Bayram siyaseti

Malum, bayram oldu mu siyasi dediğin el öptürecek, el öpecek. Yanaktan makas, enseye şaplak, sağlığa dua, muhtaca hayır, küçüklerin gözleri, büyüklerin alınları v.s. v.s. Düşündük taşındık, ünlü siyasiler nasıl geçirdi bayramı diye! Güle güle okuyun.

MEHMET GÜL

Rehmetli Başbuğ’un fotoğrafı önünde saygı duruşu

Daha yataktan kalkmadan 12 Eylül öncesi günlerden bugünlere milletvekili olarak geldiği için dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve kuvvet komutanlarına, derin devlete ve diğer emeği geçenlere dua eder. Lacivert takım elbiselerini giyer, Che Guevara şapkasını takar, kurt işareti yapıp Alpaslan Türkeş'in fotoğrafı önünde bir dakika saygı duruşunda bulunur. Sonra Devlet Bey'in yolunu tutar, elini öptükten sonra parti genel merkezine gider. Gelen Ülkü Ocaklıların tebriklerini kabul eder. Konuklara kımız niyetine demirhindi şerbeti sunar. Elini sıkanlara ‘‘Tanrı Türk'ü ve kartalı korusun ve yüceltsin’’ temennisinde bulunur.

MESUT YILMAZ

Berna Hanım ile 3.5 dakika

Önce Berna Hanım ile bayramlaşır. Bu, yaklaşık 3,5 dakika sürer. 2,5 dakikası Berna Hanım'ın ‘‘İyi bayramlar’’ dileği karşısında düşünmekle, yarım dakikası da ‘‘Sana da’’ demekle geçer. Çocuklarla bayramlaşması 5 dakikasını alır. Sonra kanun hükmünde kararname hızıyla Başbakan Bülent Ecevit'i arar. Ardından çalışma odasına çekilerek partililerle bayramlaşırken neler temenni edeceğini düşünür. Bu da yarım gününü alır. Bayramların hafta sonuyla birleştirilerek dokuz, on günlük tatiller yapılmasına en çok o sevinir. Niye çocukluğumun tatilleri bu kadar uzun değildi, diye hayıflanır.

MAİL BÜYÜKERMAN

Önce kaşlarını tarar

Arife gecesi aynanın karşısına geçer. Önce kaşlarının uçlarını kemik tarak marifetiyle havaya kaldırır. Sonra Mustafa Kemal Atatürk'ü Kocatepe'de gösteren rozetine bakarak aynı pozun pandomimini yapar. Teybinin kayıt düğmesine basarak ‘‘Ey Türk Milleti’’ diye başlayan bir konuşma yapar. Hızını alamayarak balkona çıkar. Göğüs dışarda, gözler ilerde, baş yukarda ‘‘Az zamanda çok ve büyük işler başardık’’ der. İçeri geçip gazetelerden kestiği kendisiyle ilgili kupürleri gözden geçirir. Kendisinden memnun ve mutlu, sağ elini öpüp başına götürür.

The Best First Lady SEMRA ÖZAL

Meşe palamudu dikecek

Çocukları ve torunlarıyla birlikte TEMA Vakfı'nın kampanyasına uyup meşe palamudu dikmeye gidecek. Ama arabadan inerken pembe incili kaftanının kuyruğu kapıya sıkışınca zor anlar yaşayacak. Zeynep Özal'ın getireceği pofuduk terliklerin ayağına dar gelecek ve ön tarafına kolonya dökerek peluşun gevşemesini sağlayacak. Kafası sallanan köpek biblosu alacağı ve iki kırlent ile arabasının arka bölümünü renklendirecek. Böylelikle geri manevralarda görüş alanının darlığı sonucu Tarabya sahilinden denize uçma ihtimalini de dikkate alarak dikkatli olması gerekecek. Bu tehlikelerden arınması için şu iki konuda dikkatli olmasını öneririz. 1) Oje sürerken parmağının kenarlarına taşırmaması. 2) Konserve açarken dikkatini dağıtmaması.

UFUK URAS

Gösterilerde kırılan camlara para toplamakla meşgul

Bütün bayramını en son gösteride camları kırılan parti binalarına para toplayarak geçirir. Mazlum ve uysal karakteri yüzünden çok istediği halde ne kadar kızarsa kızsın bir pamuk prenses etkisi yaratır. O kadar paylaşımcıdır ki kendisine gönderilen tebrik kartlarını bile eşe dosta dağıtır. Yine de bu kadar kargaşa arasında arabasının yağ ve suyunu kontrol etmeyi ihmal etmez. Ancak unutamadığı bir şey var: bir yıl boyunca ödeyemediği trafik taşıt pullarının sıkıntısı.

MEHMET AĞAR

Reklamdaki amca misali bekleyecek de bekleyecek

Yaptırdığı son çelengin polisler tarafından bir kenara atılması üzerine kendini bu kainatta iyice yalnız hissedecek. Durumu Kent şekerleme reklamındaki yaşlı amcaya benzeyecek. Elazığ'dan otobüslerle gelmesi muhtemel ziyaretçiler ve getirecekleri cevizli sucuk ve de dut pestilinin özlemiyle bir taraftan televizyon izleyecek, bir taraftan da en yakın karakoldaki polislerin bayramını kutlamak için makosenlerini giyerken yerde parçalanan çelenk bir kez daha aklından geçecek. Bütün bu arbede sırasında otobüslerle gelmesi muhtemel bir çuval bulgurun da yer aldığı erzak eşantiyonundan mahrum kalacak. Bu bayram da bir kararsızlık geçirecek muhtemel.

HASAN MEZARCI

O’nun Noel’i sürüyor

Artık gerçek bir mehdi olduğu için Noel hazırlıklarını sürdürüyor, helva kavururken Adapazarı'ndan gelecek yer fıstığının da bu nevale içinde yer alması ve kıvamında pişmesini sağlamak amacıyla ateşin harlanmamasına özel bir gayret sarfedecek. Kilisedeki pazar ayininden önce bayram tebriklerini kabul etmeyecek olan Mehdi Mezarcı'nın dün öğle saatlerinde ağlama duvarları önünde haham taklidi yaparken görüldüğünü CNN bile atladı. Berberinin saçlarını kes, sana bir de Dalay Lama imajı verelim önerisine sıcak baktığı da gelen bilgiler arasında.

BUSH JR.

Zenci çocuklara Zambo sakızı

Bu bayramda Amerikalı müslümanların da işi karışık. Kafası da. Bir başsız olarak mübarek bayramı idrak etmenin zorluğunu yaşayacak olan Manhattan sakinlerinin kapılarına gelecek çocukların ellerini boş çevirmemeleri sözkonusu. Zenci çocuklara bayram şekeri olarak Zambo çikleti sunulmasının bir ırkçılık hadisesi olarak Florida'da çeşitli karışıklıklara yol açacağı söylentileri aldı yürüdü. Al Gore'un da bir türlü pes etmemesi sonucu uzun süre mazbatasını alamayan Bush'a hiçbir firma tarafından avanta hediye gönderilmemesi de Bush'un hanesine bir eksi yazar. Bizden söylemesi. Ayrıca Radikal'de Civciv çıkacak Bush... şeklindeki başlığın Amerikalılar nezdinde hayra vesile olmayacağı sanılıyor.

HÜSAMETTİN ÖZKAN

Gözünü açar açmaz Ecevitler’in kapısına dayanır

Bayramın ilk sabahı gözünü açıp Ecevitler'in kapısına dayanır. Rahşan ve Bülent Ecevit'in demokratik sol elini öper, başına götürür. Sağlığınıza duacıyım hanımefendi, sağlığınıza duacıyım beyefendi der. Bülent Bey mutfağa giderken o da mutlaka peşinden gider. Evdeki demli çaydan yayılan rayiha ile mutlu olur. Kedilerin kuyruğuna basmamaya özen gösterirken Rahşan Hanım'ın tuttuğu çikolatayı hızla açıp yemeye başlar. Çok lezzetliymiş hanımefendi, çok lezzetliymiş beyefendi, der. Kağıdını atmaz, özenle katlayıp iç cebine yerleştirir. ORAN Sitesi'nden nemli gözlerle ayrılır. Ecevitler arkasından su dökerler. Eve döndükten sonra şeker kağıdını önceki bayramlarda aldığı şekerlerin kağıtlarından müteşekkil arşive yerleştirir.

TANSU ÇİLLER UÇURAN

Bugün bonbon bayramı değil mi?

Öğlene doğru uyanır. Gözünü açar açmaz Özer Bey'e sorar: ‘‘Bugün bonbon bayramı değil mi?’’ Aldığı yanıt karşısında afallamaz. Derhal hizmetlileri çağırarak lolipop bayramlarını kutlar. Hacı Bekir'den aldırdığı lokumların nereye konulduğunu sorar. ‘‘Üç bayramdır lokum aldırmadınız’’ yanıtı üzerine ‘‘Nasıl olur, geçen kuzu şenliğinde aldırmıştım,’’ der. Şoförünü arar ‘‘Beni Doğru Yön Partisi'nin il merkezine götür,’’ der. Yolda cep telefonundan Süleyman Bey'i arar. ‘‘Beyefendi bayramınızı tebrik ederimdir. Allah sağlık ve afiyet versindir. Hanımefendiye de hürmet ederimdir’’ diyerek olaya apayrı bir boyut kazandırır.’’

KAMER GENÇ

Ona her gün bayramdır

Şeker Bayramı, Kurban Bayramı, Çiçek bayramı, Lale bayramı. Lalelim Laleli'de oturur, Laleli'den geçer lalelimden vazgeçmez. Özer Beyzade Çiller ve Tansu Çiller Uçuran'ı telefonla arayıp canlı yayın heyecanıyla ‘‘Mübarek bayramınızı tebrik ederim. Tunceli halkı adına bağlılıklarımı bildiriyorum’’ der. Telefonu kapatmadan önce Özer Bey'e çiçekleri sulayıp sulamadığını sorar. Aldığı olumlu yanıt üzerine ‘‘Allah süzgecinize zeval vermesin’’ deyip ahizeyi mutlu bir ifadeyle yerine koyar. Ondan sonra tutabilene aşkolsun!

DENİZ BAYKAL

Sıkıntıdan patlar

Önce iş ilanlarına bakar. Meşgul olacak bir şey bulamazsa eşofmanlarını çıkarıp bayramlıklarını giyer. Eskiden bayramlarda kucağına alıp havaya fırlattığı torunları 20 yaşına geldiği için, için için hayıflanır. Giderek bayramlarda partili sayısı azaldığı için kendini tamamen gofrete verir. Daha sonra eşinin ortalıkta dolaşma, temizlik var uyarısına muhalefet ederken en azından evdeki reisliği riske etmemeye dikkat eder. Hizip konseptini de bu anlamlı güne sığdırmak için torunlarının askerlik celp kağıtlarının askıda olup olmadığına bakmak üzere askerlik şubesine kadar gider.