tanımıyor musun? Biz bugüne kadar boyun eğdik mi? Eğmedik. Bizde böyle halk gücü olunca, biz boyun eğip paşa paşa senin o Meclisine gelmeyiz Başbakan, bunu bilesin. Biz dedik ki, ya 36 ya hiç. Bu mitinglerimizi başka illerde de sürdüreceğiz" diye konuştu.
’YA O GELECEK YADA BİZ ONUN YANINA GİDECEĞİZ’
DTK Genel Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk de, Kürtçe başladığını konuşmasını Kürtçe tamamladı. Senelerdir özgürlük mücadelesinin kavgasını verdiklerini kaydeden Türk, "Çok açık söyleyeyim özgürlük mücadelesinin savaşını veriyoruz. Bu savaş, halkımızın savaşıdır. Bu mücadele, halkımızın mücadelesidir. Halklar istediği zaman bunu başaracaktır, gerçekleştirecektir. Tarih bunu bize söylüyor, bunu bize öğretmiştir. Bu nedenle diyorum ne yaparsanız yapın, Kürt halkı taleplerini, gerçekleştirmek için mücadelesini sürdürecek ve siz de bu halkın gücünü göreceksiniz, tanıyacaksınız. Söz veriyoruz, sonuna kadar Hatip Dicle ile beraber olacağız. Ya o yanımızda olacak, yada biz onun yanında olacağız. Bunun çok iyi bilinmesi lazım" dedi.
’BAŞBAKAN TEHDİT EDİYOR AMA ARTIK KORKMUYORUZ’
Başbakan Erdoğan’ın tehdit ettiğini öne süren Türk, Kürt halkının artık tehditlerden korkmadığını herkese ispatladığını belirterek şunları söyledi:
"Sayın Erdoğan, tehditlere başladı. Sayın Erdoğan, bu halk 12 Eylülleri gördü, zulmü gördü, işkenceleri gördü, faili meçhulleri yaşadı. Eğer tehdidiniz para etseydi bugün bu meydanda halk ayakta olmazdı. Demek ki tehditleriniz ancak bize güç verir. Kararlarımızı aldık, oluşturduk. BDP bundan sonra, grup toplantılarını halkı ile birlikte gerçekleştirecek. Sizlerle birlikte mücadelesini, azmini, süreçle ilgili değerlendirmelerini sizlerle birlikte yapacak ve Kürdistan’da kararlar oluşturacaktır. 1994’leri yaşadık, o zaman bizi parlamentodan atıp, zindanlara gönderdiler. Yine 7-8 partimiz kapatıldı. Anayasa Mahkemesi tarafından son olarak yine partimiz kapatıldı ve milletvekilliklerimiz düşürüldü. Ama buna rağmen, demokratik siyasette hep ısrar ettik. Sorunlarımızı tartışamazsak, Kürt sorunun adil, eşitlikçi bir anlayışla çözümünü sağlayamazsak, fikirlerimizi ortaya koyamazsak, düşüncelerimizi açıklayamazsak ve ötekileştiren bir mantıkla karşı karşıya gelirsek, bizim yerimiz burasıdır. Oraya gitmeyiz, orda hayır yok çünkü. Ama barış, toplumsal uzlaşı, diyalog ve müzakere için bir çabayı görürsek, elbette ki amacımız onurlu barıştır. Buna bütün gücümüzle katkı sunarız. Ama teslimiyetçi anlayışa hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Bunun iyi bilinmesi gerekiyor. Evet barışa hazırız diyoruz ama, barış kapılarını kapatırsanız Kürtler, alternatifini yaratacaktır."
MADIMAK VE ÇORUM KATLİAMLARINI ANDI
Konuşmasının son bölümünde, Sivas’ta dün düzenlenen Madımak olayı anma törenine de değinen Türk, "2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta Madımak Oteli’nde Türkiye’nin vicdanı olan Aleviler katledildi, aydınlarımız katledildi. Ama, bugüne kadar failleri ve o suikasti düzenleyenler ortaya çıkarılmadı. Aradan yıllar geçmesine rağmen bugün onları anmak için bu hükümet bu devlet izin vermiyor. Ben o şehitleri buradan saygıyla anıyorum. Aynı şekilde 1980 yıllarında Çorum’da inançlarından, inanışlarından, felsefelerinden dolayı Alevi kardeşlerimiz katledildi. Onları da saygıyla anıyorum. Bu ülkede her inancın, fikren, kültürün, kendisini özgürce ifade edebilmesi için mücadele veriyoruz. Bizim mücadelemiz sadece Kürt mücadelesi değil, insanlık mücadelesidir, halkların mücadelesidir" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların yapıldığı İstasyon Meydanı’nda bulunan İmam Hatip Lisesi öğrenci yurdunda kalan öğrenciler de konuşmaları balkona çıkarak dinledi.
Etkinliğin ardından DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, BDP’li milletvekilleri ile birlikte önceki gün Tunceli’de güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada öldürülen Mazluk Erenci için kurulan yasevine gitti. Mitinge katılanlar da yürüyerek gittikleri taziye evi önünde "Şehitler ölmez" sloganı attı. Kalabalık grubun önünden geçtiği Bağlar Polis Karakolu önünde güvenlik önlemi alan çevik kuvvet polisi ile yürüyenler arasında koruma duvarı oluşturan bazı partililer, gerginlik çıkmaması için büyük çaba gösterdi.