Güncelleme Tarihi:
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, 25 Haziran 2009 gecesi Çin’in Guangdong eyaletinin Shaoguan şehrinde, Han Çinlileri tarafından 2 Uygur Türkü’nün öldürülmesinin ardından çıkan olayları hatırlatarak, “Urumçi’de yapılan protesto gösterilerine, askeri bir saldırıyla müdahale eden Çin, binlerce Uygur Türkünü öldürdü, on binlercesini hapse attı, sürgüne gönderdi” dedi.
“ZULMÜN BOYUTLARI DÜNYADAN GİZLENİYOR”
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan’da hiçbir kural tanımadan zulme devam ettiğini ve bu katliamın boyutlarının dünyadan gizlendiğini belirten Destici, “Bugün, olayların üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen, Çin’in sivillere yönelik gerçekleştirdiği vahşi saldırısı sonucu, bölgede öldürülen, yaralanan, hapsedilen, sürgüne gönderilen, toplama kamplarında tutulan ve haber alınamayan insanların sayılarıyla ilgili, dünya kamuoyunun ve uluslararası kuruluşların elinde net bir bilgi bulunmuyor. Çin’in, tüm bölgeyi kapatması, Doğu Türkistan’da bulunan gazeteciler başta olmak üzere tüm yabancıları bölgeden çıkartması nedeniyle, bölgenin dünyayla iletişimi kesildi ve gerçekleştirilen katliam ile zulmün boyutları dünyadan gizleniyor." dedi.
Destici, açıklamasına şöyle devam etti:
"Çin yönetimi, hiçbir kural tanımadan, Doğu Türkistan’da, Türk kimliğini yok etmek amacıyla, Türkleri öldürüyor, hapsediyor, sayıları milyonları bulan Uygur Türkü'nü, Nazi taklidi toplama kamplarına gönderiyor, Türk ailelerin yanına Çinli erkekler yerleştiriyor, kadınları Çinlilerle evlenmeye zorluyor, kendince 'tehdit' olarak gördüğü her Türkü ya öldürüyor ya da hapse atıyor. Çin’le hasım olan ülkeler bile, asimilasyona, katliama, soykırıma maruz kalanlar Türk ve Müslüman olduğu için, yaşananları görmezden geliyor, Çin’le ilişkilerini, Doğu Türkistan’da yaşananlar sanki yokmuş gibi devam ettiriyor”
“DOĞU TÜRKİSTAN, BİNLERCE YILDIR TÜRKLERİN YURDUDUR”
Doğu Türkistan’ın esasen Türklerin yurdu olduğunu belirten Destici, “Doğu Türkistan esasen Çin toprağı da değildir. 1949 yılında, Doğu Türkistan Cumhuriyeti, haksız ve hukuksuz bir şekilde Çin tarafından işgal edilmiştir ve işgal bugün de devam etmektedir. Bu durum, aynı zamanda uluslararası toplumun ve uluslararası kuruluşların, iki yüzlülüğünün, ahlaksızlığının ve zalimliğinin yaşayan en önemli örneğidir. Rusya’nın ve Çin’in bölgenin kaynaklarına hakim olma mücadelesinin bedelini, aynı kanı taşıdığımız, aynı dili konuştuğumuz, aynı tarihe sahip olduğumuz, aynı inancı paylaştığımız kardeşlerimiz ödüyorlar. Milletimize, tarihimize, inançlarımıza karşı sorumluyuz. Gücümüz ne kadarına yetiyorsa o ölçüde kardeşlerimize destek olacağız. Asla vazgeçmeyecek, asla geri adım atmayacağız. Doğu Türkistan’daki zulüm devam ederken, Çin’le ilgili, 'dostluk', 'karşılıklı çıkarlar', 'bölgesel ve küresel dengeler' cümlelerinin yer aldığı hiçbir karara, hiçbir politikaya, hiçbir söze itibar etmeyecek, hiçbirini meşru kabul etmeyeceğiz” değerlendirmesini yaptı.