Baykal'dan önemli açıklamalar

Güncelleme Tarihi:

Baykaldan önemli açıklamalar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2009 13:51

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu. İşte Baykal'ın açıklamasından satırbaşları:

- Kıbrıs siyasi hayatina, Türkiye'de hükümetin müdahale yaptığına tanık olmuştuk. Yani Kıbrıs siyasi hayatına bir takım usul dışı müdahalelere tanık olmuştuk.
Haberin Devamı

 

- Kıbrıs’ın hukukunu korumanın en etkili yolu, Kıbrıs’ın siyasi iradesine saygı göstermemizdir. Bu seçim Kıbrıs’ın geleceği ile ilgili görüşmelerin yürütülmekte olduğu bir döneme rastladı.

 

- Batı AKP aracılığıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne müdahale etmiştir. Her türlü ağırlık baskı konulmuştur. Denktaş ve Ulusal Birlik Partisi’nin devre dışı bırakılmasına yönelik AB ülkeleri tarafından büyük ağırlık konulmuştur.

 

- KKTC’de yaşayan insanlar hayal kırıklığı içine girmişlerdir ve öyle sanıyorum ki bu son seçime bu ruh hali ciddi biçimde yansımıştır.

 

Haberin Devamı

- Umarım yeni dönemde tepeden inme yöntemlerle Kıbrıs’ta bir emri vaki yapılmasına izin verilmez. KKTC vatandaşlarının siyasi iradesine saygı göstererek değer vererek bir uzlaşma arayışı Kıbrıs’taki barış süreci işletilir.

 

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

- Başbakan seçim sonrası suskunluğunu yavaş yavaş bozuyor. Yaptığı nadir açıklamaların arasında ekonomik durumun iyi olduğuna ilişkin değerlendirmeler yapıyor. Hala yanlışını görmediğini görüyorum.

 

- Her şey çok açık. Güneş balçıkla sıvanmaz. Türkiye’deki ekonomik krizin tahribatı ağırlığı, her türlü tartışmanın ötesindedir. Türkiye ekonomik daralmayı en yüksek düzeyde yaşayan, ekonomisi büyümekten çıkmış, küçülme noktasına gelmiş bir noktaya sürüklenmiştir.

 

- İşsizlik dünyada ikinci noktadadır. Birinci iflas etmiş İzlanda’dır.

 

- Türkiye’de ekonomik daralmanın ciddi bir boyuta geldiği inkâr edilemez bir gerçektir.

 

- Yükü olmayacak işin peşine düşmeyin, adını koyun, erteleyin, bir moral verin işletmelere. Dünyanın en yüksek SSK primini Türkiye ödüyor. Normal ekonomik ortamda dahi bu doğru değil. Bu böyle olduğu sürece sanayi kalkınamaz, büyüyemez.

 

- Hele bir kriz döneminde derhal yapmak lazım diyor idik.

Dünyanın en yüksek enerji fiyatlarıyla Türkiye sanayisini döndürecek, sonra rekabete girecek.

 

- İnsanlar işinden atılıyor, çok büyük bir ekonomik sıkıntı yaşanıyor. Bu çerçevede bazı öneriler var.

 

- Hükümet emeklilere ek maaş vereceği demişlerdi, emekliler heveslenmişlerdi.

 

- Mart sonu itibari ile işsizlik fonunda biriken para miktarı 40.2 milyar TL’dir. Bu işsizlikle mücadele için harcanması ön görülen bir fondur. 2000 yılında kurulan bu fonun işsize verdiği ödenek 2 milyar TL’ye ulaşmıyor. Yani bu fonun 2 milyar TL’si bile işsizlikle mücadele için bile harcanamamıştır.

 

- AKP iktidarı 2009 yılından başlayarak 3 yıl süreyle, işsizlik sigortası fonu nemasını 4’te 1’ini bütçeye aktaracaktır bu 6.2 TL’dir. Yani 2 milyar TL’yi işsizler için harcayan iktidar, 3 yıl için 6.2 milyar TL’lik kısmını alma niyetindedir. Bu fonun mantığına tamamen aykırıdır.

 

- IMF ile ilişkiler hangi noktadadır hala netleşmiş değil. Anlaşma yapacak mıyız, yapmayacak mıyız. Bu müzakereler hangi noktadadır?

 

- Bizim IMF ile müzakeremiz ne durumda? Yoksa babadan kalma stand-by peşinde miyiz? Bu kime veriliyor? Dış desteğe muhtaç ülkelere veriliyor. Türkiye hangi koşullarda müzakere yapıyor bu açıklanmalı.

 

- Meksika, Polonya, Brezilya ve Arjantin gibi bize benzeyen ülkelerle kıyaslandığı zaman Türkiye’nin krizden en çok etkilenen ülkelerin başında geldiği görülmektedir.

 

- Türkiye’nin kaynaklarını seçim için çarçur ettiler.

 

- Türkiye’nin bu sıkıntı ortamında ülkeyi yönetenler kendi alışkanlıklarını sürdürmeye devam ederken, insanların işsiz kalmasını görmezden gelirlerse bu ancak onları bu noktaya sürükler. Büyük üzüntü duyuyorum. Elbette Türkiye’de, Başbakan’ın sanıyorum bu üçüncü ya da dördüncü uçağıdır. Herkese bir görev düşmüyor mu?

 

- THY bu uçağı alıyor. Halka açık bir şirketin Başbakan’a uçak alma amacıyla kullanılmış olması da ayrıca üzüntü verici bir tablodur.

 

- Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerinde normalleşme aşamasına gelmesi herkes memnun eder. Ama bölgede Kafkasya’da Ermenistan’ın Azerbaycan ile ilişkilerinde çok ciddi sorunlar var. Geçen hafta anlattığım 4 tane BM kararıyla kınanan bir işgal tablosu var. Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si işgal altındadır.

 

- Olayın daha iyi anlaşılması için şu noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bir karabağ sorunu var, bir de Karabağ vesilesiyle Karabağ dışında işgal edilmiş Azerbaycan toprakları var.

 

- Karabağ Ermeni kökenli insanlarında Azeri kökenli insanlarında birlikte yaşadığı bir yöre. Oranın kendine göre bir problemi var.

 

- Ama tamamen Azeri köylerinin bu olay vesilesiyle doğrudan işgal edildiğini biliyoruz. BM de bunu kınıyor. Bu işgal olduğu için biz sınırı kapatmışız. Bize diyorlar ki sınırı açıverin. Biz normalleştireceğiz de Ermenistan’da işgal ettiği topraklardan çıkıversin.

 

- Hayır önce siz normalleştirin deniyor ise bunu Türkiye söylemek büyük haksızlıktır. Bu Ermenistan’ın işgal ettiği toprağın, işgalini haklı saymak onu meşrulaştırmak sonucunu doğuracaktır.

 

- Olayın bu niteliğini geçen hafta konuşmuştuk. Şimdi yeni bir aşamaya geldik. Biz Şükrü Elekdağ’ın başkanlığında bir CHP heyetini Azerbaycan’a gönderdik. Bütün partiler çağırılmıştı. AKP nedense katılmadı. Arkadaşlarımız bol temaslar yaptılar.

 

- Azerbaycan artık çok sevdiğimiz Kemal Sunal filmlerini, Türk sanatçıların konserlerini vermez olmuştur. AKP kaş yapayım derken göz çıkarmıştır. Bir sorunu çözeceğim, problem istemiyorum çevremde diyerek, olmaması gereken yerde bir problemi bizzat kendisi yaratmıştır.

- Derhal Cumhurbaşkanı Sayın Gül öncelikle Azerbaycan’a gitmeli, Aliyev’le bir araya gelmelidir. Ortada bir kırgınlık varsa onu düzeltmeyi hedef alarak kapsamlı ciddi bir görüşme yapılmalıdır. Türkiye Somali’ye Bahreyn’e gösterdiği ilgiyi Azerbaycan’dan esirgeyemez.

 

ERGENEKON DAVASI

 

- Biz CHP olarak 25 Mart 2008 tarihinde, bu kürsüde Ergenekon’un ne olduğunu anlattık. Ergenekon’un siyasal nitelikli bir dava olduğunu, iddianamenin çok ciddi hukuki zafiyet taşıdığını, dayanaklarının kabul edilemez unsurlar olduğunu, telefon dinlemelerinin bu davayı hukuken ayakta tutmaya yetmeyeceğini, adil yargılama hakkının yerine getirilemediğini, o yüzden bu davanın bir siyasi intikam davasına dönüşmekte olduğunu 1 yılı aşkın süredir bunu ifade ediyoruz.

 

- Bu kadar da olmaz değil, hiç olmaması gerekir hiç…

 

- Kimisi İlhan Selçuk tutuklanınca, herkesin kendisine göre bir dayanağı var. Olay yanlış. Bir dava olamaz, bir dava süreci taşıyan bir çerçeveye tanık olmuyoruz. Sami Selçuk, ben hayatımda böyle bir iddianame görmedim dedi. 75 tane baro başkanı böyle bir dava olmaz diye bir araya gelip ilan ettiler.

 

- Ucu açık iddianame, dünya savcılık tarihine katkı. Eskiden arkası yarın vardı şimdi diziler var. Dizi yapar gibi iddianame yapılır mı? Böyle bir şey olabilir mi? İddianame dediğin başı sonu dayanağı hukuku tanıkları, hangi maddeyle kimi neyi niçin itham ediyorsun söyleyeceksin. Var mı böyle bir şey yok? Herkes var, herkes bir yerden girmiş. Yargılama mahkemede yapılır, kamuoyu önünde yapılıyor. Orada yapılsın isteniyor. Başından sonuna yanlış, bu kadar yanlıştan doğru bir şey çıkmaz.

 

- Kim darbe yapıyor, çık ortaya, sor hesabını sormazsan namertsin. Mafyalaşmış olan, çeteleşmiş olanlardan hesap soruyor musun, sormazsan namertsin. Güneydoğu’da terörle mücadele ediyorum diyerek faili meçhul yapanlardan hesabını soruyor musun? Sor hesabını sor, sormazsan namertsin. Sorabiliyor musun?

 

- Türkan Saylan gelsin, Atatürkçü rektörler gelsin, onlar gelsin… Şimdi bakın bu toplumda tepki yaratıyor. Sadece bu değil. Van’daki davayı da gördük.

 

- Van’da da rektörü tutukladınız. Ne çıktı? Savcı kayıp. Savcı yok ortalıkta. Böyle bir dava.

 

- Canım Anayasa’nın 38. maddesi var sen ne konuşuyorsun? Başbakan bugün söyledi. O madde yargıya talimat vermeyi yasaklıyor. Sen gerekli sonucu çıkar. Ben muhalefetteyim, eleştiri hakkımı kullanıyorum. Yargıyı yargıya saygımdan ötürü eleştiriyorum.

 

- Yargıya yakışmayanları eleştirmek benim görevimdir, görevimi yapıyorum.

 

- Başbakan, Danıştay saldırısının ardından 2006’da çıkmış “Bu davanın arkasında başka bir çete var” demiş. Cumhurbaşkanı, o zaman ki Dışişleri Bakanı “Daha neler var göreceksiniz” demiş.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!