Güncelleme Tarihi:
- İlginç bir tablo var. Türkiye bütün dikkatini yargıyla ilgili konulara verince, ülkemizin çok temel sorunları gözden kaçırılıyormuş gibi bir izlenime neden oluyor.
- Tabiî ki bu dava süreci çok önemlidir. Ancak bu süreç bir kamuflaj süreci olmamalıdır. Önemli sıkıntıların gözden kaçırılması için bir bahane olarak kullanılmamalıdır.
- Son zamanlarda ekonomik alanda önemli konular var. Kısa bir süre önce yapılan büyük zamlarla başlayan zamlar, ekonomimizi derinden sarsmaktadır.
- Yılbaşına göre 5 tenekelik bitkisel yağı yarı fiyatı kadar artmış almak zorundadır vatandaşlarımız. Elektrikteki 6 ayda yaşanan yüzde 45 zam diğer ürünlere de hemen yansımaktadır. Doğalgazdaki artış vatandaşlarımızı çok ciddi şekilde rahatsız etmiştir.
- Resmi rakamlara baktığımız zaman, tüketici fiyatlarıyla ilgili enflasyon yüzde 11 civarındadır. Üretici enflasyonu ise yüzde 17 civarındadır. Bu çok ciddi bir yükselişi göstermektedir.
- Enflasyonun altında kimseyi ezdirmeyeceğiz deniliyordu, ama bugün ortaya çıkmıştır ki toplumda bazı kesimler enflasyonun altında kalmışlardır.
- Herkesin dikkatini bu noktaya çekmek istiyorum. Ergenekon Ergenekon derken vatandaşın gelir düzeyinin de bir darbe yemesine kimse seyirci kalmamalıdır.
- Çiftçi burnundan soluyor, ağzından alev çıkıyor. Bu tablo karşısında çok acı bir gerçek var.
- Türk çiftçisinin en önemli üretim konusu olan hububatta buğdayda hala TMO bir alım fiyatı vermemiştir. TMO devreden çıkmıştır. Bir taban fiyatı açıklaması yapılmamıştır. TMO bir alıcı olarak piyasayı dengelemek üzere alım yapmaya başlamamıştır. Bu ilk kez yaşanan bir olaydır ve açıkça anlaşılıyorki TMO piyasanın tamamen dışında tutulacaktır.
- 2008 hasat yılında çiftçinin ürünler TMO desteği olmadan tamamen tüccarın takdirine devredilmiştir.
- Mayıs ayında 65 YKR’ye satılan buğday, Haziran’da 55 kuruşa düşmüştür.
- Her yıl yaşanan manzara bu yıl daha da ağır yaşanacak. Buğday çiftçinin elindeyken buğday fiyatları düşecek, buğday tüccara geçtiği zaman fiyat tavan yapacak.
- TMO ortadan kaldırıldığı için bu defa bu çok acı bir biçimde ortaya çıkacaktır.
- Hububat mevsimi başladı. Vatandaşın borcu var. Ne olacaksa şimdi olacak. Hükümet kendi derdinde, çiftçi geçim derdinde. Böyle bir şey olmaz. Hükümet hükümetliğini unutmamalıdır. Hükümetin görevi milletin çıkarlarını korumak için vardır. Hükümetin bütün ilgili kendi sorunları etrafına yönelmiştir.
- Geride bıraktığımız günlerde önemli yasal düzenlemeler yapıldı. Bunların önemini dikkatinize sunmak istiyorum..
- İslam Kalkınma Örgütü’ne bağlı olarak, bir gençlik kuruluşunun oluşturulması ve bu kuruluşun temsilcilerine diplomatlara tanınan imtiyazların üzerinde imtiyazlar sunulması, gümrük vergi maliye konusunda istedikleri parayı istedikleri şekilde getirmelerini sağlayan yasal düzenlemeler getirmiştir.
- Tam bir imtiyaz düzenlemesidir. Türkiye’yi rencide edici bir düzenlemedir. Anayasa Mahkemesi yollarını arayacağız.
- Avrupa Konseyi’ne Türkiye’yi AKP şikayet etmiştir. Böyle bir tablo olur mu? Konsey tarihinde ilk kez bir ülkenin iktidar partisinin milletvekilleri kendi ülkesini şikayet etmektedir.
- Hiç bir tereddüt taşımadan, hiçbir mahcubiyet içine girmeden, gitmişlerdir ve konseyin yetkililerine kulis yaparak şikâyet etmiştir.
- Bu çerçevede Avrupa Konseyi’nde Gökçeada ve Bozcaada’nın konumunun Türkiye’nin egemenlik anlayışının dışına çekmeye doğru çekilmesine yönelik öneriler yine bu iktidar tarafından, AKP’nin milletvekilleri tarafından desteklenmiştir.
- Ergenekon’u konuşuyoruz. Ama Türkiye’ye en ağır yaraları açacak konuları götürüyorlar. Pazarlık yapılmış gibi bir manzara ortaya çıkmaktadır.
- Eğer bir iktidar kendi içinde bir sıkıntı içine girmişse, o yabancıların hesaplarını takip etmek için en uygun zeminin oluşması anlamına gelir. Türkiye’de böyle bir tablonun olduğu anlaşılıyor.
İSTANBUL'DAKİ DAVA SİYASİ BİR İHTİYAÇLA GÜNDEME GETİRİLDİ
- Anayasa Mahkemesi’ndeki dava yerine Ergenekon Türkiye’nin gündemine oturdu.
- Ergenekon ile ilgili aslında büyük ölçüde siyasal nitelik taşıyan, siyasi bir ihtiyaçla gündeme getirilen, zamanlamasıyla kapsamıyla, siyasi yönlendirmenin görüldüğü ortaya çıkmıştır.
- Ayrıca bu davanın şu ana kadarki yürütülüş biçimi de kamuoyunu üzmüştür.
- İddianame 13 aydır yoktur. Başlangıç tarihinden günümüze kadar, ortaya kamuoyunu tatmin edecek, bir iddianamenin hala ortaya konulamamış olmasıdır.
- Geçmişte mesela 12 Eylül döneminde çok sanıklı büyük yargılamalar yaşanmıştır.
- Mesela 16 Eylül 1980’de Türkiye’deki aranan sendikacıların 950 tanesi teslim olmuştur ve 19Aralık 1980’de yani 3 ay sonra DİSK davası başlamıştır.
- Askeri müdahaleden sonra 950 sanık toplanıyor. 3 ay içinde iddianame ortaya konuyor ve yargılama başlıyor.
- Bir askeri müdahalenin şartları içinde böyle oluyor.
- Dünyanın hiç bir hukuk devletinde böyle bir uygulama olamaz: Makul süre içinde başlaması lazımdır.
- Neden yapmıyorsunuz ? Yoksa ne istediğinizi mi bilmiyorsunuz ?
- Suçların adı konulamadığı için iddianame yazılamamıştır. Böyle bir dava olur mu?
- Böyle bir dava skandaldır. İnsanları gözaltına alacaksınız ama onlara neyle suçlandıklarını söyleyemeyeceksiniz. Sanıkların avukatları neyle suçlandıklarını bilemiyorlar, dosyayı göremiyorlar. Böyle bir şey olur mu ? Bu tablo gazetelerde ilk tahkikatın hukukumuza göre gizli olması gereken ilk soruşturmanın, bütün yada uygun görülen aşamaları yandaş yayın organlarında bir servis sonucu günlerce bir yıpratma kampanyasının, siyasi mahkum etme çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.
- Kim yapıyor bunu? Nasıl oluyor da savcıya verilen emniyette alınan ifadeler, gazete manşetlerine geçiyor?
- Bir süre önce yargı sistemimize yeni proje uygulaması getirildi. Bu proje UYAP’tır. Bu uygulama sonucunda bilgisayar ortamına aktarılmakta ve bilgisayar ortamında ifadeler bilgiler raporlar emniyet istihbaratı savcılık değerlendirmeleri, savcılıkta alınan ifadeler, hepsi oraya yansıtılmaktadır ve bu veriler Adalet Bakanlığı olarak kontrol edilmektedir.
- Ben bunu başbakan’a Adalet Bakanı’na soruyorum. Ergenekon davasının gizli olarak ilk soruşturma aşamasına yönelik bilgilerin, UYAP çerçevesi içinde Adalet Bakanlığı Bilgisayar İşlemleri Dairesi tarafından izlenmeye imkan var mıdır yok mudur ?
- Eğer tablo bu ise, eğer bilgisayar işlem merkezi bütün bilgileri, bir merkezi kontrol ile izleyebiliyor ise bu servisin soruşturma ile ilgili bilgilerin, açıklamaların nereden kaynaklanıyor olacağına, bu tespitin önemli bir katkı yapacağını inanıyorum.
"MAHKEME SALONUNA SİYASET GİRERSE, ADALET SALONUNDAN DIŞARIYA ÇIKAR"
- Yürütülen süreçlerde üzüntü verici tablo görüyoruz. İnsanlar gözaltına alınıyor, neden alındıklarını bilmiyorlar. Birisi Ergenekon kasası olarak gözaltına alınıyor, 11 ay orda tutuluyor. Kanser oluyor ve göz önünde eriyor eriyor, yatağa düşüyor, ölüm döşeği haline geliyor ve bırakılışından 3 gün sonra can veriyor.
- Bunu ne hukukla ne insanlıkla bağdaştırmak mümkün değildir.
- Bu tablo acı bir tablo. Bunlar yaşandı. Başka kamuoyumuzu derinden sarsan olaylar ortaya çıktı. Bu iş Ümraniye’de ele geçirilen bombalarla başladı. Bir gecekonduda bombalar bulundu. Enterasan. Tıpkı Sinan Aygün’ün evinde silah bulunduğu gibi. Ama sonra ne oldu? Çünkü bombalar 12 Temmuz’da ele geçirildi, 13 Temmuz’da imha edildi.
- Bizim hukukumuz saklanır diyor. Emniyet saklayamazsa, jandarmaya verilir ama saklanır diyor. Ne yaptık ? Bombaları imha ettik.
- Böyle dava olur mu değerli arkadaşlar ? Yasaya aykırı. Şiddetle bağlantı kuracaktır. Ortada yığınla insan var, yığına söz var. Ortada silah yok, ortada marma yok. Ortada subay var emekli, ama asker yok tank yok bilgi yok.
- Sinan Aygün’ün ofisindeki silah olayı tesadüfen ortaya çıkıyor. Hemen karakola bilgi veriliyor ve gözaltına alma ondan kısa bir süre oluyor. Ofis aranıyor silah bulunamıyor. Peki inceleniyor mu bu konu ?
- Sizler gidip ofise bakabilirsiniz. Ama savcılıktan bir araştırma yok.
- Dava çok ciddi şekilde yıpranmıştır.
- Bir darbe söylemidir gidiyor. Ama hala bu örgüt darbeyi geçmişte yapmak üzere yapmak üzere kurulmuştu da, bu şimdi ortaya çıktı onun hesabını mı soruyoruz? Yoksa bunlar şimdi darbe yapacakta onun hesabını mı soruyoruz?
"İDDİANAMEYİ BU HAFTA BEKLİYORUZ"
- Bu hafta bekliyoruz iddianameyi. Sen bırak 2500 sayfayı, bana 5 sayfa söyle 5 sayfa. Kim neyi nasıl yaptı onu söyle bana. Hesabını hep beraber soralım.
- Bu manzara konusunda ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Güç bir dönem yaşadığımız açıktır. Ama bu dönemden Türkiye’nin güçlenerek çıkacağından kuşku duymuyorum..
- Böyle olaylar her dönemde yaşanabilir. Şimdi yine önümüze böyle konular gelir.
- Hepimiz Türk adaletinin gerçek savcılarının hakimlerinin yargıçlarının, saygıdeğer hukuk sisteminin ayağa kalkmasını bekliyoruz.
- Hepimiz Türkiye’nin hukukunun gücüne kadrolarına yargıçlarına savcılarına geleneğine yürekten güveniyor inanıyoruz.
- Bu olayları Türkiye aşar. Herkes yerini bulur.
- Demokrasimizi güçlendirerek çıkacağız. Laikliğimizi güçlendirerek çıkacağız. Bunlar içinde hukukumuzun büyük bir sınav vermesine ihtiyaç vardır.
- Her şey hukuka bağlıdır. Hukuk da bunun için vardır. Kritik tarihi anlardan birisinin içindedir.
- Hukuk üzerine düşeni yapacak ve Türkiye’nin önünü açacaktır.
- Halk, devletle kavga edin diye oy vermiyor bunlara. Onlar işsizliği çöz, yoksulluğu, adaletsizliği çöz diye oy veriyorlar. Bu nedenle oy alıyorlar, sonra kendi sorunlarını çözmek için kavga ediyorlar.
- İkide bir Türkiye’de bir anayasa problemi. Halkta bir anayasa problemi var.
- Neymiş 12 Eylül’de değişmiş. O Anayasa’nın 3’te 2’si değişti. Değiştireceğin maddeyi getir bakalım diyoruz, ‘Hayır hepsini değiştireceğiz’ diyorlar.
- Biz kendi anayasamızı ulusal Kurtuluş Savaşı içinde bağımsız Türkiye’yi kurmak için yaptık. Halkın bir şikayeti yok ama ülkeyi yönetmeye kalkanlar, onaya dışardan yön verenler, kurcalayanlar ikide bir karşımıza bu sorunu getiriyorlar. Buna alet olmayalım.
- Şimdiki sıkıntıları, akil adamlar kadroları kurmak.
- Siz akil adam arayışı içine girmişseniz bunun bir anlamı vardır. Ülkeyi yönetmeye gelenler akil adamlar değil mi ? Eğer değilse o adamları neden oraya getirdiniz.
- Anayasa Mahkemesi ne karar alırsa alsın, Ergenekon’da ne sonuç çıkarsa çıksın. Bunun üstesinden gelmek zorundayız. Biz üzerimize düşeni yapacağız. CHP gibi bir partisi var bu ülkenin Türkiye’nin sigortasıdır.
- İnanıyorum Türkiye’de yaşadığımız olayları bir daha yaşamamızı gerek kılmayacak, yeni ve taze bir başlangıcı hep beraber yapacağız.
- Herkes kendini böyle bir tabloya hazırlasın. Biz hazırlıyoruz. Bizim dışımızdaki siyasi kadrolarda kendilerini yeni bir tabloya hazırlasın.
- Yeni bir Türkiye tablosunu yeniden inşa edeceğiz.