Bazı projeler gerçek olur

Güncelleme Tarihi:

Bazı projeler gerçek olur
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 1998 00:00

Haberin Devamı

Son günlerde yapılan yarışmalar Türkiye'nin araştırma-geliştirme alanında sanıldığı kadar geri olmadığını gösteriyor

Yaşlı-genç pek çok insan dünyayı değiştirmek amacıyla projeler geliştirir. Bu tutku zaman zaman alay konusu olur, ‘‘Zihni Sinir projeleri’’ gibi mizah dünyasında efsaneleşir. Ama aslında her alanda ilerleme bu meraklı insanların çabası sayesinde gerçekleşir. Son günlerde Türkiye'de yapılan üç yarışma, bazı projelerin uygulanabileceğini gösteriyor. Garanti Bankası'nın dört alanda açtığı ‘‘Yarına Dört Işık’’ proje yarışmasında en önemli koşul, sunulan projelerin gerçekleştirilebilir olmasıydı. MEF Dersanelerinin liseliler arasında düzenlediği proje araştırmaları yarışması geçen hafta sonuçlandı. MEF'in eski yarışmalarına katılan bazı projeler, bugün sanayide kullanılıyor. TÜSİAD, TÜBİTAK ve TTGV'nin düzenlediği teknoloji ödülü yarışması ise yarın sonuçlanacak... İşte projelerden birkaç örnek.

BİRAMIZA YENİ ARPA

Yarın sonuçlanacak olan Teknoloji Ödülü yarışmasında 14 firma finale kaldı. Anadolu Biracılık'ın geliştirdiği arpa çeşidi, Başarı Ödülü'nün adayları arasında.

Kamuoyunun Efes Pilsen olarak tanıdığı Türkiye'nin en büyük bira üreticisi Anadolu Biracılık, geliştirdiği yeni arpa çeşidine Efes-3 adını verdi. Şirket bu arpa üzerinde 1982'de çalışmaya başladı. 1995'ten beri ürün alınıyor. Efes-3'ün ekim ve üretimi Konya, Karaman, Afyon, Eskişehir, Ankara, Yozgat, Aksaray ve Burdur'da yapılıyor. 1995 hasatında 5 bin ton ile başlanan Efes-3 üretimi 1997'de 25 bin tona ulaştı.

Arpa maltın, malt da biranın temel maddesi. Anadolu Biracılık hem Türkiye'de hem de dış piyasada kabul görecek kaliteli bir malt üretmek için bu projeye başladı. Güneydoğu ve Doğu Anadolu dünyada arpanın ve bütün diğer kültür bitkilerinin gen merkezi; ama bira yapımında kullanılabilecek standartlara sahip arpa bulmak zor. Her bölgede farklı arpa yetişiyor. Anadolu Biracılık belli bir standartta arpa üretebilmek için Efes-3 projesine girişti.

16 yıl sürdürülen ürün geliştirme çalışmaları, Doğu ve Orta Anadolu'da yetiştirilen arpa başaklarının tek tek seçimiyle başladı. 22 bölgeden amaca uygun 1361 tek başak seçilip, Afyon ve Konya'da denendi. Örnekler doğal seleksiyona tabi tutuldu; kötü ürünler ayıklanarak en iyi ürün, yani Efes-3 belirlendi. Anadolu Biracılık'ın Tarımsal Hammadde Temin ve Geliştirme Müdürü Dr. Abdülkadir Başgül'ün yönetimindeki Efes-3 projesi ekibi tarımsal AR-GE mühendisi Amhet Engin, kimya yüksek mühendisi Recep Özkara ve ziraat mühendisi Turgut Yücalan'dan oluşuyor. Sanayide yaygın olarak kullanılan tokak arpası ile karşılaştırıldığında Efes-3 çeşidinin maltlık kalitesi yüksek, hastalıklara daha dayanıklı bir çeşit olduğu ortaya çıkıyor.

Üç yıldır Efes-3'le üretilen bira içiyoruz; ancak Efes-3, tüm bira üretimini karşılayacak düzeyde değil. Bu nedenle Anadolu Biracılık çiftçilere tohumluk sağlayarak Efes-3 ekimini arttırmaya çalışıyor.

3A SINIFI ÇAMAŞIR MAKİNESİ

Arçelik, Teknoloji Ödülü yarışmasında üç ürünü ile Büyük Ödül'de finale kaldı: '2 in 1' Elekrik Süpürgesi, 'Orbital' Çamaşır Makinesi ve 'YOÇ' Çamaşır Makinesi. Bu ürünler Arçelik'in 5 bin metrekarelik bir alanda kurulu AR-GE (araştırma-geliştirme) laboratuarında 100 kişilik bilimadamı, mühendis ve teknisyenden oluşan ekibi ile beş yıllık süreçte üretime hazırlandı.

Bu alandaki çalışmalar, yoğun rekabet nedeniyle mümkün olduğunca gizli tutuluyor. Çünkü sanayi casusluğundan korkuluyor. Bu yüzden Arçelik, Teknoloji Ödülü yarışmasına projesini hayata geçirip üretime başladıktan sonra katılmış. Ödüle aday ürünlerden '2 in 1' Elektrik Süpürgesi, bu piyasada ıslak kuru süpürge olarak bilinen hem sıvı hem de kuru emme yapabilen bir ürün. Kısa adı YOÇ olan Yeni Otomatik Çamaşır makinesinin proje çalışmaları ise 1994'de başlamış. YOÇ, akıllı bir sıkma sistemine sahip. Yani kumaş cinsine göre ayrı sıkma programları var. Mümkün olabilecek en düşük düzeyde su ve elektrik kullanıyor. Gürültü yapmıyor ve titremiyor. Bakım için servis elemanı geldiğinde makinayı yerinden oynatmadan, önden kontrol edebiliyor.

Orbital Çamaşır Makinesi ise ülkemizde üretilen 3A sınıfı ilk çamaşır makinesi. 3A, A-sınıfı yıkama, A-sınıfı sıkma ve A-sınıfı enerji tüketimi anlamına geliyor. Bu ürünün yenilikleri arasında yünlü çamaşırların yıpranmadan ve çekmeden temizlenmesi için geliştirilen yıkama programı en başta geliyor, bu programın özgün hakları Wool-Move (Yün hareketi) adıyla Arçelik tarafından tescil ettirilmiş.

VAN GÖLÜ EFSANELERİ

MEF Dersanesi'nin yedi yıldır liseli gençler arasında düzenlediği proje yarışması geçen hafta İstanbul'da yapıldı. Buradaki projeler, sanayi kuruluşlarının ileride araştırma-geliştirme elemanı bulmakta zorlanmayacağını gösteriyordu.

Katılımcı öğrenciler arasında belki en çok ilgiyi Van'dan katılanlar çekti. Yarışma sonunda biyoloji dalında 'Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen Özel Serhat Erkek Fen Lisesi'nin Yusuf Elemen ve Tanir Dediler'den oluşan ekibi, 'Van Gölü suyunun cilt yaraları üzerinde anti-bakteriyal etkisi' başlığında ilginç bir biyoloji projesi hazırlamıştı. Yusuf ve Tanir lise son sınıf öğrencileri; onlara önce üniversite sınav sonuçlarını sorduk. Kazanmışlar ama henüz puanlarını öğrenmemişler. Amaçları bölgelerindeki bir inancı bilimsel yöntemlerle incelemek. Yöre insanları göl suyunun deri üzerindeki yaraları iyileştirdiğine inanıyormuş; gerçekten de gölde yıkananların yaraları hızla iyileşiyormuş. Bu iki kafadar bunun nedenini merak etmiş. Ulaştıkları sonuç ilginç: Van gölü suyu anti-bakteriyal değil. Yaraların hızlı iyileşme nedenini de bulmuşlar, teorilerine göre sodalı suyun yaraya uyguladığı ozmatik basınç, yaranın su kaybetmesine neden oluyor ve yara çabuk kuruyor. Bu iki genç bilimadamı ile sohbetimiz, Van Gölü suyu üzerine yapılan araştırmalar, gölün biyolojik yapısı ve Van Gölü Canavarı'na dek uzuyor. Heyecanla anlatıyorlar. Canavarı görmemişler, araştırmak gerekiyormuş. ‘‘Ekipman ve para ister’’ diyorlar. Zaten Van Gölü Suyu üzerine yapılan bir başka biyolojik inceleme onların bildikleri kadarıyla yokmuş, ama bir kimyasal analiz çalışması olduğunu söylüyorlar. Ekipten Yusuf Elemen deneyimli bir yarışmacı. Geçen yıl Henry Ford Avrupa Çevre Koruma Ödülleri Türkiye elemelerinde, 'Van Gölü'nde genel kirliliğin doğal hayata etkileri' araştırmasıyla genel klansmanda dördüncü, Gençlik Projeleri dalında birinci olmuş.

ROBOT KOL

Van ekibinin iki stand ilerisinde mekanik bir kolun küçük bir ilaç kutusunu kaldırdığını görüyoruz. Bu mekanik kolun tahta aksamı, tüm kablolarının dışarda oluşu ve bağlantı yerlerindeki kesilmiş tükenmez kalemler dikkatimizi çekiyor. Ama böyle kolları daha önce de gördük; bu yüzden öğrencilerden birine ‘‘Bu kolun orijinalliği ne?’’ diye soruyoruz. Bilimsel kuşkuculuk bulaşıcı herhalde. Diğer robot kollarla aynı amacı taşıyormuş, farkı bizim bildiğimiz robot kolların pompalı sistem olması, kendi yaptıklarının ise vidalı sistem olmasıymış. Ama en önemli özelliği projenin isminden anlaşılıyormuş: 'Tutma kuvveti ölçülü robot' yani robotun kumanda kolunu ne kadar sıkarsanız, robot da o kadar sıkıyor. Ekip Ali Ateş, Ömer Şişe ve Salih Demir'den oluşuyor; Bursa Ahmet Vefik Paşa Lisesi'nden katılıyorlar. Tükemmez kalem parçalarını gösteriyorlar: ‘‘Biz devlet okulunda okuyoruz, çok malzeme sıkıntısı çektik.’’ Azmin elinden hiçbir şey kurtulmuyor; ekip fizik dalında ikinciliğe layık görülüyor.

MEF Dersanelerinin yarışması, gençlerin yeni buluşlara karşı ne kadar istekli olduğunu gösteriyor.

Sanayi genç mucitlerden yararlanıyor

Liseliler arasında düzenlenen MEF'in Araştırma Projeleri Yarışması'nda en büyük ödül belki de, projelerin sanayide hayata geçirilmesi. Yedi yıldır düzenlenen bu yarışmada bugüne kadar sergilenen 549 projeden 5'i bu şansı yakalamış. Oran yüzde 1, ama küçümsenecek bir rakam değil. Araştırma geliştirmenin ne kadar meşakkatli olduğunu gösteriyor.

'Seydişehir Alüminyum Fabrikası atıklarını kullanarak elde edilen depreme dayanıklı tuğla yapımı projesi', bugün Arıkanlı Holding tarafından kullanılıyor. Gaziantep'le ilgili iki proje birden kullanılma şansını yakalamış: Gaziantep Devlet Fıstık Üretim Çiftliği, 'Fıstık ağaçlarının erken ve bol meyve vermesini sağlamaya yönelik proje'yi, bir tekstil firması ise 'Gaziantep civarında yetişen bitki köklerinden ucuz boya elde edilmesi projesi'ni kullanıyor. En büyük fındık işleme kuruluşlarından biri olan Sagra yarışmaya geçtiğimiz yıllarda katılan 'Hava basıncı ile çalışan sıfır fireli fındık kırma projesi'ni kullanıyor. 'Hurda lastiklerin geri kazanım projesi' de özel bir kuruluş tarafından kullanılıyor.

Yarışmacıların başarıları bununla sınırlı değil. 1995 yılı Fizik biricisi Can Altıneller'in 'Taramalı tünelleme mikroskopu' adlı projesi dünya çapındaki ‘‘Nobel'e ilk adım' yarışmasında birinci oldu. Can, üniversite sınavında istediği başarıyı elde edemedi, ama Amerika'daki MIT üniversitesinden bir burs kazandı. Bu durum ÖSYM sınavının öğrencinin yetenek ve eğilimlerini ölçmekteki başarısızlığının kanıtlarından biri.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!