Güncelleme Tarihi:
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Diyarbakır’da gerçekleştirilen MYK toplantısının ardından, basın toplantısı düzenledi. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Batman Milletvekilleri Ayla Akat Ata ve Bengi Yıldız ile birlikte parti binasında gazetecilerin karşısına geçen Demirtaş, MYK toplantısındaki değerlendirmeleri paylaşacaklarını söyledi.
'ERBAKAN MÜCADELE ADAMIYDI’
Vefat eden eski Başbakanlardan SP lideri Necmettin Erban’ın ailesine, yakınlarına ve partililerine başsağlığı dileyen Demirtaş şunları söyledi:
"Türkiye siyasetinin son 40 yılına damgasını vurmuş, emeği geçmiş merhum Erbakan’a bir kez daha Allah’tan rahmet diliyor. Ailesine ve bütün sevenlerine. Partililerine başsağlığı diliyoruz. Umud ediyoruz ki Necmettin Erbakan gibi bir siyasi kişilik, bu güne kadar kendi çizgisinde, kendi mücadelesinde yürüttüğü, yarattığı değerler bundan sonra da Türkiye’de demokratik siyasetin gelişmesine katkı sunar. Her şeyden önce bir mücadele insanıydı. Siyasi çizgimiz uyuşmasa da, dünya görüşmelerimiz uyuşmasa da, bir mücadele adamı. Yaşamının son gününe kadar da çizgisini korumuş bir mücadele adamı, saygın bir siyasetçi olarak kendisini anacağız. Yad edeceğiz."
'28 ŞUBATIN KAYBEDENİ ERBAKAN, KAZANANI ERDOĞAN’
28 Şubat’n mağdurunun rahmetli Erbakan, kazanının ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu öne süren Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü:
"AKP 28 Şubat darbesinin ürünüdür. Dolayısıyla darbeyle gelmiş bir iktidardır bize göre. 28 Şubat darbesinin nimetlerinden faydalınmış, iktidar olmuştur. 28 Şubatla asla yüzleşmemiş, hesaplaşmamıştır. Darbeyi yapanlarla AKP bu güne kadar tek bir sorun yaşamamıştır. Uzlaşma içinde bu güne kadar gelmiştir. Dolayısıyla 28 Şubat zihniyetiyle uzlaşan bir zihniyetin, 12 Eylül ve geçmiş darbelerle hesaplaşmasını kimse beklememelidir. Bizim beklentimiz 28 şubat dahil bütün darbeci zihniyetleriyle gelenekleriyle hesap sormaktır. 28 Şubat belki bir iktidarı deviren bir süreç oldu ama, ortaya çıkan tablo bugün itibariyle 28 Şubatın aslında hayata geçtiğini ve AKP’nin de bunu beslediğini gösteriyor. Darbe geleneği Türkiye’de hala sürüyor."
'KÜRT HALKI KENDİ ÇÖZÜMÜNÜ YARATACAKTIR’
Terör örgütü PKK’nın ’eylemsizlik’ sürecini bitirdiğine ilişkin açıklamasını da değerlendiren BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, süreci belirleyecek olanın hükümet olduğunu kaydetti. Demirtaş şöyle konuştu:
"2002’den beri hükümet bu tür ateşkes süreçlerini heba ediyor. Türkiye kamuoyu şunu iyi bilmelidir. AKP, 8 yıllık iktidarı döneminde kesinlikle hiçbir dönem barış konusunda samimi davranmamıştır. Sadece kendi oyunu arttırabilecek, kendi egemenliğini güçlendirebilecek bir zemin yaratmak için kullanmıştır. Kürt halkı artık kendi çözümünü kendi elleriyle yaratacaktır. 20 yıldır meydanlarda sokaklarda her türlü baskıya, şiddete katliamlara rağmen mücadelesinden vazgeçmeyen halk, artık inisiyatifi tekrar ele alacaktır."
Türkiye’nin en önemli gündeminin Kürt sorunu ve ateşkes olduğunu ileri süren Demirtaş, "Sayın Başbakan bu konuda derhal açıklama yapmalıdır. Ne düşünüyor, ne adım atmak istiyor. Türkiye’yi yeniden bir çatışmalı sürece mi götürecek, yoksa bu soruna somut bir proje mi açıklayacak. Bunu derhal açıklamalıdır" dedi.
'BÖLGE BARUT FIÇISI GİBİ’
Gelinen noktada bölgedeki duyguyu, Kürtlerin yaşadığı hissiyatı Türkiye kamuoyunun bilmediğini kaydeden Demirtaş Şunları söyledi:
"Bölge şu anda barut fıçısıdır. Patlama noktasına gelmiş, kimse bunun farkında değil. Bu insanları yıllarca oyalayarak, hakaret ederek, kandırarak sokaklarda coplayarak ’açılım yapıyorum’ diyemezsiniz. Bu insanlar bir gün bir yerde kesintisiz isyana başlarsa kimse bunu durduramaz. Böyle bir patlama noktası biz görüyoruz. Ama bu nasıl bir toplumsal etki yaratır, doğruysa biz kaygıyla izliyoruz. Siyaset olarak çözüm arıyoruz. Burada hükümetin kulağı sağır, gözleri görmüyor."
'ŞIVAN VE BURKAY’IN DÖNÜŞÜ İKİ YÜZLÜLÜK’
Şivan Perver ve Kemal Burkay’ın Türkiye’ye dönüş hazırlıklarıyla ilgili soruları da yanıtlayan Demirtaş, şunları söyledi:
"İfade özgürlü nedeniyle yıllarca Avrupa’da sürgünde bulunanları geri çağırıyorsunuz ama, 2 bin kişiyi sadece ifade özgürlüğünden dolayı cezaevine attınız. Bu nasıl bir iki yüzlülüktür. Şivan’a, Burkay’a çağrı yapıyorsun. Binlerce siyasetçi burada içerde. Yurtdışında sürgünde bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Çağrı yapacaksan hepsine yap. Yasa çıkar cezaevlerini de boşalt. Avrupa’da sürgünde yaşayan herkes de ülkesine geri dönsün. Gerçek anlamda bir demokrasi dertleri yok."