Güncelleme Tarihi:
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Destici, gündemdeki konuları değerlendirdi. Destici, Ukrayna’daki gelişmeler konusunda sorunun sadece Donbas bölgesinden ibaret olmadığını söyleyerek, “ABD’nin tüm dünyada, özellikle Rusya’nın ‘kendi nüfuz sahası saydığı’ bölgelerde kendine bağlı yönetimler oluşturmaya çalışması, bunun karşısında Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ‘kaybettiklerini telafi etme’ gayreti, bizce bugünkü sorunun temellerini oluşturuyor. Bugün yaşananların bir benzerine 2014’te Kırım’ın ilhakında şahit olmuştuk. Yine, şeklen aynısı olmasa da pek çok yerde mesela Gürcistan’da ve Ermenistan’da ABD ve Rusya arasındaki nüfuz savaşının etkilerini yaşadık, halen bütün şiddetiyle yaşamaya devam ediyoruz. Rusya’nın, Putin’in yaptığı açıklamada dile getirdiği SSCB sınırları içindeki halklar ve bölgelerle hala devam eden ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkileri ile güvenlik endişelerini ‘anlaşılabilir’ bulanlar olsa da biz Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik hamlesini hiçbir sebeple ve şartla meşru ve kabul edilebilir görmüyoruz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı ‘Rusya’nın sözde Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetlerini tanıma kararının Minsk Anlaşmalarına aykırı olduğu’, ’Harekatın Ukrayna’nın siyasi birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün açık ihlali anlamına geldiği’ ve ‘Rusya’nın bu kararının kabul edilmez olarak değerlendirildiği’ yönündeki açıklamaları destekliyoruz” dedi.
ABD'YE ELEŞTİRİLER
ABD’nin de NATO ve dünya barışıyla ilgili tezlerini tutarlı bulmadıklarını kaydeden Destcici, “Bu tutarsızlığın nedenlerinin ilk sırasında ABD’nin dünyanın pek çok yerinde benzer yöntemlerle benzer problemlere sebep olması var. ABD’nin uluslararası ilişkilerinde önceliği hiçbir zaman ‘barış’ ve 'demokrasi' olmadı. Benzer hadiseler Kırım’da da yaşandı. Bugün -kurumsal olarak- Birleşmiş Milletler’i, Avrupa Birliği’ni ve NATO’yu Avrupa ülkelerinin tümünü ve dünya üzerinde Rusya’yla ilişkisi olan tüm ülkeleri Rusya ile arasında devam eden ‘güç savaşı‘nda yanında yer almaya zorlayan ABD, o gün hiçbir şey yapmamıştı. Yine son olarak ABD, NATO ülkesi olmamıza, NATO Sözleşmesi’nin açık, net, hiçbir tartışmaya ve tevile imkan tanımayan 5. maddesine rağmen Suriye’den ülkemize yönelen saldırıları ‘Türkiye’nin kendi meselesi’ olarak tanımlamıştı. ABD, bilindiği gibi geçen yıl 'ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA)' kapsamında Türkiye’ye yönelik yaptırım kararları almıştı ve uygulamaya devam ediyor. Proje ortağı olduğumuz, parasını ödediğimiz F-35’leri bize teslim etmediği gibi, Türkiye’nin bir hava savunma sistemine sahip olmasını engellemeye çalışıyor, Türkiye’nin hava savunma sistemine sahip olmasını yaptırım gerekçesi sayabiliyor. Yine ABD, doğrudan Biden’ın ağzından 'Türkiye’de bir yönetim değişikliği istediği' ve bu değişikliği 'muhalefetteki dostlarıyla birlikte gerçekleştirecekleri' yönünde açıklamalar yapmıştı. ABD, hala Türkiye’yi hedef alan başta PKK/PYD-YPG olmak üzere terör örgütlerine destek olmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin tarafların tümüyle ilişkilerini ve iş birliklerini sürdürebilen tek ülke olduğunu kaydeden Destici, “Türkiye, yaşanan problemde çözümün anahtarı olmalı; bunu gerçekleştirebilmek için Ukrayna’nın toprak bütünlüğü dışında hiçbir tarafın kayıtsız şartsız destekçisi olarak konumlanmamalıdır. Türkiye, gerginliğin savaşa dönüşmemesi için elindeki tüm gayreti göstermektedir. Türkiye, durumu tüm faktörleriyle ve yönleriyle değerlendirebilecek, tüm senaryoları öngörebilecek, adalete ve evrensel değerlere bağlı kalarak istikametini belirleyebilecek birikime ve iradeye sahip güçlü ve köklü bir devlettir. Türkiye, tarafların tümüyle adaletten ayrılmadan, süreci de ilişkileri de yönetebilecek tecrübeye ve yeteneğe sahiptir” şeklinde konuştu.
ALTI PARTİNİN LİDERLERİNİN BİR ARAYA GELMESİ
Altı partinin bir araya gelmesine ilişkin de Destici, “’6’lı masa’ kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan etkiyi ve atfedilen önemini kaybetse de gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Değerlendirme yaparken zaman zaman konuların esasını kaçırabiliyoruz. Maalesef, ülkemizde muhalefet partilerinin önemli bir kısmı sorunların çözümüne katkı yapamıyor, iç politikayla milli meseleleri birbirinden ayıramıyor, oy istediği topluma bir gelecek projesi sunamıyor. Toplumdaki farklılıkların, gündelik politik anlaşmazlıkları, karşılıklı polemiklerin şekillendirdiği sabun köpüğü bir söylem, siyaseti gerçek dışı bir zemine hapsediyor. Çoğu zaman muhalefeti gözlemlediğimizde ülkenin en temel meselelerinde bile iktidarları yönlendirecek, iktidarlara kendini test etmek zorunda hissettirecek sağlıklı, derli toplu, tutarlı bir söyleme rastlayamıyoruz. Çok uzağa gitmeyelim, yaşadığımız ekonomi krizde, pandemi döneminde, kısıtlama şartlarında, ülkemizin terörle mücadelesinde ve sınır ötesi harekatlarında bile hatırda kalan bir öneride bulunmadılar ya da bulunamadılar. Her biri ayrı ayrı 'Kürt meselesi' tabiriyle kast ettikleri şeyi, 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' dedikleri şeyi izah edemezlerken; mazilerinde, söylemlerinde, dünyalarında hemen hemen hiçbir müşterekleri bulunmayan 6’sı bir araya geldiklerinde nasıl anlaşıp tarif edecekler merakla bekliyoruz” diye konuştu.