Güncelleme Tarihi:
Koca, Bakanlık Bilkent Yerleşkesi'nde, video konferansla gerçekleşen Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
"Türkiye'nin biricik insanları" diyen ve koronavirüsten etkilenen her yaş ve meslekten yediden yetmişe herkese seslenerek konuşmasına başlayan Koca, 8 haftasını geride bıraktıkları koronavirüsle savaşta dünyanın Türk insanına hayranlık duyduğunu söyledi.
Koca, salgının başlangıcından bu yana izlediği strateji, tedavideki yenilikçiliği ve tedbirleriyle Türkiye'nin dünya toplumunun gündeminde olduğunu belirtti.
"DÜNYANIN İMRENDİĞİ BAŞARI"
Türkiye'nin bilim insanlarının başarılarıyla, İtalya'dan Amerika'ya, dünyada bilim insanlarının ilgi konusu olduğunu vurgulayan Koca, şöyle konuştu:
"Uluslararası televizyonlar, başarı öykümüzü ekranlarına taşıyor. Dünyanın öteki ucundan doktorlar, Türkiye'deki meslektaşlarından bilgi alıyor. Salgının yarınlarını tehdit ettiği toplumların gözü Türkiye'de. Dünyanın imrendiği başarının kahramanlarını görmek için gözünüzü başka bir yere çevirmeyin. Kendinizi bu başarının altında kendi gücünüzü aşan bir şey aramaya zorlamayın. Bu başarının sahibi, tedbirlere uyduğunuz ölçülerde sizlersiniz."
"Bu başarının sahibi, sorumluluğunu tek tek yerine getiren 83 milyondur. Eğer bilim insanlarımızın önerdiği tedbirleri uygulamasaydınız, esnek davransaydınız sonuç alamazdık." diyen Koca, teklifin eyleme dönüştüğünü, bazı kısıtlamaların hayatı koruduğunu ifade etti.
Koca, hayatta unutulmayacak bir tarih olan 10 Mart'ın üzerinden 8 haftanın geçtiğini dile getirdi.
"SALGIN 21. YÜZYILIN TARİHİNE GEÇECEK"
198 ülkede hayatı tehdit eden, bugüne kadar 4 milyon 373 bin insanın yakalandığı, 294 bin insanın ölümüne neden olan, ekonomisi çok güçlü, hayat standardı yüksek ülkelerde toplumsal düzeni dize getiren böylesi bir salgın hastalıkla mücadelede 8 haftanın kısa bir zaman olduğunu vurgulayan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu salgının 21. yüzyılın tarihine geçecek, insanlığın hikayesinde yeri olacak büyük bir olay olduğundan artık çok eminiz. Böylesi büyük bir hadisede 8 haftalık bir mücadele uzun ve yorucu değildir. Her günü kritik, yarını bugününden önemli bir mücadeledir. 8 hafta ortada büyük bir tehdit varken, insan hayatında son derece kısa bir zamandır. 8 hafta süren kimi yoksunluklar, riske rağmen kontrolü elden bırakmamıza yol açacak bir zaman değildir. Tedbirlere uyarak geçirdiğimiz 8 haftadan sonra, riskli bir gün bile tabloyu değiştirebilir. Daha ötesi, risk alınmış bir an bile, hayata, hayatlara mal olabilir. Karıştığımız kalabalıktan, girdiğimiz bir kuyruktan salgın tekrar uç verebilir. Tedbir, temkin, aklın seçeneğinden öte, artık aklın mecburiyetidir. Bu salgında tek tek sizlerin sağlığından sorumluyum. Hastalarımızın tedavisi ve bulaşmanın önlenmesindeki sorumluluk kadar, işin ciddiyetini söylemekle de yükümlüyüm."
Bakan Koca, koronavirüs salgınının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra aynı anda tüm dünyanın konusu olan ilk olay olduğunu aktardı.
"KORONAVİRÜS KÜRESEL DÜNYANIN KÜRESEL SALGINIDIR"
Salgının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra aynı sebeple en çok insanın öldüğü ilk küresel ölçekli olay olduğuna dikkati çeken Koca, şunları söyledi:
"Koronavirüs salgını, bugüne kadar aynı anda tüm kıtaları tutan ilk salgındır. İnsanlık, daha önce aynı anda tüm dünyayı saran böylesi bir salgınla karşılaşmamıştı. Koronavirüs, küresel dünyanın küresel salgınıdır. Salgın bizi hareketi sınırlamaya, izole olmaya, daha az temasa, insanlarla aramıza fiziki mesafe koymaya, kontrollü yaşamaya zorluyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dün dünyada toplam 82 bin 591 yeni vaka tespit edilmiştir. Salgının kazandığı seyirde henüz bir değişiklik yok. Sadece Amerika'da dün 1630, İtalya'da ise 172 yeni ölüm oldu. Türkiye günlük koronavirüs tablosu ise dün, eski günlere göre çok daha iyi bir tabloydu. İyileşen hasta sayımız, toplam hasta sayımızın yüzde 70’ine ulaştı. Rakam olarak söylersek 141 bin 475 hastamızdan 98 bin 889'u sağlığına kavuştu. Günlük test kapasitemiz 50 bine ulaştığı halde, hastalığın artık gerilemiş olması sebebiyle bu düzeyde test ihtiyacı doğmuyor. Yapılan testlerde pozitiflik oranı ise düzenli olarak düşüyor."
Sağlık Bakanı Koca, Kovid-19'u düşündürecek şikayeti olanlara, pozitif vakalarla teması olanlara, şüphelilere test yapılmasının bulaşma hızını düşürdüğünü, yeni vaka sayısını azalttığını vurguladı.
Hastalığın toplum içinde bulaşma yollarının kesilmesinde, uyguladıkları stratejinin büyük rol oynadığının altını çizen Koca, şöyle devam etti:
"Bu strateji, yaygın tarama yerine filyasyon yönteminin tercih edilmesiydi. Sayıları 6 bin 239'a ulaşan filyasyon ekiplerimiz, ilk vakadan bugüne riskli, yani 1 hastayla teması olmuş 722 bin kişiye ulaştılar. Böylece, virüs kapmış, kapmış olması muhtemel kişiler, kendileri bulaştırıcı olma aşamasına gelmeden izole edildiler. Hastalığın yayılımını, kaynağından hareket ve takiple kontrol altına aldık. Eğer bunu yapmamış, gelen hastaları tedaviye odaklanmış olsaydık, hastalık vahim bir hızla yayılırdı. Fakat tedavinin tek başına başarı sağlayamayacağı gibi, filyasyon da tek başına başarı sağlayamaz."
"İSTİKRARLI İYİLEŞME"
Koca, 10 Mart'tan itibaren uygulanan filyasyonla, tedbir ve tedavinin birbirini tamamladığını aktardı.
İzolasyon sayesinde riskin yönetildiğini, sosyal mesafe kuralıyla virüsün önünün kesildiğini, maske kullanımıyla, solunum yoluyla bulaşan virüse karşı ciddi önlem alındığını anlatan Koca, şunları kaydetti:
"Geçen haftaki buluşmamızda, vaka bazında, salgının Türkiye'deki seyrini size kısaca özetlemiştim. 10 Mart'taki ilk vakayla başlayan süreçte, hepimiz üzerimize düşeni yaptık, ilk 4 hafta içinde olayın seyrini 83 milyon birlikte değiştirdik. 11 Nisanda 33 bin 170 kişiye test yapılmış, 5 bin 138 tanı konmuştu. Vaka sayısının en yüksek olduğu tarih bu tarihti. 29 Nisan'da günlük test sayısı 43 bin 498'e çıktı. Testteki artışa rağmen yeni hasta sayısı azaldı. Salgının 5'inci haftasından itibaren istikrarlı bir iyileşme içindeyiz. Eğer, rehavete yol açmasından korktuğum cümleyi tekrar kurmayı göze alırsam, şu anki ama şu anki şartlarda, salgın kontrol altında."
Koca, geçen hafta olumlu net bilgiler ışığında, Türkiye'nin koronavirüsle mücadelesinde birinci dönemini tamamladığını hatırlatarak, "Şimdi mücadelemizin ikinci dönemindeyiz, ikinci dönemin ilk günlerindeyiz dedim. Tedbir zorunludur, çünkü tehdit devam etmektedir. Başarı, ilk dönemde olduğu gibi, yine tedbirlere bağlıdır. Tedbirsiz davranmak, tehdidin ortadan kalktığı yanılgısına düşmektir. " değerlendirmesini yaptı.
"VİRÜSE FIRSAT TANIRSAK 1 AY ÖNCESİNE DÖNMEK İHTİMALDİR"
Virüsü taşıyan insanların tamamının hastanelerde veya evde izolasyon altında olduğunu düşünmenin tehlikeli olduğunun altını çizen Koca, "Virüs, şimdilik tam bilemeyeceğimiz bir dönem boyunca, bu toplumda, aramızda varlığını sürdürecektir. Virüs, dünyada hareket halinde olacaktır. Vuhan'daki ilk olay, özellikle kentlerdeki hayat için bir milattır." ifadesini kullandı.
Son verilerin açıkça ortaya koyduğu gibi şu anda bir hafta öncekinden çok daha iyi durumda olunduğuna işaret eden Koca, şöyle konuştu:
"Buna rağmen, bir hafta önce ne söylediysem tekrar ediyorum. Salgın hastalıklar, fırsat tutkunudur. Virüse bu fırsatı tanırsak, 1 ay öncesine dönmek ihtimal dahilindedir. Örnek olduğumuz dünyaya bu kez ders olabiliriz. İyi haber olan her sayı yükselirken, kötü haber olan her sayı azalırken, güç bizdeyken buna izin vermeyelim. Hastalıktan, ölümden korku doğaldır. Fakat korku, tehlikeyi, riski yönetecek bir strateji değildir. Uyarılarımızın hiçbiri korkudan medet ummuyor. Uyarılarımız, toplum olarak bir sağduyu örgütlenmesine işaret ediyor. Uyarılarımız, ricalarımız, önerilerimiz, salgın karşısında davranışın akla uygunluğu üzerinde duruyor."
"KALABALIĞA TEDBİRSİZ KARIŞMAK RİSKTİR"
Bazı gündelik hevesler ve tavizlerin "Bu kadar olsun," şeklinde karşılanabileceğini ifade eden Koca, "Bir pandemi sürecindeyiz. Virüsten korunmamızı sağlayacak kuralları askıya alarak alışveriş kuyruğuna girmek, pazar yeri kalabalığına tedbirsiz karışmak risktir." uyarısında bulundu.
Koca, koronavirüs tedbirlerinden ödün vermenin, bir çikolatayla rejimi bozmaya, çarpıntı yapacağını bile bile bir fincan kahve içmeye maalesef benzemediğine işaret ederek, "Riskle hangi anda, hangi ortamda, kim vasıtasıyla karşılaşacağımızı bilemeyiz. Çok sağlıklı, belki de hiç belirti göstermeyecek biri size hastalık bulaştırabilir. Siz, virüsü ondan alıp, bünyesi zayıf birinin hastalığına sebep olabilirsiniz. Dışarıya maskesiz çıkmak, maskeyi yarı açık şekilde kullanmak sorumlulukla bağdaşmaz." dedi.
Mesafe kuralını çiğnemenin, virüsle araya hiç sınır koymamak demek olduğunu dile getiren Koca, şunları söyledi:
"Geride bıraktığımız 8 haftadan, başarısı kanıtlanan stratejimizden, Bilim Kurulumuz ve sağlık ordumuzla verdiğimiz mücadeleden, bizler tek tek tedbir aldıkça 83 milyonun elde ettiği sonuçtan bahsettim. Bunlar asla eskimeyecek sözlerdir. Bir kısmı endişe, bir kısmı somut tedbirlerle geçen 8 hafta, bizi geleceğe bağlayan sağlam köprünün ayakları olmalıdır. Riskin ciddiyeti, olası bir rehaveti pür dikkate çevirmelidir. 8 hafta, eğer istersek, ne güçlükleri yeneceğimizin, korkuya kapılmadan riski yöneteceğimizin kanıtıdır."
"DÜNYA, VUHAN ÖNCESİ DÜNYA DEĞİL"
Bakan Koca, Türkiye'nin dünyadan önde ve mücadelenin ikinci döneminde olduğunu belirterek, "Geldiğimiz nokta o kadar umut verici ki sanayi bölgelerinde, çalışanların sağlığını korumak, bulaşmayı önlemek için test laboratuvarları açıyoruz. İş yerlerine pandemi risk yönetimi için tedbirler, kurallar geliştiriyoruz. Bakanlık olarak, yeni yaşamın gerektirdiği sağlık standartlarını oluşturuyoruz. Hepimiz biliyoruz ki süreç, tipik bir normalleşme değil. Eski günler tam olarak geri dönmüyor. Salgın, bir hayat biçimi getirdi ve nelerin mümkün olabileceğini gösterdi. Bazı kısıtları nasıl aşabileceğimizi öğrendik." diye konuştu.
Müzik gruplarının sahnede bir araya gelerek verdiği konserleri artık her üyenin kendi bilgisayarından ayrı ayrı katılımıyla internet üzerinden verdiğini, ilköğretimde uzaktan erişimle eğitimin alternatif model olabileceğinin ortaya çıktığını aktaran Koca, "Büyük kurumların toplantıları video konferanslarla yapılıyor. Hükümetler aynı şekilde toplanıp ülkelerine ilişkin büyük kararlar alıyor. Bu dünya, Vuhan öncesi dünya değil. Yeni normaller, yepyeni imkanlar keşfediyoruz. Yeni hayatı en iyi anlayacak olan gençlerdir. Onların desteğine, fikirlerine çok ihtiyacımız var. Mevcut durumda kesin olan şudur; salgını, tarihteki tüm salgınlar gibi yeneceğiz. Ama virüsle savaşırken ondan yeni şeyler öğreneceğiz." dedi.
"YENİ HAYATIMIZDA KALABALIK KUYRUKLAR OLMAMALI"
Tedbir kabiliyeti yüksek bir toplum olarak, yeni hayatın hızla kurulması gerektiğine işaret eden Koca, şöyle konuştu:
"Yeni hayatımızda kalabalık kuyruklar, AVM kalabalıkları, stadyum kalabalıkları, pazar yeri kalabalıkları, üç kişinin yan yana oturduğu koltuklar, tam kapasite çalışan asansörler olmamalıdır. Salgın sürecinde doğan, bu yeni, tedbirli hayat tarzına Kontrollü Sosyal Hayat diyoruz. Bu üç kelime, Kontrollü Sosyal Hayat, söylediklerimizin yalın ifadesidir. Kontrollü Sosyal Hayat, hepimizin ortak katkılarıyla gelişecek, bir süreliğine geçerli bir yaşam tarzıdır. Bu mücadelenin profesyonelleri, bakanlığımız, Bilim Kurulumuz, bizler, Kontrollü Sosyal Hayatı, ikinci dönemin stratejisi olarak görmekteyiz. Kontrollü Sosyal Hayat, toplumun iki tarafına sorumluluklar yüklüyor. Bir tarafta bireyler var, sizler varsınız. Sizden beklenen, en temelde, maske ve sosyal mesafe kurallarına bugüne kadar olduğundan çok daha sıkı şekilde uymanızdır."
Çalışmaların maskenin tek başına koruyucu olmadığını ortaya çıkardığına dikkati çeken Koca, bilimsel gözlemler, maske ve mesafenin iki ayrı tedbir gibi değil, tek ve birleşik tedbir gibi görülmesi gerektiğini ortaya koyduğunu söyledi. ?
"HAYAT EVE SIĞAR' KULLANICISI 10 MİLYONA ULAŞTI"
Koca, birey olarak herkes için Kontrollü Sosyal Hayat'ın, özünde, maske sosyal mesafe olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Kontrollü Sosyal Hayat, aynı zamanda, riskli ortamlardan uzak durmak, günlük hayatımızı ise riski minimalimize edecek şekilde düzenlemek demektir. Kontrollü Sosyal Hayat'ın size kesin olarak önerdiği şey, 'Bir şey olmaz' cümlesinin üstünü çizmenizdir. Kontrollü sosyal hayatın başarıyla uygulanması, toplumsal organizasyonun diğer tarafı diyeceğimiz kurumların katkılarına, alacakları tedbirlere bağlıdır. Bu, sosyal alanın, salgın şartlarına göre yeniden düzenlenmesiyle mümkün olacaktır."
Ulaşımda yeni bir oturma düzenine gidilmesinin kaçınılmaz göründüğünün altını çizen Koca, büyük iş yerlerinin sağlık hizmeti alma konusunda daha fazla ciddiyet göstermesi gerektiğini söyledi.
Sağlık Bakanı Koca, virüsün yayılmasına, bireyler için risk oluşturmasına elverişli her ortamın, her sosyal alanın düzenlenmesinin kontrollü sosyal hayat kapsamında olduğunu, kontrollü sosyal hayatın da bireyler için son derece önemli bir kolaylaştırıcılığa sahip olduğunu belirtti.
"Hayat Eve Sığar"ın, kolaylaştırıcı, ücretsiz ve internetten kolayca indirilebilecek mobil uygulamanın, olası riskler konusunda bilgilendirdiğini ve riske karşı rehberlik yaptığını anlatan Koca, "Gitmek veya hizmet almak isteğiniz bir yerde, bir ortamda eğer son 3 gün içinde pozitif tanı konuş bir ziyaretçi ya da çalışan bulunmuşsa, mobil uygulama, yani risk rehberiniz sizi uyarıyor. Bugün itibarıyla, kullanıcısı 10 milyonu bulmuştur." bilgisini verdi.
"SOSYAL HAYATIMIZI KONTROL ALTINA ALIRSAK GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ"
Kontrollü Sosyal Hayat döneminin, tedbirlerin sadece bireysel olarak değil, sosyal birliktelikle uygulanacağı bir dönem olduğunu bildiren Koca, şunları kaydetti:
"Yerel yönetimlerden özel sektöre hayatın tüm taraflarına sorumluluk düşmektedir. Bu döneme tam olarak girebilmiş değiliz. Geride bıraktığımız 8 hafta, eğer bugünlerde dikkatsiz davranırsak, gelecek için fazla anlam ifade etmeyebilir. Bu 8 haftanın, pandemi şartlarında mücadele açısından kısa bir zaman olduğunu tekrar hatırlatmalıyım.
Hayatımızı mümkün olduğu kadar evde sürdürmeye çalışalım. Zorunluluk yoksa dışarı çıkmayalım. İşimiz veya ihtiyaçlarımız için dışarı çıkmışsak yoğunluğu en az yerleri tercih edelim. Maske ve mesafe kuralına mutlaka uyalım. Bu tedbirleri esnetenleri veya risk yokmuş gibi davrananları uyaralım. Buna hakkımız var. İş yerlerimizde ise sağlığımız için kurallara uygun ortam oluşturulmasını talep etmeliyiz. Kurumlarımızı teşvik etmeliyiz, hatta önerilerimizi geliştirmeliyiz. Kontrollü Sosyal Hayat, salgınla mücadelede, sorumluluğun paylaşıldığı hayattır. Korona mücadelesinde, bu noktada sağlamamız gereken şey, güçlü istikrardır. Hekimi, hemşiresi, hasta bakıcısı, yoğun bakım teknisyeni, filyasyon ekibi ve diğer bütün üyeleriyle sağlık ordumuz bu istikrarı güçlü şekilde gösteriyor."
Bilim Kurulu'nun tam bir yetkinlik içinde çalıştığını ifade eden Koca, "Devlet kurumları bakanlığımızın geliştirdiği tedbirlere duyarlı. Mücadeleye destek tam. Kazandığımız deneyimlerle şimdi işimizde daha titiz, daha atılganız. Salgını kontrol altına aldık. Sosyal hayatımızı kontrol altına alırsak güzel günler göreceğiz. Güzel, güneşli günler." dedi.
Yurt dışından gelecek turistlere yönelik tedbirlere ilişkin soru üzerine Koca, bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığıyla yoğun bir çalışmanın yapıldığını belirtti.
Koca, oluşturulan bir ekip tarafından alınması gereken tedbirlerin belirlendiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Biz burada özellikle erken dönemde, özellikle bayramdan sonra kontrollü olmak kaydıyla yurt dışından gelişleri olabildiğince test yaparak bu dönemi daha sağlıklı götürme eğilimindeyiz. Testi de daha çok hızlı tarama testi tarzında yapmak istemiyoruz. Yine olabildiğince imkanlarımızı bu anlamda zorluyoruz ve erken dönemde bu testlere başlamış olacağız. PCR moleküler testle bu taramaları yapmak istiyoruz."
Hem işletmelerin hem de çalışanların hangi kurallara uyması gerektiğiyle ilgili geniş bir uygulama rehberi hazırlandığına işaret eden Koca, "Hangi hastanelerimizin işletmelerle yakın irtibatta ve sorumluluk içinde olması gerektiği dahil olmak üzere bütün hazırlıklarımızı şu dönemde yaptık ama bayram sonrası bunları yine kontrollü bir şekilde devreye alma gayreti içerisinde olacağız." diye konuştu.
"MUTLAK MASKE VE MUTLAK MESAFE KURALINI BİLMELİYİZ"
Koca, normalleşme sürecinde insan ve trafik yoğunluğunun "ikinci dalga"yı etkileyip etkilemeyeceğine yönelik soru üzerine ise mesafe kuralına uyulur ve maske kullanılırsa yeni bir salgına kapı açılmayacağını söyledi.
Yer yer kurallara uyulmadığına dikkati çeken Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tedbirlere uyma noktasında gayret içinde olursak yeni bir salgının veya ikinci bir dalganın olma durumunu önlemiş oluruz. Kalabalıkların oluştuğu dönemlerden bir hafta, 10 gün sonra vakaların arttığını sizler de çok rahat görüyorsunuz. Bu nedenle 83 milyonun bugüne kadar gösterdiği hassasiyeti bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla, özellikle bu dönemin de kontrollü bir sosyal hayat dönemi olduğu ve bu dönemin en önemli uyulması gereken kuralınının da mutlak maske ve mutlak mesafe kuralını uygulamamız olduğunu hepimiz bilmeli ve birbirimize hatırlatmalıyız."
"BAĞIŞIKLIK HARİTASI DÜNYAYA ÖRNEK OLABİLECEK BİR ÇALIŞMA"
Koca, bağışıklık haritasına yönelik saha çalışmalarının ne zaman başlayacağına yönelik bir soru üzerine ise şunları söyledi:
"TÜİK tarafından bağışıklık haritası için test yapılacak 150 bin kişinin kimler olduğu dahil olmak üzere örneklem yöntemiyle tespit edildi. Biz bu dönemde PCR testini yapmak istiyoruz ama eğer bu anlamda becerebilirsek PCR'a ilave antikor testi ilavesi de yapmak istiyoruz. Muhtemelen haftaya başlanmış olur çünkü kişiler tespit edilmiş oldu. 150 bin kişiye yapılacak son derece önemli bir çalışma. Dünyaya da bu anlamda örnek olabilecek bir çalışma olacak. Bize de bundan sonraki süreçte rehberlik etmiş olacak."
AİLE SAĞLIK MERKEZİNDEKİ GÖREVLİ DOKTOR VE HEMŞİRELERE EK ÖDEME YAPILMASI
Aile sağlığı merkezinde çalışan doktor ve hemşirelere ek ödeme yapılıp yapılmayacağına yönelik soru üzerine Koca, buralarda çalışan personele çok yoğun gayret gösterdikleri için teşekkür etti.
Bu personelin koronavirüsle mücadele sürecine önemli katkıları olduğunu vurgulayan Koca, "Bununla ilgili de özellikle mart, nisan, mayıs aylarında kendilerine bir ek ödeme yapılması konusunda daha önce yapılabileceğini ve bunun üzerine çalıştığımızı söylemiştim. Yine aynı şekilde yapılması noktasında bir çalışma içindeyiz ve önümüzdeki günlerde bu biraz daha netleşmiş olur." değerlendirmesinde bulundu.
Koca, Yükseköğretim Kuruluna, sınavlara ilişkin kararları dolayısıyla teşekkür etti.
Ramazan bayramında sokağa çıkma kısıtlaması olup olmayacağı sorusu üzerine Koca, bunun bir hükümet kararı olduğunu, gelecek günlerde salgının seyrinin bunda etkili olacağını söyledi. Koca, "Önümüzdeki günler salgının seyrine göre zaten gündeme gelmiş olur. O durumda hükümet de Sayın Cumhurbaşkanımız da gerekli açıklamayı yapmış olur. Bununla ilgili Bilim Kurulu'nun gündemine gelmedi. Özellikle salgının gelecek haftaki seyri de görülerek, ona göre gerekirse gündeme almış olacağız." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'da yapımı devam eden pandemi hastaneleriyle ilgili eleştirilerinin sorulması üzerine Koca, Çin dahil olmak üzere diğer yerlerde pandemi hastanelerinin daha çok geçici, sonra devre dışı kalacak, daha çok prefabrik yapılar şeklinde yapıldığını belirtti. Bakan Koca, şunları söyledi:
"O zaman da söylemiştim. Türkiye'de hastane yoğunluk, doluluk oranlarımız yüzde 30-32'lerde, yoğun bakımlardaki doluluk oranlarımız da yüzde 60'larda demiştim. Yani bu hastaneleri yüzde 90 veya 100 doluluğumuz olduğu için yapmıyoruz. Bun hastaneleri çok amaçlı ve kalıcı hastaneler olarak planlıyoruz demiştim. Yani özellikle Havaalanında, Sancaktepe'de de pist var biliyorsunuz, her ikisi için de söylüyorum. Atatürk Havaalanı'nda da rahat kullanılabilir durumda. Bizim, özellikle deprem, afetler, salgın için hastanelerimiz var mı? Yeri geldiğinde bu anlamda pistiyle çok rahatlıkla deprem ve afet döneminde de sizin kullanabileceğiniz hastaneler olarak kullanılıyor olacak. Onun için çok amaçlı hastane adını koyduk. Dünyada bunun örnekleri var.
Bunu sadece salgın ve pandemi döneminin hastanesi gibi düşünmedik ve düşünmüyoruz. Buna ilave olarak, çok amaçlı dediğimiz için yeri geldiğinde bunu sağlık turizmi için de kullanmayı düşünüyoruz ve kullanabiliriz. Bu anlamda dünyanın birçok ülkesinden çok rahatlıkla sağlık turizmi için bu hastaları buraya getirme çalışması içindeyiz ve bunu böyle yapıyor olacağız. Bunun dışında hem deprem hem afetler için, rahatlıkla uçak ambulans, helikopter ambulans dahil olmak üzere hastanın naklinin kolay yapılacağı alan olarak da düşünülmüş oldu. Bu, Türkiye için bir zenginlik. Bunu lütfen görmüş olalım."
CAMİLERİN İBADETE AÇILMASI
Camilerin ne zaman ibadete açılacağı sorusu üzerine Koca, "Dünya'da yer yer bazı uygulamaların olduğunu biliyoruz. Türkiye'de de salgının seyrine göre gündeme gelebilir. Bizim Bilim Kurulumuzda bu anlamda bir gündem olmadı ama önümüzdeki günler zannediyorum bu konu gündeme gelmiş olur. Eğer olabilme durumu olursa daha çok tedbirli, belli esasları, kuralları olmak kaydıyla, o durumda da Bakanlar Kurulu'nda zaten gündem olmuş olur, Sayın Cumhurbaşkanımız da bu anlamda açıklamayı yapmış olur." ifadelerini kullandı.
"AŞAĞI DOĞRU İNİŞİN OLACAĞI YÖNÜNDE BİR BEKLENTİMİZ VAR"
Koca, virüs bulaştırma katsayısı R0'ın ne olduğu ve salgın sürecinde bu değerin en fazla kaç olduğunun sorulması üzerine ise bölgesel olarak değişen değerler olduğunu ancak il bazında 4,5-5'lerin görüldüğü dönemlerin olduğunu, şu anda Türkiye'nin R0 değerinin ise 1,56 olduğunu söyledi.
"Öngörülebilir" sözüyle neyi kast ettiğinin ve bunun nasıl yorumlanması gerektiğinin sorulması üzerine Koca, şunları kaydetti:
"Öngörülebilir derken bizim öngördüğümüz. Yani biz, toplumdaki hareketliliğe göre bu salgının önümüzdeki günler nasıl seyredebileceğini önceden tahmin edebiliyoruz ve o hareketlilik doğrultusunda baktığımızda, bir önceki hafta, yani 12 Mayıs için söylüyorum, biz o hareketliliğin arttığını gördük. Özellikle normalleşmenin başladığı hafta başı yoğun bir hareketlilik oldu. O hareketlilikle birlikte biz 1 hafta-10 gün sonrası için yani bugünlerde bu değişimin olabileceği beklentisi içindeydik. Kastettiğimiz oydu. Bugün ve yarın belki biraz daha dengeli bekliyoruz ama daha sonraki günler aşağı doğru bir inişin olacağı yönünde bir beklentimiz var. Bunu tamamen tahminden öte bilgiye, veriye dayalı olarak, hareketlilikle doğru orantılı olduğunu bilerek 'öngörülebilir' ifadesini kullanmıştık."