Güncelleme Tarihi:
Böyle bir dönemde 19. yüzyılda doğup 20. yüzyılın daha ilk yarısında büyük işler başarmış bir devlet adamının bir reformcunun bir devrimcinin kendi çağı için çok büyük kararlar almış bir büyük siyaset adamının aradan bunca on yıl geçtikten sonra hala bu kadar yüksek bir değerle anlaşılması olağanüstü önemlidir.
Böyle bir büyük devlet adamını yetiştirdiğimiz için hepimiz iftihar ediyoruz.
Devletimizin temelinde onun anlayışının yatıyor olması hepimize devletimizin geleceği konusunda umut veriyor. Bunca sınavdan geçmiş acı tecrübeyi yaşamış devletin vatandaşları olarak devletimizle de iftihar ediyoruz.
Ayrıca CHP’nin kurucusu olarak Mustafa Kemal Atatürk’e bizim bir başka saygımız vardır. Partimizin kurucusu olduğu için onu bir başka severiz.
Mustafa Kemal Atatürk dünya çapında bir modernleşme projesini ortaya koymuştur.
Onun ortaya koyduğu proje dünya çapında bir örnektir. Türkiye’nin geçirdiği tarihsel değişimin altında Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası vardır.
Atatürk sıradan bir komutan değildir, bunun çok ötesinde yepyeni bir dünya geleceği tasavvur etmiş ve bunun olabildiğinde başarıya ulaştırmaya çalışmıştır.
Atatürk her zamankinden daha büyük önem taşımaya devam ediyor.
Atatürk ne kadar incelenirse, ayrıntıya girilirse değeri o kadar çok ortaya çıkacaktır. O nedenle bu 10 Kasım’da Atatürk bir başka sahiplenildi.
ABD SEÇİMLERİ - OBAMA
Geride bıraktığımız dönemde dünya siyaseti bakımından çok önemli bir gelişme ortaya çıktı ve Obama Cumhurbaşkanı olarak seçildiği bir seçim sonuçlandı. Bu tabi çok önemli bir olaydır. Hem ABD toplumunun yaptığı tercihin anlamı değeri yakın dönem ABD tarihi dikkate alınınca daha açık biçimde ortaya çıkacaktır.
Çok uzun süre siyah derili vatandaşlarına eşit insan hakkı inadını çok uzun süre sürdürmüş olan bir toplumun şimdi, o acı olayların yaşanışından kısa bir süre sonra ama 2008 yılında bütün klişe düşünceleri, ayrımcılığı aşmış olduklarının ortaya çıkması tüm dünyada saygıyla karşılanmalıdır.
ABD halkı bu seçimle gerçekten çok büyük bir demokrasi sınavı vermiştir. ABD devleti çok muhtaç olduğu olumlu bir izlenim verme şansını bu seçimlerde elde etmiştir.
ABD halkını bu seçim dolayısıyla kutlamak lazımdır.
Seçilen Obama büyük bir sorumlulukla karşı karşıyadır. ABD toplumu sınavı başarıyla geçmiştir. Umarım Obama’da bu sınavdan başarıyla geçer. Dünyada bir kardeşlik yolunu açar. Özellikle bir bu özlem içindeyiz.
ABD seçimlerinde tartışılan çok konu vardı. Fakat bizi ilgilendiren ve dünyanın bundan sonraki geleceğini belirleyecek iki konu vardır.
Birisi, bu seçimle ABD halkı 2003 yılında Irak’a yapılan müdahalenin yanlış olduğunu tescillemiştir. Bu çok önemli bir karardır.
Biz 2003 öncesinde bir askeri müdahale ortaya çıkınca CHP olarak takındığımız tavrı ortaya koymamız gerekiyor. O zamanda aynen böyle düşünüyorduk.
Türkiye için değil ABD için yanlış olacağına içtenlikle inanıyorduk ve bunu herkese anlattık. O zaman hepimiz hep birlikte bu müdahalenin yanlış olduğunu dünya içinde yanlış olduğunu dile getirmeye çalıştık.
Ama büyük devletler büyük hatalarda yapabiliyor. Türkiye CHP’nin öncü katkılarıyla çok ileri düzeyde karışma durumunda olmamıştı.
Eğer olsaydı, ABD asker çekme kararı alıyor, bir pişmanlık başlıyor. Türkiye’de o karara rağmen sürüklenecekti.
Ortadoğu’da yeni barış huzur istikrar arayışı Türkiye’nin daha dikkatle dinlenmesini, Türkiye’nin tezlerini daha önemsenmesini de sağlayacaktır, sağlamalıdır. Biz bu yeni şekillenmekte olan yeni Ortadoğu tablosu içerisinde Türkiye’nin daha belirleyici gerçekleştirme konusunda bir şansa sahip olacağız.
Diğer konu kriz karşısında takınılması gereken tavır ile ilgilidir. Obama’nın sadece bankaları değil, orta sınıfı da kucaklama anlayışını ortaya koymuştur. Bu çok doğrudur, biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Yaşanan bu krizin o anlayıştan ortaya çıkmıştır. Ekonomide insanlar temel alınmalıdır. İnsanları gözeten bir politikayla kriz bertaraf ettirilmelidir.
ERGENEKON
Geride bıraktığımız dönem çok hareketli oldu. Bugün Ergenekon’da yeni bir aşamaya gelindi. Nihayet bu davada sanıklar hakim karşısında ifade verme noktasına gelmiş bulunuyorlar. Bu yeni aşama yeniden düşünmemizi gerektiriyor.
Şu ana kadar ortaya çıkan tablo dünya hukuk standartları açısından iftihar edeceğimiz bir nokta yok.
Bu dava ile ilgili ilk açıklamalar yapıldığı zaman ben, bu davanın siyasi hesaplarla ortaya atılan bir dava olduğunu söylemiştim.
Bir hukuk sürecinden çok siyaset süreci işletilmiştir. En son olarak, ABD kongresindeki bir komisyonun daha dün bir açıklama yaptığını görüyorum. ABD kongresindeki bu komisyon Ergenekon davasının uluslar arası hukuk standartlarına uymadığını söylüyor.
Bir yabancı çevreden böyle bir değerlendirmenin gelmesi önemlidir. Biz zaten bu konudaki sükuta dikkat çekmeye çalışıyorduk.
Biz bu hukuk sürecinin AB yetkilileri tarafından da izlenilip değerlendirilmesini beklerdik.
Çok trajik olaylar yaşanıyor. Büyük üzüntü içerisindeyim. Böyle bir davanın gözlerimizin önünde gerçekleştiğini bilmek, yanlışlıkları görüp seyirci kalmak zorunluluğunda olmak gerçekten acı bir olaydır.
Bu dava ile ilgili olarak yapılan bir espri aslında olayın niteliğinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Eskiden adalet bakanlığı yapmış bir başbakan yardımcısı yerdeki mermileri toplarken kendisine “Dikkatli ol ergenekon’dan tutuklanabilirsin” deniliyor. Devletin zirvesinde bunun doğru anlaşıldığını görüyorum.
Teşhis doğrudur evet ama tatbikat insanların ailelerinin şereflerinin sağlıklarının ayaklar altına alınmakta olduğu gerçeğidir.
Bir yandan bileceğiz ortadaki tutarsızlığı ama öte yandanda bu acı gerçek işlemeye devam edecek. Bu da bizim ızdırabımızdır.
REHABİLİTASYON MERKEZİ
Türkiye’yi rencide eden bir durumla karşı karşıya kaldık. Sosyal hizmetler çocuk esirgeme kurumunun rehabilitasyon merkezinde yabancı gazeteciler bir şöhretli bir kişinin öncülüğünde gizli çekimler yaptılar ve görüntüler ortaya koydular.
Bu tabi üzüntü verici bir olay. Ortadaki tuzaklar aldatmacalar ve orada yaşayan insanların hayatlarını bilgisi ve izni olmadan kullanılması üzüntü verici bir olaydır.
Hatırlayın 4 sene önce CHP’li milletvekili arkadaşlarım, Saray’daki bu rehabilitasyon merkezine gitti. Oradaki durumu basına yansıttı. Daha sonra Malatya’daki olay ortaya çıktı. Türkiye’nin ilgisini çekti.
Bir araştırma komisyonu kuruldu. Sorun çözüldü dendi. Fakat şimdi bu durumdayız.
Çocuk sevgisinin bu kadar yüksek olduğu, herkesin hayatını çocuğuna göre kurduğu bir kültür ortamında böyle bir tabloyu taşımamız bize yapılmış büyük bir haksızlıktır.
EKONOMİ
Ekonominin genel süreçleri işliyor. Maalesef hepimize kaygı veren bir şekilde işliyor. Enflasyon yükseliyor Türkiye’de. Geçen hafta söylemiştim ihracat rakamları ilk kez düşmeye başladı diye.
İhracat artış temposu azalıyor. Şimdi ihracat resmen düşmeye başladı. Şimdi 30 küsür aydan beri ilk kez sanayi üretimi düşmeye başladı.
İmalat sanayi yüzde 6.4 düşmüştür. İlk kez oluyor. Yavaş yavaş 2004 tablosuna doğru gidiyoruz. Enflasyonda 2004’teyiz zaten.
Bu yıl büyümenin çok ciddi bir şekilde yavaşlayacağı açıktır.
Bunlar izlenen yanlış ekonomik politikanın sonucu. Türkiye’yi dış borca mahkum eden, dış borçla nemalanan, bir ekonominin Türkiye’nin yerleştirilmiş olması gerçeği vardır.
Türkiye dış borca mahkum bir ülke haline gelmiştir.
Yıllık cari açığımız 1.5 milyar dolardı. AKP geldiğinde bu böyleydi. Şimdi ise 51 milyar dolar arkadaşlar.
Dünyada para bolken bunu yapıyorsunuz. Olmadığı zaman ise daha yüksek reel faizleriyle bunu yapar hale geliyorsunuz. Dünyada kimse Türkiye kadar borçlanma gereği duymadık. Borçlanma sayesinde refah tablosunu yaratmaya çalıştık siyasi nedenlerle.
İş yapıyoruz diye övündük. Sonuç ne ? İşte geldiğimiz bu nokta. Hep bunu anlattık.
Elbette borç alırsın. Ama onu doğru kullanacaksın. Ucuz dolarla ithalat yapınca, insana cebine para koymuş olduk.
Geldiğimiz nokta bu. Türkiye’de borç 220 milyar dolardı, 550 milyar dolara çıktı. Başbakan bizi özel sektörü ilgilendirmez diyor. Nasıl ilgilendirmez ?
Yetkiyi aldın. Özel sektör ödeyemiyor bizi ilgilendirmez diyebilecek misin, kötü bir durum ortaya çıktığı zaman.
Türkiye’de bu kadar yüz binlerce iş adamı var, odalar ve borsalar biriliğine bağlı, her biri bir tane ek işçi alsa işsizlik rahatlar diyor Başbakan. Ekonomi çevreleri yeterince aydınlattılar. Ama başbakan bunu yeniden söyledi. Herkes bir işçi alacakmış. İşçi almak ne demek, yanında olan işçileri çıkarıyor.
Bakın bugün Adıyaman’daki ticaret ve sanayi odası başkanımız açıklamış. Üretim kapasitesi yarı yarıya azaldı. 44 fabrikadan 22’si kapandı. Borçlarını ödeyemeyen fabrikalar satışa çıktı. Başbakan burada ek işçi alın diyor. 10200 çalışandan 3500’ü işsiz kalmış diyor.
Anadolu kaplanlarına bakın, Denizli’ye bakın. Kahramanmaraş’a bakın. Kilis’te sanayi de çalışan 1500 işçiden 500’ü işten çıkarıldı. Bursa’da ilk elyaf üreticisi Sönmez’ler fabrikasını kapattı 300 kişi işsiz kaldı.
Gaziantep’te tekeroğlu fabrikası son dönemde kapandı 2800 çalışanı işsiz kaldı. Bir fabrikanın kapatılması ne demektir? O fabrikanın sahibi için ne demektir, orada işten çıkarılan insanlar için ne demektir? Hükümet tedbir diye doğalgaza yüzde 22 zam yapmayı akıl etti. Hükümetin krize çaresi doğal gaza zam. Obama bir paket önerdi dedim. Ne diyor o pakette orta sınıfı güçlendirelim diyor. Biz şimdi bu zamla orta sınıfı mı güçlendiriyoruz? Ona mı destek oluyoruz? Bu enerji politikası, BOTAŞ, doğalgaz ihracatı Türkiye’nin en büyük yarasıdır. BOTAŞ trilyonlarca faiz ödüyor. Yolsuzluk orada. Bunun savunulacak bir yeri var mı? Yüksek faizle alınan borçlar ve onun gereksiz harcamaları var. Bir de formül değişikliği konusu var. Acısı şimdi çıkıyor. Gensoru verdik bu konuda kıyameti kopardık. Gittiler formül değiştirdiler. Uluslar arası tahkime gitmediler. Git mahkeme söylesin. Bu kabul edilebilir bir tablo değildir. Yetersiz kadrolarını, devletin en hassas yerine koymalarının bir sonucudur. Ankara borcunun alacakları silinmiş. Ne demek silinmiş yahu? Kanunla bunu sildiriyorsun. Kimin alacağını siliyorsun? Kanunla oluyorsa herkesin alacağını sil. Kimsenin borcu kalmasın. Artık Türkiye bu işin saklanamayacağı noktaya geldi. Yığınla çare gerektiren sorun iktidarın önünde duruyor. Hiçbir ciddi çalışma yok. İktidarın tek derdi bu başarısızlığı pirinç fasulye kömür dağıtarak acaba önümüzdeki seçimde nasıl kamufle ederiz düşüncesi içerisinde. TARIM Çiftçi toprağa gübre atamıyor. Bunun sıkıntısını gelecek yıl çekeceğiz. Enerji de en büyük sıkıntıyı çeken çiftçilerdir. 15.7 cent’e çiftçimiz elektrik kullanacak. Sonra biz onlarla rekabet edeceğiz. Mazotu ilacı gübresi elektriği en pahalı ülke. Sonra da rekabet diyeceksin. AKP içinde tartışmalar yaşanıyor. Bu acı gerçeği kömür dağıtarak kapatamazsınız. TERÖR Terör en önemli konusu Türkiye’nin. Neyi politikaları ? Geldikleri zaman sıfır terör vardı. Şimdi ne noktadayız. Terör etkisizleştirildi mi? Alıştığımız terör nitelik değiştirmeye başladı. Eskiden terör mayınla taramayla orada burada yapılan saldırılar aklımıza gelirdi. Şimdi terör ayağını toprağa basmaya başladı. Sokakları işgal etmeye, kepenkleri kapattırmaya, belediyeleri arkasına takmaya başladı. Bu tablo çok acı bir tablo. Yani hala buna teslim olmadı diye Başbakan’ı alkışlayacak mıyız? Bunun nedeni zaten başbakan’ın bu güne kadar izlediği politikadır. Başından beri olayı algılayamadı. Saptırmaya çalıştı. Halbuki terörün bir projesi var. O da ülkeyi bölmektir. Bunların hepsi ortada. Bunları yok sayarak, sırt sıvazlayarak, onlara umut vererek orayı kontrol edeceğini zannetti. Eve dönüş yasasını çıkardı. Cezaevinden çıkanlar dağa çıktı. Öcalan’a tahliye imkanı getiriyordu. CHP engelledi. Dubai’de anlaşma imzaladı. 1 milyar doları verin Kuzey Irak’a müdahale etmeyeceğiz diye. CHP engelledi. Bunların kafasındaki anlayış böyle çıktı. Terör ona gelme demeye başladı. Bu ülkede kimseye çek git deme hakkın yok. Şimdi ona buna çek git diyor. Bu da yanlış. Yeni politikasında pompalı tüfekle kendisini savunmayı hak bilen bir anlayışı haklı görüyor. Türkiye’yi birbirine mi katacaksınız? Eğer her vatandaş kendi güvenliğini kendi sağlayacaksa sana ne ihtiyaç var başbakan? Devletin polisi jandarması askeri niye var? İlla senin karşındaki insanları takip etmekle mi yükümlü onlar ? Vatandaşlı korumakla yükümlü onlar. Başbakan bu olaylar karşısında doğru bir çizgi koyamamıştır. İçerden dışardan birileri Başbakan’ı yönlendirmektedir. YOLSUZLUK Geldiklerinde hepsini keseceğiz dediler. Ne oldu şimdi? Başkasında gördüğün yolsuzluğa karşı tavır takınarak yolsuzluk çözülemez. Yolsuzluk seni avucuna alır. Son zamanlarda bakın bir iki gündür çok önemli iki olay ön plana çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yoğun çabalarıyla. Türk Telekom. Yani yeterince konuşuldu bitti diye düşünülüyor. Asıl buz dağı suyun altında duruyor. Bu Telekom daha çok konuşulacak. Öyle bir ihale ki ihalede yıllık taksitten fazlasını kar olarak alıyor ihaleyi alıyor. Yani “Tarlanın taşıyla tarlanın kuşunu vuruyor” Bizim vatandaşımız parayı ödüyor, onun karıyla bizim vatandaşımızın malı olan Telekom’u sahipleniyor. Türk Telekom’u verdikten sonra KDV’yi birden bire indirdiler. Kurumlar vergisini birden bire indirdiler. Bu kadar şaşkınlığın bilinçsizce yapılmasına Kılıçdaroğlu’nun aklı basmıyor. O diyor ki bu kadar yanlışlık rastlantı olamaz. Hani derler ya bu kadar cehalet eğitimsiz olamaz diye.. Bu kadar tezgah tesadüf olamaz diyor ve bu konuyu gündemde tutuyor. İlginç bir şey de öğrendik. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlık müsteşarı bu Telekom’da OGER’in temsilcisiymiş. Yani OGER’in yabancı ortağının temsilcisi Türkiye’nin Başbakanlık müsteşarı. Hangi çağda yaşıyoruz. Bu kadar büyük avantayı kim kime verir? Değerli arkadaşlarım bu konular çok önemli. Birden bire bu konular çıktı. Geçen hafta öğrendik ki Sabah – ATV satışındaki Katarlı şeyh orada imtiyazlı ortakmış. Bizim kanunlarımız yüzde 25’ten fazla hisse sahibi olmasına izin vermiyor.
Bütün dünya tedbir alıyor. Ama hükümet almıyor.
İktidarın 6. yılı, kadrosunu kurmuş ama sıkıntılı. Başarısız politika sıkıntısı yaşıyorlar. Sadece bu alanda değil her alanda böylesine politika kırılmalarıyla karşı karşıya.
Başbakan’ın da bu görevi yapamadığı ortaya çıkmıştır. Terör aşmıştır başbakan’ı ve şimdi bunaldı ve başka bir yanlışa sürükleniyor.