Güncelleme Tarihi:
Baykal, memleketi Antalya’da partisinin belediye başkan adaylarının tanıtım törenine katıldı. Kepez Spor Salonu’nda gerçekleştirilen tören öncesi salon içinde oluşturulan özel bir odada belediye başkan adaylarının seçim afişlerinde kullanılmak üzere, Deniz Baykal'la fotoğrafları çekildi. Fotoğraf çekimi sırasında Türk Halk Müziği Sanatçısı Tolga Çandar salonu dolduran partililere mini konser verdi. Lazer gösterisi eşliğinde salona giren Baykal, partilileri selamladı, kendisine verilen Antalyaspor atkısını boynuna taktı.
Saygı duruşuyla başlayan törende işitme engelli bir grup genç İstiklal Marşı’nı işaret dilinde okudu. Beyaz gömlek ve CHP fularlarıyla sahneye çıkan engelli gençler alkışlandı.
“CİDDİ EKONOMİK BUNALIM İÇİNDEYİZ”
Alkışlar arasında kürsüye çıkan Deniz Baykal, Antalya gerçekleşen toplantının bir tesadüf eseri Uğur Mumcu’nun katledişinin 16'ıncı yılında yapıldığını hatırlattı. Uğur Mumcu'nun, Türkiye’de çetelerle, karanlık güçlerle, din istismarcılarıyla, dünyanın süper güçlerinin parmak uzantılarıyla uğraşmayı hayatının hedefi haline getiren saygıdeğer bir insan olduğunu söyleyen Baykal, “Katledildi. 16 yıl geçti. Hala o saldırının hesabı hukukla görülemedi. Katiller yakalanamadı. Sorumlular tespit edilemedi. Hesap sorulamadı. Olay unutuluşa terk edilmek istendi. Yine bir 24 Ocak’ta tarihi bir yolculuğa çıkıyoruz” dedi.
Türkiye’nin çok büyük sıkıntıların içinden geçitiğine dikkat çeken Deniz Baykal, ekonomideki krizle ilgili şöyle dedi:
“Ülkenin ekonomisi için güzel sözler söylendi. Ekonomik bakımdan sorunlarını çözdüğü ifade edildi. Ama Türkiye’nin ciddi açmazda olduğunu görüyoruz. Ciddi ekonomik bunalım içindeyiz. Devletin borçları iki katın üzerinde artmış. 220 milyar dolarla aldılar şimdi borç 500 milyar dolar. Borçlar artmış, açıklar artmış. Ekonomi kendi ayakları üzerinde duramaz halde. İşsizlik artmış. Fabrikalar kapanmaya başlanmış. Ekonomi alarm veriyor. Çiftçi esnaf perişan, fabrikalar, işyerleri kapanmayı başlamış. Ekonomi alarm veriyor. Acaba ne olacak diye bekleniyor.”
İKTİDAR YOLSUZLUĞU HİMAYE EDİYOR
Türkiye’nin artık tarihin en büyük yolsuzluk olayları yaşandığı bir yer haline geldiğini ifade eden Baykal, “Yolsuzluk bireysel bir suç olmaktan çıkmış. Toplumsal, kolektif, örgütlü bir nitelik kazanmış” dedi. İktidarın yolsuzlukla mücadeleyi bıraktığını ve nasıl nemalanacağına baktığını kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eskiden sütü bozuk, ahlaki zaafı olan eline fırsat geçtiğinde yolsuzluk yapardı. İktidar yolsuzluğun üzerine giderdi. Şimdi yolsuzluk iktidar himayesinde yapılıyor, yolsuzluk yapanlara vergi imtiyazları veriliyor. Yolsuzluk yapan dernekler, daha rahat yolsuzluk yapsın diye kamuya yararlı dernek oluyor. Hayırları toplayıp, televizyon kuruyor, siyaset yapıyor. Böyle olduğu Alman mahkemesince karara bağlanıyor. Mahkeme şu kişilerden de hesap sorun diyor. Bir bakıyoruz Türkiye’nin en saygın görevindeler. RTÜK Başkanı, Almanya’ya adım atamaz halde, atsa tutuklanacak. Oraya nasıl geldi, rastlantıyla mı geldi? Onu oraya kim taşıdı? Niçin taşıdı? Kamuya yararlı dernek statüsünü kim verdi? Mehmetçik Vakfı’na tanınmayan vergi imtiyazını o derneklere kim verdi?”
SİYASİ HESAPLAŞMA
Türkiye’nin bu tabloda bir arınma ihtiyacı, yıkanıp temizlenme ihtiyacı olduğunu ifade eden Baykal, “Yapılması gereken iş öncelikle milletvekili dokunulmazlığını kaldırmaktır. Siyasetin yargıdan kaçan uygulamalarına son vermektir. İlk yapılması gerekten iş budur” dedi.
Baykal, bu konuda kimsenin kılını kıpırdatmadığını ifade ederken, “Devletin gücü bu kez siyasi hesaplaşma için kullanıyor. Rakiplerden intikam almak için. Siyasi rakiplerini mahkum etmek için, onların başına dert açmak için kullanılıyor” dedi. Siyasetin amacının kişisel duyguları, hırsları tatmin etmek, intikam alma fırsatı olarak değerlendirmek olmadığını kaydeden Baykal, “Kimse siyaseti, özel hesabı için kullanma hakkına sahip değildir. Türk siyasi hayatında büyük kavgalar yaşanmıştır. Türk siyasi hayatında büyük kavgalar, mücadeleler olmuştur. Mücadele ettikleri insanlara karşı hoşgörü ve şefkat göstermişlerdir” dedi.
Deniz Baykal, 1950’li yıllarda yaşanan siyasi mücadele sonucunda iktidar değişimi olduğunu hatırlatarak, “O dönem intikam hevesleri dile getiriliyordu. Ama o zaman İsmet Paşa’yı yargılamak üzere harekete geçilmedi. Ama işler kötüye gitmeye başlayınca, iktidar halk desteğini kaybetmeye başlayınca siyasi hesaplaşma arayışı içine girdiler. Bugün iş başında bulunanlar birilerine yönelik hesabı temizleyecek. Bu yol, yol değildir. Türkiye’nin barışa, huzura ve kardeşliğe ihtiyacı var. Ülkede gerilim her an artabilecek durumda” dedi.
“DENİZ FENERİ'NDEN HESAP SORUN”
Gerilim ve iç gerginliğin kimseye yararlı olmadığına dikkati çeken Baykal, Ergenekon davası ve gözaltılarla ilgili de şunları söyledi:
“Toplumun saygıdeğer ve değerli insanları, sabahlara karşı evlerinden gözaltına alınıyor, en büyük acılar yaşatılıyor, bir süre sonra bir şey yokmuş gibi tahliye ediliyor. Eksik olsun öyle tahliye yöntemi. Bir hesap sorulması gerekiyorsa, Sabih Kanadoğlu’ndan değil, Deniz Feneri’ni gerçekleştirenlerden, palazlandıranlardan sorulması lazım. Masum, şerefli insanları haksız suçlamalarla alıp, sonra hiçbir şey yokmuş deyip tahliye ederek, ne barışa, ne demokrasiye hizmet etmek mümkün değildir” dedi.
Bu olup bitenlerin altında bir hesaplaşmanın olduğunu ifade eden Baykal, “Türkiye’nin laik demokratik cumhuriyet anlayışla hesaplaşmadır. Kimsenin intikam hevesine Türkiye’yi alet etmesi mümkün değildir. Elinden iktidar gittiğinde hesabını veremezler” diye konuştu.
YEREL SEÇİM SÜRECİ
Türkiye’nin bugün içine girdiği yerel seçim ortamının çok derin anlamı olduğuna dikkat çeken Deniz Baykal, bu seçimin tarihi bir seçim olduğunu söyledi. Baykal, “Seçim Türkiye sorunlarının yumak olup yansıdığı alanla ilgili. Yerel yönetimlerde yolsuzluklar var, ülkenin halkın geleceğin toplumun geleceğini tehlikeye atan yanlış tercihler vardır. Bir bakarsınız, ülkenin zenginlikleri yerel yönetim yanlış uygulamasıyla değerini kaybedebilir. Yerel yönetim seçimlerinde hepimiz çok duyarlı davranacağız” diye konuştu.
Baykal, aday tanıtımına geçmeden önce aday gösterilmeyen partilere “Siyaset bir atımlık barutu olanların yapacağı iş değildir. Siyaset vur kaç, kapkaç işi değildir. Bir anlık, bu günlük iş değildir. Tutarlılık, dirençtir. Gün gelecek kazanacaksın, gün gelecek kaybedeceksin, ama sapmayacaksın. İyi günde de kötü günde de partili olacaksın” diye seslendi.
ÇOK ÇOK GÜZEL HAREKETLER
Baykal, konuşmasının ardından aday tanıtımına geçti ve yanına ilk olarak Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ı çağırdı. Baykal, Prof. Akaydın için “İyi yetişmiş Türk aydını. Okumuş yazmış olmak, hekim, doktor olmak suç değil, ayıp değil. Ama bir şartla. Ben okudum yazdım, aydın insanım, benim halka millete soracak sözüm yok, herşeyi ben bilirim demiyor ise. Birileri çıkıp da ben aydınım, herşeyi ben bilirim anlayışındaysa, aydın olsa da olmasa da koyver gitsin” diye konuştu.
Baykal, AKP’den aday gösterilmemesinin ardından CHP’ye geçerek Döşemealtı İlçe Belediye Başkan adayı olan Nurettin Tursun için yapılan tezahüratların kesilmemesi üzerine, “Bunlar güzel hareketler. Hatta çok çok güzel hareketler” diyerek espiri yaptı. Tezahürat yine kesilmeyince Baykal, “Yeter artık. Benim yaptırdığımı düşünecekler” diyerek kalabalığı susturdu. Aday tanıtımı sırasında Aksu Belediye Başkan adayı başpehlivanlardan Mehmet Cirit de sahneye peşrev çekerek çıktı.