OluÅŸturulma Tarihi: Mart 29, 2003 00:00
1861'de Amerikan iç savaşında Washington'lu lady’ler piknik sepetlerini hazırlar, Virginia tepelerine çıkıp kuzeylilerle güneyliler arasındaki çatışmaları izlermiş. Şimdi ise teknoloji, savaşı naklen evlere, ofislere getiriyor. Dünya hep birlikte Irak'taki savaşı röntgenliyor, hem de ham haliyle, tüm çıplaklığıyla. Bu tür yayınlara karşı çıkanlar, cepheden canlı yayına bir de isim bulmuş; ‘‘savaş pornosu.’’Tarih 21 Mart Cuma, savaşın ikinci günüydü. Önce İngiltere'den B-52 bombardıman uçaklarının havalandığı haberi geldi. Birkaç saat sonra ajanslar acil koduyla
haber verdi. Bir saat sonra BaÄŸdat'a yönelik ‘‘şok ve dehÅŸet’’ bombardımanı baÅŸlıyordu. 11 Eylül'de ilk canlı yayın terör eylemine izleyici olan dünya bu kez tarihin ilk ‘‘az sonra’’ uyarılı naklen bombardımanına tanık oldu. BaÄŸdat'taki baÅŸkanlık sarayı yerle bir edilirken Amerikan televizyonları, ‘‘amazing’’ (ÅŸaşırtıcı), ‘‘fascinating’’ (büyüleyici) gibi kavramlarla izleyicilere durumu aktardılar. Habercilerin seçtiÄŸi kelimeler, Amerikan kamuoyunda bile tepki yaratırken, büyük gazetelerden birinin okur köşesine yazan bir okuyucu, ‘‘Sanki 4 Temmuz kutlamalarındaki havai fiÅŸek gösterisini izler gibiydik’’ diyor.BaÄŸdat'ı bombardıman görüntülerini, ‘‘embedded’’ diye adlandırılan askeri birliklere akredite gazetecilerin cephelerden yaptığı canlı yayın izledi. Kuveyt'ten giren tanklar ve zırhlı araçlar çölde ilerlerken, haberciler, dijital kameralarıyla çatışmaları, top seslerini naklen yayınladılar.Londra'da yayın yapan bir radyo kanalı, cepheden ve insanların korku içinde kaçtıkları bombardıman altındaki kentlerden röntgencilik anlayışı ile yapılan tv yayıncılığına ‘‘savaÅŸ pornosu’’ adını taktı. Sunday Independent Gazetesi'nin köşeyazarı Darrel Bristow-Bovey, ‘‘Televizyon kanallarının 24 saat boyunca savaÅŸ yayını, 1991'deki Körfez Savaşı'ndan daha sürreel bir görüntü oluÅŸturuyor’’ derken, savaÅŸ yayıncılığının, yeni tür bir eÄŸlence tarzı yaratma tehlikesi bulunduÄŸuna iÅŸaret ediyordu. Bristow-Bovey, yeni moda savaÅŸ haberciliÄŸini, büyük izleyici çeken yarışmacıların kameralarla izlendiÄŸi reality ÅŸovlara benzeterek ‘‘Biri Bizi Gözetliyor’’ diye tanımlıyordu.FUTBOL MAÇI GÄ°BÄ°Dünya, tam canlı yayın savaÅŸ haberciliÄŸine alışmışken, bu kez El Cezire Televizyonu'nun yayınladığı esir düşen Amerikan askerlerinin görüntüleri ÅŸok yarattı. Önce kanlar içindeki cesetler geldi ekrana, sonra da esir düşenler. Beti benzi atmış yüzlerine korkunun gölgesi sinmiÅŸti. Belki de hiç istemedikleri, hiç ummadıkları bir halde, tüm korkuları, tüm çaresizlikleri, tüm çıplaklıklarıyla ekrana geldiler.Peep ÅŸov diye adlandırılan çıplak kadınların gözetlendiÄŸi seks odalarının, Biri Bizi Gözetliyor gibi programların bile bir kuralı vardı, ama savaÅŸ röntgenciliÄŸinin kuralı yoktu. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, alelacele, bu görüntülerin Cenevre Konvansiyonu'nun savaÅŸ esirleriyle ilgili ÅŸartlarını ihlal ettiÄŸini açıkladı.TV'ler Umm Kasr'daki çatışmalardan canlı görüntü verirken, Alman ARD Televizyonu'ndaki bir muhabir, ‘‘Futbol maçı nakledermiÅŸ gibi, Ä°ngiliz muhabirler, Umm Kasr'daki çatışmaları kendi izleyicilerine aktarıyor. Herhangi bir müdahale görmeden, 2 saat boyunca canlı yayın yapıyorlar’’ diye eleÅŸtiriyordu.Pentagon'un gazetecileri birliklerin içine katıp ‘‘embedded’’ (iliÅŸtirilmiÅŸ) muhabirlere cepheden canlı yayına izin vermesi eleÅŸtirilere neden oluyor. Amerikan Seattle Weekly isimli derginin köşe yazarı Geov Parrish, gazetecilerin, birliklerle birlikte hareket etmesini ‘‘fuhuş’’ olarak deÄŸerlendiriyor.DURMADAN YAYIN YAPMAK KAMUOYU DESTEĞİNÄ° AZALTIRAmerikan Syracuse Ãœniversitesi'nden medya ve popüler kültür profesörü Robert Thompson, 24 saat boyunca savaÅŸ yayınının kamuoyunun savaÅŸa olan ilgisini ve desteÄŸini azaltabileceÄŸini öne sürüyor. Thompson, ‘‘Savaşın baÅŸlamasından 4-5 gün sonra insanlar savaÅŸ haberlerinden sıkıldığını söylüyorsa, bu açıklamanın ne anlama geldiÄŸini düşünün. Ä°kinci Dünya Savaşı, (ABD için) tam 4 yıl sürmüştü’’ diyor. Columbia Ãœniversitesi Gazetecilik Fakültesi'nden öğretim üyesi Richard Wald, televizyon kanallarının, izleyicinin beklentileriyle, savaÅŸ yayınını dengelemesi gerektiÄŸini söylüyor.Â
button