Güncelleme Tarihi:
Baykal, parti genel merkezinde düzenlenen CHP İl Başkanları Toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, doğalgaza konutlarda yüzde 22 zam yapıldığını anımsattı.
“Bu bir süpriz olmuştur” diyen Baykal, zammın dünya petrol fiyatlarının inişe geçtiği bir dönemde gerçekleştiğini ifade etti. Petrol fiyatları inişe geçerken Türkiye'de aniden “olağanüstü yüksek oranda bir zam yapıldığını” belirten Baykal, “Tam kışa girerken insanların doğal gaza ihtiyacının en yüksek noktaya çıkacağı bir dönemde birden bire bu oranda bir zam izah edilebilir değildir” dedi.
Bu zammı makul ve mazur görmenin mümkün olmayacağını belirten Baykal, “Bu bir zam değil, zulümdür. Kışa girerken doğalgazın fiyatına dörtte bire yakın artış getirmek, hiç bir anlayışla kabul edilemez” diye konuştu. Baykal, böylece ekonomik kriz karşısında bu hükümetin hangi önlemleri alacağı da ortaya çıkmış durumda olduğunu savunarak, ekonomik sıkıntıların, sorunların bedelini yine Türkiye'de orta halli, dar gelirli, desteğe muhtaç vatandaşların ödeyeceğini dile getirdi. Baykal, şunları kaydetti:
“Bu, hükümetin sosyal anlayışını ortaya koyması bakımından da son derece önemlidir. Bir yandan ekonomik krize karşı güvenceler arayışı içine giriyoruz. Finans sektörüne, bankalara, mevzuat sahiplerine yardımcı olma gayreti içinde olunduğunu söylüyor hükümet. Bir yandan vergi kaçaklarını affetmeye çalışıyor. Dışardan parasını getirecek olanlara her türlü imtiyazı, kolaylığı getiriyor. Öte yandan gece konusunda, evinde kışı doğalgazla geçirmek durumda olan insanın ısınma faturasına dörtte birlik bir zam getiriyor. Bu çok ağır, yanlış, acı olmuştur. Bunu söyleyenlerin garip, gureba fakir fukara edebiyatını söylemeye artık hakları yoktur. Garibi gurebayı, fakiri fukarayı kışın girişinde kendi kaderiyle baş başa bırakmışlardır. Bunun haklı bir ekonomik nedeni de yoktur. Bu zammı protesto ediyorum.”
BAZI BELEDİYELERİN KALDIRILMASI
Baykal, konuşmasında Anayasa Mahkemesi'nin belediyelerle ilgili dün aldığı karara da değindi. Kararla, Yüksek Mahkeme'nin pek çok belediyenin belediyelikten çıkarılmasını, mahalle ve köy konumuna dönüştürülmesini öngören yasayı ana hatlarıyla benimsemiş olduğunu ifade eden Baykal, bu kararın, “yapılan düzenlemenin yanlış olduğu gerçeğini ortadan kaldırmadığını” söyledi.
“AKP, yetkisini suiistimal etmiştir. Parlamentodaki parmak çoğunluğunu, yasa çıkarma hakkını, vatandaşın kazanılmış haklarını, belediyelikleri ortadan kaldırarak kendi siyasi hesabına göre yeni düzenlemeler yapmıştır” diyen Baykal, “Siyaseten çok vahim bir manzaradır. Büyük üzüntü duyuyorum Türkiye'de böyle bir yasa yapılabilmiş olmasına. Bir çok belediye belediye olmaktan çıkarılmıştır. AKP'nin hesabına göre uygun yerlere bağlanmıştır” dedi. Baykal, şöyle devam etti:
“Tamamen AKP'nin siyasi hesaplarıyla, orada yaşayan insanların dünya görüşü, siyasi anlayışı, kendi iradeleriyle ortaya koydukları başarılı belediyecilik anlayışı ezilip çiğnenmiştir. Anayasa Mahkemesi de bunu Anayasa'ya uygun görmüştür ama vicdana, hakka, adalete, uygun değildir. Bunu takip edeceğiz. Adaletsizdir, haksızdır. Bunların yapılması toplumumuzun duygularını rencide etmiştir. Biçim çabamıza rağmen önümüzdeki CHP iktidarında ilk ele alacağımız ve düzelteceğimiz yanlışlıkların başında bu gelecektir.”
“ADLİ TIP KURUMU, EN ÖNEMLİ BİLİRKİŞİ KURUMUDUR. ÜYELERİNİN ÜÇ TANESİ SABIKALI”
Baykal, Adli Tıp Kurumunun en önemli bilirkişi kurumu olduğunu belirterek, “Üyelerinin üç tanesi sabıkalı. Daha önce de benzer olaylar yaşanmış. Kim oluşturuyor bunları? Onları oraya kim tayin etti?” sorularını yöneltti.
CHP'nin geçmişte yaptığı önerilerin, başka iktidarlar tarafından da olsa hayata geçirildiğini ifade eden Baykal, bunlara örnekler verdi.
Dokunulmazlık konusunda arzu ettikleri gelişmenin sağlanamadığını kaydeden Baykal, parti programı çalışmalarından bahsetti ve tüzükte bazı değişikliklere gideceklerini anlattı.
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Deniz Baykal, bir gazetecinin, “Hüseyin Üzmez ile ilgili Adli Tıp Kurumunun raporu tartışılıyor. AKP iktidarda olmasaydı bu olay yaşanır mıydı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“AKP'nin iktidarda olmasının her türlü yozlaşmayı hızlandırıcı, kolaylaştırıcı bir etki getirdiği çok açıktır. Bu konuda benim hiçbir tereddütüm yok. Bu konuda yeterli, gerekli duyarlılık maalesef söz konusu değil. Adli Tıp Kurumu, en önemli bilirkişi kurumudur. Üyelerinin üç tanesi sabıkalı. Daha önce de benzer olaylar yaşanmış. Kim oluşturuyor bunları? Onları oraya kim tayin etti? Onları oraya tayin etme yetkisini, düzeni değiştirerek kim aldı? Aldıktan sonra kim yaptı ve sonucun sorumlusu kim? Çok açık. AKP iktidarı olmasaydı bu olur muydu ya da söz konusu olan yazar başka gazetenin yazarı olsaydı bu olur muydu? Soruları çoğaltabilirsiniz. Bunların hepsi bir yozlaşmayı ortaya koyuyor.”
Bir gazetecinin, “Dünya ekonomik kriz yaşıyor. Birçok ülke programını gözden geçiriyor. Sizin programınızda ekonomik program pekişerek mi yer alacak, yoksa bir revizyon gereksinimi duyacak mısınız?” sorusu üzerine Baykal, programlarının, zaten serbest piyasa ekonomisinin zaaflarına karşı duyarlı ve “kendisini serbest piyasaya efsanesine teslim etmemiş, muhtemel sorunları öngören bir program” olduğunu ifade etti.
BAZI BELEDİYELERİN KAPATILMASI
Anayasa Mahkemesinin, nüfusu 2 binin altındaki belediyeleri kapatma kararını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Baykal, herhangi bir iktidarın, belediye olarak tanımlanan yerleşimlerin nüfusunun ne olacağını belirleyebileceğini, buna saygı duyacağını, bunun bir siyasi tercih olduğunu belirtti.
Yıllardır belediyeliği devam eden yerleşimleri, nüfusu 2 binin altına düştüğü için kapatmayı haklı bulmanın mümkün olmadığını savunan Baykal, “Yıllardır belediye olan, gelişmiş olan ama nüfusu binbir türlü rastlantı sonucu, mevsimden, göçten, dikkatsizlikten dolayı 2 binin altında çıkmış olan yerlerin belediyelerinin elinden alınması yanlıştır” dedi.
Bir gazetecinin, “Doğalgaz zammına karşı parti olarak bir eylem planı düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlarken Baykal, zamma büyük tepki duyduğunu, kışa girerken dörtte bir zammın “haksızlık ve yanlışlık” olduğunu söyledi.
“Paraya ihtiyacın varsa başka yerden çıkar kardeşim. Kendi hatalarından kaynaklanan israfı vatandaşa ödettirmeye ne hakkın var?” diyen Baykal, “Tam kışa girerken tuzak kurmuş gibi, sessizce... Herkesin bütçesi allak bulak oldu. Çok yanlış olmuştur. Büyük tepki gösteriyorum. Herkesi de bu kadar haksızlık karşısında tepkisini ortaya koymaya davet ediyorum” diye konuştu.
“ETNİK KÖKEN ŞEREFTİR”
Bir gazetecinin, “Parti program taslağında 'etnik köken şereftir' diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?” sözleri üzerine Baykal, şunları kaydetti:
“Bizim anlayışımıza göre devlet, kimsenin etnik kimliği ile meşgul olmaz. Herkes kendi kimliğini özgürce ortaya koyar. Herkesin kimliği, onun şerefidir. Mezhebi, inancı, onun şerefidir. Devlet, bunu bilecek ve buna saygı gösterecek. Devlet, kimsenin etnik kimliğini değiştirmeye kalkmayacak. Etnik kökenimiz, bizim aynı milletin mensubu insanlar olmamıza, eşit vatandaş olmamıza engel değil. Devlet, kimliğe karışmayacak. Herkes kendi kimliğinin ötesinde bu milletin parçası olduğunu bilecek. Bu anlayışı ortaya koyduk. Etnik kimliği siyasi ayrışma nedeni haline getirmek yok, ayrımcılık yok, bölücülük yok, bunun için terör yapmak yok. Farklı etnik kimliğe sahip olunması kardeşçe yaşamamıza engel değil. 'Hayır, bizim kökenimiz ayrı, biz ayrılacağız...' Bunun bir anlamı yok, pratiği de yok.”