OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 20, 2004 00:00
KKTC Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) Genel BaÅŸkanı Mustafa Akıncı, ''Kıbrıs adasının bütün olarak AB'ye girebilmesi için iki taraftan da evet sonucunun çıkması gerektiÄŸini'' söyledi.Referandumdan önce Aabirinin sorularını yanıtlayan Akıncı, ''partisinin sürecin başından itibaren tek taraftan gelecek evet sonucunun, sorunun çözümüne yardımcı olmayacağını savunduÄŸunu'' belirterek, ''Avrupa baharı için iki evet gerekiyor'' diye konuÅŸtu. ''Kıbrıs Türk halkında çözüm için gereken kararlılığı gördüklerini'' ifade eden Akıncı, ''Rum tarafında ise AKEL partisinin takınacağı tutumun, sonuçta belirleyici olacağını'' kaydetti. Akıncı, ''Rum yönetiminin Kopenhag zirvesinde tek başına AB üyesi olma hakkını elde etmiÅŸ olmasının, çözüme yönelik çabaları zorlaÅŸtırdığını'' da belirtti. Akıncı, ''adanın iki kesimindeki liderlerin, 40 yıl boyunca müzakere etmelerine karşın, çözümde uzlaÅŸamadıklarına'' iÅŸaret ederek,''Kimse müzakere için yeterli zaman olmadığını söyleyemez'' diye konuÅŸtu. ''Türk tarafından evet çıkması durumunda, açıkça hayır kampanyası yürüten KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ'ın demokratik teamüller gereÄŸiistifa etmesi gerektiÄŸini'' ifade eden Akıncı, ''kendisinin DenktaÅŸ'ınböyle bir karar almasını beklemediÄŸini'' belirtti ve ''Bu, beni çok ÅŸaşırtır, Sayın DenktaÅŸ 80 yaşından sonra demokrasiyi öğrenmiÅŸ derim''dedi. SORU: Cumartesi günü yapılacak referandum için partiniz yoÄŸun bir ''evet'' kampanyası yürütüyor, siz de dün bu çalışmalar çerçevesinde Rum kesimine geçtiniz ve AKEL lideri ile görüştünüz, bu temaslarınız ve çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? YANIT: Biz başından beri bir ''evet''in deÄŸil, iki ''evet''in gerektiÄŸine inanıyoruz, çünkü biz adada gerçekten çözüm istiyoruz, bu çözümün de ancak Annan planı ile gerçekleÅŸebileceÄŸi noktasındayız, ortada baÅŸka bir plan da yok. Ä°lk defa Kıbrıslılara görüşleri soruldu.Yıllar yılı Kıbrıslılara bu soru da sorulmuÅŸ deÄŸildir. Hem güneyde hemde kuzeyde Kıbrıslıların bu fırsatı iyi deÄŸerlendirmesi gerektiÄŸini düşünüyoruz. Ben dün Güney'e giderek AKEL lideri ile görüştüm, daha önce de Güney'de temaslarım olmuÅŸtu. Kuzey'de de çeÅŸitli etkinliklerle evet mesajını vermeye çalışıyoruz. Ä°nanıyoruz ki, artık bu iÅŸin mevsimi, zamanı geldi. ''Baharda Avrupa'' diyorduk, bahar geldi, halkta da bu siyasi kararlılığı görüyoruz. Ancak Rum tarafındaki tüm yoklamalar, Rum tarafının henüz evet noktasında olmadığını gösteriyor.Umarız oradaki hava da deÄŸiÅŸir ve evet yanıtı çıkar, çünkü bir evet ile bahar olmuyor, iki ''evet''e ihtiyaç var. AKEL ile de bu çerçevedetemaslar yaptık, BM Güvenlik Konseyi'nin kararını bekliyorlar. Garantiverilmesine bizim itirazımız yok, ama bize göre, gerçek garanti, iki tarafın karşılıklı iradeleridir. SORU: Her iki tarafın yetkilileri de planın oluÅŸturulması aÅŸamasında yeterince katkıda bulunamadıklarından yakındılar, plan gerçekten iki halkın beklentilerini yansıtıyor mu? YANIT: Bunun nedeni, iki halkı temsil etme konumunda bulunanların,uzlaÅŸma yeteneÄŸini göstermemiÅŸ olmalarıdır. Kimse Kıbrıs sorununun çözümü için müzakere süresi yetersizdi diyemez. Sayın (KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf) DenktaÅŸ ile (Rum yönetiminin eski lideri Glafkos) Klerides, müzakere etmeye 1968 yılında Beyrut'ta baÅŸladı. 36 yıldır görüştüler, tartıştılar. Ne acıdır ki, liderler bunu sonuçlandıramayınca, günün sonunda BM Genel Sekreteri bazı ÅŸartları ortaya koymak zorunda kaldı. Bunu yapmakta da haklıydı, kimsenin bir 40 yıl daha beklemeye tahammülü yoktur. Sayın DenktaÅŸ, plana iliÅŸkin görüşlerini açıkça ortaya koymuÅŸtu, Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos ise bir süre DenktaÅŸ'ın uzlaÅŸmazlığının arkasına saklandı ama iÅŸ son aÅŸamaya gelince, aslında ''bu planı müzakere ederim'' diyen Papadopulos'un da başından beri planı benimsemediÄŸi ortaya çıkmıştır. Planın dengeli bir yaklaşımı olduÄŸunu, iki tarafın da zafer kazanmadığını, her ÅŸeyin dengelendiÄŸini düşünüyoruz. Plan, Kıbrıslı Türklerin 40 yıldır kaybettiklerini, 1960 düzenlemelerinden de ileri biçimde geri vermektedir, buna karşılık Rumlar da 30 yıl önce kaybettikleri toprakların bir bölümünü geri alıyorlar. Planın özü budur, biz 40 yıl önce kaybettiklerimizi geri alıyoruz, onlar da 30 yıl önce kaybettiklerinin bir bölümünü geri alıyorlar. Bununla yetinmemiz gerekir. SORU: Rum tarafında kamuoyu yoklamaları ''hayır'' oylarının fazla olduÄŸunu gösteriyor... YANIT: Bugün Rum tarafında esen ''hayır'' rüzgarının altında yatanesas neden Kopenhag'dır. Rumların burada tek başına AB üyeliÄŸini alma hakkını elde etmeleri çok önemli bir noktadır. ''Hayır desek de biz Avrupalıyız'' noktasında iÅŸler zorlaşıyor. Bugün hükümetin ortaya koyduÄŸu performans o günlerde olsaydı, ortaya bu manzara çıkmazdı. Rumların ''hayır'', bizim ''evet'' dememiz durumunda Rumların yine de AB'ye girmesi büyük haksızlık olacak, 25 Nisan sabahı tüm dünyanın bu duruma dönüp bir daha bakması gerekecek. Biz Kıbrıs Türk halkının evetdiyerek cezalandırılmasını benimseyemeyiz, bu mümkün deÄŸildir. SORU: Sonuç Türk tarafından ''evet'', Rum tarafından ''hayır'' olursa somut beklentileriniz neler? YANIT: Senaryolara iliÅŸkin yorum yapmaktan kaçınıyoruz, beklentimiz iki taraftan da ''evet'' çıkmasıdır, bunun neden gerekli olduÄŸunu hem burada hem de karşı tarafta anlatmaya gayret ediyoruz. 24Nisan akÅŸamına kadar bütün çabamız bu doÄŸrultuda olacak. Ama 25'inin sabahından itibaren, olumsuzluk söz konusu olursa diye gerekli hazırlıkları da bir taraftan yapmaktayız. SORU: Her iki taraftan ''evet'' çıkması durumunda, Türk tarafı, altyapı olarak öngörülen düzeni uygulamaya hazır mı? Ne gibi sıkıntılarla karşılaşılır bu süreçte? YANIT: Sıkıntılar elbette olacaktır. Çözümün ardından kimseye hemen toz pembe bir yaÅŸam vaat etmiyoruz ama belli bir süreç içerisinde ekonomik uçurumlar kapanacağı, Türk-Yunan iliÅŸkilerinin geliÅŸeceÄŸi yeni bir döneme girilecektir. Biz de AB standartlarını yakalamak zorundayız. Ne yazık ki Rum tarafı bu süreci 1998'den bu yana yürütüyor, biz çok hazırlıksız yakalandık çünkü bu inanç, bu kararlılık yoktu, çözüm iradesi yoktu. Sayın CumhurbaÅŸkanımız'da halende bu inanç yok, kendisi ''hayır'' kampanyası yürütüyor. Ben sıkıntıların geçici olacağına ve minimum düzeyde tutulacağına inanıyorum. AnlaÅŸmanın yürürlüğe girebilmesi için uluslararası toplumun yardım ve desteÄŸi gerekecek, çözümün finansmanı ciddi bir konudur. Ä°nsanların yaÅŸadıkları yerlerden yeni yerlere taşınması da belli sıkıntılar getirecektir ama en önemlisi belirsizlikler sona erecek, kalıcı bir çözüm olacaktır, bunu hatırda tutmak gerekir. Anlaşılıyor ki, Rum tarafında belirleyici olan AKEL'in oyları olacaktır. Tekrar vurgulamak gerekirse AKEL'in istediÄŸi garantilere bizim itirazımız yok. SORU: Referandumlardan evet çıksa dahi, iki halkta da hayır diyenlerin oranı küçümsenemeyecek kadar fazla. AnlaÅŸmanın uygulanması aÅŸamasında bazı gerginlikler yaÅŸanması söz konusu olabilir mi? YANIT: Tüm demokratik ülkelerde oy farkları büyük olmayabiliyor, sonuç alınana kadar oranlar büyük önem taşıyor ama sonuçta yüzde 50 artı 1 bile olsa artık bir karara varılır ve kararın gereÄŸi yerine getirilir. Gönül, liderlerin öncelikle bu iÅŸi çözmesini, Türkiye ve Yunanistan'ı bile devreye sokmadan kendi aralarında sorunu halletmesini isterdi, o zaman emin olun bu oranlar çok daha yüksek olurdu. Bu olmadı, olacağı da yoktur. Ä°ki lider de ''hayır'' üzerinde iÅŸbirliÄŸi yapıyorlar. Ä°ki tarafa da çok gerçekçi yaklaşımlarla plan anlatılmamıştır. Halklar böylesi bir liderlik desteÄŸinden yoksun olarak yüzde 55'ler düzeyinde oy veriyorlarsa, durum buradan geriye gitmez, ileriye gider. Durum ÅŸimdi 1960'dan çok farklı. SORU: Türk tarafından ''evet'' çıkması durumunda, cumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ'ın tutumu ne olabilir? YANIT: EÄŸer Türk tarafından ''evet'' çıkarsa Sayın DenktaÅŸ açıkça bir ''hayır'' kampanyası yürüttüğüne göre, bu durum kendisine karşı güvensizliÄŸin göstergesidir. Ancak Sayın DenktaÅŸ, Rum tarafından hayırçıkması durumunda, bizdeki ''evet''i unutacak ve oradaki sonuca odaklanacaktır. Kendisi istifa ederse ben buna çok ÅŸaşırırım ve ''DenktaÅŸ, 80 yaşından sonra demokrasiyi öğrenmiÅŸ'' derim. Â
button