Güncelleme Tarihi:
İşte Başbakan'ın konuşmasından satır başları:
Konuşmamın hemen başında geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz, siyasete olduğu kadar fikir dünyamızda da önemli katkılar sağlamış değerli büyüğümüz Bahri Zengin beye Allah’tan rahmet temenni ediyor ve bir kez daha başsağlığı diliyorum.
9 Kasım Çarşamba akşamı meydana gelen depremde 40 vatandaşımızı kaybettik. Herkes konuşuyor, niye böyle yapılmadı, niye şöyle yapılmadı. İşte haber verildiği için 22 binada kimse yoktu. Buralara da insanlar yerleştirilseydi felaketin boyutu farklı olurdu.
TARİHİMİZDE GÖRÜLMEDİ
Van depremi sonrası tarihimizde görülmemiş bir müdahale gerçekleşti.
Hedefimiz Ağustos sonuna kadar kalıcı konutları yapmak suretiyle, onları bitirmek suretiyle inşallah Van merkezde ve Erciş’te çok daha farklı bir kentsel dönüşümü gerçekleştirmiş olacağız.
Van depremi gerek milletimiz gerekse hükümetimiz için çok büyük bir imtihan oldu. Şunu samimiyetle ifade etmek durumundayım. Cuma günü Van’da bizzat müşade ettim. Van’daki depremzedeler büyük bir sağ duyu ile oradaki çalışmalara yardımcı oluyor. Hem 74 milyonun, hem de hükümetin çok büyük gayretlerle çalıştığını kendileri de görüyorlar.
Vanlı kardeşlerimizin yalnız olmadıklarını, yalnız bırakılmayacaklarını kendilerine hissettirmek için büyük bir çaba içerisindeyiz. Elbette bu boyutta bir afet karşısında eksikliklerde olabiliyor. Eksiklerimizi de süratle kapatmaya çalışıyor.
1903’te Malazgirt’te 2626 kişi hayatını kaybetti. 1930’da Hakkari’de 2514 kişi hayatını kaybetti. 1939’da Erzincan’da kışın en soğuk günlerinde 26 Aralık’ta deprem oldu ve 32962 kişi hayatını kaybetti. 1942’de Niksar’da 3000 kişi, 1943’te Tosya’da 2824 kişi.
Bu sefer tarihimizde görülmemiş bir şekilde hızlı bir müdahale gerçekleşti. Depremde bizi farklı hüzünlere sevk eden olaylar da yaşandı. Japonya’dan depremzedelere yardım için gelen otel enkazında hayatını kaybeden Miyazaki’yi bir kez daha şükranla anıyorum. Annesine, Japon devletine ve halkına da taziye mesajlarımı bir kez daha iletiyorum.
Yine aynı enkazda yaralanan Japon dostumuz, az önce telefonla kendisiyle görüştüm. Acil şifalar diliyorum. DHA muhabirleri Sabahattin Yılmaz ve Cem Emir’e de Allahtan rahmet diliyorum. DHA çalışanları ve basın camiasına da taziye mesajlarımı tekrar iletiyorum.
DAĞITIMLARI İZLEDİM
Ama üç bina, ikisi otel burada ne yazık ki 40 vatandaşımızı kaybettik. İlk depremin olduğu gün beraberimde bakan arkadaşlarımla deprem bölgesine ulaştık. Erciş ve Van merkezde hem arama kurtarma çalışmalarını yerinde fırsatını bulduk hem de yardım dağıtımına yönelik yerinde müşaadelerim oldu. Aynı zamanda ilk anda gelen çadırların dağıtımını izledim.
Geçtiğimiz Cumartesi günü de 10 bakan arkadaşımla birlikte hem Erciş’te hem Van merkezdeki çalışmaları bir kez daha yerinde inceledik, tespitlerimizi yaptık. Burada depremle ilgili son bilgileri, oradaki merkezde basına arkadaşlarım paylaştı. Şimdi bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum.
71 BİN ÇADIR HİZMETE SUNULDU
Şu anda olgunlaşmış bir neticeyi paylaşmakta fayda görüyorum. 23 Ekim ve 9 Kasım’daki depremlerde 644 vatandaşımızı kaybettik. Yine bu iki depremde enkaz altından 252 vatandaşımız yaralı olarak kurtarıldı. Şu anda bölgede 4374 kamu görevlisi depremzedelere hizmet veriyor. Bölgede şu ana kadar 71 bin çadır, 330 bin battaniye dağıttık. 60 konteynır ve 2 bin 300 mevlana evi de depremzedelerin hizmetine sunuldu.
Tabi kar yağışı oradaki çalışmaları zorlaştırıyor ve yaşam koşulları da tabi ki zorlaşmaya başladı. Cumartesi günkü incelemelerin ardından bölgede prefabrik ev sevkıyatına hız verdik.
Yine Cumartesi günü önemli bir karar alarak, Adana, Mersin, İskenderun ve İstanbul’daki kamu sosyal tesislerini depremzedelerin kullanımına açtık. Türkiye genelinde nerede kamu kurum ve kuruluşlarına ait misafirhaneler varsa bunların hepsini açmış bulundayız.
17 MİLYON LİRA HARCADIK
Şu anda günde bazı vatandaşlarımız otobüsle gitmek istiyorlar. Ortalama 30 yolcu otobüsüyle depremzedeleri taşıyoruz. Tabi bunu yaparken eğitim noktasındaki tedbirlerimizi de aldık ve yavrularımızın oralardaki ilköğretimde olsun, orta öğretimde olsun okullarına devam etme imkanlarını sağlıyoruz.
Depremin yaralarını sarmak, hayatlarını kolaylaştırmak için de bazı tedbirlerimizi de güncelledik. Başbakanlık kaynaklarından acil yardım ödeneği olarak şu ana kadar 17 milyonu aşkın bir rakamı yetkili mercilerine havale ettik. Toplam yardım miktarı 200 milyon liraya ulaşmış durumda. AK Parti Meclis grubumuzda van depremi için kampanya başlattı bu kampanyada da 417 bin lira yardım toplandı.
BORÇLAR ERTELENDİ
Van’ın tamamı, Bitlis’in Adilcevaz ve Ağrı’nın Patnos ilçelerinde vatandaşlarımızın vergi borçlarını bir yıl boyunca erteledik. Deprem bölgesinde çiftçilerin kredi borçları bir yıl boyunca faizsiz olarak ertelendi.
Depremde hayatını kaybeden 66 öğretmenimizin tamamının ailelerine aylık bağlanmasını mümkün hale getiriyoruz.
Yaralanan ve sakat kalanlara verilecek protez gibi tedavi araçları için de katılım payı alınmayacak. Enerji ve Tabi Kaynaklar bakanlığımız, elektrik borçlarını bir yıl süreyle erteledi.
Depremden zarar görmüş olsun yada olmasın Van genelindeki tüm esnafımıza sıfır faizle bir yıl geri ödemesiz, üç yıl vadeli 30 bin lira üst limitli kredi vereceğiz.
VAN 2014’TE BÜYÜKŞEHİR OLACAK
Tabi bir çok spekülatif çalışmalar var. Ana muhalefetin başkanı gidiyor yapacağı bir şey yok ya, ortalığı karıştırıyor. Ne diyor? Erciş il olmalıdır.
Yani il olduğu zaman ne kazanacak bunu falan düşünmüş değil. Böyle popülist yaklaşımlarla sizi il yapacağız diyenlerin il yaptıkları yerleri görüyoruz. Ama ilçe dahi olsa eğer başarılı bir yönetim varsa oraların nerelere taşıdığını görüyoruz.
Biz Van’ı ne ilan ettik? 2014’te Van Büyükşehir olacak dedik. Erciş’te ilçe olacak. Bugün İstanbul’un gelişen ilçeleri neyse, yarın Erciş’te böyle bir ilçe haline gelecek.
Ama bunları hiç düşünmeden, ağzı olan konuşuyor ya orada da. “Bak size gayet güzel bir proje ürettim nedir bu proje? Erciş il olmalıdır.” Böyle kolaycılık olmaz.
Biz konuşmadan orada vatandaşımız konuştu. Ağzı olan konuşuyor dedi.
AFET BÖLGESİ OLURSA ÇİVİ BİLE ÇAKAMAZSINIZ
Birisi çıktı afet bölgesi ilan edilsin dedi. Şu andaki mevzuatımızda siz bir yeri afet bölgesi ilan ettiğiniz zaman, orada bir çivi dahi çakamazsınız. Ha nedir? Belediyelere giden para biraz artacak ya o para geldiği zaman ondan da ne yapılacağını biliyorsunuz zaten. Şu anda Van merkezde biz belediyenin yaptığı çalışmalarını görüyoruz. Neler yaptığı ortada. Sadece popülizm, ideolojik yaklaşım tarzı. Bakıyorsunuz belediyenin imkanları oralarda kullanılıyor.
EURO BÖLGESİNİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR
Euro bölgesini zor günler bekliyor. Atılacak adımların niteliği kadar, bunların kararlılıkla bir an önce yapılması da son derece önemlidir. AB’nin bugün her zamankinden fazla ortak mekanizmalara ihtiyacı var.Küresel ekonomide nasıl ortaksa çözümlerde ortak. Avrupalı liderlerin buna göre çalışmalarını tavsiye ediyoruz.
SURİYE'DE TÜRK TEMSİLCİLİKLERİ HEDEF ALINDI
Suriye ile ilgili olarak önemli gelişmeler oldu. Arap Ligi 16 Ekim’deki toplantısında Suriye’den bazı şartların karşılanması istemiş, Suriye yönetimi de bunu kabul etmişti. Arap ligine adımlar atacağı sözünü veren Esad yönetimi kan akıtmaya devam etti. 12 Kasım’da Kahire toplantısında Arap Ligi Suriye’nin bu güven vermeyen tavrını değerlendirdi ve kararlarını duyurdu. Arap Ligi şartlar yerine getirilene kadar Suriye’nin toplantılara ve çalışmalara katılmasının askıya alındığını duyurdu. Arap Ligi’nin Kahire zirvesinde Suriye hükümetine karşılık ekonomik ve siyasi tedbirlerinin alınması, Şam’daki büyükelçilerin çekilmesi değerlendirildi.
Suriye yönetimi en son Arap Ligi’ne karşı sergilediği tavırı düzeltmek yerine şiddetin boyutunu ülkesindeki yabancı temsilcilere yöneltmek gibi bir yanlışın içine girdi. Türkiye’nin temsilcilikleri bu saldırılarda hedef alındı.
Biz öncelikle bu saldırıları şiddetle kınadık, diplomatik temsilciliklerin güvenliği için derhal çağrıda bulunduk. Suriye’ye bir nota tevdii edildi. Şam büyükelçiliğinde görevli personelin bir kısmı ile ailelerini tahliye ettik. Tabi bizi asıl üzen nokta, Laskiye’de bazı kendini bilmezler tarafından, Türkiye bayrağına yönelik yapılan çirkin saldırı girişimi olmuştur.
TÜRK BAYRAĞI'NA UZANAN EL GEREKEN CEVABI ALACAKTIR
Şunu buradan Esad yönetimine açık açık ifade ediyorum. Tarih boyunca, Ay yıldızlı Türk Bayrağı’na uzanan her el cevabını almıştır. Ben şuna da çok eminim. Ay yıldızlı Türk Bayrağı milletimiz için olduğu kadar Suriye’nin kardeş halkı için de en az o kadar aziz ve kutsaldır. Bu şu andaki yönetimi için bir anlam ifade etmeyebilir, ama ben inanıyorum ki gerçek manada Türkiye’yi kardeş bilen Suriye halkı yönetimle aynı şeyleri paylaşmıyorum.
BEŞAR, TÜRK BAYRAĞI'NA SALDIRANLARI BULMAK ZORUNDASIN
Alçağın, kışkırtmalara neticesinde ortaya koyduğu bir eylemdir. Yabancı diplomatları korumak her ülkenin onurudur namusudur. Dolayısıyla Suriye yönetimi bu görevini yerine getirmek durumundadır. Esad yönetimine bir kez de buradan sesleniyorum. Türkiye temsilciliklerine ve Türk Bayrağı’na yönelik saygısızlığı tekrar kınıyoruz. Sorumluların derhal bulunmasını bekliyoruz. Cezaevlerinde hapislerinde yüzlerce tutuklu bulunan Beşar, sen Türk Bayrağı’na saldıranları da bulup gereken cezayı vermek durumundasın.
ESAD O SAYFAYI AÇMAYA DOĞRU GİDİYORSUN
Halkına savaş açan liderlerin trajik sonlarını Beşar Esad’da görmelidir. Zulüm ile adab olunmaz, mazlumun kanı üzerine gelecek inşa edilmez. Aksi takdirde tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar.Ve Esad sen de şu anda o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun. Mazlumların ahını alanlar bunu elbet öderler.
Çok geç olmadan sağ duyunun ve aklı selimin sesine kulak verilmelidir. Yanlışa kulak verenler sadece kendileri kaybetmezler ülkelerine de kaybetmezler. Biz Suriye’nin Suriye’li kardeşlerimizin sıkıntıya düşmesini kesinlikle arzu etmeyiz. Süreç nasıl gelişirse gelişsin. Biz asla Suriye halkını yalnız bırakmayacağız.
Suriye’ye iki heyet gönderen CHP, maalesef Suriye yönetimi üzerinden, hükümetimizi eleştirmiş ve ‘Suriye pirüpak’ demişti. 'Burada herhangi bir şey yok' demişti. CHP, Beşar Esad’ın benimle ilgili yönelttiği ağır ifadeleri gelip bunları burada siyaset malzemesi yaptılar.
TEZGAHA GELDİ
Her şeyden önce bir genel başkan bin düşünmeli, bir konuşmalı. Buna tezgaha gelmek derler. Tekrar tezgaha geldi. Zaten bütün gündemi böyle oluşuyor. Biz bu yüzden ana muhalefetin başında ciddi bir genel başkan göremiyoruz.
Hiçbir örgüt milletin iradesinin üzerinde değildir. demokrasi üzerindeki gölgeyi asla kabul etmiyoruz. Demokrasi üzerindeki her türlü vesayeti reddediyor, elimizin tersiyle itiyor ve karşısında olacağımızı buranda bir kez daha vurguluyorum.
CHP'NİN YENİ GENEL BAŞKANI O VESAYETİN BİR ÜRÜNÜ
Birileri çıkıp AK Parti vesayeti var diyorlar. Statükonun psikolojik harekatına neferlik ettiklerinin farkına varsınlar. Takiye yapıyor dediler. Yanıldılar. Gizli gündemi var dediler. Yanıldılar. Sivil dikta rejimi çığırtkanlığı yapanlarda yanılıyorlar. CHP vesayeti statükoyu 9 yıl boyunca muhafaza etmiştir.
KILIÇDAROĞLU TOPLAMA KAMPININ NE DEMEK OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİR
Aslında kendisinin, yani CHP’nin de nasıl bir cesayet altında olduğunu topluma ispat etti. CHP’nin yeni genel başkanı, işte o vesayetin bir ürünü, bir tasarımıdır. Nitekim 22 Haziran seçimlerinde, CHP genel başkanı, kendi listelerinden Ergenekon zanlılarını neticesini bile bile göre göre kaçırmamıştır. Yine Ergenekon’un avukatı olduğunu açıklayan bir kişi, nerede o Ergenekon üye olacağız diyen CHP, Silivri’deki mahkemeye tiyatro benzetmesini yapmışlardır. Bağımsız mahkemeleri vicdansız olarak nitelemek CHP için talihsizlikten başka bir şey değildir.
Silivri Cezaevi’ni toplama kampı olarak ilan eden Kılıçdaroğlu, toplama kampının ne demek olduğu siz çok iyi bilirsiniz. CHP zihniyeti eğer toplama kampı oluşturmak varsa, bu ülkenin tarihinde onlar bunu çok iyi yapmışlardır. Türkiye’ninher yerinde bu toplama kamplarını yapmışlardır. İnim inim inletmişlerdir, o işkenceler tarih yazmıştır. Kılıçdaroğlu senin dedelerinde çok bilir.
BEN MERCEDES'E DEĞİL AUDİ'YE BİNİYORUM
Suç örgütlerine avukatlık yapan, üye olmak için can atan CHP, Meclis Genel Kurulu’nu da terörize etmekten kaçınmıyor.
Geçen olan hadise. Çıkıyor Meclis kürsüsünü adeta işgal ediyor. Meclis Başkan vekili kendisini uyarıyor. Çekilmiyor. İdare Amiri’ni göreve çağırıyor. Ondan sonra idare amiri görevini yaparken, ilk oradaki yanlış fiili durum malum milletvekilinden geliyor. Tabiî ki idare amiri de görevinin gereğini yapıyor. Ne olDu? Bunların destek kıtaları var devreye giriyor. Ve çıkıyor bu genel başkan, milletvekilimizin geçmişteki sendikalarından bahsediyor.
Geç bu işleri geç. Siyaset bu kadar basit değil. Geçen dönem parlamentoda senin Türkiye’nin en büyük sendikasının başkanı üyendi. Onun nelere bindiğini, nelere sahip olduğunu işçi dünyası çok iyi bilir. Bu işlerle uğraşma. Ben Mercedes’e binmiyorum, Audi’ye biniyorum. Bununla bu milleti aldatamazsın. Anadolu’da vatandaşlarım diyor ki, “Bunların dediklerine bakmayın. Sür eşeği Niğde’ye”
TUTUKLULUK SÜRELERİ UZUYORSA SİZİN YÜZÜNÜZDEN
Eline diline dursun ya. ne protokolü yapmışız? Hangi protokol yapılmış? Neyin sözünü vermişiz. Tutukluluk süreleri uzuyorsa o da sizin yüzünüzden. Bu zihniyetle devam ettiğiniz sürece bu süreçler kısalmaz.
KILIÇDAROĞLU ŞOVMEN VE KÜFÜRBAZLARA AHLAK DERSİ VERSİN
Ana muhalefetin genel başkanı görevini yapan idare amirine hakaret etmeyi bıraksın. Genel kurulu terörize eden kendi partisi içindeki küfürbazlara, önce bir ahlak dersi versin.
Muhalefetin millet diye bir derdi olmayabilir. Ama bizim derdimiz. Çözüm üretmeye devam edeceğiz.
VAN'DA GÖRMEDİĞİMİZ BDP'Yİ TERÖRİST CENAZESİNDE GÖRÜYORUZ
Van’da deprem bölgesinde göremediğimiz BDP’yi terörist cenazelerinde görüyoruz. Terörle aralarına mesafe koymak şöyle dursun, teröre aleni destek veren tutum içine girdiler. O kadar ki aileler yeter artık dediği halde, BDP acılı ailelerine dahi baskı uyguluyor. 14-15 yaşında çocuklar kaçırılıyor. Birer ölüm makinesi olarak intihara yollanıyor.
Kanlı terör örgütünün yedeğinde siyaset yapanlar bilsinler ki o kan onların da üzerine sıçramaktadır. Terör örgütünün her insanlık dışı eyleminde sıçrayan kan, teröristler kadar artık BDP’nin de eline yüzüne bulaşıyor.
BDP’ye bir kez daha çağrı yapıyorum terör örgütüne artık mesafe koyun. Onun vesayetinden çıkın.
CESARETİNİZ VARSA TERÖR ÖRGÜTÜNE ELEŞTİRİ GETİRİN
Bu bir bumerang gibi yarın sizi de bulabilir. Kendi ayaklarınız üzerinde, kendi hür iradenizle siyaset üretin. Eğer kendinizde bu iradeyi göremiyorsanız, Diyarbakır’da terör örgütüne isyan eden o yürekli anne babalardan biraz ders alın. Eğer isyan edemiyorsanız, gidin Doğu’da Güneydoğu’da yeter artık diyen, benim adıma öldürme diyen Kürt kardeşlerimden kahramanlık öğrenin.
Cesaretiniz varsa, terör örgütüne ufak bir eleştiri getirin. Terör örgütü mensubu 5 kadın militan örgütten kaçarken yakalanıyor. Bu 5 kadına günlerce işkence yapılıyor ve 5’i de öldürülüyor. Onlarla birlikte kaçan İranlı bir kadının itirafıyla bu katliam bir sene sonra ortaya çıkıyor.
O 5 KADININ İNFAZINI NEDEN SORGULAYAMIYORSUNUZ
BDP’liler insanlık adına, barış adına, demokrasi adına bunu sorgulamak yerine, adeta bu cinayetin üzerini örtmek amacıyla kalkıp o kadınların ailelerine taziyeye gidiyor. Yahu nasıl baktınız o annelerin yüzüne, gözüne? Hangi yüzle taziyeye gittiniz? Örgütün yalanını onlara nasıl izah ettiniz? O 5 kadının infazını neden sorgulayamıyorsunuz? Sizi bu kadar mı korkuttular? Kendi hür iradenizle siyaset yapamayacak kadar korkak mısınız?
KCK OPERASYONLARI İÇİN DEDİKLERİMDEN RAHATSIZ OLMUŞTUR
KCK operasyonları için dediklerimden rahatsız olmuştur. Ne diyecektim? İyi mi yaptınız diyecektim? Siz bu iktidarı devletin içinde bir devlet yapılanmasını öveceksiniz, alkışlayacaksınız? Niçin hükümet niçin devlet çözüm üretmiyor diye bizleri eleştireceksiniz. Biz kalkıp da devletin içinde devlet yapılanmasını ortaya koyarsak rahatsız olacaksınız.
İstediğiniz kadar medyanın menbusu olun özgürlüklerin de bir sınırı vardır. 25 kuruşa simit yok.
BDP MECLİS'TE KALSA NE OLUR, ÇEKİLSE NE OLUR
Dağdan emir alıp Meclis’ten çekilmeyi düşünenler kalsalar ne olur? Çekilseler ne olur? Onlar olmasa da Meclis çalışmaya devam eder.
Neymiş Diyarbakır’da parlamentoları varmış. Böyle saçmalık olur mu? Bu ülkede bizler sizlere asla böyle bir yapılanmanın müsaadesini vermeyiz.