Baykal'dan kara çarşaflı açıklaması

Güncelleme Tarihi:

Baykaldan kara çarşaflı açıklaması
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2008 13:50

CHP lideri Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında AKP'ye ve Başbakan'a yönelik eleştirilerde bulundu. İşte Baykal'ın açıklamalarından satırbaşları:

Haberin Devamı

- Ekonomi uzun bir süreden beri burada uyarmaya çalıştığımız gibi artık çok açık çok net alarm zillerini çalmaya başlamıştır..

 

- Her gün gidişatın çok kötü olduğunu gösteren olumsuz haberler geliyor.

 

- Yanlış ekonomi politikası ülkeyi tıkamıştır. Ekonomiye yön veren temel politikalar çökmeye başlamıştır.

 

- Ekonomi büyüyen değil küçülen bir ekonomiye dönüşmüştür. Eskisinin altında üretim yapan daralan bir ekonomiyle karşı karşıyayız.

 

- İhracat miktarı düşüyor, hızı değil. Türkiye’de enflasyon kendisini hissettiriyor. Zam kararları hayat şartlarını olumsuz etkiliyor.

 

Haberin Devamı

- Petrol fiyatları düşüyor ama Türkiye’de doğalgaza zam geliyor.

 

- Bu tablo sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Bugün yine dolar 1,66 -67 noktasına gelmiştir. Yıllık faiz 23-24 noktalarında dolaşmaktadır. İş dünyasında çalışanlar yüzde 30’un altında faiz bulamıyorlar.

 

- Japonya’da iş adamları yüzde 1 faizle iş görürken biz yüzde 30 faizle iş görüyoruz.

 

- Geldiğimiz noktada görüyoruz ki hükümet IMF ile anlaşma noktasına gelmiştir. Türkiye’de bugünkü iktidar 6,5 yıldır iş başında. Tek başına hükümettir. Böyle bir ortamda ülkeyi 6,5 yıl yönetmişlerdir.

 

- Bunlar tekrar IMF’nin önüne gidip 'sen bize yardım et' noktasındaysa gelmişler ise bu 6.5 yılın israf edilmiş olduğunun en önemli kanıtıdır.

 

- Hangi ülke IMF’ye gidiyor? Giden ülkeler var. Macaristan Sırbistan İzlanda bunlar gidiyor. Yunanistan gidiyor mu? AB üyesi ülkeler gidiyor mu? Asya’daki ülkeler gidiyor mu?

 

Haberin Devamı

- Bu neyi gösterir. Hani sorunları çözmüştük. Ne oldu şimdi. Bir dalga sonucunda IMF’ye gitmek zorunda kaldık..

 

- Başbakan ümüğümüzü sıkarlarsa kabul etmeyiz diyordu. Şimdi ne oldu? IMF’nin işi ümük sıkmak. Sende gittin IMF’nin önüne ümüğümü sık dedin teslim oldun.

 

- Başbakan bir kriz bir sıkıntıyla karşı karşıya, bu sıkıntının uluslar arası gelişmelerden kaynaklanan yönleri var. Hepsinin çaresi var. Ama bizim hükümetin bunlarla hiçbir işi yok.

 

- Başbakan kriz bize teğet geçti, bize dokunmadı diyor. Başından beri 'hamdolsun iyiyiz' diyor. 'İş adamlarının zulalarında daha iki yıllık para var' diyor. Çıkar hadi o paraları. Neden IMF’ye gidiyorsun? O paraları çıkarttırsana.

 

Haberin Devamı

- Bu bizi etkilemez dedi hükümet. Çok bilmiş bakanlar bunu söylediler. Başbakan da onlara inandı onları söyledi. Şimdi geldiğimiz nokta ortada.

 

RESMİ İŞSİZLİK RAKAMLARI GERÇEKÇİ DEĞİL

 

- İşsizlik yüzde 9.8. Resmi rakamlar gerçekçi değildir. Ama resmi rakamlarla ölçülen bu rakam, yılın üçüncü çeyreğinde 2000 yılından bu yana, en yüksek üçüncü çeyrek işsizlik rakamı olarak çıktı.

 

- İşin içinde 2001 kriz var. 2000 yılından bu yana en yüksek işsizlik rakamı bu yıl gerçekleşti.Bunun içinde kapanan fabrikalardan kaynaklanan krizden dolayı, işsizlik rakamı daha dahil değildir. Krizin gerçek işsizlik faturası tam önümüze çıkmamıştır.

 

- Doğalgaz zammı aileleri perişan etti. Bilecik’teki fabrikaları da zor duruma soktu. Bunlardan önemli bir kısmı kapandı kapanıyor. Yurtbay seramik üretimini durdurdu. Otosan gibi bir dev üretimini durdurdu. Lüleburgaz’dan Edip iplik üretimini durdurdu. 378 işçiyi çıkarttı.

 

Haberin Devamı

- Denizli’de 15 tekstil fabrikası kapatıldı. Adıyaman’da 350 kişi işten çıkarıldı. Bir çok firma kota olduğu İMKB’ye işten çıkarma bildirimleri yapmaya başladı. Tersaneler çok ciddi işçi çıkarmaya başladılar. Son dönemde 6000 işçi işini kaybetti.

 

'OBAMA'YA AKIL VERECEĞİNE TÜRKİYE'DEKİ KRİZİ ÖNLE'

 

- Çok ciddi bir kriz sıkıntı var. Bu ortamda Başbakan ABD’de İsviçre’de dünya meseleleriyle meşgul. Obama’ya akıl vereceğine gel de Türkiye’deki krizin önüne geç.

 

- Bakın Kayseri Sanayi Odası Başkanı açıklamalar yaptı. '57. hükümeti çok eleştirdik ama o hükümetteki o ekonomi yönetiminin yarısı dahi bugün yoktur' diyor. Başbakan’a Cumhurbaşkanı’na çok yakın bir kişi. Neden söylüyor? Gerçek olduğu için.

 

Haberin Devamı

- Krizin iki boyutu vardır. Birincisi üretimi durdurmama.

 

- Finans sektörünün kredi imkanlarını sanayi sektörüne aktarabilmesi ve destekleyebilmesidir. Diğeri de sanayi kuruluşlarımızın işi sürdürebilmeleri için gerekli imkanlarının sağlanması. Sanayi çarkının dönmesinin sağlanmasıdır. Yığınla alınması gereken tedbirler var.

 

- İkinci kısmı talep boyutudur. Vatandaşın üretimin içinde talep yaparak yer tutabilmesi boyutudur.

 

- ABD’de şimdi 200 dolarlık alışveriş çeki veriyorlar. Sana 1 ay süre. Git bunu bir takım kuruluşlarda bana çevir deniyor. Bunu götürürsün kullanırsın. İster yiyeceğe giyeceğe kullan ama harca kardeşim sen para harca deniyor.

 

- Vatandaş para harcamadan çıkmış ise vatandaş nasıl dönecek.

 

- Vatandaşı da düşüneceksiniz. Bunun bin türlü yolu var Türkiye’de.

 

- Ama bu krizi ödeyecek olanlar bu ihmalin çiinde olanlar değildir. Onlar o krizi yaşamayacaktır.

 

- O krizi yaşayacak olan işsiz vatandaşlarımızdır. Ailesine ekmek götüremeyecek olan kirasını ödeyemeyecek olan gerçek Türk vatandaşlarıdır.

 

- Bütün dünya ayakta. Çin 700 milyar dolarlık paket ilan etti. AB ülkeleri aynı şekilde. 30 tane ülke ayrı ayrı paket üretti arkadaşlar. IMF’ye gitmediler.

 

- Hani Türkiye bütün bunlardan sağlam noktadaydı. Gitti ne olacak. Hep beraber yaşayıp göreceğiz.

 

- Feryat ediyor narenciye üreticisi. Alıcı yok, ilgileneni yok ağacında duruyor. Bu kadar sahipsizlik olmaz. Söz konusu olan narenciye. Bütün dünyada değerli herkes için önemli.

 

- Ama ne olmuş. Rusya ile sıkıntıya girilmiş, millet şov peşinde koşmuş. Olan narenciye üreticisine olmuş.

 

- Ne tedbir alan var. Kolalı içecekler reklamından geçilmiyor, ama narenciyeciler sahipsiz bırakılmıştır.

 

SAĞLIK

 

- Sağlık konusunda atılan adımlarda vatandaşlar eczanelere gidip reçetelerini verip ilaç almaya kalktıkları zaman, daha önce parasız verildiği söylenen sağlık hizmetinin bedelini ödemek zorunda bırakılıyorlar.

 

- Yani eczaneler bir anlamda hastanelerin muhasebesine dönüştürülme durumunda kalmıştır. Vatandaş ne münasebet makbuz ver diyor. Ne makbuz verecek. Makbuz verse vergisini ödeyecek.

 

TMSF BAŞKANI'NIN AÇIKLAMALARI

 

- Geçen hafta önemli yolsuzluk konularıyla ilgili bilgiler ortaya çıktı. Fakat bunları hep biz söylüyorduk.

 

- Şimdi ilginç bir açıklama yapıldı. TMSF’nin Başkanı dedi ki “Ben ülkeyi devleti borca batırmış olan kuruluşların, bu ödemedikleri borçlarını onlardan tahsil etmek için, bir takım girişimler yapıyorum. Bu girişimler sırasında maalesef ‘büyüklerimizden’ niye çalışıyorsunuz diye uyarılar alıyorum” diyor.

 

- Bunun söyleyen TMSF Başkanı. “Ben bazı malları satarken çok yüksek satma diye uyarı aldım” diyor. Onun görevi o. Bunu kamuoyu ile paylaştı.

 

- Sabah – ATV satışıyla ilgili zaten kamuoyunun tespit ettiği çok yolsuzluk var. İlgili kuruluşları caydırmak için yapılanları biliyoruz. Pek çok insan bu ihaleye girmek istedikleri halde vazgeçmişlerdir.

 

- E ne ne oldu. 1. 1 milyar dolara satıldı. Satışı yapan devlet memuruna sen neden yükseğe satıyorsun demek mümkün değil.

 

- Sen kimin yanındasın onu alan damadının mı yanındasın, yoksa Türkiye hazinesinin mi?

 

- Nasıl ödendi. Kim aldı. Bizim Çalık grubu. Başbakan böyle diyor.

 

- 750 milyon doları iki kamu bankasından kredi alınarak ödendi. O bankalar şimdi o krediyi verebilirler mi? O kredi işleminin yapıldığı sırada 100 bin dolar isteyen vatandaşlara verildi mi?

 

- Bu işin içinde bir başka çapanoğlunun da bulunduğu ortaya çıktı.

 

- Yüzde 25 hissesi olan Katar şeyhi, ayrıca bir sözleşmeyle yüzde 50 hissesi varmış gibi yetki kullanma hakkı elde etmiş. Kanuna göre bu mümkün değil.

 

- Her taraf oyun. Bu da geçen hafta ortaya çıktı.

 

ERGENEKON DAVASI SİPARİŞLE ORTAYA ÇIKTI

 

- Bir süredir izliyoruz sadece. Ama Türkiye tarihi bir hukuk süreci yaşıyor. Ergenekon davası. Kamuoyumuz artık ilgisini kaybetmiş gözüküyor. Ama bu konu olağanüstü önemli bir konu olmaya devam ediyor.

 

- Bu konuyu gündemden düşürmemeliyiz Türkiye olarak olağanüstü dikkatle takip etmeye devam etmeliyiz.

 

- Ergenekon davası başından beri bizim Cumhuriyet tarihimizin en büyük siyasi itham mekanizması olarak işletilen bir süreçle ortaya çıktı. O zaman teşhisler yapmıştık. Bu dava hukuk adamlarının yetkili savcıların, emniyet görevlilerinin bir hukuksuzluğu tespit ederek bunu ortaya çıkarmak için gayret göstermeleri suretiyle ortaya çıkmış bir dava değildir.

 

- Bu dava siyasi siparişle ortaya çıkan bir davadır.

 

- Önce sorgulama sonra iddianame yazılmıştır. 2500 sayfalık bir yığınak ortaya çıkmıştır.

 

- İddianame delillendirilmiş olacak. Bağlantısı kurulmuş olacak. Bir facia bunu o zamandan beri söyledik.

 

- Şimdi işler daha iyi ortaya çıkıyor. Bu sistemin altında bir isim var. Karanlık bir isim. En son bize bunu savcılık Kanada’da bir haham, bir kişi olarak aktardı.

 

- Her şey onun elinden çıkıyor. İşin düğümlendiği nokta o haham.

 

- Bu olaydan Türkiye’deki Musevi cemaati rahatsız oluyor. Bizim böyle bir mensubumuz yok diyor. Kanada’da olabilir diye birisini gönderiyorlar. Orda olduğu söylenen sinagoga gidiyor Türkiye’deki temsilcisi, burada böyle bir insan olarak yok diyor. Haham olarak yok, kayıtlı kimse yok.

 

- Kim bu? Televizyonlara çıkıyor. Bütün iddiaların temelinde bu yatıyor. Türkiye ciddi bir ülke bizim çok sağlam bir hukuk birikimimiz var. Ayıp oluyor. Yanlış oluyor. Yazık oluyor. Çok üzülüyorum. Devletin en yüksek noktalarında şaka konusu. Ama orada yaşayan insanlar için, aileleri çocukları için varlıkları şerefleri haysiyetleri namusları, her birisi çiğnenmiş vaziyette.

 

- En büyük faciayı 70 milyonun önünde yaşatıyorlar, bende bundan ızdırap duyuyorum.

 

- Jandarma Komutanı çok ağır bir sağlık sorunuyla karşı karşıya. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor. Ayıp olmuyor mu? Yakışıyor mu bu Türkiye’ye. Hani bütün manşetler ekranlar bunları anlatıyordu.

 

- Neden şimdi? Savunmalar başladı. Neden bunları aktarmıyor unuz? Neden bu dava canlı yayınla 70 milyona izletilmiyor ?

 

- Bir cezaevinin içine girmişsiniz. Türkiye’de ilk kez bu yapılıyor. Fevkalade bir yargılama yapılıyor.

 

- Bunu kabul etmek mümkün değildir. Cumhurbaşkanı boyuna konuşuyordu. Neden konuşmuyor? Başbakan. Neden kimse konuşmuyor? Niye?

 

- Orada bir facia yaşanmaya devam ediyor. Bu Ergenekon gerçekten yıllarca Türkiye’de vicdanları sızlatacak bir konudur. Büyük üzüntü içerisindeyim. Nihayet konu hakimlerimizin eline geçmiştir.

 

- Dilerim en kısa zamanda bu zulme son verecek, Türkiye’nin bir muz cumhuriyeti olmadığını görmeyi bekliyorum.

 

- Bu davayı sık sık konuşmuyoruz ama içimiz kan ağlayarak izliyoruz. Bu acıyı çekmekte olan insanlara ailelerine sevgi ve dayanışma duygularımı gönderiyorum. Kimsenin yanına kalmaz.

 

ANAYASAYI DEĞİŞTİRME TARTIŞMASI

 

- Anayasayı yeniden yazma tartışması. Bir süre önce çok iddialı bir şekilde getirildi. Komisyonlar kuruldu. Bir taslak çıktı. O taslak ABD’ye götürüldü. Ama hala kamuoyumuzun bilgisine sunulmadı.

 

- Şu anda biz Ana muhalefet olarak bilgi sahibi değiliz.

 

- Anlaşılıyor ki bu anayasa taslağının tartışma yaratacağını görerek buna bu aşamada gerek yok diyerek askıya aldılar.

 

- Bu çalışmanın altında bir gayret bir hesap var. Ta başından beri temel hedef olarak konulmuş bunu işletecekler.

 

- Bölük pörçük yapılan açıklamalar bize biraz bilgi veriyor.

 

- Ama şimdi Anayasa’nın tümüne yönelik olarak değil de değiştirilemez maddelere yönelik olarak bir arayışın ortaya çıktığına tanık olduk.

 

- Anayasamızın başlangıcında ilk üç maddesi bizim devletimizin temellerimizi ortaya koyar. Anayasamızın özüdür ruhudur. Bu maddelerin değiştirilmesinin teklif dahi edilmesi, 4. maddemize göre mümkün değildir.

 

- Anayasamız demiş ki, ben bir anayasa yaptım sakın ha ilk üç maddeye dokunmayın diyor.

 

- Birileri bu demokrasiye aykırı değil mi? Bize neden dayatıyorsunuz o maddeleri diyorlar ve bunu demokrasiye sığınarak diyorlar. Kim? Devletin en önemli kurumları.

 

- Türkiye’nin başka sıkıntısı yok. Bu değiştirilemez maddelerin, değiştirilmesini sağlamak, bunları çürütmek için sistemli bir gayret içinde.

 

- En saygıdeğer kurumların başındakiler bunlar.

 

- Şimdi bu konuşuluyor. Bu maddeleri okumak istiyorum. Rahatsız olunan bu üç madde ne? İstenebilsin denilen bu üç madde ne?

 

MADDE 1: Türkiye devleti bir cumhuriyettir.

 

- Dünyadaki pek çok anayasa değiştirilemez maddeleri düzenlemiş. Her anayasa da var değiştirilemez maddeler? Neden sana rahatsızlık veriyor bu?

 

- Denilmeyebilmeliymiş. Demokrasi zafiyetiymiş bu. Biz buna karşı değiliz, şu 4. madde kalksın yeter diyorlar. O madde ne diyor? İlk üç madde değiştirilemez diyor.

 

MADDE 2: Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

 

- Bu maddenin sağduyulu Türkiye’yi seven bir insanı rahatsız edecek bir yanı var mı? Adaletsizlik yok. Hem milli dayanışma hem adalet hem de toplumun huzurunu düşüneceksin. Bu da değişsin diyorlar.

 

MADDE 3: Türkiye devleti ülkesi ve milleti bölünmez bir bütündür.

 

- Bölünebilir mi olsun? Milleti mi bölünebilir olsun. Ülkesi mi devletimi bölünebilir olsun? Türkiye’nin dili Türkçedir. Bayrağı şekli kanunla belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.

 

MADDE 4:  Dördüncü madde de diyor ki bu üç madde değişemez diyor. Bunları koruyun işin özü budur diyor.

 

- Anayasamızın temel bir karakteri olarak laiklik var. Hem ülkesinin hem de milletinin bölünmezliği yazıyor.

 

- Yoksa başkentten mi rahatsızlar?

 

- Bu çok sakıncalı bir iş. Zaten bir anayasayı toptan değiştirelim dedikleri zaman bunların niyetini anladık.

 

- Yeniden yazıverelim derken, bunu bırakalım yeniden yazalım diyorlar.

 

- Bu anayasa İstiklal Savaşı’nda yazıldı, milli mücadele de yazıldı.

 

- Bu anayasa Türkiye’nin tarihi şerefi onurudur bu maddeler. Şimdi kenarından köşesinden acaba bunları çürütebilir miyiz diye devletin en saygın ve görevi bunu savunmak olan kurumların içinde yer alan insanlar, bu kampanyaya kol kanat germeye çalışıyorlar.

 

CHP'YE YENİ KATILIMLAR

 

- Belli çevrelerde büyük bir ilgi merak ve aydınlanma ihtiyacı yaratmış olması. Gerçekten son iki haftada üst üste önce Alibeyköy’de daha sonra Sultangazi ilçemizde CHP’ye bazı vatandaşlarımız katılmak için başvurdular.

 

- Biz yapay gayret içine girmedik. Tamamen CHP’ye bazı vatandaşlarımız kendi özgür iradeleriyle CHP’ye girmek üzere başvurmuşlardır.

 

- Biz bir tören yapacağız demişlerdir. Biz hiç CHP’ye oy vermedik. Hep AKP’ye destek olduk. Ayrılacağız ve CHP’ye gireceğiz dediler.

 

- Yalnız bazılarının başı örtülü türbanlıdır çarşaflıdır.

 

- Biz Erzurum’dan geldik, bizi kabul eder misiniz dediler. Bana sordular. Bende öyle şey olur mu, vatandaş başımızla beraber dedik.

 

- Her insan kılığı kıyafeti kültürü yaşam biçimi ne olursa olsun başımızla beraber elbette CHP’de yeri vardır dedik.

 

- Din iman diye diye oylarımızı aldılar yıllarca. Bunları ne alakası var bunlarla?

 

- Bize bu kadar samimiyetle başvuran insanlara bir başka türlü davranmak söz konusu olabilir mi?

 

- Biz insanların doğup büyüdüğü kültür ortamlarıyla damgalamıyoruz. Kimsenin de bunu yapmaya hakkı yok.

 

- Nasıl giyiniyorsa giyinsin.

 

- AKP’ye oy verirken oluyor da, CHP’ye katılırken neden olmuyor.

 

- Rozeti takarken dedim baskı göreceksiniz dedim. Hiç önemli değil dediler.

 

- Star Televizyonu o hanımefendi ben ne yaptığımı biliyorum. Oyum CHP’ye. Bu zamana kadar hiç vermedim. AKP’ye verdim. Şimdi oyum CHP’ye dedi.

 

- İlçenin belediye başkanı çağırdı hanımefendiyi. Sen derhal istifa et dedi. Ama işlemedi değerli arkadaşlar. Bu baskılara direnen insanlara saygı duymaz mısınız?

 

- Bütün güçlerini kullanarak bunu önlemeye çalıştılar.

 

- Sultangazi’de yine başka bir çevre CHP’ye girmek istiyoruz dediler. Buyurun dedik ve bundan iftihar ettik.

 

- Kimseyi sakalıyla bıyığıyla giyimiyle yargılamayalım. Herkes eşittir.

 

- Kimimiz köyde doğmuştur. Kimimiz bir muhafazakar bölgede doğmuştur. Ama her birisi bu ülkenin evladı onarlında düşünceleri var.

 

- Ben tutar fitresini zekâtını toplar onunda televizyon kurarım. Sende bana hep oy verirsin diyorlar.

 

- Efendim muhafazakardır mazbut bir yaşamı vardır. Sanane? Senin gibi liberal olacağına, memleketini seven mutaassıp olsun.

 

- Bu işleri aşacağız. Kültür muhafazakarlığı ile siyasi tercihi ayıracağız. Herkesin yaşam biçimi eşiyle ilişkisi, terbiye tarzı kendine özgü bunu saygıyla karşılayacağız.

 

- Biz kimseye falan geleneğini bırak, örfünden vazgeç hakkında sahip değiliz. Böyle bir şey yok.

 

- Oyunu bozdular bozdular. Şimdi korku yüreklerine düşmeye başladı.

 

- Türkiye yenileniyor, ezberler bozuluyor. İnsanlar yaşanan gerçeklerden yola çıkarak artık özgür iradelerini ortaya koyuyorlar. Kim iyi kim kötü? Bu soruları koyuyorlar. Gözü kapalı teslimiyet dönemi artık bitmiştir.

 

- Biz de o yarışta tam güvenle özgüvenimizi aldık.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!