Güncelleme Tarihi:
BDP’li kalleşler
Uludere konusunda adli, idari yargı süreci devam ediyor. Türkiye artık ne askerin sivilin kulağını çektiği ne de sivilin askerin ensesine vurduğu, ne de BDP’li, PKK’lı kalleşlerin benim subayımı, askerimi gelip arkadan şehit ettiği bir ülke değil.
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, güvenlik güçlerinin terörle mücadelede kendilerine verilen “yüzde 100 emin olmadan müdahale edilmemesi” talimatıyla hareket ettiklerini söyledi. Uludere olayı için, “Hata dedik ya daha kaç kere diyeceğiz, otomata mı bağlayacağız” yorumunu yapan Erdoğan, BDP’liler için “kalleş” ifadesini kullandı. Erdoğan, partisinin dünkü TBMM grubunda, bakan ve milletvekillerini gözyaşlarına boğan konuşmasında özetle şöyle dedi:
Gereken misliyle yapıldı
“Türkiye hukuk devleti, hata yapan bedelini öder. Biz hiçbir hatayı örtmeye çalışmayız ama hiçbir hata yüzünden de yargısız infaz yapmayız. Devlet de hükümet de Uludere’de şu ana kadar yapılması gerekenleri misliyle yapmıştır. Hiçbir şeyin üzerinin örtüldüğü, kapatıldığı yok. O yüzden soruşturmaların sonuçlanmasını beklemek en doğru olanı.
Yargısız infaz yapamazsın
136 yıl önce Balkanlar’da bir köyü yağmalayan komutana kırbacıyla vurmak isteyen Osmanlı generalinin elini bir başka
general tutup, ‘Paşa hazretleri, karşınızdaki Devlet-i Aliyeyi Osmaniye’nin bir subayıdır. Onu sizin kırbacınız değil, ancak kanun cezalandırabilir’ diyor. Ne demek bu, yani yargısız infaz yapamazsınız. Evet, Uludere konusunda adli, idari yargı süreci devam ediyor. Türkiye artık ne askerin sivilin kulağını çektiği ne de sivilin askerin ensesine vurduğu, ne de BDP’li, PKK’lı kalleşlerin benim subayımı, askerimi gelip arkadan şehit ettiği bir ülke değil. Millet, dindarlığımızı test etmeye kalkanlara zerre miskal kıymet vermez. Şu salondaki kadro, cumhuriyet döneminin en karanlık dönemlerini aydınlığa kavuşturmak için canını ortaya koymuş bir kadrodur. Ne milli iradeye gölge düşürmek isteyenlere izin veririz ne de devleti şamar oğlanına çevirmek isteyenlere çanak tutarız. Dünyanın her ordusunun tarihinde buna benzer trajik hadiseler var. Kıbrıs harekâtında Kocatepe muhribimiz kendi uçaklarımız tarafından batırıldı. Terörle mücadele sırasında bazen vahim hatalar da yapıldı. Şu anda onlarca polis, bu nedenle kasten adam öldürmek suçundan ömür boyu hapis cezasıyla yargılanıyor. Demokrasiden, hukuktan taviz vermeden terörle mücadele ediyoruz. Valilerimiz, emniyet müdürlerimiz, komutanlarımız altlarındaki ekiplere ‘Yüzde 100 emin olmadan müdahale etmeyin’ talimatını veriyorlar.”
Güroymak hadisesini kim hatırlıyor
“CHP Genel Başkanı, ‘O araç Pınarbaşı’na kadar nasıl gidiyor’ diye soruyor, bu terör konusundaki cehaletin, aymazlığın, vurdumduymazlığın, istismarın tarihi nitelikte itirafıdır. Eğer o araç imha edilse, içinden siviller çıksa bu kez ‘Yargısız infaz yapıldı’ diyecektir. Bu tavırla terörle mücadele edilemez. Tam tersine bu dil, BDP ile birlikte teröre kan, can, güç veren tavırdır.
Allah aşkına, 9 ay önce Bitlis-Güroymak’ta yaşanan, en az Uludere kadar vahim, trajik, acı hadiseyi kim hatırlıyor? Güroymak’ta 9’u Kürt 11 kişiyi katleden teröristin cesedi Malatya’ya gönderildi, babası BDP’lilere verdi, teröre lanet okuyarak gitti, cenazesini gömdü. BDP’liler, biri de milletvekili teröristin cesedini almak için her türlü çirkinliği yaptılar. Bunlar ceset avcısıdır.
Kaçakçı bombaya basmıyor
Gülyazı’ya 5, Uludere olayının gerçekleştiği yere 3 kilometre mesafede, teröristlerin döşediği el yapımı bombayla yaralanan askerimiz GATA’da tedavi görüyor. O bölgede 16 el yapımı bomba daha ele geçirildi. Beyler, bu iş öyle anlatıldığı gibi kolay değil, çok zor bir iş. Fakat dikkat ederseniz, kaçakçıların hiçbiri bu bombalara basmıyor. Harita kimlerin elinde? Bu haritayla kaçakçılar bunların üzerine basmadan rahatlıkla gidip geliyorlar. Bu iş siyasetin, istismarın malzemesi olamayacak kadar, medyanın elinde oyuncak olamayacak kadar hassas bir iş.
BDP’nin istismarını anlarız, çünkü ipleri terör örgütünün elinde, ama CHP’nin, medyanın hatta uluslararası medyanın bu meseleyi istismarı kabulleneceğimiz bir durum değil. Wall Street Journal, sana ne ya, sana ne oluyor, sen nereden gocundun? Neden, çünkü Yahudi lobisi de rahatsızmış. Tezgâh içinde tezgâh kuruluyor.”
Mektup babayı üzdü
BAŞBAKAN Erdoğan’ın dün şehit Astsubay Çavuş Serhat Gencer’in mektubunu okuması baba Mehmet Gencer’i üzdü. Oğlu Şırnak’ta1994’te şehit olan Mehmet Gencer şunları söyledi: “Oğlum, Başbakan’ın okumuş olduğu mektubu, şehit olmadan bir gece önce yazarak astsubay arkadaşına vermiş. Şehit düştükten 6 ay sonra elimize geçti. Yapmış olduğu grup toplantısında konuşmalarında samimi olmadığı düşüncesindeyim. Hem Apo ile görüşüp 56 sefer pazarlık yapacaksınız, arkasından da BDP’yi müzakereye çağıracaksınız. Uludere olayını masumlaştırabilmek, Uludere’den sıyrılabilmesi için konuşmayı yapmıştır. Zaman zaman da şehit ailelerine, şehitlerimize sığınmaktadır.” /Erhan GÖĞEM / DHA