Güncelleme Tarihi:
- Görüşmekte olduğumuz bütçe tasarısı çok büyük bir talihsizlikle karşı karşıyadır. Bu tasarının hazırlandığı dönemde, dünyanın ve Türkiye’nin nereye gitmekte olduğu tasarıyı hazırlayanlar tarafından görülememiştir.
- O noktalarda krizin bizi teğet geçip bizi etkilemeyeceği dile getiriliyordu. Bu tasarı da buna göre hazırlanmıştır.
- Bu tasarı gerçeklerden kopuk. Daha dün ilan edilmiş resmi gerçeklerden kopuktur. Ekonominin resmi yetkilileri tarafından ilan edilen gerçeklerden kopuktur. Bu bütçenin ciddiyetinden söz etme imkanı yoktur. Gerçek budur.
- Bu tasarı 2008 yılı kalkınma hızının yüzde 4 olacağını kabul etmiştir. 2009 ile ilgili büyüme hızını yine yüzde 4 olarak ifade etmiştir ve buna dayalı olarak pek çok varsayım ortaya koymuştur. Kur ile ilgili1400 kur varsayımını koymuştur. Bunların hiçbir geçerliliği olmadığı daha dün açıklanan büyüme rakamlarıyla çökmüştür.
- Yüzde 4 varsayımla hazırlanmıştır, bugün 3. çeyrek resmi sonuçları, 2008’in Ekim ayıyla ilgili açıklanmış olan büyüme rakamları dikkate alındığı zaman 2008 yılının yüzde 2’nin büyük bir ihtimalle altında bir kalkınma hızıyla olacağı açık bir gerçektir.
- Kürşat Tüzmen iki hafta önce 2009 yılı için ithalat tahmininin yüzde 25 2008’in altında olacak dedi.
- Bu bütçede 2009 yılında ithalat artacak. O artışın ötesinde yüzde 20’lern üzerinde ithalatta elde edilen KDV tahsilatı yapılacak deniliyor. Bu ciddi bir manzara değildir.
- Bu bütçeyi anlamsız hale getiren bir diğer nokta IMF ile yürütülen müzakerelerdir.
- TBMM bütçe tasarısını konuşuyor ama birkaç hafta sonra bir bakan, bir bürokrat merkez bankası başkanı bir niyet mektubu imzalayacaklardır. Bu da bu bütçeyi anlamsız hale getirecektir.
- IMF ile müzakere daha önce yapılsaydı da bu bütçe ona göre düzenlenmiş olsaydı. Bu acı bir olaydır. Olayın hem hukuki hemde siyasi anlayışla izah edilmesi güç yönleri vardır.
- Çok ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Ekim ayıyla ilgili büyüme rakamı sanayi üretiminin yüzde 8 çöktüğü gözlenmiştir.
- Büyüme hızı ciddi bir şekilde düşme sergilemiştir. Bunu doğru anlamak lazım. Bunun hiçbir şekilde dünyadaki krizle ilgili olduğunu düşünmek geçerli değildir.
- Türkiye 2002’den itibaren dünya çapında döviz bolluğuyla karşı karşıya kaldı. Bunun çeşitli nedenleri var. Bu krizin altında da bunlar yatıyor.
- Bu Türkiye için bir şans olarak kullanılabilirdi. Ama maalesef Türkiye o bolluk tablosunu doğru değerlendirememiştir.
- Türkiye sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirememiştir.
- Büyüme hızı yılın ilk yarısı esas alınarak bakıldığı zaman yüzde 11, yüzde 7,9, yüzde 3 olarak düzenli bir şekilde aşağı inmektedir. Bu süreçte işsizlik oranı ise kaygı verici bir düzeye çıkmıştır. Resmi rakamlarda Türkiye’de işsizlik oranının kaygı verici bir biçimde artmakta olduğunu göstermiştir.
- Bu süreçte 2002 öncesinde Türkiye’de yaşanmayan bizim ekonomimizde var olmayan bir ciddi sorun şekillenmeye başlamıştır. Bu cari açık sorunudur.
- 2002 yılında Türkiye’nin cari açığı 600 milyon dolar civarındaydı. 2008’in Eylül ayında 47 milyar dolar düzeyine cari açık fırlamıştır.
- Dünyada döviz bol ucuz Türk lirasına göre. Türkiye müthiş bir cari açık problemiyle karşı karşıya kalıyor.
- Hem bankacılık hem de reel sektörün dış borç stoku tehlikeli bir biçimde artış gösteriyor. 2008 Haziran’ında 190.5 milyar dolara ortak dış borç patlaması yaşanıyor. Hane halkı borç stokları da ciddi biçimde artış gösteriyor.
- Bir ekonomik kriz var. Kaç tane ülke IMF’nin önüne gitti? Herkes kendi işini kendi çözüyor. Paketlerini hazırlıyor.
- Sırbistan, Macaristan, İzlanda ve Türkiye gidiyor. Hani biz ekonomik sorunlarımızı çözdü isek niçin bu noktada IMF ile müzakere etmek zorunda kalıyoruz? Neden IMF’nin kapısına dayanmak zorunda kalıyoruz.
- Başbakan kıyameti koparıyordu. IMF ümüğümüzü sıkacak diyordu. Ne oldu? Kabul etmiyoruz diyordu. Şimdi IMF yok kalkınma ne oldu? Ne olacak?
- Milletin ümüğünü sıkmak için gördük ki IMF’ye ihtiyaç yok bunu kendisi de yapabiliyor.
- Dünyadaki döviz ve dövizin bol ve ucuz olduğu dönemi borçlarımızı ödeyerek kullansaydık, sanayimiz için kullansaydık, eğer biz o dövizi yatırım yapmak için kullansaydık, biz tüketmeyi değil üretmeyi düşünseydik bambaşka bir noktada olurduk.
- Bu bollukta Türkiye borçlanmıştır. Cari ve dış ticaret açığı vermiştir.
- Orhan Veli diyor ki: Beni bu güzel havalar mahvetti. İnsanın aklına o geliyor. Orhan Veli der ya bizim hükümetinde şimdi “Beni bu bol ve ucuz döviz havası mahvetti. O havada ben yatırım yapmayı unuttum, açık vermemeyi unuttum” demesi gerekir.
- ABD’nin krizi dünyanın krizi laflarıyla bunu geçiştirmek mümkün değildir.
- Türkiye’de 11 milyar litre mazot tüketiminin 3.5 milyar litresi tarımda kullanılmaktadır. Mazotun içindeki vergi oranı malum yarıya yakındır. 5 milyar YTL civarında bir verginin sadece tarımda mazot kullanan köylülerimiz tarafından ödendiği anlaşılmaktadır.
- Gübre fiyatlarında müthiş bir artış olmuştur.
- Böyle bir manzarayla karşı karşıyayız. Türkiye önümüzdeki dönemde bir yandan bizi buraya getiren ekonomi politikasını gözden geçirmeli, bir yandan da ciddi önlemler almaktadır.
- Bu tablo karşısında önce bir defa maalesef hükümet bu krizi çok kötü yönetmektedir yada seyretmektedir.
- Bu güvensizlik ortamı işsizliğe ve daralmaya neden olmaktadır. Bu hükümetin tek başına bu krizden çıkma yeteneği yoktur. Türkiye bunun için IMF’ye başvuracak yani otomatik pilotu devreye sokacaktır.
- IMF bu tablo karşısında bazı çevrelere bir çözüm olarak görülmektedir.
- Bu tablo karşısında, derhal bir paket hazırlanmalıdır. Bu paket ekonominin değişik kesimlerinin katılımıyla ortak hazırlanmalıdır. Bu paketle; alt yapı yatırımları artırılmalıdır. Yarım kalmış yatırımlar devreye sokulmalıdır. Yüzde 18’lik KDV oranlarına 5 puan indirim yapılmalıdır. ÖTV indirilmelidir. Mevduat garantisi artırılmalıdır. Çiftçinin elektrik borçları yeniden yapılandırılmalıdır. Memur ve emeklinin ücretleri mutlaka artırılmalıdır.
- İşsizlere yapılacak ödemelerde koşullar kolaylaştırılmalıdır.
- Bölük pörçük alınan önlemler çöle serpilmiş su gibi etkisiz kalmaktadır. Yaşanan sorunlara doğru teşhisler koyulmalıdır.
- Tarım kesimi çok büyük bir bunalımla karşı karşıya. Bu yıl tarlaya gübre atamaz hale düşmüşlerdir. Çiftçilerine elindeki tarlaların fiyatları büyük düşüşler sergilemiştir.
- Bir sigaranın yarı fiyatıyla 1 metrekare yer alınabilmesi bunun örneğidir.
- Bir kriz dönemin iktidarların halka güven vermek için önce yolsuzluklar konusunda sağlam bir çizgiye oturduğunu ortaya koymaya ihtiyaç vardır.
- Güven vermeyen bir iktidarın Türkiye’yi bu krizden çıkarması mümkün değildir.
- Niçin iktidarlar iş başındayken, gerçekleşen yolsuzluklarla ilgili olarak güven veren çalışmalar yapamıyorlar? Bu iktidar da sıfırdan geldi. Hepimiz umut ettik. Dokunulmazlığı kaldıracağız dedik. Bu iktidardaki yolsuzluk iddialarının ortaya çıkması için bu iktidarın değişmesine ihtiyaç vardır.
- Sayın Başbakan’a sorular sormak istiyorum. Başbakana gazeteci uygun sorular soramıyor. Sorulacak soruları kendi belirliyor. Başbakan halkın karşısına çıkmıyor. Televizyona çıkalım diyorum çıkmıyor.
- Bu TELEKOM satışı. Bu konu aydınlığa kavuşmamıştır. TELEKOM öyle bir satılmıştır ki, alanlar kârıyla taksit ödemesi yapmıştır. Tarlanın taşıyla tarlanın kuşunu vurmuşlardır. TELEKOM’u sonunda kim aldı? Belirsiz. Bu satış gerçekleştikten hemen sonra yüzde 10 KDV indirimi sağlandı. Bu kaynak satıştan sonra verildi. Nasıl olur da Hariri ailesinin cebine karşılıksız olarak, KDV indirimini devreye sokarak, bu kaynak transferini içine sindirebilir?
- Bunun karşılığında birşey alınmış mıdır? Karanlık bir satış. Bunu böyle kabul edin denilmektedir.
- O yüzde 10’luk KDV indirimiyle bu kaynak karşılığında Türkiye yada sayın Başbakan bir şey almış mıdır, almamış mıdır?
- Sabah – ATV satışı. Bu konuda aydınlığa kavuşturulmalı. Satış sürecinde başbakan taliplerle görüşmüş müdür? Bu konuyu mu görüşmüştür, yoksa başka konuları mı görüşmüştür? Bu görüşmeden sonra o işe talip olan iş adamının daha sonradan talip olmadığı ortaya çıkmıştır.
- TMSF başkanı “Neden pahalıya sattın diye hesap sordular” dedi. Başbakan TMSF başkanı’na şikayette bulunmuş mudur? Bunu demiş midir? Başbakan kimin yanındadır? Damadının mı yanındadır, Türk hazinesinin mi yanındadır?
- Bunlar konuşmayalım böyle bir şey olur mu? Burası hukuk devleti. Bunu sorup cevabını isteyeceğiz.
- Şimdi bu satış yapıldı. Yeni bir belge ortaya çıktı. Yüzde 25’lik hisseye sahip olduğu gözüken Katarlı şeyhin, yüzde 50 söz hakkına sahip olduğu belgesi.
Türkiye Muz Cumhuriyeti mi? Bunların hesabını sormayacak mıyız?
DENİZ FENERİ
- Bir büyük skandal. Eksik olmasın bazı AKP’li vekiller de böyle söylüyorlar. Almanya’da şirket, Türkiye’de şirket, ikili hesaplar, oradaki para buraya aktarılıyor. Buraya getiriliyor paralar burada bir siyaseti finanse etmek için harcanıyor. Bir televizyon kuruluyor. Bu olayın arkasında yer alanların kim oldukları belli.
- Başbakan tanımıyorum diyor, fotoğrafları ortaya çıkıyor. Bu derneğe bakanlar kurulu kamuya yararlı statüsü vermiş, Mehmetçik Vakfı’na tanınmayan haklar ona tanınmış.
- Bu dava Türkiye’de yürütülsün diye bekliyoruz, Adalet Bakanı “Bana ne” diyor.
- O RTÜK Başkanı görev yapmaya devam edecek mi?
CEYHAN’DA KURULACAK RAFİNERİ
- Kamuoyuna ilgili kişi açıklama yaptı. Ben görüştüm Başbakan ile, Başbakan bize "bizim Çalık grubuna vereceğiz" dedi diye açıklama yaptı. Başbakan’ın bunu tekzip yada teyit etmesini istiyorum. Gerçekten bizim Çalık grubuna biz orayı vereceğiz demiş midir? Demişse bu ne biçim şeydir? Bu soruların bir an önce cevaplanmasını istiyoruz.
- Bakın dokunulmazlık dedik. Başbakan ile bunu birlikte taahhüt etmiştir. Ama bu gerçekleşmedi. Başbakan sadece siyasetçilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması yetmez dedi. Doğru.
- Şimdi ben burada TBMM’nin önünce açıkça ifade ediyorum. Eğer bürokrasi ve siyasetçilerin dokunulmazlığının kaldırılması için bir tasarı yaparsanız biz buna destek vereceğiz.
- Sayın Başbakan çok önemli sonuçları oalbilecek iki açıklama yaptı. Daha sonra bir düzeltmesine tanık olmadık. Bunları da talep ediyoruz.
- Kimseyi Türkiye’den kovmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu topraklarda herkes yaşama hakkına sahiptir. Yanlışın hesabını ona sorarsınız, ama çek git diyemezsiniz.
- İkinci temel nokta pompalı tüfekle ilgili yaptığı açıklamadır.
- Bu bütçenin CHP olarak yanlış olduğu kanısındayız. Bu yüzden oy vermeyeceğiz.